Maçın bitiminde, sarı-kırmızılılar yenilgi nedeniyle büyük üzüntü yaşarken, Elano mağlubiyeti adeta umursamadı. İşte o şaşırtan olay... Yer Şükrü Saracoğlu Stadı’nın kapalı otoparkı. Maç bitmiş ve konuk ekibin otobüsü Florya’ya doğru yol almış. Zafer sarhoşu Fenerbahçeli futbolcular ise özel araçlarına binerek bir bir stattan ayrılıyorlar. Önce Carlos, ardından Deniz, Semih ve Emre... Hepsinin yüzü gülüyor. Ancak bir kişi var ki, onların sevincine ortak oluyor, kendi arkadaşını ise yalnız bırakıyor. O da Elano Blumer. Brezilyalı doping testi için Arda Turan ile statta bekliyor. Kontrolden de erken çıkıyor ve soluğu Vederson’un yanında alıyor. Koyu sohbete Kazım’ın 10 kişilik akraba grubu da katılıyor, fotoğraflar çekiliyor. Bu sırada ağlayacak gibi duran Arda testten çıkmış ve Elano’nun sohbetinin bitmesini bekliyor. Elano ise kahkalar içinde muhabbetini sürdürüyor. Milliyet'in haberine göre, Sonra Lugano katılıyor gruba ve Elano, Uruguaylı’nın çocuğuyla ilgileniyor. Arda ise hayretler içinde ama sessizce bekliyor. Sonra sohbet bitiyor ve Arda ile Elano kulübün tahsis ettiği siyah ciple Florya’ya doğru yol alıyorlar
Isınma hareketleri sırasında yaşanan kavgaya karışan Arda Turan, Cristian Baroni ve Bilica’ya ise ihtar cezası geliyor. KAVGALI derbinin faturası da ağır olacak. Yaşanan üzücü olaylar nedeniyle F.Bahçe’ye 1 maç seyircisiz oynama cezası, G.Saraylı Keita’ya ise 3 maç men cezası geliyor. Karşılaşmadan yarım saat önce ısınma hareketleri sırasında birbirine giren Arda Turan, Cristian Baroni ve Bilica’nın da Disiplin Kurulu’na gönderileceği ancak bu oyuncuların ihtar cezası alacağı bildirildi. Karşılaşmanın temsilcileri Haluk Gözen ve Kemal Özbek’in, Futbol Federasyonu’na dün gönderdikleri raporlarda olaylara geniş şekilde yer verildi. Raporlarda, olayların maç öncesi başladığı, ısınma hareketleri sırasında Baroni ve Arda’nın birbirlerinin boğazlarına sarıldıkları ve itekledikleri belirtildi. Bilica’nın da bu olaya karıştığı vurgulandı. Hürriyet'in haberine göre, Temsilci raporlarında, yardımcı hakem Tarık Ongun’un başının yarılması da detaylı bir şekilde yer aldı. Raporlarda ayrıca sahaya çok sayıda yabancı madde atıldığı, misafir takım futbolcularının gözüne lazer tutulduğu da belirtildi. Roberto Carlos’a yumruk attığı için kırmızı kart gören Keita’nın da hakem ve temsilci raporları doğrultusunda 3 maç ceza alacağı öğrenildi.
50 bin kişi o stada gelmiş. Maçı tatil etsem, binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak. Camlar çerçeveler inecek. "Allah korusun, bir taraf karşı tarafa saldırsa, birkaç cana mal olsa, bunun hesabını kim verecek?" FENERBAHÇE- Galatasaray maçı öncesi karşılaşmayı tatil etmediği için eleştiri yağmuruna tutulan hakem Bünyamin Gezer, HÜRRİYET’e konuştu. Gezer, “Vicdanım çok rahat. Öyle rahat ki, çok büyük olayları önlediğim kanaatindeyim” dedi. İşte Bünyamin Gezer’e yönelttiğimiz sorular ve işte Gezer’in yanıtları.. SORU: Hocam maçı niçin tatil etmediniz? GEZER: Müsabaka için ısınmaya çıktık. 25 dakika boyunca saha içindeydik. Bize ne küfür edildi, ne de bir cisim atıldı. Evet bir takım cisimler sahaya atıldı ama; 1- O cisimler bize yönelik değildi. 2- Oyuncuları etkileyecek konumu yoktu. 3- Yardımcı hakemim için Acıbadem Hastanesi’nden doktorlar geldi. Travma geçirmediğini, çabuk tedavi edebileceklerini ifade ettiler. Ben de defalarca sordum; - Hocam iyi misin.. - Hocam maça çıkabilir misin... SORU: Ne yanıt verdi? GEZER:Her defasında iyi olduğunu söyledi. Tansiyonunu ölçtürdüm. Karşılaşmalar için bize verilen bir talimat var. “Adil, eşit ve güvenlikli bir otam yoksa maçı iptal edin” derler. Burada herhangi bir oyuncu sakatlanmadı. Deplasman takımının güvenliğini etkileyecek bir ortam yoktu. Ve yardımcı hakem hastenelik olmamıştı. SORU: Ama ya hakeme gelen cisim. GEZER: Münferiden yapıldı. Çünkü bizi etkileyen olumsuz şart yoktu. Bize küfür edilse, bize yönelik bir eylem olsa tamam. Ama yardımcı hakemim müsabakaya çıkamasa, beyaz bandaj ya da fileyle sahaya çıksa tatil ederdim. Kaldı ki bilinci son derece açık bir şekilde devam etti. SORU: Soyunma odasında ne düşündünüz? GEZER: Şimdi soruyorum. Bunu kendi kendime de sordum çünkü. 50 bin kiyi o stada gelmiş. Maçı tatil etsem binlerce insan protesto yürüyüşü yapacak, camlar çerceveler indirilecek. SORU: Maça devam kararını hem de hakem, hem de bir polis memuru olarak verdiniz galiba. GEZER: Tabii ki o durumda var. Düşünün 3 cana mal olsa ne olurdu? Müsabaka oynanırken o cisim atılsa ve hakemin kafasına gelse, hem televizyon başında, hem de stattaki herkes maçı niçin tatil ettiğimizi görecekti. Oysa bu olayda sadece TV’den izleyenler gördü. TV’den maç izleyenlerin yüzde 80’i son 5-10 dakika da ekran başına geçer. Tatil etsem, ekran başındakiler bir şey görmedikleri için anlayamayacaklar. Oysa bu olay müsabaka içinde olsa, “Fenerliler attı” diyecekler ve taraftarlarına kızacaklardı. Ve niye tatil kararı verdiğimi anlayacaklardı. Şimdi soruyorum ortada gözükmeyen ve neredeyse kimsenin anlamadığı bir olayda tatil kararı verilmesi doğru mu? Benim vicdanım o kadar rahat ki.. Çok büyük olayları önlediğim kanaatindeyim. SORU: Soyunma odasına girdiğinizde kimlerle temas kurdunuz? GEZER: O anda tek düşüncem yardımcı hakemle ilgili bilgi almaya çalışmaktı. Karşılaşmayı oynatayım mı, oynatmayayım mı? Bu kararı ben verdim. Elbette birtakım girişimler olmuştur. Gözlemci, temsilci... Ama benim önceliğim yardımcı hakemin durumuydu. Şimdi okuyorum, yorumları dinliyorum, insanlar “Federasyondan talimat aldı, maçı oynattı” diyorlar. Biz yardımcı hakemim ve ekibimle karar verdik. Sadece cisimle yaralanan yardımcı hakemime değil, diğer arkadaşlarıma da sordum. “Etkilendiniz mi?” diye. SORU: Siz etkilendiniz mi? GEZER: Ben etkilenmem. Sadece arkadaşımın kanını görünce şoke oldum. Çünkü beklemediğimiz bir olaydı. Ama o şoku çabuk atlattım. Birkaç saniye sürdü o kadar. Kaldı ki daha sonra maçı yönetirken hakemi siz de gördünüz. Belli bile olmuyordu yarası. SORU: Maça konsantre olabildiniz mi? GEZER: Ben kesinlikle maça konsantre olduğumu düşünüyorum. Bakın o kadar sağlıklı bir derbi oynandı ki. Çok kötü başlayacak bir derbiydi ama sağlıklı bitti. Hatta bazı futbolcularla kucaklaştık. Bugün hiçbir Galatasaraylı, Fenerbahçeli biriyle kavga etmedi. Ben Maraş gibi küçük bir ildeyim. Burada herkesi