ses düşerse, kelimeler yara alır kandırmasın beni şiirler, / yokluğumu isimlendirmeye gidiyorum Sesim Duvardan Düştü... /... Kaldırın - Pardon,"seni seviyorum" diyen bir ses buradan geçti mi acaba? - hayır bayan, görmedik bir adam çıplak sesle şarkı söylüyor, sesi üşeyecek diye çok korkuyorum bir kadın limanda günah çıkartıyor, günahları denizi kirletecek diye tedirgin oluyorum tutma beni gece karanlığında şarkılara gebe kalıyorum - Pardon, "seni özledim" diyen bir ses uğradı mı acaba buraya? - hayır bayan, uğramadı tutkularım çiçek verdi, kokusunu saldı satamadım biriktirdiğim dağ özlemlerini İsmet Teyze yaşasaydı söylerdi, anılarla nasıl başa çıkılacağını herkes ölüyor, sevdaların öldüğü gibi kandırmasın beni şiirler, yokluğumu isimlendirmeye gidiyorum - pardon, 'kadınım' diyen bir ses bir not bıraktı mı acaba? - hayır bayan, bırakmadı cinayeti ellerim gördü bir de yüreğim gözlerim inanmaz yüze değmeyen bakışlara beni rahmine al ve yeniden doğur anne yanılgılarımın kapısını tekrar çalmayacağım kuş tüyü vaatlerde kaybettim gerçeğimi kandırıldığımı bırak unutayım - Pardon, "sen benim elma şekerimsin" diyen bir ses sizde kaldı mı acaba? - hayır bayan, kalmadı yorgun turuncu açtı gözlerini, geceye tutundu kıskanmasın canım mavi, onu da unutmadı sır küpüdür şehvet bedenimde, kapıma dayanmadı bacaklarım mecalsiz artık aşk sana kapıları açamayacağım diye korkuyorum - Pardon, "artık bensiz bir yaşamın olsun" diyen bir ses ağladı mı acaba? - hayır bayan, duymadık kanım çekiliyor dostlar ayrılıkların en dokunulmaz şahidiyim - Pelin Onay -
Her gün mü kan ağlar sevenin yüreği??? Yerli yersiz hıçkırıklara boğulur.. Hep karamsarmı bakar hayata... Yada pembe hayalleriyle mi avutur kendini! Bir karamsarlığımda daha arıyorum bizi... Hiç bulamıyacağımı sandığım mutluluklarla doluyum aslında. öyLe bir seven yürek, benim için düşünen biri... Senin başaramadığını başarıyor ey Lanetlenmiş sevgili... Şimdi kLavyeme haykırıyorum sana oLan kinimi! Bilmem kaçıncı mevsimin Tam ortasında ekrana savuruyorum küfürleri... ey hayaTımın laneti defoL git zihnimden... Beni bize bırak... Sevenime... ArTık hep gülsün istiyorum yüzüm... Hep duymak istediğim kelimelerin eksikliğini Tamamlıyorum şimdi.Ne olursun bir daha buLaşma bana... Bizi bana bağışla... Bir senliğin daha sonunu yaşıyorum bu akşam... Bırakıp gidişlerini sorguladığım bilmem kaçıncı gecesindeyim yokLuğunun... Ama yeminlerimle bir kez daha doğruluyorum yokluğunu, sensizliğimi... Gelen gidişinin acısını unutturdu bana... ilk defa çocuksu gülüşlerime dönüyorum... Her zaman kahkahaLara boğuLurdum şimdi haykırıyorum sevgimle beraber... Bir geceye daha hazırLanıyorum şimdi... Seni düşünüp hıçkırıkLara boğuLduğum geceLerin aksine onu düşLüyorum uykuLarımda... Kavuşamadığımız her günün ezikliğini hissediyorum beLki omuzLarımda ama arTık ona akıTıyorum gözyaşlarımı... Ona söyLüyorum sevgi sözLerimi... Ve duy sesimi ey giden Lanetli... Seni sevidiğimden daha çok seviyorum onu...
