Transfer dönemi bitti, Premier Lig ekibi West Ham United'ın, Fenerbahçe ile FIFA'lık olan Steven Appiah'ı kadrosuna katma ısrarı bitmedi. The Sun gazetesinin haberine göre; West Ham menajeri Alan Curbisley, Ganalı Appiah'a haftada 40 bin pound kazanacağı, 3 yıllık bir sözleşme teklif edecek. Appiah ise kesin kararını ülkesinin Libya ile yapacağı milli maçtan sonra verecek.
Fenerbahçe'nin milli futbolcusu Semih Şentürk, birçok golünü ilk 11'de başladığı maçlarda attığını belirterek, ''Üzerime yapışan şu 'Semih ilk onbir başlarsa başarılı olamaz. Golünü oyuna sonradan girdiği maçlarda atar' düşüncesinin silinmesi gerekiyor'' dedi. Fenerbahçe Kulübü'nün aylık resmi dergisinin eylül sayısına röportaj veren Semih, maç içinde her zaman gol atabileceğini belirterek, ''Oyunun 1. dakikasından, 90. dakikasına kadar gol atabilirsiniz. Ben de oynadığım maçlarda goller attım ve geçen sene ligi gol kralı olarak bitirdim. Bu durum elbette hem benim adıma, hem Fenerbahçe adına gurur verici. Başarılı olduğumu düşünüyorum'' diye konuştu. Golcü futbolcu, ''Türkiye Ligi'nin gol kralısın. Euro 2008'de milli takım forması altında en çok gol atan oyuncu da sensin. Bir Avrupa maçında 4 gol birden atabiliyorsun, ancak zaman geliyor hala Fenerbahçe'de yedek bekliyorsun, oyuna sonradan giriyorsun veya kadroda bir değişiklik olunca takımdan kesilen ilk oyuncu yine sen oluyorsun. Bu duruma hiç isyan etmiyor musun?'' şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı: ''Evet, benim futbol kariyerimde böyle ilginç bir durum var. Başarılıyım, goller atıyorum, ama yine de yedeğim. Elbette hiçbir futbolcu yedek kalmak istemez. Sürekli oynamak ister. Tabii ki ben de insanım, etten kemiktenim ve benim de duygularım var. 'Hiç üzülmüyorum' dersem yalan olur, ancak ben, bir futbolcunun yedek de kalsa, ortaya koyduğu rekabet gücüyle takımına faydalı olabileceğine inanıyorum. Başarılı olmama rağmen yedek kalabiliyorsam, bu, benim yerime oynayan oyuncunun benden daha başarılı olmak zorunda bulunması demektir. Bunun için çabalamalı ve takıma katkı sağlamalıdır. Yani yedek kulübesinde de beklesem, takıma faydam dokunuyordur. Benim içeride veya dışarıda olmam önemli değil. Önemli olan takımımın, Fenerbahçe;nin başarısıdır.'' -''İLERİDE AVRUPA'DA İYİ BİR KULÜPTE OYNAMAK İSTERİM''- Semih Şentürk, Avrupa kulüplerinden daha iyi şartlarda bir teklif geldiği zaman bunu değerlendireceğini, ancak ilk tercihinin her zaman için Fenerbahçe olacağını söyledi. ''İleride Avrupa;da iyi bir kulüpte futbol yaşantımı sürdürmek isterim'' diyen Semih, ''Ancak ben Fenerbahçe'den gittiğim zaman, bu durumdan Fenerbahçe de kazançlı çıkmalı. Bonservis bedeli olarak Fenerbahçe'ye bir şeyler kazandırmalıyım. Zamanı geldiğinde Avrupa'ya transferimin, tüm tarafların oluru ve çıkarı doğrultusunda gerçekleşeceğini düşünüyorum'' dedi. Takımın başına Luis Aragones'in gelmesiyle antrenman programlarında ve sayısında değişiklikler olduğunu ifade eden Semih, şunları kaydetti: ''Buradan şu yakınmayı da yapabilirim; futbolcular olarak eskisine oranla daha az izin yapıyoruz. Daha sık ve ağır antrenmanlar yapıyoruz. Temmuz ayından bu yana takım yaklaşık 2 aydır çalışıyor. Bu süre içinde toplasanız 5 gün izin yapılmamıştır. Milli oyuncular olarak biz de sezon bitir bitmez milli takım kampına katıldık ve bu arada hiç dinlenemedik. Şampiyona sonrası kısa bir tatilimiz oldu, sonra takımın kampına katıldık. Belki bu beni biraz zorluyor.'' Semih, ligde geçen sezon şampiyon olamadıklarını hatırlatarak, ''Bu yıl bu hatamızı düzelteceğiz. Şampiyonluğun en büyük favorisi biziz ve ipi biz göğüsleyeceğiz. Taraftarımızdan isteğimiz, her zaman olduğu gibi bize güvensinler ve bizi desteklesinler. Biz onlar için mücadele ediyoruz. Sonuç ne olursa olsun, özellikle geçen yılki Avrupa maçlarında olduğu gibi, bize desteklerini hep sürdürsünler'' dedi.