birbiriyle şaka yaparken gördüm. Biz bu ortamı sağladık. Düşünebiliyor musunuz, bir taraf karşı tarafa saldırsaydı. Allah korusun birkaç cana mal olsaydı. Hesabı kim verecekti? Bazı kararları verirken bazı şartların oluşması lazım. Benim düşündüklerimi sağduyulu insanların da düşünmesi de lazım. Futbolcu kardeşlerimin hepsi bana güveniyor. SORU: Nasıl dile getiriyorlar bunu? GEZER: “Görmedim kardeş” deyince, hepsi anlayış gösteriyor. “Tamam hocam biz sana inanıyoruz” diyorlar. Ben hayatım boyunca gördüğümü çaldım. Mesela Ayhan maçta bana itiraz etti. Maçtan sonra özür diledi. “Olur böyle şeyler Ayhancığım” dedik. Bana laf gelsin emniyete asla SORU: Şimdi K.Maraş’a döndünüz. Maçla ilgili ne tür tepkiler aldınız? GEZER: Siz aramadan az önce çok üst düzey bir emniyet yetkilisi aradı. Benimle gurur duyduğunu söyledi. Başarımın devamı diledi. Ben sahada polisliği düşünmem. Saha içinde hakemim çünkü. Ama emniyeti temsil ediyorum. Bana laf gelsin ama emniyet teşkilatına laf gelmesin. SORU: Futbolcular maçın tatil edilmesi yönünde bir şey söyledi mi saha içinde. GEZER: Hayır hayır hiç gelmedi. Sabri mesela... “Hocam hiçbir şey yok problem etmeyin” dedi. Dürüstlüğüme inanıyorlar GEZER: Çağırdım, “sakın ola bir daha bunu yapmayın” dedim. İdarecilerine de söyledim. İnsanlar şimdi, “İki kişiyi gördü, atamadı.. Maça başlamamalıydı” diyorlar. Ben tam o anda yardımcı hakemimin kafasına bakıyorum. Bir-iki saniyelik süre içinde belki de bakar kör oldum. Bakın ben Fenerbaçe maçından sonra (Beşiktaş PAF takımı ile çıkarız demişti) Beşiktaş’ın Sivas maçına hakem olarak çıktım. Küme düşme söylentilerinin yoğunlaştığı dönemde ilk Bursa- Beşiktaş maçına çıktım. Bu maçların hepsine karşı hazırlığımı yaptım. Bu maçta ise seyirciler pozitif. 20-25 dakika boyunca küfür yok. Hatta bağırıyorlar, “Senin dürüstlüğüne inanıyoruz” diye.. “Ortadan çal hocam” diye.. Yani ortam gayet iyi.. Ama bir anda olay gelişti. Tam bir şok. Birkaç saniye sürdü gerçi ama... Soyunma odasına girdikten sonra, yardımcı hakem için doktorlar “ufak sıyrık” deyince rahatladık. İKi GÖRÜŞ Mehmet AĞAR (DP eski Genel Başkanı) Son derece doğru bir karar verdi HER şeyden önce maçı iptal etmemesi doğru bir karardır. Bünyamin Gezer bu kararı alırken hakem kimliğinin yanında, polis kimliğini de ön plana çıkarmıştır. Ercan SAATÇİ Polis kimliğiyle öne çıktı DOĞRU karar alınırken Bünyamin Gezer’in polis kimliğinin öne çıktığını ve bunun da iyi bir şey olduğuna inanıyorum. Polis olması bu konuda farklı bir öngörüde bulunabilmesini sağladı. Sarvan: Gezer’e telkinde bulunmadık MHK Başkanı Oğuz Sarvan, Bünyamin Gezer’in kendisine tanınan yetkiyi kullandığını söyledi. Sarvan, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Oyun kuralları kitabının ilgili maddesi, maçın başlatılması ve devam etmesi yetkisini tamamen hakeme vermişti. Gezer kişisel inisiyatifini kullanmıştır. Kendisine hiçbir kuruldan, herhangi bir telkinde bulunulmamıştır.”
Galatasaray'ın genç futbolcusu Aydın Yılmaz, teknik direktör Frank Rijkaard'ın gençlere önem veren bir hoca olduğunu belirterek, ''Rijkaard olmasaydı genç oyuncular şans bulamayabilirdi'' dedi. Galatasaray TV'de yayınlanan Kaleydoskop Programı'na konuk olan Aydın Yılmaz, Rijkaard'la anlaşıldığını duyduğunda sevindiğini dile getirerek, ''Çünkü Rijkaard'ın gençlere önem veren bir hoca olduğunu biliyorduk. Bunu bize de gösterdi. Bana ve bütün genç arkadaşlarıma elinden geldiğince görev verdi, bunu yaparken de kimseden çekinmedi. Belki Rijkaard olmasa forma şansı bulamayacaktık. Bende ve bütün genç arkadaşlarımda hocamızın önemi ve yeri çok büyük. Çünkü bana güvendi ve forma şansı verdi. Biz de gençler olarak bu güveni boşa çıkarmadık. Sahada her fırsatta elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Rijkaard'ın genç futbolcuları değerlendirmeye yönelik hamlelerini çok başarılı buluyorum ve gerekli görüyorum'' diye konuştu. Takımda önünde Kewell, Keita, Arda, Baros gibi oyuncuların bulunduğunu anlatan Aydın, ''Ama bu önemli isimlerin varlığına rağmen aklımda oynayamayacağıma dair düşünceler yok. As takımda daha sık forma şansı bulan arkadaşlarım da benim iyi oynadığım zaman formayı alabileceğimi biliyorlar ve bu sebepten ötürü formlarını yüksek tutmak için çaba sarf etmek durumunda kalıyorlar'' dedi. -''HER ZAMAN BAŞARAMAYABİLİYORSUNUZ''- Netanya maçında üç asist yapmasının ve manşetlerde yer almasının kendisi için çok iyi olduğunu anlatan Aydın, ancak böyle bir performansı sonrasında istikrarı sağlayabilmenin önemli olduğunu ifade etti. Aydın, ''Ben de bu maçın ardından sürekli olarak skora katkıda bulunmak isterdim. Ama bunu her zaman başaramayabiliyorsunuz. Ondan sonraki maçlarda da elimden gelenin en iyisini yaptım ve bu dönemin benim adıma iyi geçtiğini düşünüyorum'' şeklinde konuştu. ''Şu anda performansının ne kadarını kullandığını düşünüyorsun? Gerçek Aydın'ı izleyebiliyor muyuz?'' sorusu üzerine Aydın, ''Ne kadar olduğunu değil de bunun üzerine ne kadar koyabileceğimi hissediyorum. O güveni yakaladıktan sonra da daha iyi yerlere geleceğime inanıyorum'' yanıtını verdi. -''İSPANYA'DA OYNAMAYI İSTİYORUM''- Aydın, Galatasaray'ın (A) takımında oynandığını bu da hedeflerinden birisi olduğunu kaydederken, ''Burada bir süre geçirmek zorundayım zaten. Daha da kalıcı olmayı hedefliyorum. Ondan sonra (A) Milli Takım geliyor'' dedi. Galatasaray'daki performansının ardından milli takıma da yükseleceğine inandığını belirten Aydın, ''Oraya yükseldikten sonra her futbolcunun hayali vardır. Avrupa'da forma giymemiş olan her futbolcunun hayalinde orada oynamak vardır. Benim de en çok istediğim şeylerden biri İspanya Ligi'nde oynamak. Desteklediğim takım ise Real Madrid'' şeklinde konuştu. Taraftarların kendisiyle Uğur'u çok karıştırdığını belirten Aydın, taraftarlarla ilgili anılarını da şöyle anlattı: ''Bazen dışarda görüldüğümüz zaman fotoğraf çektirmek istiyorlar. 'Uğur fotoğraf çektirebilir miyiz?' diyorlar. Ben aynı şeyleri Uğur'a da söyledim. Uğur da, 'bana da Aydın diyorlar' dedi. Çok karıştırıyor taraftarlar bizi... Galatasaray taraftarını gerçekten çok beğeniyorum. Ali Sami Yen'de oynadığımız zaman yedek kulübesindeysem zaman zaman onları seyrediyorum. Onların Türkiye'de takımlarına en çok destek veren taraftar grubu olduğunu düşünüyorum. Gerçekten bizi sahada çok iyi destekliyorlar, ateşliyorlar.''
