avuçlarında kaybolan ellerimle sana uzanıyorum tutup yeşertmek için seni sözcüklerimiz birer yarasa gün ışığında uçamıyor yakana asılı bir utanç olmuş göğsüne takılan saçlarım ellerim o kadar az kollarım o kadar kısa ki eksiklikler getiriyorum sana düşle yamanmış sevda gece aynalara düşünce karışıyor saçlarım bir ben bir deniz tutuyor seni konuştuğun uçurumlarda yankılanan ismimin isim anası kim gözlerimi al defter aralarında kurut şimdi benim sustuğum sözcükler düşlerinden mektup olur çıkar mı... kendini kanatmadan alabilir misin gülü avucuna…
Bıraktığın yerdeyim, Bekliyorum sessiz gel. Duymasın ayak seslerini, Yarası derin bu gönül. Ağlamaktayım sevinçle gel, Kapılarını açsın bir çağlayan olsun bu gönül. Bıraktığın yerdeyim, Bekliyorum hüzünle gel. Sevinmesini öğrensin, Benliğine küsmüş suskun bu yürek. Bıraktığın yerdeyim, Bekliyorum aşkınla gel. Yaşamayı öğrensin yeniden, Hayata küsmüş bu yürek. Beni bana bırak kendin gel, Bekliyorum çaldığın yıllarımı geri ver!
"Seni seviyorum" deme bana Bir kuş tüyü yığınının içinde kayboluyorum. Sanki yumuşak bir zeminde ayaklarım Karanlık boşluklara düşer gibi oluyorum. "Seni seviyorum" deme bana Heyecanlanıyorum. Sanki kanat oluyor da kollarım Bilmediğim göklerde uçuyorum. Bir sıcaklık dolaşıyor damarlarımda Penceresi kapalı odalarda Bunalıyorum. "Seni seviyorum" deme bana Değdirme ellerini ellerime Onsekizime dönüyorum ağarmış saçlarımla Yayından çıkmak üzere bir ok oluyor kalbim Çarpıyor boğazımda Boğuluyorum. "Seni seviyorum" deme bana Yorgun kalbim dayanmıyor bu heyecana Yanıyor ellerim,ayaklarım İçime kar yağsın istiyorum. "Seni seviyorum" deme bana Uçuyorum kuşların kanatlarında, Bir dağ doruğundan aşağılara doğru süzülüyorum. Kısacası; Kaldıramayacağım bu yükü, bu yaşta Yoruluyorum. Ama yine de sen Sakın vazgeçme beni sevmekten, Yalnız, söyleme bana beni sevdiğini, Yaptığım çılgınlıklardan Utanıyorum.
Bitti mi leylak mevsimi, Gel git sevmeler... (kıyısında mıyım?) Yanıldın!.. Ellerin bana kalmıştı çünkü Ve Benden topladıkların..(kum, martı ve yosunlar...) Kaç kez kırıldı sular (tuzdan cam gözlerim..) İpliğin dokunurken yağmurlarda..(tefesinde yüreğim...) Taçlandı gök kuşakların..bir uçtan bir uca.. Unuttum!. Kaç renkti gökyüzünde bulutlar..(leylak deme sakın!..) Morunda gecem, Turuncusunda yangın yerim (canım!..) Bırakıp kaçtın...(kapandı geçitlerim) Leylakları özledim durdum (karbeyazı tenin..!) Ve nisanı, Ve mayısı, Ve en uzun günde koşacağım haziranı...(ahtapot kolları hasretin..) Gelmedin...(bitti demek vereceklerin..) Küle döndü Yangın yerim...( söndürmedin..)