Muzaffer KARTAL İHTİYAR DELİKANLI FENERBAHÇE’Yİ YİNE DÜNYA SPOR ARENASINA TAŞIDI!.. Fenerbahçe’ye transferi gündeme geldiğinde, inanmayanlar oldu, gelmez, gelemez ”hikaye” bu dediler. Hatta bazıları “Fenerbahçe ancak kulübe onun posterini asar” diye demeçler verdi. Ama geldi… Hem de gelişi “muhteşem” oldu. O gelirken Dünya’nın gözü İstanbul’daydı. Daha önce görülmemiş bir ilgi gösterdi Dünya televizyonları… Birçok ülke canlı yayın yaptı. Geldikten sonra, bazıları “ yaşlı oynayamaz” diye mırıldansa da, ilk günden sahada gösterdiği profesyonelliği ve formu beğeni kazandı. Oğlu yaşındaki gençlerin karşısındaki hızı, topu sağdan atıp soldan geçmesi alkışlandı. Sonra “Star” olmanın avantajlarıyla, önüne gelen ganimetlere hayır diyemeyerek “reklam yıldızı” oldu… Ama sahadaki futbol gösterisi de devam etti. Ta ki beklenmedik sakatlığı yaşayıncaya kadar… O sakatlık nedeniyle uzun süre sahalardan ayrı kaldı… Bu ayrı kalış, bu sakatlık performansını ve futbolunu etkiledi hala daha eski formunu yakalayamadı yani futbolu biraz sekteye uğradı… Ama adamlığı hiç değişmedi bu ihtiyar delikanlının. Kim mi bu ihtiyar delikanlı?.. Tabi ki, Roberto Carlos!... Bu ihtiyar delikanlı geçtiğimiz gün Fenerbahçe’yi bir kez daha uluslararası spor arenasına taşıdı. Fenerbahçe adına Monte Carlo’ya ayak izlerini bıraktı. 29 yaşını doldurmuş ve önemli başarılar elde etmiş dünyanın sayılı futbolcularının yer aldığı adayların arasında en çok oyu alan Roberto Carlos “ Golden Foot” un yani altın ayak ödülüne layık görüldü. Geçen yılki oylamada Roberto Carlos bu ödülü çok az farkla Juventus’un İtalyan yıldızı Alessandro Del Piero’ya kaptırmıştı. Bu yılda İtalya Milli takımı kalecisi Gianluigi Buffon ve Roma kaptanı Francesco Totti ile yarıştı. “Golden Foot” yani Altın Ayak ödülü, Dünyanın en prestijli, büyük ilgiyle izlenen ve saygınlığı fazla olan bir ödül… 2008’de bu ödülün sahibi Robero Carlos… Biliyorsunuz bu ödülü kazananlar Monte Carlo’daki Şampiyon Geçidine ayak izlerini de bırakıyorlar… 2008’de Monte Carlo’daki ayak izleri de Fenerbahçeli Roberto Carlos’un. Monte Carlo’daki törende Monaco Prensi II.Albert’in elinden 2008’in Altın Ayak ödülünü alma onurunu Fenerbahçeli Roberto Carlos yaşarken, bu tablo Fenerbahçe içinde gurur vericiydi, çok güzel bir tanıtımdı, reklamdı… Ama bu reklam birilerinin ağzına sakız olan Roberto Carlos’un tv reklam filmlerinin devamı değildi. Bu farklı bir olay, bu farklı bir filmdi… Adı “ Golden Food” olan bu film, Roberto Carlos’un mazideki alın terinin, emeğinin ve başarının öyküsüydü.
Fenerbahçe'de, sakatlığı bulunan oyuncular izinlerini tamamlayarak, çalışmalara başladılar. Milli maçlar nedeniyle lige verilen aradan dolayı izin yapan ve antrenmanlara 4 Eylül Perşembe günü başlayacak olan sarı-lacivertli ekipte, sakatlığı bulunan futbolcuların izni bugün sona erdi. Deivid, Vederson, Selçuk ve Edu, Samandıra Tesisleri'ndeki kondisyon salonunda bugün gördükleri tedavinin ardından çalışmalarına yeniden başladılar. Tümer Metin ise kondüsyoner Dolu Arslan eşliğinde sahada koşu, toplu ve topsuz çalışmalar yaptı. Bu arada yeni transfer Josico da tesislerde çalışmalarını sürdürüyor. Dün Samandıra'da tek başına çalışan Josico, bugün de kondisyon salonunda çalışmalarına devam etti. Bu futbolcular, yarın da tesislerde çalışmalarını sürdürecek.
Fenerbahçe'nin Brezilyalı futbolcusu Roberto Carlos, eski takım arkadaşı Robinho'yu, Real Madrid'den ayrıldığı için savunup, İspanyol kulübünü suçladı. Roberto Carlos, İspanya'nın Marca Radyosu'nda katıldığı bir programda, Robinho'nun kulüpten ayrılmak istemesinden Real Madrid Kulübü Başkanı Ramon Calderon ve spor şubesi sorumlusu Predrag Mijatoviç'i sorumlu tuttu. Carlos, ''Robinho'yu anlıyorum. Tüm kulüp yönetim kurulu eleştirilip genelleştirilemez ama Mijatoviç ve kulüp başkanı, Robinho'yu saygı göstermediler. Sorumlu olanlar bu 2 kişi. Futbolcular, ticari bir mal değildir. Cristiano'nun (Ronaldo) transferi konuşulduğunda, Robinho'yu unuttular. Bu olamaz'' diye konuştu. Real Madrid'in eski kulüp başkanlarına övgüler yağdıran Carlos, ''Lorenza Sanz, halka ulaşabilen birisiydi, Florentino Perez kulübün borçlarını silmeyi başardı ve şimdi Madrid'in başında 2 adam var ki hiçbir deneyimleri yok'' dedi.