Rusya'nın Rubin Kazan takımında forma giyen Hasan Kabze konuştu. Radyospor'da Özgür Sancar'la Haber Özel programına katılan Kabze Şampiyonlar Ligi'nden, Rusya'daki günlerine, Türk futbolundan kendilerine olan ilgisizliğe kadar her şeye açık yüreklilikle cevap verdi. BAKIŞ AÇISI DEĞİŞTİ Şampiyonlar Ligi'ndeki şanslarını değerlendirerek sözlerine başlayan Hasan Kabze, "Kuralar çekildiğinde ve Barcelona ile Inter'le bizim aynı grupta yer aldığımızı gördüklerinde şansımız olmadığını söylediler. Ancak ilk maçta Inter'le kendi sahamızda berabere kalıp daha sonra da Barcelona'yı yenince bize bakış açısı değişti." dedi. Rubin Kazan'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki hedefi hakkında da konuşan Kabze, "Şu anda Inter üç diğer üç takımın da dört puanı var. Üst tura çıkacak güçteyiz ve hedefimiz de üst tura çıkmak." ifadelerini kullandı. NEDEN İLGİ DUYULMUYOR NEDENİNİ BİLMİYORUZ Hasan Kabze, Rubin Kazan'da Gökdeniz'le kendisinin olmasının güzel ve Türkiye'nin reklamı açısından önemli olduğunu vurgularken Gökdeniz'in "Başarılı oluyoruz, burada iyi mücadele ediyoruz ama ilgisizlik var" serzenişini de haklı bulduğunu söyledi. Kabze şöyle devam etti, "Kesinlikle bize ilgi yok. Sonuçta Barcelona ile oynuyorsunuz ve Barcelona ile oynadığınızda takımda iki Türk futbolcu var. Hiç bir Türk gazetecinin orda olmaması bizi tabiki üzdü. Şu anda da sadece yurtiçinde değil yurtdışında da başarılar elde ediyoruz. Şampiyonluğa da gidiyoruz. Bize neden ilgi olmuyor bunun da nedenini bilmiyoruz." GALATASARAY NEDEN OLMASIN Kişisel hedeflerinin sorulması üzerine ise golcü oyuncu, "Şu anki sözleşmem Ağustos ayında bitecek. Daha önce Galatasaray'da, geçen yıl burada şampiyonluk yaşamıştım. Bu sene de şampiyonluğa ulaşıp kariyerinde bir çok şampiyonluk bulunan bir futbolcu olmak istiyorum. Türkiye'de ve Avrupa'dan teklifler var. Ancak şu anda sözleşmem devam ettiği için bir cevap vermedim. Fakat Türkiye'den de teklifler gelirse en iyisini seçerim. Bugün ben Beşiktaş'a son dakika golü atıp şampiyonluğu getiren futbolcu olarak tanınıyorum. Yarın öbür gün Galatasaray'dan bir teklif gelirse ve şartları uyarsa neden oynamayayım ki." şeklinde cevap verdi.
Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan futbol karşılaşmasını Almanya'da yaşayan taraftarlar da coşkulu bir şekilde izlediler. Galatasaraylı olan Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa derbi karşılaşmasını Köln Fenerbahçeliler Derneğinde taraftarlar ile birlikte izledi ve galibiyetten ötürü Fenerbahçelileri tebrik etti. Köln'deki her iki taraftar derneğine maç nedeniyle yoğun ilgi gösteren taraftarlar arasında maç sonunda mutlu ayrılanlar sarı lacivertli taraftarlar oldu. Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı 3-1 yendiği maç sonrası yaptığı açıklamalarda bulunan Köln Galatasaraylılar Derneği Başkanı Yakup Peker yenilgiden dolayı üzgün olduklarını ancak galip gelen Fenerbahçe takımını ve taraftarları tebrik ettiğini söyledi Sporun dostluk ve kardeşlik mesajı verdiğinin altını çizen Peker ligin uzun bir maraton olduğunu ve iyi olan takımın şampiyon olmasını ümit ettiğini kaydetti. Köln Fenerbahçeliler Derneği As Başkanı Hüseyin Pınar ise galibiyetten dolayı sevinçli olduklarını ancak taraftarlar olarak Galatasaraylı taraftarlar ile her zaman kardeşliklerinin devam ettiğini vurguladı.
BEKO BASKETBOL LİGİ -KEPEZ BELEDİYESPOR: 74 - GALATASARAY CAFE CROWN: 63 Karşılaşmaya iyi başlayan Kepez Belediyespor, organize hücumlar sonucunda Cüneyt, Stanojevic ve Gordon'un sayılarıyla Galatasaray Cafe Crown'a karşı oyunda üstünlük kurdu. Sarı-kırmızılı takım rakibine Washington ve Cemal ile karşılık vermesine karşın, 1. periyotu Kepez Belediyespor 9 sayı farkla 24-15 önde tamamladı. 2. periyotta da etkili oyununu sürdüren Kepez Belediyespor, Stanojevic ve Fatih'in pota altı savunması, Gordon ve Foster'ın da sayılarıyla bir ara farkı 17 sayıya (34-17) kadar çıkarmayı başardı. Daha sonra toparlanan Galatasaray Cafe Crown, Washington, Rancik ve Jasaitis'in sayılarıyla farkı indirdi ve ilk yarı Antalya ekibinin 38-28 üstünlüğüyle tamamlandı. Karşılaşmanın ikinci yarısına da üstün başlayan Kepez Belediyespor, hücumda çok fazla top kaybı yapan rakibi karşısında rahat basketler kaydederek, 27. dakikada farkı 20 sayıya (56-36) çıkardı. Sarı-kırmızılılar Cemal ve Washington ile farkı azaltma çabalarına rağmen son çeyreğe de Kepez Belediyespor, 56-40 üstün girdi. Son periyotta etkili bir mücadele sergileyen Galatasaray Cafe Crown, Can ve Jasaitis'in sayılarıyla farkı kapatmaya çalıştı. Ancak oyunun kontrolünü bırakmayan Kepez Belediyespor, karşılaşmadan 74-63 galip ayrıldı. Maç sonunda Kepez Belediyesporlu bazı taraftarlarla polis arasında gerginlik yaşandı. - YILDIZ TABLOSU - Salon: Kepez Arena Hakemler: Recep Ankaralı xxx, Altuğ Köselerli xxx, Tekin Özübir xxx Kepez Belediyespor: Stanojevic xx 7, Gordon xxx 11, Cüneyt xxx 17, Ersin xxx 16, Buckman xxx 8, Erdem xx 4, Bora x, Barış x 2, Foster xx 3, Fatih xx 6 Galatasaray Cafe Crown: Washington xxx 15, Wilkinson xx 4, Cemal xx 4, Evren x 2, Jasaitis xxx 18, Mehmet x 2, Rıfat x, Rancik xxx 13, Can xx 5, 1. Periyot: 24-15 Devre: 38-28 (Kepez Belediyespor lehine) 3. Periyot: 56-40
Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası'nda yarın Bucaspor ile yapacağı play-off turu maçının hazırlıklarını sürdürdü. Sarı-kırmızılılar, bu akşam Florla Metin Oktay Tesisleri'nde, teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde çalıştı. Basına ve taraftara kapalı antrenmana ısınma hareketleriyle başlayan futbolcular, daha sonra taktik çalışma gerçekleştirdi. Sakatlığı bulunan Emre Aşık, takımdan ayrı çalışmalarına devam ederken, derbi maçta sakatlanan Baros, sağlık ekibi tarafından evinde dinlendiriliyor. Galatasaray, yarın sabah basına kapalı yapacağı antrenmanla Bucaspor maçının hazırlıklarını tamamlayacak.