İnanmam,inanmam,yalvarma inanmam sana İnanmam yalvarsan yakarsan ölsen yoluma Haydi git işine git ne olur burada bırak yalvarma Vedasız gidişini unutmam unutamam yalvarma İster yalvar ister diz çök önümde aldırmam İster ağla ister sızla inanmam Unutmam unutamam verdiğin sözleri bana "sakın bırakma bir daha dayanamam" demiştin Nasıl da inandım bana yalan sözler vermişsin
Camların arkasından şehrine bakmak dişetlerimi kanatırcasına işkence görüp hala seni sayıklamak... Tuhaf değil mi? Parçalara bölünmüş zamanın uykusundayım şimdi. Senden öncesi ve senden sonrası... İki büklüm seyretmek seni. İstanbul. Mavi dokunuşlar şehri. Yüzüme bakan binlerce yüzün arasından yüzüne akmak yağmur gibi. Numarasız bir sayfayı çevirip çevirip okumak tuhaf değil mi? Bir bir yokluğunu sayıklamak. Eteğinden somurtkan düşleri döke döke gelişinden anlamalıydım gideceğini. Ki sen hala Yazılmayı bekliyorsun...Seni kusuyor yine sensizlik... Bazen sadece yazmak istiyorum. Cevap beklediğimden değil kendime söz geçiremiyorum. Ne gök ne yer tam ortasından tutuyorum hayatı başımı kaldırsam sana değmek yere bassam tenimi acıtmak bunlar korkutuyor beni... Her ne varsa sakladığım ikisinin arasında kalsın istiyorum bu yüzden. Kırdığım bizler uyku aralarında uzaklaşıyor da bir el verip tutmuyorum onları. Gerisi zaten boş geliyor suskunluğum susuşun hatta gidişin bile. Elimde kalanlarsa anılarım senli anılarım... çok... Gözümden kaçan umutların hemen yanında umutlarım beliriyor anlıyorum; en güzel karanlıkta uyunuyor. Kim bilir yerine koymaya çalışırken hayatında kendimi dikenlerine takılmışım sanki kanıyorum hala... Biliyorum mavin de olmasa yoluma yön veren kaybolup giderdim içinde yine de sustum sana. Çekmecelerimi karıştırıp da bulduğum o eski yıldızı anlattım sadece kendime ama. Sönmüş bir yıldızı İlk nefesimi... Gözlerimi... Koynumda gürülütülü bir akşamüstü yalnızlığı kol geziyor... Kederli gözlerimde sahipsiz bir renkten alıyorum seni çamura bulamadan tipiye yakalanmadan geldiğin nefesimden sırtlayarak kaçırıyorum yüzünü. Geride hiç kalıyor. Çok istedim ama olmadı işte. Atamadım poşetleyip seni çöpüme. Tütsüler yakıp sere serpe uzandığımız deniz kokulu geceleri sökemedim yüreğimin serçe kanadından... Tenimde huzur yok şimdi bak sana susamış gözbebeğimden çıkmıyor aşkla döktüğün hiçbir leke aynamda bir insan eskisi dalıp dalıp gidiyor her gece şehrine. Senki bin acımın üzerine örtüydün tırnaklarımla kazıyorum kendimi gelecekten. Ne diye? Sen yoksun işte. Pamuk tenin yastığıma düşmüyor diye... Yakındır neşteri yine dem vuracak yüzümün. Şimdiye kadar ölemedim hadi En azından bu sefer izin ver tanrıya... Aşkı yansıtan gözlerim; Şimdi tut ve göğsündeki sıcaklığa düşür beni.Yeniden