“F.Bahçe’yi dünya kulübü yapmak için gece gündüz çalışıyor, buna karşın haksız eleştiriliyor.” F.BAHÇE camiasında son dönemlerde icraatlarından dolayı eleştirilen başkan Aziz Yıldırım’ın durumunu yakın dostları anlattı. Sarı-lacivertli kulübü kurumsallaşmadan, tesisleşmeye kadar bir çok anlamda çağdaş hale getirmek için büyük uğraş veren başkana yapılan eleştirilerin haksızlığına değinen yakınları şunları söyledi: “Sayın Aziz Yıldırım takımın genel yapısını düzeltmek, bütçeyi arttırmak ve dünya kulübü yapmak için gece gündüz çalışıyor. Bu tempoya ek olarak bir de kulüpler birliği başkanlığı yapıyor. Orada da Türk kulüplerine gelir elde ettirebilmek ve çıtayı yukarı taşımaya uğraşıyor. Fakat Yıldırım’ı kimse anlamıyor. Vurun abalıya durumuna getirildi. Bunca tesis, bunca başarı, bunca bütçe hiçe sayılıyor. Artık bu yaşananlardan sonra patlama noktasına geldi, aman dikkat.” ‘DAHA NE YAPSIN Kİ?’ TUNCAY’IN elden kaçması, Aurelio’nun takımda tutulamaması, yeni yapılan transferler, taraftarla barışmış Zico’nun gönderilmesi ve 70 yaşındaki Aragones’in getirilmesi, Emre’nin sakatlığının bilinerek alınması, 33 yaşındaki Jasico transferi, Appiah olayı, taraftar ile yaşanan gerginliklek konusunda Yıldırım’ın hedef gösterilmesine isyan eden yakın çevresi “Yıldırım daha ne yapsın?” diyerek tabloyu özetliyor: “Aziz Yıldırım 10 yıl süren başkanlığı sürecinde gecesini gündüzüne kattı çalıştı. Ancak küçük detaylar hep eleştri konusu oldu. Soyunma odasına iniyor, ‘neden iniyor’ diye eleştiriliyor. İnmiyor hesap sormadığı için eleştiriliyor TRANSFERİ kendisi yapıyor ’niye hocaya bırakmadın’ diyorlar. Bu kez teknik direktörün dediğini yapıyor, ve onun listesindeki oyuncularını alıyor. Kimse beğenmiyor. Hem 33 yaşındaki oyuncu sakat hem de niye alındı diyorlar. BAŞKAN takım kötü giderken yanlışlar olunca futbolcularla konuşuyor, onlara baba şevkati gösteriyor. Bu sefer hocayı hiçe sayıyor diyorlar. Futbolcularla konuşmuyor, muhatap olmuyor diyip eleştiriyorlar. Takımın durumu iyi ya da kötüyken hocayla konuşuyor durum değerlendirmesi yapıyor, takımda bir oyuncunun yeri değiştirilince hemen yakıştırıyorlar: Azizsilin oldu. Görüşmezse, ipleri hocanın eline verdi diyorlar.”
Fenerbahçe Teknik Direktörü Luis Aragones, takıma üç gün izin vermesine rağmen Samandıra’dan ayrılmadı. İspanyol hoca hem sakatlarla ilgileniyor, hem de Süper Lig ve Avrupa’daki rakiplerini inceliyor Fenerbahçe Teknik Direktörü Luis Aragones, oyuncularına üç gün izin vermesine rağmen İstanbul’da kalıp takımın eksikleri üzerinde çalışmayı tercih etti. Lige Gaziantep yenilgisi ile başlayan ve eleştirilerin odak noktasını oluşturan İspanyol hoca, yaklaşan Şampiyonlar Ligi maçları öncesi takımını daha iyi oynatmak, kötü giden yönlerini gidermek ve sakat oyuncularla bizzat ilgilenmek için Samandıra’da yoğun biçimde hazırlık yapıyor. Transferde istediğini elde edemeyen, beklentilerin tersine de takımına iyi futbol oynatamayan Aragones’in, bu durumu ortadan kaldırmak ve takımın açıklarını örtmek için çalışmasını aralıksız sürdürme kararı alırken, üç günlük tatilini Fenerbahçe’ye ayırması yönetimin takdirini topladı. Yardımcıları ile birlikte Şampiyonlar Ligi’ndeki rakibi Porto ve ligdeki ilk rakibi Hacettepe’yi gözlem altına alan tecrübeli çalıştırıcı, bu takımların oyuncu yapılarını ve oynadıkları maçları da tek tek inceliyor. Önümüzdeki perşembe gününe kadar tesislerde çalışmalarını sürdürecek olan Aragones, ilk çalışmada tüm oyuncularına gözlemlerini aktaracak. İspanyol hoca bu arada Samandıra’da çalışan sakat oyuncular ile de bizzat ilgilenip, sağlık ekibinden sürekli bu futbolcular hakkında bilgi alıyor. Aragones sakat oyuncular ile yeni transfer Josico’ya da eşlik ediyor, bir an önce hazır olmaları için gayret gösteriyor.
Fenerbahçe’nin kadrosuna 2002 senesinin devre arasında katıldı Kemal. Gaziantepspor’dan Fenerbahçe’ye ciddi bir bonservis bedeli karşılığında transfer olmasına rağmen bir türlü istenileni veremedi. Çoğu zaman yedek kaldı. Ama bunda en büyük pay yaşadığı talihsiz sakatlıklardaydı. En formda dönemlerinde, tam “oluyor” derken, aylarca sahalardan uzak kaldığı dönemler oldu. Ancak gözden uzak olan gönülden ırak kalmadı, Fenerbahçe taraftarı onu çok az futbolcuya nasip olacak kadar sevdi. Fenerbahçe’den ayrılmasına belki de taraftarı en çok üzen isim oldu… Karmaşık bir transfer pazarlığından sonra son durak olarak Kocaelispor’u seçti. Şimdi körfezin yeşil-siyahlı ekibinin formasını taşıyor.
