Kimi Kimden Sorarsınız? Hoca’nın karısı ölür. Cenazesinin evden çıkarılacağı sırada imam, usule uyarak cemaate hitaben sorar: - Merhumeyi nasıl bilirsiniz? Herkes beraberce: - 'İyi biliriz!... ' der denmez koşa koşa imamın yanına gelen Hoca: - “Aman, aman! Sen onu benden sor; kimi kimden soruyorsun!”
Kim Tuhaf? Hoca, bir gün yolda giderken, birisi ona gülünç bir soru sormuş: - “Hoca, senden önce ve senden sonra evlenenleri tuhaf bulmuyor musun?” - “Her ikisini de tuhaf buluyorum”, demiş Hoca. - “Neden böyle”, diye bir daha sormuş arkadaşı. - “Neden mi? Benden önce evlenenlere, bana hiç öğüt vermedikleri için kızıyorum. Benden sora evlenenler de, onlara hiç öğüt vermediğim için, bana kızıyorlar.”
Dişi Mi Yoksa Erkek Miydi? Biri Hoca’ya sormuş: - “Gagasında zeytin dalı ile Nuh Peygamber’e geri gelen güvercin dişi miydi yoksa erkek miydi?” - “Tabii ki, erkekti, şayet dişi olsaydı, o kadar süre ağzını kapalı tutamaz ve zeytin dalını getiremezdi.”
Fark Var Bir gün Hoca’ya sormuşlar: - “Hocam, bir adam karısını öperse orucu bozulur mu?” Hoca şu cevabı vermiş: - Yeni evlenmişlerse bozulur, amma ikinci senede bilmem. Üçüncü senede ha bir tahtayı öpmüş, ha karısını, o zaman orucu bozulmaz.
Hangisi Hoca’nın bir zamanlar iki karısı vardı. Bunlardan biri yaşlı diğeri genç ve güzeldi. Bunlar bir gün Hoca’ya beklenmeyen bir soru sorarlar: - “Akşehir gölünde kayığımız devrilse hangimizi kurtarırsın?” Hoca cevap vermeden kurtulamayacağını anlayınca, yaşlı karısına döner ve şöyle der: - “Hanım sen biraz yüzme biliyordun galiba?”
Kapalı Kapının Ardından Hoca’nın karısı geceleri komşu komşu gezermiş. Buna pek canı sıkılan Hoca, bir gece, karısı yine evde yokken kapıyı arkasından sürgülediği gibi yatağına yatmış. Kadıncağız, geç vakit eve döndüğü zaman çalmış çalmış açtıramamış kapıyı. Hoca’nın kızdığını anlayarak, yalvarıp yakarmaya başlamış: - Vallâhi, billâhi, bir daha seni yalnız bırakıp bir yere gitmeyeceğim canım kocacığım! Aç kapıyı; bu saatte ben nereye gideyim?.. Kadın, bakmış olacak gibi değil, bağıra, bağıra: - Bari, demiş, kendimi şu kuyuya atayım da kurtulayım!. Ve eline geçirdiği büyük bir taşı, kapı önündeki kuyuya atarak bir kenara çekilmiş. Hoca, bir süre yine aldırmamış, sonra hiddeti geçerek: “Şu hatunu kuyudan kurtarayım!” deyip kapıyı açmış. Fakat tam o sırada kadın, evden içeri girivermiş; kapıyı kapadığı gibi Hoca’yı sokakta bırakıp bağırmaya başlamış: - Yeter artık senden çektiğim, bana rahat yüzü göstermedin; her gece arkadaş dedin, sohbet dedin gezip tozdun. Alacağın olsun senin!... Hoca, karısının feryadı üzerine sokaklara dökülen komşulara dönmüş: - Dostlar demiş, görenler ve bilenler Allah için söylesin!