Türk Futbol Basını’nın duayeni ve Lig TV Genel Müdürü Şansal Büyüka, Lig TV’de yayınlanan Dobra Dobra programında Ömer Güvenç’in sorularını yanıtladı. Futbol gündeminde yer alan her konunun konuşulduğu programdan MARATON.COM.TR’nin sizin için derledikleri şöyle: “GALATASARAY, SARACOĞLU’NDAKİ DERBİLERE PSİKOLOGLA HAZIRLANMALI” Fenerbahçe, Kadıköy’de çok rahat kazanması gereken bazı maçları doğal olarak kaybetmiş ya da berabere kalmış ama baktığınızda 10 yıldır bir beraberliği bile yok G.Saray’ın. Bundan sonra Kadıköy’deki ilk maça hocasıyla değil, psikologlarıyla hazırlanmalı G.Saray. Saracoğlu Stadı’nın atmosferi çok iyi ama G.Saray’ın bu atmsoferlerde oynamış oyuncuları var. Futbolcuların artık bu 10 seneden sonra “yeter artık” demeye ihtiyacı var. 10 yıl sonra galip gelseler hatta berabere kalsalar o futbolcuların belki de büstü yapılacak Florya’ya. “AZİZ YILDIRIM MAÇTAN ÖNCE ‘3-4 ATARIZ’ DİYORMUŞ” Bu tedirginliği duyan F.Bahçe’nin çok rahattı. Gazetelerde F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın 1 haftadır yakın çevresinie 3-1, 4-1 yeneriz dediğini okuyorum. Bir arkadaşı gördüm geçen günlerde. Başkanı da tanıyor ve “Aziz Yıldırım nasıl?”diye sordum. “Çok rahat, “3-4 atarız ama ne yeriz bilmem” diyor” dedi. Ligin sıradan takımlarına kaybediyorsun ama Avrupa’da çok kritik maçlar oynayan bir takımı 10 senede 10 kez yeniyorsun. Bunun bir psikolojik tarafı var. Fenerbahçe’deki rahatlığın bir takımı gevşetmesi lazım ama öyle de olmuyor. 1 hafta önce Kazım G.Antep’te F.Bahçe’nin en kötüsüydü. Aynı Kazım bu maçta ele avuca sığmadı. “F.BAHÇE’NİN KAZANACAĞI İKİ OYUNCUDAN BELLİ OLDU” Bu maçı F.Bahçe’nin kazanacağı kadrolar belli olduğundan birer oyuncudan belli oldu. F.Bahçe’de Vederson, G.Saray’da Elano. Daum, Vederson’un yerine Santos’u oynatsaydı F.Bahçe bu üstünlüğü sağlayamazdı. Santos’un geri dönüşü yok çünkü. Bu 11’in içinde ayrıntı gibi gelebilir ama birinci taktiksel doğruyu bunda buluyorum. G.Saray’daki yenilişin birinci nedeni de Elano’nun 11’de olması. Rijkaard Elano’nun yerine Mehmet Topal ya da Barış’ı oynatsa belki orta sahada kafa kafaya oynama şansın olacak. Fizik gücü düşük, sadece tekniği ile bir şeyler yapmaya çalışan bir futbolcu Elano. F.Bahçe’nin 4’lüsüne karşı Sarp ve Ayhan ile mücadele ediyorsun orta sahanda. Elano oynadı da G.Saray hücum mu edebildi? “FENERBAHÇE ÇİN ORDUSU GİBİYDİ” G.Saray Kadıköy’deki en kısır maçını oynadı. Topuz, Baroni, Emre, Vederson’a karşı Sarp ve Ayhan. Çin ordusu gibiydi F.Bahçe. G.Saraylı futbolcunun ayağına top her gelişinde başında en az 2 Fenerli vardı. G.Saray orta sahasını ham yaptılar ham! Isırdılar, yediler, bitirdiler!.. Bu kadar pres koyan, sahanın her yerinde basan F.Bahçe hakkıyla maçı aldı. “KAZIM VE GÜIZA SON VURUŞLARDA ETKİLİ OLSALARDI 6 OLURDU” Niye Leo Franco bu kadar pas hatası yaptı. G.Saray savunması o kadar bunaldı ki aldıkları her topu kaleciye döndüler. F.Bahçe’de aşırı öne çıkan bir oyuncu yok ama kötü oynayan bir oyuncu da yok. Takım olmak budur işte. Saha içindeki mücadelede F.Bahçe ve Daum’un kayıtsız şartsız bir üstünlüğü vardı Topuz ortalıkta pek görünmüyor olsa da müthiş işler yaptı defansif anlamda. G.Saray’ın ne sağı ne de solu çalıştı. Orta sahanın zaten rakibinle mücadele etme şansı yok. Kazım ve Güiza son vuruşlarda etkili olsalardı 5-1, 6-1 olabilirdi. “CARLOS AMERİKAN YARDIMI ALDI!” Roberto Carlos, Keita karşısında aklını ve fizik gücünü ortaya koydu ama Amerikan yardımı alır gibi yardım aldı Vederson’dan. Sabri’yi ileri çıkartmadı Vederson. Daum G.Antepspor maçından dersler çıkardık dedi. Antep maçında Vederson’un yerine Santos’u almıştı ama bu kez Alex’i çıkardı sanırım ve Santos’u aldı. Vederson’a dokunmadı. “KAZIM’IN ÜSTÜNLÜĞÜ MOTİVASYONDAN” Kazım’ın Servet ve Gökhan’a karşı üstünlük kurması ciddi bir motivasyona bağlıyorum. Bir haftada bu kadar değişemez bir insan! Sahanın en etkili oyuncusuydu. Kazım çakılı oynayan bir adam değil. Sağa sola çok gitti. Servet zaman zaman zorlandı ve zaman zamanda Kazım karşısında çok top kaybetti. “ARDA’YI ALLAH YAPTIK NEREDEYSE!” Ben demiştim lafından nefret ediyorum. Arda çok iyi oynarken burada yaptığımız programlarda neler söylediğimizi hatırlıyor musun sevgili Ömer? G.Saray takımı iyi de ya da kötü de faturayı Arda’ya keserek oynayacaksa o zaman nede bu kadar transfer yaptı. Başta yönetim olmak üzerek G.Saray camiası çok hatalı burada. Aradan bir sene geçti Servet’in Arda’ya sahada fırça atmasından. O da yanlıştı, bu da yanlış. G.Saray’ın galibiyeti ya da mağlubiyetinin faturası Arda’ya kesilemez. Niye bu faturanın içerisinde diğerleri yok? Bir Arda ile bu işler olacaksa G.Saray bir şey yapamaz. Arda formsuz. Üstüne çok yük bindi ve bunu taşıması zor. Çok yanlış işler yapıyoruz. Arda ile Messi’yi mukayese ettik. Kendini Arda’nın yerine koy. Arda’yı Alex ile mukayese ettik. Arda, Messi olamaz diyenlere ana avrat kampanya açtılar! Arda daha Messi olamaz dediler. Doğru bir tespitti. Messi dünyanın en iyi futbolcusu, Arda da Türkiye’nin. Bu farkı gözler önüne serenlere inanılmaz tepkiler gösterdiler. Başkan’ın Arda’ya medyanın önünde “Gece kaçta yattın? Bu ceket giyilir mi?” demesi de doğru değil. Arda’yı Alex’le kıyasladık. Allah yaptık neredeyse!.. Akşam Hakan Şükür’ü dinledim