“Ya şampiyon olacağız, ya şampiyon olacağız. Çünkü geçen sezonu unutmadık. Taraftardan af dilemek zorundayız. Artık bu senenin affı yok.” Dünya’nın en prestijli ödülleri arasında gösterilen Golden Foot’u aldıktan sonra Fenerbahçe Kulübü’ne, Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür eden Roberto Carlos, soruları yanıtladı. Söz, adı artık ‘Dünyanın Futbol Efsaneleri’ ile birlikte anılacak olan Sambacı’da... * Öncelikle tebrik edelim ve sonra ilk sorumuzu yöneltelim; Bu sene Süper Lig’de kim şampiyon olacak? - Yüzde 100 Fenerbahçe... Ya şampiyon olacağız, ya şampiyon olacağız. Çünkü geçtiğimiz sezon şampiyonluğu çok ilginç bir şekilde kaybetmiştik. Kendimizi taraftarımıza affettirmek zorundayız. Bu senenin affı yok. Şampiyon olmadığımız taktirde, bizim için çok sıkıntılı bir dönem başlar. * Peki, Şampiyonlar Ligi’ndeki şansınız nedir? - Fenerbahçe artık Avrupa’ya damgasını vurmuş bir takım. Sadece Avrupa değil, tüm Dünya tanıyor. Çünkü Fenerbahçe oynadığı oyunla, kazandığı maçlarla, yaptığı transferlerle büyük bir kulüp hüviyetini kazandı. Kimlerle eşleştiğimiz önemli değil. Rakiplerimiz kim olursa olsun, biz geçen seneki performansımızdan bir adım üste çıkmalıyız. Bu da, yarı final. Biz takımımıza güveniyoruz ve herkesten destek bekliyoruz. * Geçen sene sanki daha mutluydun. Bu sene biraz durgunsun. Neden? - Yeni transferler yapıldı, aramıza yeni arkadaşlar katıldı. Daha da önemlisi, yeni bir hoca geldi. Buna ayak uydurmak hiç de kolay değil. Belki bunun adaptasyon sürecini yaşıyorum. Ancak emin olun ki; ben Türkiye’de çok mutluyum. İstanbul’u çok seviyorum.. Ve kariyerimi burada noktalamak istiyorum. * Aurelio’nun gitmesine üzüldün mü? - Futbolda duygusallığa yer yok. Hayat devam ediyor. O çok iyi bir futbolcuydu, ama Fenerbahçe de çok büyük bir kulüp. Aurelio hiç kimsenin etkisi altında kalmadan bu kararı vermiştir. Buna herkes saygı duymalı. Biz de mücadelemize devam etmeliyiz. * Fenerbahçe’de en çok hangi futbolcuyla aran iyi? - Benim kimseyle sorunum yok. Hepsiyle iyiyim. Çünkü onlara her konuda yardımcı olduğuma inanıyorum. Tecrübelerimden faydalanmalarını istiyorum. Ama çok sevdiğim isimler arasında Can var mesela. Vatandaşım Alex ve Lugano ile de iyi vakit geçiriyoruz. * Türk Futbolu’na katkınız ne oldu sizce? - Ben, Real Madrid’den sonra doğru yere geldiğime inanıyorum. Herkes biliyor; İtalya ve İngiltere’den de teklifler vardı. Ama ben Türkiye’yi tercih ettim. Türk Futbolu’na, Fenerbahçe’ye tecrübelerimden bir şeyler katmak istedim. Şimdi bakıyorum da, Kewell geldi Türkiye’ye. Baros, Galatasaray ile anlaştı. Güiza gibi Avrupa Şampiyonu olan bir oyuncu Fenerbahçe’ye transfer oldu. Kaliteli yabancılar, ligimize renk katacak. Zaten Türk Futbolu’nda gözle görülür bir çıkış var. Avrupa Şampiyonası’nı büyük bir heyecanla izledik. Herkese teşekkürler. * Süper Lig’de en çok hangi oyuncuyu beğeniyorsun? - Tartışmasız Mehmet Topuz... Çok yetenekli, çok güçlü, kendi takımına o kadar çok şey katıyor ki, beni büyülüyor. * Belki de Fenerbahçe’ye gelir! - Keşke...
EZELİ REKABET UEFA KUPASI'NDA!.. FENERBAHÇE'YE YAKIŞMIYOR!.. FUTBOL BAZEN SADECE FUTBOLDUR!.. Alp KOPARAL Bildiğiniz gibi UEFA Kupası Finali’ne bu sezon sonunda Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu ev sahipliği yapacak. Ülkemizde Şampiyonlar Ligi Finali’nden sonra yapılacak 2. büyük futbol organizasyonu olan bu gece Fenerbahçe’nin ezeli rakipleri Galatasaray ve Beşiktaş’ı da fena halde hırslandırmış durumda zira son günlerde bu cephelerden gelen “hedefimiz Kadıköy” açıklamalarının ardı arkası kesilmiyor. Şampiyonlar Ligi’ne bırakın Türkiye’yi, Avrupa’da en çok katılan takımlardan biri Galatasaray. Bu duruma ve yapılan sükseli transferlere rağmen kupaya ön elemede veda etmenin faturası belki de teselli ikramiyesi vuran biletin son durağında ‘Kadıköy’ yazdığı için beklendiği kadar ağır olmadı. Beşiktaş da daha önce UEFA Kupası’nın yeni statüsünde gruplardan çıkma başarısı gösteremedi. Yani bu kupadaki referansı pek kuvvetli değil. Ancak siyah-beyazlı ekip de ‘Kadıköy dopingiyle’ beraber finale göz koymuş durumda. Tabi ki uluslar arası turnuvalarda mücadele eden takımlarımızın hedef olarak en yukarıyı seçmesi sevindirici ama ‘Avrupa yemeğini’ hazırlarken biraz da ‘gerçekçilik’ malzemesinden katmak ve artık sırf taraftarın gündemini değiştirmek için popülist yaklaşımlardan vazgeçmek zorundayız. Şunu görmeliyiz ki; şu andaki takımlarımız kadro olarak değil belki ama takım kurgusu ve profesyonellik bakımından Avrupa’da bir kupa kaldıracak düzeyde değiller. Umarız takımlarımız sezon içinde büyük gelişim gösterirler de bu hallerinden kendilerini sıyırırlar. Belki o zaman Türkiye’ye final için gelecek olan kupa Türkiye’de kalabilir. Ne dersiniz? Final için şimdilik aday sayısı 2… Ama Fenerbahçe de UEFA Kupası’na katılma hakkını saklı tutuyor, unutmayın! Gönül ister ki 2009 baharını “kim şampiyon olacak” heyecanıyla değil de, “Kadıköy’de finali kim oynayacak” heyecanı ile geçirelim… FENERBAHÇE’YE YAKIŞMIYOR! Fenerbahçe’ye yakışmayan Fenerbahçe’nin resmi internet sitesi. Maalesef bu konunun vahameti geçiştirilemeyecek düzeye geldi. Türkiye’de iletişim alanında her zaman başı çekmiş, rakiplerine de bu konuda örnek olmuş kulübün resmi sitesinin artık kendi taraftarının gözünde bile inandırıcılığı sıfıra inmiş durumda. Neden mi? Çünkü siteye