Yaşı Hakkında Mı? Bir komşu Hoca’ya koşa koşa gelmiş: - Aman Hoca! Bizim evde karılarımız kavga ediyorlar, çabuk gel, demiş. Hoca hiç aldırış etmeden şöyle sormuş: - “Yaş hakkında mı, yoksa görünüş hakkında mı?” - “Hayır, başka bir şey hakkında, diye cevaplandırmış komşu!” - “Öyle ise evine git ve merak etme şimdiye kadar çoktan barışmışlardır.”
Mum Işığı Karısı doğururken kadın kimse bulamayınca mumu Hocaya tutturmuşlar. Bir çocuk dünyaya gelmiş, arkadan bir tanesi daha başını gösterince Hoca hemen püf demiş, mumu söndürmüş. Ebe kadın, “Aman Hoca ne yaptın?” “Ne yapayım”, demiş Hoca, - “Mumun ışığını gören dışarıya fırlayacak
Bana göstermede Düğünden sonra Hoca ilk defa gelini görecektir. Yüzündeki yaşmağı kaldırınca birde ne görsün sanki dünyanın en çirkin kadını karşısında duruyor! Hoca olduğu yerde donakalmış. Bu sırada yeni gelin mahcup bir şekilde mahrem olmayan akrabalarını öğrenmek için sorar: - "Emrindeyim Hocam. Kimlere yüzümü gösterebilirim?" diye sorunca Hoca: - "Bana göstermede kime istersen gösterebilirsin."
Sorumluluk Hoca'nın yanına telaşla gelen bir komşusu: - "Yetiş Hocam evin yanıyor!" Hoca gayet sakin: - Biz evlenirken hanımla yaptığımız anlaşmaya göre ben çalışıp kendimizi geçindirdiğim sürece evle ilgili her türlü sorumluluk ona aittir. Şimdi sakin ol ve karımı bulup bunları ona anlat.
Mavi Boncuk Nasreddin Hocanın iki tane hanımı varmış. Bunlara değişik zamanlarda birer mavi boncuk vererek kesinlikle diğer eşine veya başka bir kimseye göstermemesini tembih etmiş. Bir gün hanımlar Hoca'nın yanına gelerek sormuş: - "Hocam hangimizi daha çok seviyorsun?" Hoca hemen işi bağlamış. - Sadece mavi boncuk verdiğimi daha çok seviyorum.
Kaybolan Akıl Hoca’ya, “senin karın aklını kaybetti” demişler. Düşünceye dalmış. “Ne düşünüyorsun” demişler. Hoca hemen, “bizim karının zaten aklı yoktu, acaba nesi kayboldu diye onu düşünüyorum” demiş.
Onunla Yaşamak İstemiyorum Hoca boşanmak istiyormuş, bundan dolayı mahkemeye gitmiş. Kadı birkaç bilgi edinmek istemiş ve Hoca’ya karısının adını sormuş: - “Bilmiyorum” demiş Hoca - “Kaç yıldır evlisiniz?” - “Kırk yıldır.” - “Kırk yıldır evlisiniz de nasıl olur da hanımınızın ismini bilmezsiniz?” - “Ne yapayım; onunla geçinmek istemedikten sonra ismini öğrenmeme ne gerek var”
Düğüm atmayı ihmal etme Her baba gibi Nasreddin Hoca da kızının iyi yetişmesi için elinden gelen herşeyi yapmış. Hoca, kızına iğneye ip takmasına gelinceye kadar bütün bildiklerini öğretmenin sevincini yaşamaktaymış. Nihayet hocanın kızı gelin olmuş. Ata bindirilip baba evinden ayrılıp dünya evi, diye tavsif edilen yeni bir hayatın başlayacağı eve doğru bir hayli mesâfe almış. Bu sırada Nasreddin Hoca, koşa koşa gelin olan kızının arkasından gelip çok önemli bir şey unutmuşçasına kızının kulağına gizlice şöyle demiş: - "Kızım, aman dikkat et! Sakın ola iğneye ip taktıktan sonra düğüm atmayı ihmal etme. Sonra dikiş tutturamazsın."