UzakLaş . . . yOksa Sana DokunuruM yOksa yasak tanımam,GünahkaR oLursuN,GünahıN oLuruM. . . Görme, GörurseN hatirLamA hatirLarsan aĞLamA. GeLme, yOksa Sana DokunuruM . . . Dudaklarina konariM, Gözlerini esir aLırım GeceLerce KöLem oLursuN ... Benden baskasina yasatmam Seni, tarihini vururum, anilarini asarim yuregine sapLarim kendimi, bedeninde yatiya kalirim, teninde BekLeriM GeLeceqimi . . . YakLaşma . . . Seni aLirim senin oLurum, özgürlügüne yoLdas oLurum, sensiz dusunceLerim toprak oLur, yuzunde GunesLer bekLerim, gitmezsen sana dokunurum sahiplenirim seni. Sana Aşkı YaşatırıM daha küçük aşkLara katLanamazsin.. "BenimLe ÖLürsüN''
Aylar olmuştu birbirimizden ayrılalı. Bu gece gözlerin geldi önce aklıma. En gizli, en örtülü yerin... Hep cömert, cefakar,hep nemli, hep arzulu teninden bile gizli. Haklıydım bir başıma evimde. Haklı olduğum kadar yalnızdım da. Onca zaman sonra nasıl isyan ettimse hayatıma, öyle isyan ettim hep nemli, hep arzulu ve cömert olan teninden bile gizli ve örtük olan o gözlerine. Neydi gözlerinin arkasındaki gerçek? Neyeydi susuzluğun? En çok nerde olmayı özlüyordun? Ne desem açılırdı gözlerinde ki örtü? Sonra,çok sonra duydum.Birisi vardı hayatında.Bu ayrılık boyunca kimi görsem bunu söylüyordu bana. Bilirsin, insanlar acıtmayı, kanatmayı severler. Korur gibi, acır gibi, okşar gibi incitirler. Öç alır gibi severler.Farkında değilmiş gibi yaralamak isterler. İşte o an, sensiz kaldığım günler boyunca aslında ne kadar acı çektiğimi anlar anlamaz, aradım seni. Çünkü insan kendi çektiği acıya saygı duymuyorsa hayata da saygı duymuyordur. Kendi çektiği acıya saygı duymuyorsa, kurtuluş sandığı insanlar ve mekanlar onun en büyük tutsaklığıdır. İyilik peşinde koşan bir kötü olduğumu ve hayatın bütün kurallarını unutarak aradım seni. Birlikte olduğun adam çıktı telefona .Düşleri solduran, insanın kendisini kandırmasına bir an dahi izin vermeyen hayatın kuralları gibi çıktı. Hiç hazır değildim buna. Çünkü yıllardır iyilik peşinde koşan bir kötü olmak zayıflatmıştı ruhumu. Kapattım telefonu. Hemen o an...Sesini duyar duymaz.. .Ve başladım kendimi seyretmeye. Merak ediyordum kendimi. Şimdi ne yapacaktım ben? Merak ediyordum,ne kadar sahteydim, ne kadar kendimdim? En önemlisi seni ne kadar içten, ne kadar sahici sevmiştim? Deli cesaretimi bilerek ve isteyerek içimden kuruyorum! Kapınıza geliyorum. Ve sanki buna çok hakkım varmış gibi, seni herkesten çok sevmişim gibi, kaldığınız apartmanın bütün zillerine sahte olduğunu kendimden bile gizleyemediğim çocuksu bir başkaldırıyla basıyorum. Kabus dolu bir rüyadan uyanmak istercesine adını bağırıyorum yukarıya. Ve aynı anda ikiniz pencereye çıkıyorsunuz. Sen ona yalvarıyorsun içeri girmesi için. Geliyorum bekle diyorsun ve içeri giriyorsun. Koşarak iniyorsun merdivenlerden. En gizli, en örtülü yerine bakıyorum, gözlerine... Hüzünle, umutsuzlukla koyulaşmış gözlerine... Bir özürle kurtulmayacak kadar büyük bir suçluyum. Gövdeni ruhundan ayıran benim yanlış sevgimdi çünkü. Sana, beni affet, bile diyemiyordum. Karanlıktaki o bakışın yetiyor yanlış sevgim aydınlatmaya. İlk kez bu denli utanıyorum varlığımdan ve koşmaya başlıyorum evime doğru. İçeri giremiyorum. Dışarıdan,ışığı yanan balkonuma bakıyorum. Ve en çok kendi cesedimi arıyorum balkonumun altında....