her girdiğinizde Fenerbahçe hakkında haber almak yerine, günün yalanlamalarını alıyorsunuz. Basında çıkan asılsız haberlerden dolayı kulübün rahatsızlığı tabi ki normal. Peki ya kulübün yalanladığı haberlerin daha sonra gerçek olduğu bizzat kulüp tarafından açıklanınca taraftarlar arasında oluşan rahatsızlık ne olacak? Örnek mi? Fenerbahçe önceki gün bir spor yazarına karşılık yazılmış açıklamalara yer verdi resmi sitesinde. Bu açıklamalarda yer alan bir cümle noktasına virgülüne dokunmadan şunu diyor: “Xavi Alonso'nun Türkiye'ye gelmek istememesi sebebi ile transferi yapılamamıştır. Senna için ise kulübünün 24 milyon Euro bonservis istemesi sebebi ile transferden vazgeçilmiştir” Noktasına, virgülüne dokunmadan dedim çünkü Xabi Alonso’nun ismi de açıklamada yanlış yazılmış. Bu sadece bir detay gibi gelebilir ama daha önce Emre Belözoğlu’nun transfer edildiği duyurulan haberde bu oyuncudan “Emre Belezoğlu” diye bahsedilmiş olduğundan isim yanlışlıkları konusunda deneyimli olduğumuz ortaya çıkıyor. Neyse konudan uzaklaşmayalım… Peki, Fenerbahçe resmen ilgilendiğini açıkladığı bu iki isim için geçmişte ne demişti? Onları da noktasına, virgülüne dokunmadan kolayım: “…Bu haberler doğru değildir. Kulübümüzün Xabi Alonso'yu transfer etme gibi bir düşüncesi yoktur.” “…Bu haber gerçek dışıdır. Ne Alonso ne Manice kulübümüzün transfer listesindedir.” “Gazetelere göre kulübümüz sadece bugün Senna, Itandje, Carew, Cazorla, Nihat Kahveci, Pizarro, Albelda, Fred ve Adriano'yu almak için transfer çalışması yürütüyor. Basınımız, akıl ve mantık dışı bu transfer haberlerine bir son vermeye çağırıyoruz. Yukarıdaki transfer haberleri ve transfer çalışmasına ilişkin iddialar baştan aşağıya uydurma ve yalandır. Tamamı masa başında üretilmiş hayali senaryolardır. Yalan transfer haberlerine artık bir son verilmesini bekliyoruz.” Yorum yapmaya bile gerek kalmadı değil mi? Teknik direktör Luis Aragones'in, Belediyespor maçından sonra düzenlediği basın toplantısında söylediği "Alonso ve Senna'yı istedim, alamadık" sözleri de resmi sitede yayınlanan toplantı haberinde 'kesik atılarak' yayınlanıyor. Daha doğrusu hiç yayınlanmıyor! Ama iş yalanlama ve 'kesik atma' konusuyla da bitmiyor… Hafta sonu oynanan Karlsruher – Köln maçında Fenerbahçe’nin eski kaptanı Ümit Özat’ın sağlığıyla ilgili talihsiz bir olay yaşandı biliyorsunuz. Peki, Fenerbahçe’de senelerce kaptanlık yapmış, kupalar kaldırmış Özat için ilk geçmiş olsun mesajını kim yayınladı dersiniz? Ezeli rakip, ebedi dost Galatasaray. Bu yüzden o geceki bütün haber bültenlerinde “Ümit Özat için Galatasaray da geçmiş olsun mesajı yayınladı” denilirken Fenerbahçe’nin adı bile telaffuz edilmedi. Cuma akşamı yaşanan bu olay için Fenerbahçe’nin resmi sitesi “geçmiş olsun” mesajını bir sonraki gün yani Cumartesi yayınladığı gibi bu haberin yayınlanma tarihini bir gün öncesi gibi göstererek ne yapmak istedi bu da ayrı bir merak konusu. Sakın yanlış anlaşılmasın, Ümit Özat diyor ki; “Aziz Yıldırım başkan ve yöneticiler beni aradılar, destek oldular. Hepsinden Allah razı olsun” Yani bu açıdan bir sorun yok. Açıkça görülüyor ki sorun resmi sitenin yayıncılık anlayışında ve artık bir an önce giderilmesi lazım. Çünkü yukarıda sadece birkaçından bahsedilen durumlar Fenerbahçe taraftarını ciddi şekilde yaralamakta ve üzmekte. Böyle devam edilirse, kısa zaman sonra Fenerbahçe gibi saygın bir kulübün resmi yayın organı hiçbir inandırıcılığı kalmamış, sadece formaliteden dolayı yayın yapan bir internet sitesi haline gelecek. --------------------------------------------------------------------------------- FUTBOL, BAZEN SADECE FUTBOLDUR… A Milli Futbol takımımız cumartesi akşamı Ermenistan deplasmanında sahaya çıkıyor. Bu maçın önemi çok büyük. Büyük çünkü 2010 Dünya Kupası Eleme Grubumuzdaki ilk maç ve başlangıç maçları her zaman önemlidir. Futbol açısından önemli olan tek yönü de bu. Başka açılardan bakarsak eğer, çoğu zaman olduğu gibi bu maç için de sporun içine tarih ve siyaset sonuna kadar girmiş durumda. Son günlerde kamuoyundaki tek merak konusu bu maçın sonucunun ne olacağı değil, Cumhurbaşkanımızın maça gidip, gitmeyeceği. Cumhurbaşkanımız çok büyük ihtimalle Cumartesi akşamı Erivan’da olacak. Bu tabi ki iki toplum arasında tarihin derinliklerine dayanan çözümsüz konuların biraz olsun tatlıya bağlanması için ilk ve büyük bir adım olabilir. Ancak Milli Takımımıza geçmişte olduğu gibi yine “çıkın, kazanın, kurtarın tarihimizi, Türkiye’nin onurunu” muamelesi yapmaya hiç ama hiç hakkımız yok. Fatih Terim’in de basın toplantısında belirttiği gibi; futbolcular, tarihin yükünü omuzlarında taşıyamazlar. 2008 Elemelerindeki Moldova deplasmanına benzer bir baskıyla ‘çıkarılan’ Milli Takımımızın, nasıl elinin ayağının birbirine dolaştığını ve zayıf rakibi karşısında beraberliği zor kurtardığını hatırlayalım. Avrupa Şampiyonası’na gidemeseydik eğer şüphesiz o maçtaki kayıp kötü senaryoda başrol oynayacaktı. Turnuvaya gidemeseydik bu yaz yaşadığımız neleri yaşayamayacaktık bir düşünün. Küçük hesaplar, büyük fırsatların kaçmasına yol açabilirdi. Futbol sadece futbol değil elbet, Dünya’nın, belki de insanlık tarihinin en büyük birleştirici unsuru. Ancak bazı durumlarda Futbol, sadece futboldur, ötesi yoktur. Lütfen futbola değişik anlamlar yükleyip asıl anlamından uzaklaştırmayalım, masumiyetini kaybettirmeyelim.