ve Arda’nın çok düzgün yaşadığını ısrarla söyledi. Arda’nın kötü oyununda rakibinden iyi futbolunu inkar etmeyelim. Arda’ya bir önerim var. Daha fazla iş yapayım derken ayağında çok top tutuyor. Gereksiz güç harcıyor. Daha fazla hücumu düşünse ve kalabalıklara fazla girmese daha iyi olur. O kadar beklentiler arttı ki Arda’dan, o da daha fazla şeyler yapmak istiyor. “MAÇ ÖNCESİNDEKİ KAVGA SONUCU ETKİLEMEDİ” Maçtan önceki kavga etkilemiş olabilir ama maçın sonucunu getirip maç öncesi kavgaya bağlarsan buna hiç katılmıyorum. Maçın başındaki olayların G.Saray’ın yenilgisiyle bire bir etkisi olduğunu sanmıyorum. Maç başındaki sudan bir sebeple çıktı kavgaç Yok ittin, yok ayağıma bastın diyorlar. Ayağa basma da görmedim. Davul gibi geriliyor futbolcular 15-20 gün önceden. Kavgalara karşıyız ama yine de futbol camiasında en aklı başında grup futbolcular gibi görünüyor. İşin bir futbol olduğunu kabul etmiyoruz. Bu kadar gerilimin içinde Keita-Carlos dışında vur-kır gibi bir maç olduğunu düşünmüyorum. Maç öncesini ayırıyorum tabi. “G.SARAY BU YENİLGİDEN ETKİLENİR” G.Saray bu yenilgiden etkilenir. İkisi de yenilmedi ama 9’da 9 yapıp derbiye çıkarlar diyorduk. Gördük ki evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. Bir anda G.Saray 8 puan kaybetti. G.Saray bu 5 puan geride kalmanın ardından etkilenir ama daha önümüzde çok uzun haftalar var. G.Saray’ı burada yıpratan bir mağlubiyet almaktan çok Kadıköy’de 10. Kez üst üste yenilmesidir. Ama profesyonelsen bunun altından kalkmasını bileceksin. “RIJKAARD TÜRKİYE’Yİ FAZLA UMURSAMIYOR” Rijkaard ile yolları neden ayırsınlar. Geçen seneyle kıyaslıyorsun ama biri Rijkaard biri Skibbe! Birkaç hafta önce keramet Rijkaard’taydı. Bu zikzaklar olacak. Çok ciddi hatası var bence F.Bahçe maçında Rijkaard’ın. Orta sahasını 5’lemeliydi. Türkiye’ye alışamadı ya da Türkiye’yi fazla umursamıyor. Aynı şeyi Andre Santos’ta da görüyorum. Sen en büyük rakibinin sahasına gidiyorsun. Kim ne derse desin tedbirlerini ona göre alacaksın. Orta sahanı daha sağlam tut. Baros’un daha 1. Dakikada bir müdahale yokken tarak kemiğini kırması da talihsizlik. Baros’un eksikliğini hem F.Bahçe maçında hissettiler hem de bundan sonraki maçlarda hissedebilirler. “Keşke her maçı G.Saray’la oynasak” diyor F.Bahçeliler. G.Saray maçlarından fazla korkmuyorlar ama Kayseri’ye giderken “acaba” diyorlar. “MAÇIN OYNATILMASI TALİMATA GÖRE YANLIŞ, TOPLUMSAL DEĞERLENDİRMEYE GÖRE DOĞRU BİR KARAR” Eğer talimatlara bağlı kalacaksan bu maçı oynatamazsın. Bu sezon başı seminerde hakemlere aynen şu talimat veriliyor: Hakemi yaralayıcı bir şey olursa inisiyatif hakemdedir. Maçı orada bırakın, tatil edin diyorlar. Güvenlik çok önemli. Futbolcu ya da hakem diye ayırmamak lazım. Talimatlara uyup tatil etseydi doğru yaptı derdim. Hakem hocalarını okuyorum. Ahmet Çakar oynatmalıydı, Erman Hoca tatil etmeliydi diyor. Mustafa Çulcu, Metin Tokat, Bülent Yavuz da tatil etmeliydi fikrindeler. Kafası yarılan yardımcı gelse dese ki “Hocam ben bu maçı yönetemeyeceğim.” Bünyamin Gezer’in yapacağı hiçbir şey yok. Bu maç tatil edilse de bu tartışmalar çıkacaktı. Tatil edilmesi daha doğru olurdu. Hürriyet’te Bünyamin Gezer’i röportajını okudum. O pencereden baktığımda oynatması doğru gibi. Ne diyor? “Tatil etseydim, 50 bin kişiyi o stattan nasıl boşaltıcaktık?” O da doğru. 50 bin kişiyi suçlu ilan edemezsin. Camlar, çerçeveler inmez miydi aşağı diyor. İşin toplumsal boyutuna baktığımızda da oynatmakla doğru yaptı diyorum. Talimata göre yanlış, toplumsal değerlendirmeye göre doğru bir karardı. Bütün bunları doğru algılamak lazım. “KAMERAMANIN KAFASINA VOTKA ŞİŞESİ ATTILAR” Maç zamanında başlasa bile TFF Başkanı’nın gözü önünde birbirlerine girmişler. Acaba oynat diye baskı aldı mı hakem? Öyle bir baskıyla oynattıysa bu kötü! Gözlemci aracılığıyla oynat dendiği yönünde iddialar da var. 2 sene önce Ali Sami Yen’de 5 maç saha kapandığında o maç tatil edilse belki Türkiye’de düzgün maç izleme adına bir şeyler olabilirdi. Bu maç oynatılmasa yine olabilirdi ama şans kaçtı. Bundan daha kötü olur, bundan daha iyi olmaz! Bu maçları belki arayabiliriz. Kameramanın kafasına votkan şişesi düşüyor. Plastik de değil cam! Tribünden bir seyirci iniyor, votka şişesini alıyor ve geri dönüyor. Özel güvenlikçiler de orada! “G.SARAYLI YAZARLAR KADIKÖY’E GİDEMİYOR” TFF’nin bütün statları kamera sistemiyle donatmak gibi bir girişimi var. Bu kameraların kontrolü kulüplere verilmemeli! Bunu becerebilirlerse en azından yapanın yanına kar kalmaz! Başka bir girişimleri de stadın altında nöbetçi mahkemeler kurmak. Kamera birini mi tespit etti. Geliyor hakimin önüne ve cezası veriliyor. Aşırı alkollü geliyorlar maçlara. Ayrıntılı anlatmak istemiyorum olanları! Maç öncesi öğlen oturulup maç saatine kadar içildiğini, rakibe küfürlerin daha orada başlandığını ve bu küfürlere kadınların da katıldığını sen de biliyorsun, ben de biliyorum. G.Saraylı yazarlar Kadıköy’e gidemiyor! Öyle bir düşmanlık var ki artık bunun adı rekabet olamaz! Futbolcular bu gerginliğin içinde en masum olanı. Toplum olarak adamları delirtiyoruz kardeşim! “DÜZELMEZ” Halen bedava bilet dağıtılmıyor mu, halen otobüs kaldırılmıyor mu? Votka şişesi nasıl giriyor stada? Düzelmez! Kamerayı sümen altı etmez