Umudumu yitireli hayli zaman geçti yeniden sevebilmek zor ellerimin arasından kayıp giden sen.. yeniden doğarmısın karanlık sabahlarıma, Umudumu yitireli hayli zaman geçti yeniden sevebilmek zor ellerimin arasından kayıp giden sen.. yeniden doğarmısın karanlık sabahlarıma, aşk..seni tarif edebilmek imkansız mükemmelsin,mekemmelliğin ayrıntılarında gizli.. bir elin mutluluk veriyor,diğer elinse acıyı ve mutluluğu almadan acıyı almak o kadar zor ki..? kelimelerimi dizdin boğazıma dar ağacında asılı kaldım..kalbime bir kuşunda ben sıkıyım dedim olmadı yapamadım,yapamazdım EYY...KALBİMİ SARAN MUAMMA BENDE BİR KUŞUNLUK CAN VAR AMMA VURULURSUN DİYE AKLIM ÇIKIYOR işte tek nedeni bu..! sen..yeşil cennettim aşk senin ezip geçeceğin kum taneleri değil.. üstüme bastığın yeter,ezip geçtiğin yeter her an kaybederim korkusuyla hayatımı zindana çevirdiğin yeter.. istediğin bir değil bin çiçekse istediğin başka bir ten,başka bir bedense.. istediğin ben değilsem eğer peki.. azat kuşunu yüreğine bıraktım geçmişi gömeriz en dipsiz kuyulara,sevda şarkılarını yok ederiz.. bir sen birde ben vardık evvel zaman içinde... masallara devrediriz yitik sevdamızı bir varmış bir yokmuş oluruz unutursun... unutulursun belki... şimdi. bırakıyorum seni.. gözyaşlarım işkencelerde,kelimeler kifayetsiz umutlar yitirilmiş.. ne yeni doğacak gün için can kalmış bedende nede geçmişi unutacak kadar kalpsiz bir yürek hadi..al git ne varsa topla yüreğimin kırıklarının hadi.. bir tekmede sen at savur çamuruma hadi..hiç yaşanmamış say beni.. hadi..git ne olur göm diri diri beni..
Seni Sen diye sevdim Sensedim ruhumun sen çoğrafyasını Ne ağır yüktü yakınlık, yanıbaşında Ne zor geldi uzaklık yürek çapında Sensedim sevdiğim Sensedim gözlerinin derinliklerinde Bir haziran akşamıydı; bitmek bilmeyen bir bekleyişten sonra, yüreğimin derinliklerine gömdüğüm silüetin yeniden çoğalırken görmüştüm hayalini. Varlığına elzem, seni görmenin şevkiyle eziliyordu benliğinin tutkusunda ki sinem. Şaşkın yüreğim şehla, ellerim deprem depremdi. Seni bana ulaştıran şifrelerle uğraşırken; kendimce saklamıştım yanaklarımda açan kırmızı gülleri. Ah papatyam, ruhumun sahibi beyaz gül; seninle, gecenin koynunda ki zaman kekemeydi. Kalbimin atışları aklığın karşısında, sen diye utangaç bir melodiye dönüşmüştü. Makamında ki papatya sevdamı ele vermesin diye çabuk toparlanmıştım. Hâlesine kurban olduğum elâ gözlerinin tam karşısında oturuyordum. Müptela sıklığına hayran olduğum kirpiklerinin gölgesinde ferahlıyordu, depremine tutulmuş ellerimle bedenim. Kâinat beni kıskanıyorken; temiz ve gizemli yüzünün efsunuyla nasıl konuşacağımı, nasıl davranacağımı unutmuştum. Yüreğim, seni görmenin hazzıyla yeniden yeniden eriyordu. Dokunduğum ellerinin zelzelesinde taa ezelden beri sana ait olan ruhum gibi; bedenimde sana sürülmüştü. Gözlerinin derinliklerinde kayboluyorken saatin tiktakları, kalbim teslim ol çagrısına amadeydi. Biliyor musun? Senden uzaklarda seni eski toprak gibi sevdim. Ölümüne, hayatın