Fenerbahçe, Milli Takım’a sakat sakat giden Belözoğlu’nu yakından izliyor. Sarı-lacivertliler, bu futbolcunun, iyileşmeden oynatılmaması konusunda ay-yıldızlı ekibin sorumlularından istekte bulundu Fenerbahçe’ye transferinin ardından askerlik görevini tamamlayan Emre Belözoğlu, sezon başı çalışmalarına katılamamış, İstanbul’da takıma dahil olmuştu. Fenerbahçe, sakat olmasına rağmen Milli Takım kampına dahil olan yeni transferi Emre Belözoğlu için endişeleniyor. Bu futbolcunun baldırındaki sakatlığın, Ermenistan ve Belçika karşılaşmalarında oynaması halinde ilerleyebileceğini düşünen Fenerbahçe Teknik Direktörü Aragones, Emre’nin iki milli maçta oynamaması halinde düzelebileceğini bildirdi. Dünya Kupası eleme grubu maçlarında yapılacak iki karşılaşmada, tam olarak iyileşmeyen bir Emre’nin oynamaması konusunda ricada bulunan sarı-lacivertliler, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’den bu önlemi düşünmesini istedi. Emre’nin, sezon başı hazırlık çalışması yapmamış olması nedeniyle de güçsüz bulunduğunu dile getiren İspanyol teknik adam, Terim’e, başarılı futbolcunun sakatlığının geçmesi ve form tutması için zamana ihtiyacı olduğunu bildirdi, Emre’den ileride hem kendilerinin, hem de Milli Takım’ın daha verimli yararlanabilmesi için önlem alınması gerektiğini savundu.
Aziz Yıldırım, 11 Ağustos'taki Kulüpler Birliği toplantısından sonra Mehmet Ali Aydınlar'ın federasyon başkanlığına önerilmesine, "Onun başkanlık koltuğuna oturacağı yer federasyon değil, Fenerbahçe'dir" yanıtını verdi.. Tarih 11 Ağustos 2008... Yer İstanbul Mecidiyeköy'deki Astoria Alışveriş Merkezi içindeki Kulüpler Birliği Ofisi... Saat 18:40... Kulüpler Birliği, az önce önemli bir toplantıyı bitirmiş ve 20 Ağustos'ta yapılacak Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı için Mahmut Özgener isminde karar kılmıştı. Tüm kulüpler, Özgener lehine oyunu vermiş ve toplantı sona ermiş durumda... 18 Süper Lig Kulübü'nün temsilcilerinin 12 tanesi genel gündem tamamlandıktan sonra ofisten ayrılır. TOPLANTI SONRASI SOHBET Kulüpler Birliği Başkanı ve Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Kulüpler Birliği Başkan vekilleri Kayserispor Başkanı Recep Mamur ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor Başkanı Göksel Gümüşdağ, Sivasspor Başkanı Mecnur Odyakmaz, Denizlispor Başkanı Ali İpek, Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal, vakfın ofisinde oturmaya devam etmektedir. Bir süre önce yenilen yemeğin ardından çaylar içilirken konu TFF Başkanlığı seçim sürecine gelir. Bir kulüp başkanı, Mahmut Özgener hakkındaki olumlu düşüncelerini sıraladıktan sonra halen TFF Yönetim Kurulu üyesi olan Mehmet Ali Aydınlar ile ilgili görüş bildirir. 'BİR GÜN BIRAKACAĞIM' Kulüp başkanı, Mehmet Ali Aydınlar'ın Federasyon başkanı olabilecek ideal bir isim olabileceğini savunurken, yaşadığı (oğlunu kaybetmesi) büyük acı nedeniyle bu dönem içinde bunun mümkün olmayacağını söyler.O sırada şekersiz açık çayından bir yudum alan Aziz Yıldırım, hem kendisini hem Mehmet Ali Aydınlar'ı hem de milyonlarca Fenerbahçe taraftarını ilgilendiren, gönlünden geçen cümleleri sarf eder: "Mehmet Ali Aydınlar'ın başkanlık koltuğuna oturacağı yer Futbol Federasyonu değil, F.Bahçe Kulübü'dür. Bir dönemden sonra ben artık olmayacağım. Biz de bu şerefli görevi günü geldiğinde bırakacağız, kenara çekileceğiz. Açıkçası benden sonra bu koltuğa oturmasını istediğim ilk kişi Mehmet Ali Bey'dir, umarım öyle de olur." Diğer kulüp başkanları da önünde gönlünden geçeni açıklayan başkan Yıldırım'a, Mehmet Ali Aydınlar'la ilgili düşünceleri ve bu çok zor görevi yapabileceği konusunda destek verir ve sohbet kaldığı yerden devam eder. -sabah-
Geçen sezon tarihinde ilk kez çeyrek final oynadığı Şampiyonlar Ligi’nde bu yıl daha yüksekleri hedefleyen Fenerbahçe’de teknik direktör Luis Aragones işi sıkı tutuyor. Lige verilen aradan yararlanan İspanyol teknik adam, şimdiden Devler Ligi’nde Porto ile oynayacağı karşılaşma için Portekiz ekibinin kasetlerini izlemeye başladı. Aragones ayrıca kendisine ulaştırılan Porto maç dvd’lerinin bir kopyasını da Atletico Madrid’in maç analiz ekibine gönderdi. İspanya Milli Takımı’nda görev yaptığı süre içerisinde de Atletico Madrid’in maç analiz ekibiyle çalışan Aragones, onlardan detaylı bir Porto analizi istedi. İKİ MAÇINI DA İZLEYECEK Bİr yandan kendisi de bulduğu her fırsatta Porto’nun maç kayıtlarını izleyen deneyimli teknik direktör, rakiplerinin güçlü ve zayıf yanlarını belirlemeye çalışıyor. Quaresma’nın İnter’e transferine de sevinen Aragones’in bir yardımcısıyla birlikte Porto’nun iki lig karşılaşmasını izleyeceği de öğrenildi. Bu arada Fenerbahçe, 3 günlük iznin ardından Hacettepe maçı hazırlıklarını yarın yapacağı antrenmanla sürdürecek. Sarı-Lacivertliler, akşam saatlerinde Samandıra Tesisleri’nde bir araya gelerek, saat 18.30’da antrenman yapacak.