ve hak ettiği cezayı verirse bu işlerde yol alırız. Ciddi ceza ve ağır para cezası verilmeli. İngiltere nasıl yapıyorsa sen de yapacaksın. Yeter ki niyetin olsun. TFF kamera kurup mahkeme kurulsun diyor ama diğer taraftan Tahkim Kurulu Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin cezalarını kaldırıyor. Delagasyon yapısında kulüplerin çok ağırlıklı oluşu, TFF’yi kulüplerin baskısıyla yönetilmesine neden oluyor. TFF, Tahkim’e müdahale etsin demiyorum. Tahkim’de Beşiktaş seyircisi kendi başkanına küfretti deniliyormuş! Demek ki başkana kendi taraftarının küfretmesi serbest. Yabancı prodüksiyon şirketi arıyorlarmış maçları çekmek için. Neden? Bunu göster, bunu gösterme, bunu yapma diyebilmek için. “BURSA, BURSASPOR’A SAHİP ÇIKMALI” Bursaspor’un iyi olmasını yürekten diliyorum. Zaman zaman taşkınlık yapsalar da Bursaspor’un iyi bir seyircisi var. Bursa kenti şampiyon olabilecek güce sahip bir kent. Bursaspor’a kentin sahip çıkması lazım. Bursaspor’u ve Ertuğrul Hoca’yı beğeniyorum ama seyirciyi provoke etme işlerini bırakması lazım. Bunu isteyerek yapmaz ama yine de bu işlere girmemeli. Keşke G.Antep, G.Birliği de girebilse bu yarışa. Bursaspor’un çok ciddi parasal sıkıntıları var ama buna rağmen iyi gidiyorlar. Ben Bursaspor’un iyi olmasını istiyorum. İşime de geliyor. “BEŞİKTAŞ OLAĞANÜSTÜ BİR İŞ YAPTI” Beşiktaş’ın iyi mücadele ettiği maçlar da oldu ama puan kaybetti. Böyle bir eksikle Eskişehir’den 3 puanı alıp geliyorsan olağanüstü önemli bir iştir bu. Bu kadar eksikle oynadğı bir maçta ben Beşiktaş’ı niye kötü oynadı diye eleştiremem. En azından iyi mücadele ettiler. Elbette Beşiktaş’ın iyi oynamasını futbolseverler hak ediyor. Beşiktaş’ın bu haftası için bir mazereti olduğunu düşünüyorum Önceki hafta da tribünlerde yaşanlar nedeniyle mazeretler vardı. Beşiktaş, Fenerbahçe’yi yakalamak istiyorsa yenmeli. Mustafa Hoca’nın formsuz zamanı olabilir ama geneline baktığında Mustafa Hoca Beşiktaş için önemli bir güçtür. 12 ve 15. Haftalara dikkat et demiş sana da Mustafa Hoca.
Brezilya Milli Takımı Teknik Direktörü Dunga, 14 Kasım'da İngiltere ile oynanacak hazırlık maçına Fenerbahçeli Andre Santos'u almadı. Galatasaraylı Elano ise kadroda!.. Bu arada Dunga, Santos ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, Fenerbahçeli oyuncuyu kadroya almamasının ondan vazgeçtiği anlamına gelmediğini söyledi. Brezilyalı teknik adamın, Carlos Eduardo, Fabio Aurelio, Michel Bastos ve Hulk gibi oyuncuları kadroya alması ise sürpriz olarak yorumlandı. Dunga, 2010 Dünya Kupası için bu oyuncuların durumunu görmek istediğini ve seçeneklerinin daha fazla olması adına böyle uygulamaya gittiğini belirtti.
Turkcell Süper Lig'de hafta sonu oynanan olaylı Fenerbahçe - Galatasaray maçının faturası bu kulüplere kesilecek! Maraton.Com.Tr'nin edindiği bilgilere göre, Şükrü Saracoğlu Stadı'daki maç öncesi takımların ısınması sırasında yaşanan kavganın başrolünde yer alan Arda Turan ve Cristian Baroni Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na (PFDK) sevk edilmeyecek!.. Olayda yer alan ve Arda'ya saldıran Fenerbahçe'nin stoperi Bilica'nın ise PFDK'ya sevk edildiği gelen haberler arasında.
Fenerbahçe ile oynanan derbi maçta sakatlanan Galatasaraylı futbolcu Milan Baros, en yakın zamanda sahalara dönmek istediğini söyledi. Milan Baros, Galatasaray TV'ye yaptığı açıklamada, futbolda bu tür sakatlıkların yaşanabileceğini belirterek, ''Umarım en yakın zamanda iyileşir ve sahalara dönerim'' dedi. Sakatlandığı pozisyonunun, normal bir pozisyon olduğunu dile getiren Baros, ''Emre'nin kasıtlı bir hareket yaptığını zannetmiyorum. Topla oynamaya çalıştı. Bu sadece benim şanssızlığım'' diye konuştu. Tahmini olarak iki ay sonra antrenmanlara başlayabileceğini ifade eden Çek futbolcu, kesin dönüş zamanının ise daha sonra belli olacağını sözlerine ekledi
Futbolda, Ziraat Türkiye Kupası play-off maçlarını yönetecek hakemler belli oldu. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu tarafından yapılan açıklamaya göre, yarın ve 29 Ekim Perşembe günü oynanacak play-off maçlarını yönetecek hakemler şunlar: Yarın: Mersin İdmanyurdu-Antalyaspor: Hüseyin Sabancı Güngören Belediyespor-Bursaspor: Nihat Akman Tokatspor-Ankaraspor: Adem Sarıtaş Konya Şekerspor-Adanaspor: Mete Kalkavan Orduspor-Belediye Vanspor: Zafer Koçbay Yalovaspor-Eskişehirspor: Hakan Ceylan Denizli Belediyespor-Kastamonuspor: Hasan Kılıçoğlu Kayserispor-Manisaspor: Zafer Demir İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Gençlerbirliği: Mürvet Sezer Kasımpaşa-Kayseri Erciyesspor: Çağatay Şahan Ankaragücü-Karşıyaka: Erbay Aldemir Diyarbakırspor-Tarsus İdmanyurdu: Mustafa Öğretmenoğlu Denizlispor-Gaziantepspor: Fethi Serkan Koçak Galatasaray-Bucaspor: Abdullah Yılmaz 29 Ekim Perşembe: Altay-Samsunspor: Barış Şimşek Play-off turunda Giresunspor ile Çaykur Rizespor arasındaki maç ise 4 Kasım Çarşamba günü yapılacak.
Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası play-off maçında yarın İstanbul'da, Bank Asya 1. Lig ekiplerinden Bucaspor ile karşılaşacak. Sarı-kırmızılılar, Ali Sami Yen Stadı'nda saat 19.00'da başlayacak karşılaşmada rakibini eleyerek, gruplara kalmayı hedefliyor. Galatasaray, hazırlıklarını bu akşam yapacağı antrenmanla tamamlayacak.