Bir zamanlar ellerimde kocaman bir şamdanla dünyana girip içinde kararan ne kadar nokta varsa her bir köşesini aydınlatmaktı amacım , ama olmadı. içinde öylesine kuvvetli esen bir kasırga vardı ki , elimdeki mum alevi birden söndü ve ben de seninle birlikte karanlığa gömüldüm. Şikayetçi değildim , nasıl olsa bir yolunu bulup seni çıkaracaktım aydınlığa. Ama olmadı sen inatla bana karşı durdun. Oysa ne kadar da mutluydum. Hayatımdaki vaktin sanırım doldu , artık gitme zamanın geldi. Kim bilir belki bir yerlerde benim gibi sana ihtiyacı olan birileri vardır , zorla tutamam ya seni. Anladım ki insan ne kadar severse öfkesi de o kadar büyük oluyormuş. Kızıyorum ama sana değil , öfkemin zamansız gelişine. Senin şafağın daralıyor, benim nefesim. Ne zormus ayrılık! Hani hiç gitmesen , hiç bitmesen diyorum ama işte sadece lafta kalıyor. Ayrılığımız dünyanın yerle bir olması kadar zordu. Hiç hesaba katmamıştık aramıza girecek kilometreleri. Ama bir türlü sevmedin benim şehrimi. aydınlığımı sevmediğin gibi........ve gittin. Simdi gidişinin vurgunlarındayım!! Yaşamıyor değilim ama ben de bu şehri sevmez oldum!
siyah beyaz tuşlarında piyanomun seni çalıyorum şimdi çaldıkça çoğalıyorsun odada sen arttıkça ben kayboluyorum seni doğuruyorum geceye adını koyuyorum aya bakarak her şey sen oluyor her yer sen ben ölüyorum sesini duyuyorum rüyalarımda gözlerimi kamaştırıyor ışığın rüzgar sen gibi dokunuyor bana ben doğuyorum duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç dokunmuyorsun bana sen gibi bir şimşek çakıyor tam kalbime düşüyor yıldırımı ben gidiyorum Özdemir Asaf
Uslandım değiştim inan bitti O çılgın, o serseri kız gitti Hasretinle büyüdü gönül İnadım beni terketti Sana gördüğün renkler yetmiyor Bunu bilirim Bana gözlerin yeterdi Işığıydı cennetin Sen hep aynısın Hep aynı, gem tutmuyor yüreğim Kaygısız deli Ayak seslerin hani Gelmezsin kahretsin Bilmezler ne hainsin Sen kurtar Yarabbim Yanıyorum ateşlerde Sormazsın beni bilirim Kırmazsın zincirlerini Sen kurtar Yarabbim Yanıyorum ... Yıldız Tilbe
Hangi şiire başlasam suskunum sana Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun Güneşte kavrulan bir kum tanesi Çatlayan dudaklarım oluyor her gece Yağmura suskun yaşamaya suskun Haykırabilsem… Belki bir nehir köpürebilir sesimde Silinebilir kuraklığın bütün izleri Upuzun çöller vadileşebilir içimde Hangi güzelliği özlesem suskunum sana Yürek boşluğunda bir of kadar suskun Özlüyorum seni masmavi Koşuyorum sana bembeyaz Ve kahroluyorum bir anda kapkara Ah oluyorum Of oluyorum Ve susuyorum Oysa haykırabilsem Işık yumağı bir pınar olur soluğum Hangi türküye uzansam suskunum sana Ağıt ağıt, özlem özlem suskun Tut ki vurulmuşum Aşktan ve kandan bir damla olmuşum Bir saçlarının rüzgârına Bir de ağzının kıyılarına konmuşum Hangi dalga silebilir beni senden..? Hangi kasırga koparabilir..? Ben saç tellerinde bir ezgi olmuşum Coşkuların her şahlanışında Sana deprem deprem susmuşum Ve sana susmaktan inan ki yorulmuşum Yeter olsun gözlerinde ışık fırtınası Sözlerinde baskı yasası yeter Hangi kavgayı özlesem suskunum sana Zafer sabahlarında gece kadar Bayram sabahlarında yas kadar suskun Al bu suskunluğumu, al artık... Al ki Bütün gürültüler kahrolsun...!!!