Balıkesir Belediyespor Yıldız Takımı'nın başarılı kalecisi Hüseyin Günlü, Fenerbahçe'ye transfer oldu. 15 yaşındaki Hüseyin, Yalova'da düzenlenen Yıldızlar Türkiye Şampiyonası'ndaki performansı ile Fenerbahçeli gözlemcilerin dikkatini çekti. Şampiyona sonrasında Balıkesir'e gelen Fenerbahçe yöneticileri, genç file bekçisinin ailesi ve kulübü ile görüşerek transferini gerçekleştirdiler. Hacıilbey Meslek Lisesi öğrencisi olan Hüseyin Günlü'nün öğrenimine İstanbul'da Kadıköy Meslek Lisesi'nde devam edeceği açıklandı. Fenerbahçe'deki antrenmanlara hemen başladıklarını belirten genç kaleci, Balıkesir'i ve Belediyespor'u en iyi şekilde temsil etmek için elinden gelen çabayı göstereceğini söyledi. Balıkesir Belediyespor Teknik Direktörü Çetin Aslanhan öğrencisiyle gurur duyduğunu dile getirdi. Aslanhan, "Hüseyin'i Fenerbahçe gibi büyük bir camiaya kazandırdığımız için gururluyuz. Hüseyin'in Belediyespor'daki diğer sporcularımıza da örnek olacağını düşünüyorum. Önümüzdeki dönemlerde yeni Hüseyin'ler yetiştireceğimize yürekten inanıyorum" diye konuştu. Öte yandan otoriteler, Fenerbahçe'nin Volkan Demirel'e alternatif olarak iyi bir kaleci transfer etmesi gerektiğini, yedek kaleci Volkan Babacan'ın tecrübesiz olduğunu savunurken, Şampiyonlar Ligi, Türkiye Kupası ve Süper Lig maratonu için yönetim kaleci transferine gerek duymadı.
Samuel Eto’o uzun süre Türk spor kamuoyunda yazıldı, çizildi; futbolseverler, bu transferin de, yapılan haberlerin de hayal ürünü olduğunu düşündü. Evet; ilk bakışta, Eto’o’nun Fenerbahçe’ye gelmesi zor gibi gözüküyordu; ancak bu transfer öyküsünde gerçeklik payı da olmalıydı. Barcelona Başkanı Juan Laporta; Eto'o transferindeki bilinmeyenleri anlattı. İşte Laporta’nın ağzından, noktasına virgülüne dokunmadan gerçekler: “Fenerbahçe bize resmi teklifte bulunmadı, ancak Eto’o’nun menaceriyle görüşmüş ve süper bir teklif iletmişler. Eto’o da ciddi olarak teklifi düşünmeye başlamıştı.” Yıllık 5 milyon Euro teklif “Ben, Eto’o’nun takımdan ayrılmasını hiçbir zaman istemedim. Bu yüzden onunla çok ciddi görüşmelerde bulundum. Ona, yeni bir takım kuracağımızı ve bu yeni oluşum içinde Barcelona’nın liderinin kendisi olacağını söyledim. Bu sözlerimi hayli uzun süre düşündü ve benim bu konuşmalarımın ardından gitmekten vazgeçti. Bu kararını bana bildirdiğinde, çok rahat bir nefes aldığımı bugün gibi hatırlıyorum. Benim Türk takımlarıyla iletişimim hâlâ çok iyi. Hem Fenerbahçe hem de Galatasaraylı yöneticilerle sürekli fikir alışverişinde bulunuyoruz...” Bu arada Fenerbahçe Kulübü’nün Kamerunlu yıldıza, transfer yetkisini elinde bulunduran Hasan Çolakoğlu aracılığıyla yıllık 5 milyon Euro teklif ettiği öğrenildi.
F.Bahçe'nin yeni yıldızı Daniel Güiza’yı geçen gün görenler büyük şaşkınlık yaşadı. Geçen hafta izin gününde Bağdat Caddesi’nde bir Cafe-Bar’da İspanyol arkadaşları ile birlikte oturan golcü futbolcu, arka arkaya içtiği sigaralarla herkesi hayrete düşürdü. Vatan'ın haberine göre; Geçen sezon İspanya’da gol kralı olan ve F.Bahçe’de henüz resmi maçlarda tek bir gol attığı için biraz sıkıntılı olan Güiza, yaklaşık 2.5 saat kaldığı mekanda 6 bira içerken, birini söndürüp, birini yaktığı 10 sigarayı bitirdi. Çevrede bulunan F.Bahçeli taraftarlar bir yandan İspanyol futbolcuyu izlerken, bir yandan da aralarındaki sohbetlerde “Yazık oluyor. Üst düzey bir futbolcunun bu kadar çok sigara içmesi çok kötü” yorumlarını yaptılar.
