Fıkralar

Konu, 'Fıkralar, Komik Olaylar ve Karikatürler' kısmında abayrad tarafından paylaşıldı.

  1. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur. İspanya kıyılarında bir otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir aylık bir rezervasyon yaptırır. Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu okuyan işadamı, tatilini geçirdiği otelin yöneticisinin yanına gider. "Ne yazık ki tatil sona erdi..." Yönetici şaşırır ve üzülür. "Ama beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?" İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir: "Evet bir ay kalacağım, ama tatil bitti. Karım işinden izin almayı başarmış ve iki gün sonra burada olacakmış..."
     
  2. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    lbay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.
     
  3. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Manevra varmış. Mehmet elde tüfek yerde yatıyormuş. Komutan gelip sormuş: -Düşman önden gelirse ne yaparsın? Mehmet cevaplamış. Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse diye; tekrar tekrar sormuş komutan. Mehmet bunları da cevaplamış. Komutan en sonunda: - "Ya düşman tepeden gelirse?" deyince; - "Bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım?"
     
  4. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Albay askerlerin içki içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır. Yazıda: -İçki öldürür, diye yazıyordur. Ertesi gün oradan geçen albay ne görsün?Biri yazının altına şunları ilave etmemiş mi: -Askerler ölmez!
     
  5. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde büyük bir pazar ayini... Görkemli bir dinsel tören.. Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri gibi. Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım. Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor. Ikisinin de boynunda kocaman birer levha asılı. Birinde "Ben koyu bir Hristiyanım, lütfen bana yardım ediniz" yazılı. Ötekinde ise sadece "Ben koyu bir Yahudiyim" yazıyor. Tabii ki kiliseden çıkanlar Hristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar. Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudiyim" yazısı taşıyana sokuluyor. "Bana bak kardeş" diyor, "..dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hristiyan kiliseden çıkarken, senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten.. Bence çıkar o yazıyı boynundan, sen de şu Hristiyan gibi..." deyince; boynunda "Yahudiyim" yazılı adam "Hristiyanım" yazılı olana dönüp sesleniyor: - Heey! Salamon! Herife bak be! Gelmiş bize ticaret öğretiyor..
     
  6. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"; jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"; antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar., Adam cevap verir: - "Boru yetmedi."
     
  7. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Orta yaşlı yakışıklı, barda yalnız başına oturan fevkalade seksi sarışının yanına oturmuş. Laf lafı, laf kapıyı açmış tahmin edersiniz. Hangi kapıyı... Yatak odasının kapısını tabii. Soyunmuşlar.. Bembeyaz çarşafların üzerine uzanırlarken seksi sarışın sormuş: "Siz dişçisiniz galiba.." "Evet" demiş adam, biraz şaşkın.. "Nerden anladınız?.." "Yatağa girmeden önce ellerinizi ne kadar dikkatle, ne kadar titiz sabunladınız, ona dikkat ettim de.." Yarım saat sonra, seksi sarışın bir daha mırıldanmış: "Siz sadece dişçi değil, çok büyük, çok usta bir dişçi olmalısınız!.." Adam hafiften kasılmış. Yatağın başucundaki sigara paketine uzanırken mağrur mağrur sormuş: "Peki bunu nerden anladınız?.." "Hiçbir şey hissetmedim de.."
     
  8. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Adamın biri eski bir macerasını kahvede arkadaşlarına anlatıyordu.Macera şöyleydi:
    -"Ben dağa çıkmıştım.Önüme bir anda kocaman bir ayı çıktı.Ben kaçmaya başladım.Ayı beni kovalıyor ve bana daha çok yaklaşıyordu.Ayı tam pençeyi yapıştırcak ,kayıp düşüyordu.Bu 2-3 kez oldu böyle."
    Kahve de oturan adamlardan biri şöyle dedi:
    "Abi ben olsam altıma yapardım.
    Adam cevap verir.
    -"Lan ayıoğlu ayı, ayı neye basıpta düşüyor sanıyorsun!!!"
     
  9. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Bir Amerikali ile Japon safari'ye çıkmışlar.
    Her ikisi de son teknolojik silahları ile birbirlerine nazire yapmak için yanlarına almışlar.
    Derken uzakta bir aslan görünmüş.
    Amerikalı lazer tüfeğini doğrultmuş ve aslana ateş etmiş.
    Ama karavana.
    Hemen Japon uydudan yönlendirmeli tüfeğini doğrultup ateş etmiş.
    Fakat o da karavana.
    Aslan bizimkileri farkedince üzerlerine doğru gelmeye başlamış.
    Amerikalı bir yudum viski içip acı sonu beklemeye başlamış.
    Japon hemen botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış.
    Amerikalı sormuş :
    -Ne o, aslandan hizlı mı koşacaksın ?
    -Yoo, senden hızlı koşsam yeter...
     
  10. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    İki avcı sohbet ediyormuş, birisi sana bir av hikayemi anlatayım deyip başlamış.
    -Ben bir kurşunla tilkinin hem kulağıdan hemde arka bacağından vurdum, der demez diğeri atlamış ve :
    -Ne büyük yalan bir kurşunla bu dediğin olurmu ? deyip gülerken diğeri :
    -Niye olmasın ben nişan alıp ateş ederken tilki ayağıyla kulağını kaşıyordu . demiş.
     