Vatan Gazetesi yazarı Reha Muhtar, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi sonrası kimsenin soramadığı soruları sordu. Fener-Galatasaray derbisi bitti, herkes bir şeyler söyledi… Ama kimse şunları teker teker ortaya koyup nedenini söylemedi… 1) Cristian maç başlamadan yarım saat, 45 dakika önce, sahanın ortasında Arda’yı niye itiyor?.. Daha maç başlamamış ki ikili mücadele olsun?.. Tekmeler havada uçuşmamış ki, ona sinirlenip ittirip kaktırsın?.. Maç başlamamış ki, yükselen adrenalini orada bulaştıyor olsun?.. Ne, neden, niye bu hareket?.. *** 2) Galatasaray’ın Şükrü Saracoğlu deplasmanında, maçı çevirebilecek iki kilit oyuncusu var… Birincisi Arda, ikincisi Keita… Cristian’ın ittirmesi, Arda’nın parmağını sallayarak Cristian’a el kol hareketi çekmesi ve Bilica’nın Arda’ya yumruğu sallaması… Kendi de Kaptan’a yakışmayacak hareketler yapıp, daha maç başlamadan diskalifiye oldu mu Arda?.. Geriye kaldı mı sadece Keita?.. *** 3) 18 milyon euroya Olimpic Lyon’a transfer olup, oranın ağırlığını kaldıramayan, müthiş yetenekli Fildişi Sahilleri’nin çocuğu Keita’ya atılan plastik madde niye atıldı tesadüf mü yoksa bizzat Keita mı amaçlandı?.. Keita, utanmasa şikâyet etmek için stadda polis arayacaktı, çünkü oğlanın Fener-Galatasaray derbisi atmosferinden haberi yok… 4) Keita gözüne yediği plastik şişenin ya da bardağın ertesinde, yerde o kadar kıvrandıktan sonra, bir de sarı kart yiyince, mental olarak artık oyunda kalması ihtimali var mıydı?.. 5) Keite’nın bütün kimyasının bozulduğu apaçık ortada değil miydi?.. Kırmızı kart göz göre göre geliyorum demedi mi?.. Kimyası tamamen bozulan Arda ile Keita’nın bu maçta, iyi oynamaları, gol yollarını bulmaları, sağdan, soldan ortalar yapmaları mümkün müydü?.. *** 6) Galatasaray’ın yöneticileri maçtan önce bütün olayları tetikleyen kavga ve hakemin yaralandığı esnada neredeydiler?.. Acaba, Bahariye’de 6 tur atan otobüsleri stadın yolunu karıştırmış olabilir miydi?.. Stadda doğal olarak takımla gelen futbol şubesi sorumlusu Haldun Üstünel dışında yönetici yok muydu yoksa o sırada Saracoğlu’nda?.. 7) Haldun Üstünel de stadda değil, tünelde bir gazeteci yazarla sohbet ediyor olabilir miydi?.. Sonuçta hiçbir Galatasaray’lı yöneticinin olayları görmediği iddiası doğru mudur?.. *** 8) Galatasaray Başkanı Adnan Polat ile kaptanı Arda maç haftası medya önünde karşı karşıya geliyor… Polat, Arda’nın durumuna ve üstüne ve başına baktıktan sonra, geç yattığını ima edercesine “Dün gece kaçta yattın?..” diye soruyor… Galatasaray Kaptanı Galatasaray Başkanı’na şöyle cevap veriyor: “İsterseniz bu düelloyu medya önünde yapmayalım Başkanım…” *** 9) Bir Kaptan, bir Başkan’la nasıl “düello” ettiğini düşünüyor?.. Düello eşitler arasında yapılır… Bir Başkan’la, futbolcusu arasındaki düello neyin düellosudur?.. Futbol düellosu, ya da ceza yönetmeliği düellosu olmayacağına göre, “gece hayatı düellosu mudur Arda’nın kastettiği?..” Galatasaray takmının kaptanı Başkanı’na medya önünde böyle davranabilir mi?.. *** 10) Kaptan’ın bu ölçüsüz davranışları, kendisine psikilojik savaş yürütülen Şükrü Saracoğlu’nda, bir itme olayına “parmak sallayarak ana avrat sövmeye gidecek hareketlerin” benzeri olabilir mi?.. Arda’nın hayatı bir Galatasaray kaptanının hayatına yakışıyor mu?.. Bu sorulara yanıt vermeden, Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin kodlarını çözemezsiniz… Bu soruların yanıtları o derbinin kodlarıdır… **** Yan Hakem Aranıp Da Bulunamadı Mı Maçtan Önce? Yarın yalanlarlar mı bilmem… Sanmam ama yine de muhtemeldir… Ama ben ne yazdığımı, niye yazdığımı biliyorum… Yan hakem Tarık Ongun, tribünlerden atılan yabancı madde sonucu yaralanmış, kafasına da iki dikiş atılmış… Futbolu çok bilenler(!!!) tartışıyorlar… “Efendim, başka hakem bulunmalıydı… Efendim maç oynanmamalı, iptal edilmeliydi… Hayır efendim, aynı şekilde devam edilmeliydi…” *** Arkadaşlar en basit gazetecilik saiki, önce olayın perde arkasında ne olduğunu öğrenir… Bizim Vatan spor servisi dün akşam saatlerinde biliyordu… Ben Son Kale programında söyledim; MHK ve etkili yetkili isimler, Tarık Ongun’un kafasına dikiş atılırken, İstanbul Bölgesi’nde son anda yetişecek bir yan hakem aradılar… Ancak maçın başlamasına sayılı dakikalar kalmıştı ve o dakikada bir Fener-Galatasaray derbisi yönetecek yan hakem bulmak imkansızdı ve bulunamadı… Bulunamayınca, maçı oynatıp oynatmamak inisiyatifi Bünyamin Gezer’e bırakıldı… Bünyamin Gezer de maçı oynatmaya karar verdi… Yan hakem bulunamadı… Bulunsaydı, büyük ihtimalle yan hakem değişecek ve maç öyle başlayacaktı… Bünyamin Gezer maçı oynatmasa, Federasyon’dan kimse “Niye bu maçı oynatmadın?..” demeyecekti, inisiyatif Gezer’deydi… Bunları bilmeden sallayan arkadaşlar futbol yorumculuğu değil, egzantrik olduklarını zanneden sallamacı şovmenlerdir… Futbol bir oyun olabilir… Ama gazetecilik bir bilgi işidir…
Eski Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan derbi maçının kahramanının Alex olduğunu söyledi. Uygun, Bursa'daki evinde yaptığı açıklamada, derbi maçında sahada beklediği gibi istekli ve arzulu bir Fenerbahçe bulduğunu kaydetti. Büyük takımların kendi seyircisi önünde her zaman daha aktif ve agresif oynadığını belirten Uygun, ''Burada hazırlanış süreci, taktiksel oyun anlayışı çok önemliydi. Mesela baktığınızda kadronuzda İspanya'da gol kralı olmuş, aynı zamanda Türkiye gol kralı varken, yedek kulübenizde oturuyorlar. Sahaya ilk 11'inde forvetsiz çıkmış bir Fenerbahçe var'' dedi. Uygun, maçtan önce bakıldığında teknik direktör Daum'un kazanmayı değil, kaybetmemeyi düşünen bir zihniyette olduğunun yorumlandığını vurgulayarak, ''Ama elinizde Alex gibi bir sihirbaz olursa her an tavşan çıkartır gibi şapkadan, mutlaka bir gol yaratabiliyor. O yüzden sistemi de düşünceyi de mantaliteyi de her şeyi değiştirebilen bir Alex görüyorsunuz. Maçın kahramanı bence Alex'ti'' diye konuştu. Galatasaray kaptanı Arda Turan'ın yaşadıklarının onu strese götürdüğünü, maçtan önce Fenerbahçeli Baroni ile kavgasının da kendisini gerdiğini dile getiren Uygun, şunları söyledi: ''Galatasaray camiasının ona yüklediği misyon, ister istemez futbolda entropi dediğimiz yüklemenin sonucunda olabilecek herhangi bir şekilde sorumluluğa karşı psikolojik yaşadıkları oluyor. Dolasıyla bu entropinin sonucunda da Galatasaray Kulübü'nün bir an önce Arda'nın üzerindeki bu yükü ve sorumluluğu azaltması gerektiği düşüncesindeyim, ki ileri zamanlarda stres kırığı dediğimiz kırığı yaşayabilir. O yükün verdiği sorundan dolayı o yüzden Arda'nın biraz da psikolojik olarak desteğe ihtiyacı var. Fenerbahçe maçında Arda'nın, herhangi bir şekilde Galatasaray camiasının, takımının tam psikolojik olarak, mantalite olarak hazır olduğunu açıkçası görmedim. Fenerbahçe derbiye yakışır bir oyun oynadı, kazandı. Tebrik ediyorum.''