labirentlerinde kaybolurcasına. Hep, birini sevmek istemiştim, uzaklardan, baharın tüsey papatyalarından delicesine. İşte o sendin. Kalbimin armasında açan papatyam sendin; karşımda, oturuyordun. Bu anı değerlendirmek olur diye ve senden uzaklarda olduğum vakitlerde yanıbaşımdaymışsın gibi yansıyan meltem kokunu, bedenim toprağa kavuştuğunda, şark-ı diyar rengini mahşere taşıyabilirim diye, zora ki dokunmuştum iklim teli kıvırcık saçlarına. Ütopya inancın içerisinde seni bir kez daha sevmiştim, sıcak tenin için değildi bu inan. Seni gecelerin yorganında aba olarak sevdiğim gibi. Yollar, ayrılığın saatini yelkovana yüklüyordu ki; sıcak gülüşüne hayranlığım tamamlanmadan, gecenin loş karanlıklarına vuran, rahmet damlalarının bereketiyle, gelecekte yeniden açmak için kaybolmuştun. Hasretliğin özlem heybeleri hüzne dönerken, ben de sadece, yüreğimi dağlayan gidişin, sevdamı söken mühürlü dilin, gülümseyen dudaklarının hüzmesinden süzülen aydınlığın ve yudumladığım paklığın kalmıştı. Azizim, yolda da olsan, kapat bari, bana o bin yürek bağışlayan elâ gözlerini; papatya beyazlığından bûseler gönderiyorum, poyrazlarla üşütme kirpiklerine konarken. Onlara yasak koyma. Kondular bak! ! Sıcacık!
ßirrüya oLmalı gördüğüm . ßeLki de beLki de hiç uyandırmamaLı... Sonbahar sonbahar olmalı.. sebebi.. sebebi sonbahar .. ' Hєρ кαяαnŁıк вiя ѕon вiя öncєsi oŁмαdığı giвi вiя sonяαsıdα чoк !
Anlat hadi bana Varlığının yokluğuna denk düştüğü anları.! Anlat bana, Hangi heceye,hangi yamyama sattın sevgimizi.! Susma tutsak günlerimin tek tanığı, Kaçırma hasretlendiğim gözlerini.!
Sonsuz bir güven duygusuyla,dizlerine kapanıp ağlayabilirim içimdeki huzuru ifeda edememenin telaşıyla... 'Neler olacak?' diye düşünüp tüketmiyorum sevgimi,'ne güzel geçti bugün' diyerek hergün tazeliyorum yüreğimdeki yerini.. Öyle bir sevdanın omzuna yasladımki başımı... Rüyalarımın hepsi mavi... Tüm kalbimle çektim teslim bayrağını mavi rüyalarımın büyük aşkı,Mecnun kabul eylediğim sevdiğime karşı. Yokluk bu aşkın bürüneceği son kimlik olsun! Ayrılık,eğreti durur bu aşkta diz çöker sevdamızın kudreti karşısında... Öyle bir sevdanın omzuna yasladımki başımı... sıkıca tuttu ellerimden yüreğime dokundu tüm hasretiyle... Düşecek gibi olduğumda desteğiyle güç verdi Düşürmek isteyenlere karşı çekti restini! Öyle bir sevdanın omzuna yasladımki başımı... Ne gelecekse başıma senden gelsin Sensizlik düşüncesidir tek felaketim... İsyan edeceğim,aramızdaki yollara,seni bana getirecek olan da onlar olmasa! Senin için değer tüm zorluklara katlanmaya... Öyle bir sevdanın omzuna yasladımki başımı YoLuNa yüReğiMi SeRMeYe DeĞeR! Sevdamı Yüreğinde SakLa YeTeR!!!
Anlat hadi bana Varlığının yokluğuna denk düştüğü anları.! Anlat bana, Hangi heceye,hangi yamyama sattın sevgimizi.! Susma tutsak günlerimin tek tanığı, Kaçırma hasretlendiğim gözlerini.!
sana “sus”arken, öLüme “su”sarken, MüpteLâsıyken kahramanı bıçakLanmış masaLLarın aşk için aşıkLarı ezip geçmişken, susma ömrüm!... Şehâdet getir cinnetime...