  11. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Milli Park Polisleri, adamın birini, nesli tükenmekte olduğu için koruma altına alınan bir Boz Kartal'ı kesmiş, pişirip yerken görmüş ve derhal tutuklamışlar... Mahkemede adamın avukatları müthiş bir savunma yapmışlar:
    - Bu adam ormanda yolunu kaybetmişti. Günlerdir aç olduğu için ya kartalı öldürecekti, ya kendisi ölecekti.
    Yargiç bu savunmayı kabul edebileceğini söylemiş. Kararını açıklamadan önce, sanığa dönmüş:
    - Son bir şey sormak istiyorum. Ben de av meraklısıyım da.. Bu Boz Kartalın tadı nasıl bir şey?
    - Valla efendim! Tam olarak Kelaynak ile Mavi Gagalı Puhu Kuşu tatlarının arasında bir şey..!
     
  12. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Amerika'da küçük bir kasabada tenha bir pub.. Hayli çarpıcı bir sarışın bara doğru yaklaşır ve barmene doğru eğilir.. Barmen hemen karşılık verir, o da eğilir barın üzerinden sarışına doğru.. Sarışının hareketleri de, sesi de iç gıcıklayıcıdır.. Elini uzatır, parmaklarını barmenin sakallarinin içine sokarken konuşur: "Buranın yöneticisi sen misin?" Sarışın, barmenin yüzünü iki eli ile okşarken adam yanıt verir: "Pek sayılmam.." Kadın ellerini barmenin sakallarından saçlarına kaydırırken gene kısık sesle fısıldar: "Bana yöneticiyi çağırabilir misin hemen, ona söyleyeceklerim var.." Adamın nefesi kesilir.. "Şu anda çağırmama imkan yok.." Tahrik oldugu artık iyice anlaşılmaktadır.. "Bana söyleyin, ben yardım edebilirim belki.." "Tabii edebilirsin" der, sarışın iyice kısıklaştırdığı sesi ile.. Bu sırada parmaklarını barmenin ağzina uzatmış, adamın onları emmesine de izin vermiştir.. "Tabii yardım edebilirsin hayatım.. Ona de ki, bayanlar tuvaletinde, tuvalet kağıdı kalmamış.."
     
  13. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Politika Nedir?

    İşte budur :

    Çocuk babasına sorar: "Baba politika nedir?"

    Baba şöyle der: "Bak oğlum, ben eve para getiriyorum, öyleyse ben kapitalistim.

    Annen parayı yönetir, öyleyse o hükümettir.

    Deden paranın doğru idare edilip edilmediğine dikkat eder, öyleyse o
    da sendikadır.

    Hizmetçi kız ise isçi sınıfıdır.

    Bizlerin ise tek hedefi vardır, senin rahatlığın. Dolayısıyla sen de halksın ve altında bezi ile yatan küçük kardeşin ise gelecektir.

    Söyle bakalım anlayabildin mi?"

    Çocuk düşünür ve o gece babasının anlattıklarını düşüneceğini söyler.

    Gece yarısı cocuk uyanır. Çünkü küçük kardeşi altını pisletmiştir ve ağlamaktadır.

    Ne yapacağını bilemeyen çocuk anne ve babasının yatak odasına gider.

    Annesi yalnız ve derin bir şekilde uyumaktadır, öyle ki onu uyandıramaz.

    Hizmetçi kızın odasına gider. Bakar ki babası hizmetçi kızla yatmaktadir.

    Dedesi de pencereden gizlice onları izlemektedir.

    Hepsi öyle meşguldürler ki çocuğun orada olduğunu farketmezler bile. Çocuk hiç bir sey yapamadan yatağına geri döner.

    Ertesi sabah baba çocuğa kendince politikanın ne oldugunu anlatmasını
    ister.

    -"Evet" der çocuk, "kapitalizm" işçi sınıfını kötüye kullanıyor... Sendika bunu seyrediyor... Bu arada hükümet uyuyor... Halk ise dikkate alınmıyor... ve gelecek bokun içinde yatıyor!

    İşte politika budur..!
     
  14. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Başkan Bush'un yeni talimatı:
    - Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
    Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
    Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
    - Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
    - Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
    - Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim...
     
  15. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Bakan olan görgüsüz birisi şöförüne sorar.
    "Şöför söyle bakalım eşekle şöför arasında ne fark vardır? "
    Şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir sekilde; "Bilemedim
    bakanım" diyor
    Bakan cevap olarak: "Eşeğe çüs diyince, şoföre ise dur diyince durur"
    demiş. Bunun üzerine şöför çok sinirlenmiş ama karşıdaki bakan
    olduğu için birşey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şöför
    bakana: "Bir soru sorabilir miyim bakanım?" der. Bakan da:
    "Sor bakalım" der. Şoför sorar: "Eşekle bakan arasında ne fark vardır?"
    Bakan bir süresonra: "Bulamadım şöför söyle bakalım" diyor.
    Bunun üzerine şöför de: "Vallahi bakanım ben de bulamadim... "
     
  16. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Amerika'da adamın biri işine giderken birden anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. Bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve camını açar.
    - Ne var, ne olmuş acaba?
    - Teröristler Bush'u yakaladılar... eğer 1 milyar dolar verilmezse üstüne benzin döküp yakacaklarmış.
    - Haa, şimdi anladım bu trafiği...
    - Ya işte onun için herkesten biraz yardım topluyoruz.
    - İnsanlar ne kadar veriyor ortalama olarak?
    - Yaklaşık olarak 5'er litre...
     