[B]Pamuk Nasreddin Hoca karin ne olduğunu bilmiyormuş. Bir gün sabah kalkmış ki her taraf kar. Tabi karın ne olduğunu bilmiyor pamuk zannetmiş. Hemen karısının başına gitmiş: - “Karı karı kalk! Her taraf pamuk dolu. Yatağı yorganı getir de dolduralım. ertesi gün olmuş Hoca: -Karı karı kalk! Her gün çocuklar çişini kaçırdığı yatağa bugünde yastık yorgan kaçırdı demiş.[/B]
Gürültü Hocanın kızı müthiş bir gümbürtü duyup seslenir: - Baba, bu ses nedir ? - Hiç kızım hiç, kavuk merdivenden yuvarlandı da. - A! baba, kavuktan bu kadar çok ses çıkar mı? - Çıkar kızım çıkar. İçinde ben olursam çıkar
Kurban Hoca, bir sabah fırtına sesi ile uyanmış.Pencereden dışarı bakmış, ne görsün ?! Kuruması için ipe astıkları gömlek düşmüyor mu?! Başlamış bağırmaya: -"Hatun kalk kurban kesmemiz lazım." Sabahın körü neye uğradığını şaşıran kadın telaşla sormuş: - Kurban nereden çıktı efendi. - Gömleğim, gömleğim ipten düştü. - Gömlek düştü diye kurban kesildiği nerede görülmüş?! - Deme öyle hatun, ya içinde ben olsaydım !! (Az sadaka çok belayı def eder)
Hoca'nın Evi Yanıyor Bir gün aniden Hoca’nın evi yanmaya başlar. Herkes neyi taşıyabildiyse yanan evden kurtarmaya çalışır. Bu sırada Hoca gülerek evine gelir. Bunu gören komşulardan biri daha fazla dayanamayarak şöyle sorar: - “Hoca, senin evin yanıyor, sen de hiçbir şey olmamış gibi gülerek duruyorsun.” Fakat Hoca: - “Tabii gülerim. Nihayet kendimi bu viran kulübeden kurtardım” der.
İnşallah Hoca akşamdan ertesi günün planını yapıyordu. - "Eğer yarın hava güzel olursa ormana ağaca giderim, iyi olmazsa hamama." Karısı Hoca'yı uyarır: - "İnşallah de Hocam." Hoca: - Hanım ne var bunda yarın hava ya iyi olur ya kötü ne var bunda. Ertesi gün olur ve güneşi gören Hoca ormanın yolunu tutar. Köyden epeyce uzaklaşmıştır ki askeri bir birlikle karşılaşır. Askerler Hoca'ya Sivrihisar'ı tarif etmesini isterler fakat askerle uğraşmak istemeyen Hoca bilmiyorum deyince komutan kızar. Kavuğundan utan bir de yalan söylüyorsun! Çabuk düş önümüze ve en kısa yoldan bizi Sivrihisar'a götür.! Hoca askerlerle birlikte onca yolu teper ve Sivrihisar’a ulaşıp serbest kalınca tekrar evinin yoluna koyulur. Ancak gece yarısından sonra eve varabilen Hoca ayaklarına karasular inmiş, yarı ölü vaziyette kapının önüne yığılır. Kapının tokmağını güçlükle çalar. Karısı içerden "kim o ?" diye seslenince, Hoca: - İnşallah benim karıcığım.
Gözlük Hoca yatağından aniden doğrulur ve: - "Kalk hatun, hemen gözlüklerimi ver." diyerek karısını kaldırır. Gözlükleri uzatan karısı buna anlam veremez ve: - "Ne yapacaksın gözlükleri Hocam?" diye sorar. Hoca: - “Sorma hanım bir güzel rüyadaydım ama bazı yerlerini gözlüğüm olmadan tam seçemedim.”