Galatasaray Yönetimi, büyük ümitlerle transfer etti Elano Blumer'ı. Sambacı'yla anlaşma sağlandığı haberi ajanslara düştüğünde yer yerinden oynadı. Brezilyalı Milli Takımı'nın yıllardır vazgeçilmezi olan yıldızdan övgüyle bahsedildi. Sarı-kırmızılı futbolseveler, Hagi'den sonra sayısız yıldızla doldurulmak istenen derin boşluğu O'nun gidereceğinden emindi. Ancak geride kalan 3 aya rağmen beklenen patlama gelmedi. Fenerbahçe derbisine ilk 11'de başlayan Elano, sergilediği kötü futbolla beklentileri bir kez daha boşa çıkardı ve kendisi hakkındaki soru işaretini belirginleştirdi. "Tek ortak noktamız Brezilyalı olmamız" dediği Lincoln'ün gölgesinden kurtulamadı, kıyaslamlarda selefinin gerisinde kaldı. Elano, Galatasaray formasıyla çıktığı 11 maçta toplam 679 dakika sahada kaldı. Brezilyalı, söz konusu karşılaşmalarda sarı-kırmızılı takıma 4 gol ve 3 asistlik katkı yapabildi. Teknik direktör Frank Rijkaard'ın 8 maçta ilk 11'de sahaya sürdüğü Brezilyalı, çok top kaybı yapması ve uyum sorununu bir türlü aşamaması nedeniyle eleştiri tahtasındandaki yerini değiştirmeyi başaramadı. Htspor'un haberine göre, Sarı-kırmızılı kulübün kasasından bu transfer için 7 milyon euro bonservis bedeli çıktı. Elano da yıllık 3 milyon euroya 'evet' dedi. Yıllık maliyeti 10 milyon euroya olmasına rağmen G.Saray forması altında 4 kez gol sevinci yaşayan Brezilyalı yıldızın, bir golünün değeri 2.5 milyon euroyu buldu. Cimbom'un formasını 679 dakika terleten Elano'nun bir dakikası ise 14 bin 727 euroya geldi. -LINCOLN FARK ATTI- Aslan'ın eski 'kurtarıcı'sı Cassio Lincoln, geçen sezon -Ekim ayı sonuna kadar- 12 maçta forma giydi. Bu karşılaşmalarda 962 dakika sahada kalan problem yıldız, 4 gol ve 10 asistlik performans sergiledi. Bir golü 1.87 milyon euro, bir dakikası ise 7 bin 796 euro oldu. Sambacı, Türkiye ligindeki ilk sezonunda ise -Ekim ayı sonuna kadar- 842 dakika sahada kaldığı 10 karşılaşmada 4 gol ve 6 asistle oynadı.
Derbide yumruk attığı Roberto Carlos'u dün telefonla arayan Keita özür diledi. G.Saray'ın Fildişili yıldızı, kırmızı kart gördüğü anı ve soyunma odasında yaşananları Sabah Gazetesi'ne anlattı. F.Bahçe derbisinde Roberto Carlos'a attığı yumruk nedeniyle kırmızı kart gören Keita, SABAH'a özel açıklamalarda bulundu. Rijkaard'ın da onaylaması sonrasında G.Saray yönetiminin para cezası vermeye hazırlandığı yıldız oyuncu şöyle konuştu: "Carlos'a yaptığım hareket yanlıştı. Ancak maç öncesindeki tahrikler, kafamıza atılanlar bizi çileden çıkarttı. Carlos o pozisyonda güreşir gibi faul yapmasına rağmen hakem oyunu durdurmadı. Hakemle gözgöze geldim ama düdüğünü çalmadı. Ben de bir an kendimi kaybettim. Yaptığım hareketi savunmuyorum ama hakemin düdüğü çalmayarak benim bu hareketimi hazırladı." ARDA'YA DESTEK Fildişili yıldız, devre arasında sarı kartı bulunduğundan dolayı Rijkaard'ın kendisini uyardığını ancak söz verdiği hocasını zor durumda bıraktığı için soyunma odasında da özür dilediğini söyledi. Tüm eleştirilere saygı duyduğunu belirten Keita sözlerini şöyle tamamladı: "Bu maçı biz futbolcular kaybettik. Kaptanımız Arda çok genç; ona destek verilmeli. Soyunma odasında ne kadar üzüldüğüne hepimiz şahidiz. Bütün suç onun omuzlarına yüklenmemeli. Hepimiz suçluyuz. Taraftarımıza söz veriyorum. Biz iyi bir takımız ve sezon sonunda şampiyon olacağız". Dedi. Derbiden sonra Carlos'la karşılaşmadığını da belirten Keita, dün Elano'dan Fenerbahçeli yıldızın telefon numarasını aldığını ve arayıp özür dilediğini belirtti.
Fenerbahçe'nin Brezilyalı futbolcusu Andre Dos Santos, takım arkadaşı Cristian Baroni'nin Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde çok iyi bir oyun sergilediğini ifade ederek, "Arda, Cristian'ın yanından bile geçemedi" dedi. Brezilya'nın Globoesporte Gazetesi'ne derbiyi yorumlayan Dos Santos, maçtan önceki ısınma çalışmaları esnasında yaşanan kavgayı şöyle değerlendirdi: "Her şey Galatasaray taraftarların oyunculara 'yumruk havaya' çağrısıyla başladı. Bu, Türkiye'de her maç olan, olağan bir olay. Ama statta hava çok gergindi. Bu arada Arda, Cristian'ın ayağına basınca Cristian sinirlendi. Sonra ikisi de birbirlerini itmeye başladı. Eğer zamanında müdahale edilmeseydi olaylar çok büyüyebilir ve Fenerbahçe'nin 3-1'lik zaferine gölge düşebilirdi. Neyse ki olayı yatıştırdılar ve sonra her şey yoluna girdi." Maçta Cristian'ın 90 dakika boyunca çok istekli ve iyi oynadığını da vurgulayan Brezilyalı futbolcu, "Cristian, Corinthians - Palmeiras derbisinden bile iyi oynadı ama Arda ortalıkta görünmemekle birlikte, Cristian'ın yanından bile geçemedi" dedi.
Son 4 maçta 8 puan kaybeden Cim Bom'da operasyon başlıyor. Listenin ilk sırasında Fenerbahçe'nin de istediği Hamit var. Ancak bu kez plan farklı ve kesenin ağzı açıldı. Fanatik'in haberine göre, Süper Lig’de oynadığı son 4 maçta tam 8 puan yitiren ve üçüncü sıraya gerileyen Galatasaray’da transfer harekâtı için düğmeye basıldı. Futbol şubesiyle teknik ekip arasında gerçekleşen toplantı sonrası orta sahaya ve savunmanın göbeğine takviye yapılması kararı alındı. Orta alana yapılacak transferde öne çıkan 1 numaralı aday ise uzun süredir Sarı-Kırmızılı kulübün listesinde bulunan Hamit Altıntop. Galatasaray’ın önceki planı, Mayıs 2010’da kontratı bitecek olan ve Bayern Münih’te huzursuz günler geçiren yıldız futbolcuyu ikna edip, ocak ayında ön protokol anlaşması imzalayarak sezon sonunda bonservis bedeli ödemeden transferi tamamlamaktı. Ancak Fenerbahçe derbisinde savunmayla birlikte tamamen çöken orta sahayı toparlamaya karar veren Sarı-Kırmızılılar, bu boşluğu bir an önce doldurabilmek için plan değiştirdi, kesenin ağzı açıldı. 5 milyon Euro gözden çıkarıldı Başkan Adnan Polat’ın en az 5 milyon Euro’yu gözden çıkardığı ve Haldun Üstünel’e tam yetki verdiği öğrenildi. Üstünel önümüzdeki günlerde Almanya’ya geçerek Bayern Münih’le pazarlıklara başlayacak.