  17. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası için TEKSAS' ta dolaşıyorlarmış. Otobüs büyük bir çiftliğin yanından geçerken, otobüs şoförün dalgınlığı yüzünden derin bir şarampole uçmuş. Çiftçi koşarak gelmiş, gece kurda kusa yem olmasınlar diye cesetleri gömmeye başlamış. Ertesi sabah, Şerif soruşturma için çiftliğe gelmiş. Çiftçiye sormuş: "Otobüsteki bütün politikacıları gömdün demek...Hepsi de ölüydü, eminsin değil mi?" Çiftçi cevap vermiş: "Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz. Nasıl yalan söylerler! ".
     
  18. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Bir gün Bush ve şoförü bir kır gezisine çıkmışlar. Bir çiftlikten geçerken hızlı oldukları için tavuğa arkasından ördeğe ve onun arkasından da ineğe çarpmışlar.
    Bush bütün ihtişamıyla :
    -"Dur ben gidip şimdi çiftlik sahibiyle konuşur onu bilgilendirip geliyorum" der. Neyse bizim Bush gider ve hemen arkasından ağız burun takas olmuş şekilde gelir. Ve şoförüne :
    -"Kaç, Kaçalım, ..." gibi sözler söylemeye başlar.
    Neyse bizim ikili hızla giderken öbür çiftliğin domuzuna çarpıp dururlar. Bush:
    -"Bu sefer sıra sende." der. Neyse bizim şoför gider çiftliğin kapısını çalar. Bush arabanın içine saklanmış şoförü beklemektedir otuz dakika geçer ne gelen var ne giden bir saat geçer gene bizim şoförden haber yok.neyse İki saat sonra bizim şoför ellerinde meyve sepetleriyle gelmektedir. Bush bu olay karşısında şaşırıp şoföre sorar:
    -"Ne oldu dayak yememişsin?"
    Şoför cevap verir:
    "Vallahi başkanım dediğim cümle şu 'BEN BUSH'UN ŞÖFÖRÜYÜM DOMUZ ÖLDÜ' adam bana yemek yemeden gidemezsin dedi ben de yemek yeyip de geldim"
     
  19. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Üç Amerikan askeri ıraklı bir amcanın bakkal dükkanına girerler.alış veriş yaparken 'kahrolsun amerika'diye bir ses duyarlar.Etrafa bakınırlar ve sesin bir papağandan geldiğini görürler.Bunun Üzerine ıraklı bakkal amcaya 'bu papağanı buradan yok et yarın geldiğimizde görürsek seni mahvederiz'derler.
    Askerler gittikten sonra bakkal amca kara kara düşünmeye başlar çünkü papağan kuşunu çok sevmektedir.Derken aklına cami imamlarının papağanı gelir.Hemen imamın yanına koşar başından geçenleri anlatır ve'Hocam eğer sakıncası yoksa papağanları değiştirelim'der.Hoca kobul eder ve değişim gerçekleşir.
    Ertesi gün işgalci amerikan askerleri gelir, papağanı görürler ve kızarak
    -biz sana bunu yok edeceksin demedikmi?deyince
    Bakkal amca bu papağan o değil desede inandıramaz.Sivri zekalı askerin biri ben şimdi anlarım bunun dünkü papağan olup olmadığını der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır:kahrosun amerika!!
    ses çıkmyınca bakkal amca dahil hep birlikte bağırmalarını söyler:
    -Kahrolsun amerika!
    (ses yok)
    -Kahrolsun amerika!
    (ses yok)
    -Kahrolsun amerika!
    papağan dile gelir
    -Amin evlatlarım
     
  20. abayrad
    Offline

    abayrad Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    8 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    156
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ORDU
    Ali Mısır'da okuyan bir öğrenci. Sınavlar bitmiş ve yaz tatiline girecekler.. Babası Ali'ye telefon eder ve sınavların nasıl geçtiğini sorar. Ali de bilmediği halde "çok iyi geçti" der ve bunu üzerine babası onu İstanbul'a işlerinde yardım etmesi için çağırır. Ali gidecektir İstanbul'a ve arkadaşına son olarak şöyle der; "Ahmet sen notlarımı öğrenirsin ve beni ararsın. Eğer telefona babam çıkarsa Muhammed'in Ali'ye selamı var dersin; ben anlarım bir tane zayıfım olduğunu." Ahmet notları öğrenir ve arar. Telefona babası çıkar ve Ahmet şöyle der: - Amcacım Ali'ye söyle ona bütün Ümmed-i Muhammed'in selamı var...
     

Sayfayı Paylaş