beni hiç terketmeyecek beni arıyorum hatalarımı hep affeden rüyalarını benden esirgemeyen hayata umutla bakmamı sağlayan beni arıyorum kaybettiğim benliğimi arıyorum. Yolda olmamakta ısrar eden, durduğu yerde dünyayı seyredalan ve bununla yetinmeyi bilen benliğimi. arayanın aramaktan başka derdi yok bu derdi gözardı edebilecek bir kimlik istiyorum kendimden. Beni ve kendiliğimi aynı kefede barındırabilecek bir yaklaşım istiyorum. Ben bunları hakettim ısrarla istiyorum.
Hayat bir ürpertidir kuytularımda, Hayat, ayak sesleri uykularımda... Hayat bir özleyiştir umutlarınla ; Sırları gizleyiştir kuşkularınla... Bir kapı açılır : yüzün görünür... Hayat yanılgıdır duygularında. Bir heyecan bir telaş...bir oyun, binbir gece Sevgililer sahnede ; bir karışık bilmece... Çok uzak anılar... çocukluğumuz İlk öpüşün coşkusu...unuttuğumuz Hayat bir aksisedâ uçurumlarda ; Dağılır paramparça karşı yarlarda.. Bir üçüncü göz gerek : hayat sevgidir ... ÇÖZ ARTIK GÖZLERİNİ ... OYUN BİTMİŞTİR !!..
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 556x224 and weights 133KB. Mutsuzum, en az senin kadar yalnızım. Azım, çoğalamıyorum. Koşup gelmek istiyorum yanına, gelemiyorum. Bir yangının tam ortasında bu kalbim. Kor halindeyim. Her saniye, her dakika ve her saat yanıyorum. Sonra yavaş yavaş sönüyor, dumanımı savuruyorum. Güne ve geceye karışıyorum. En az senin kadar yalnızım, kalbim gibi soğuk. Kalkamıyorum, Doğrulamıyorum. En az senin kadar köhneyim. Senin kadar yaşlıyım daha yolun yarısına gelmeden. Bir başkasının biçimine bürünmek bu olsa gerek. Sevmek mi dersin buna. En az senin kadar sorgusuz Ve bir o kadar cevapsızım.
Yazmamı bekliyorsun hep; senin "ne" kadar önemli olduğunu. Beyazı ters çevirebilsen, istemezdin belki. Bağırmamı istiyorsun hep; "sensiz yapamam" diye.. Sağır kalsan, istemezdin belki. Saymamı istiyorsun sensiz saatleri; "anlamsızlığımın en çekilmez hali" diye. Zamanını yitirsen, istemezdin belki. Anlatmamı istiyorsun hep; İçinde seni andıran renklerin tamamını. Bütün renkleri tüketseydin, istemezdin belki. Bunların hiçbirinin olmadığını düşünüyorsun belki. Bil ki; Dilim söyleseydi, Elim yazardı belki...
Sabahları hiç olarak kalktım yatağımdan.. Aşk yoktu yüreğimde artık,sadece yatağımdaki gözyaşlarım kalmıştı.. İmkansızdı herşey artık.. Çıkmaz sokağa girmiştik uzun yolculuktan sonra.. Dönemezdik... Göremezdik... Gülemezdik... Ve tekrar sevemezdik...
Yollarimiz burada ayriliyor Artik birbirimize iki yabanciyiz Her ne kadar aci olsa, ne kadar guc olsa Her seyi evet her seyi unutmaliyiz Her kaderin tesellisi bulunur, uzulme Insan ne kadar sevse unutabilir Mevsimler, gelir gecer, yillar gecer Sen de unutursun bir gun gelir Hic yasamamiscasina, hic sevmemiscesine Unutursun o gunlerimizi, gecelerimizi O gunlerce gecelerce sevismelerimizi Her seyi evet her seyi unutabilirsin Hatta butun yazdiklarimi satir satir Kalirsa, icinde bir derin sizi kalir