İngiliz basını, Kevin Keegan'ın takımdan ayrılması ile boşalan Newcastle United menajerlii koltuğuna, Fenerbahçe'nin eski çalıştırıcısı Zico'yu da aday gösterdi. Daily Telegraph gazetesi, Brezilyalı teknik direktör Zico'nun, Keegan'ın yerine aday isimlerden biri olduğunu bugünkü sayısında okuyucularına duyurdu. Newcastle United menajerliği için adı geçen diğer teknik adamlar ise; Everton menajeri David Moyes, şu an boşta olan eski Juventus hocası Didier Deschamps ve Real Zaragoza'nın çalıştırıcısı Marcelino Garcia Toral.
Fenerbahçe ile yollarını ayrına Ganalı futbolcu Stephen Appiah'a, Arsenal talip oldu. İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberine göre; Arsenal, daha önce de ilgilendiği Appiah için yeniden transfer çalışmalarını başlattı ve bir diğer Premier Lig ekibi West Ham United'ın da istediği 27 yaşındaki orta saha oyuncusu için görüşmelerini ciddi biçimde sürdürüyor.
Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Türkiye'yi temsil edecek Fenerbahçe, dünyanın en iyi futbol takımları değerlendirmesinde 18. sırada yer aldı. Sarı-lacivertliler, Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu'nun (IFFHS) değerlendirmesinde Ağustos ayı sonu itibarıyla 200,5 puanla iki sıra gerileyerek, 16. sıradan 18. sıraya indi. Takımların son bir yıllık sürede oynadıkları resmi maçlar baz alınarak belirlenen ve 1 Eylül 2007 ile 31 Ağustos 2008 tarihleri arasını kapsayan değerlendirmede Galatasaray 14, Beşiktaş 26 sıra geriledi. Daha önce 51. sırada yer alan Galatasaray, Ağustos ayı sonu itibariyle 137 puanla 65, geçen ay 50. sırada bulunan Beşiktaş ise 129 puanla 76. sıra yer aldı. -SİVASSPOR 8 SIRA YÜKSELDİ- Türk takımları içinde Ağustos ayı sonu itibarıyla yapılan değerlendirmede tek yükselişi Sivasspor gösterdi. Bir önceki ay değerlendirmede 271. sırada yer alan Sivasspor, 73,5 puanla 8 basamak yükselerek 263. sıraya çıkarken, Kayserispor 83,5 puanla 175. sıradan 194. sıraya, Gençlerbirliği de 65,5 puanla 321. sıradan 339. sıraya geriledi. -FENERBAHÇE İKİ RAKİBİNDEN DAHA ÜSTTE- Fenerbahçe, sıralamada, Avrupa Şampiyonlar Ligi (G) Grubu'ndaki rakiplerinden Porto ve Dinamo Kiev'in üstünde, Arsenal'in de altında yer alıyor. Sarı-lacivertlilerin, Portekizli rakibi Porto 169 puanla sıralamada 40. olurken, Ukrayna'nın Dinamo Kiev takımı 142,5 puanla 56. sırayı aldı. Sıralamada 9. olan Arsenal'in puanı ise 235. Fenerbahçe, Arsenal'den 9 sıra altta, Porto'dan 22, Dinamo Kiev'den de 38 sıra üstte yer aldı. -MANCHESTER UNİTED İLK SIRADAKİ YERİNİ KORUDU- Geçen sezon Avrupa'nın kulüpler bazındaki en büyük organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi'nde şampiyon olan İngiltere'nin Manchester United takımı, değerlendirmede 284 puanla ilk sıradaki yerini korudu. İngiliz ekibi, 5 basamak yükselen İspanyol ekip Barcelona 263 puanla 2. sırada yer alarak takip ederken, 254 puanlı Chelsea'nin 3. sıradaki yeri değişmedi. -İLK 10 VE TÜRK TAKIMLARI- IFFHS'nin ''Dünyanın en iyi futbol takımları'' sıralamasındaki ilk 10 ile Türk takımları ve puanları şöyle: Sıra Takım Ülke Puan ---- ----------------- --------- ----- 1. Manchester United İngiltere 284 2. Barcelona İspanya 263 3. Chelsea İngiltere 254 4. Boca Juniors Arjantin 250 5. Bayern Münih Almanya 248 6. Roma İtalya 246 7. Fiorentina İtalya 239 8. Liverpool İngiltere 236 9. Arsenal İngiltere 235 10. Inter İtalya 226 18. Fenerbahçe Türkiye 200,5 65. Galatasaray Türkiye 137 76. Beşiktaş Türkiye 129 194. Kayserispor Türkiye 83,5 263. Sivasspor Türkiye 73,5
Fenerbahçe’nin efsane oyuncuları arasına girmeyi başaran Brezilyalı yıldız Alex de Souza’nın sarı-lacivertli kulüpte artık gün saymaya başladığı öğrenildi. Bu sezon sonu Fenerbahçe ile olan sözleşmesi sona erecek Alex’in, ülkesine dönmek için hazırlıklar yaptığı bildirildi. Daha önce futbolu ülkesinde bırakıp, antrenörlük yapmak istediğini açıklayan Brezilyalı oyuncunun, sarı-lacivertli kulüp ile mayıs ayında sözleşme yenilemeyeceği belirtildi. Fenerbahçe’de mayıs ayında yapılacak olan kongreden sonra transfer politikasının netleşecek olması Alex’i, beş yıl hizmet verdiği kulübünden kaptan ve zirvede iken ayrılma kararı almaya itti. Sarı-lacivertli yönetiminin yeni sözleşme önermesi için beklemeyecek olan Alex’in, Brezilya’ya dönerek eski kulübü Cruzeiro’da bir sezon daha forma giyip futbolu bırakması kesinleşmiş gibi gözüküyor. Transfer olduğu dönemden bu yana çok eleştiri almasına rağmen Fenerbahçe’de oyuncu istatistiklerini alt üst eden bir grafik çizen Alex, sarı - lacivertlilere gelmiş en yararlı yabancı oyuncu olarak tarihe geçti. Alex’in Türkiye’den ve Fenerbahçe’den ayrılma kararını ligin devre arasında Başkan Aziz Yıldırım’a açıklayacağı ve kendi alanına iyi bir oyuncu alınması için kulübün yolunu açacağı da belirlendi.
