KARAGÖZ İLE HACİVAT: AYAKLI KÜTÜPHANE Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşır. Karagöz: "Hacivat, evi taşımışsın? " Hacivat: " Doğru taşıdım. " Karagöz: " Nereye taşıdın? " Hacivat: " Şu kilisenin beş ev yukarısına. " Karagöz: " Kilis'e mi taşındın? " Hacivat: " Kilis demedim Karagözüm. Kilise dedim. " Karagöz: " Kilis'e taşındığına göre Konya'yı görmüşsündür. " Hacivat: " Konya da nereden çıktı? " Karagöz: " Kilis'e giderken kervan Konya'dan geçer. " Hacivat: " Ne Konya'sı, ne kervanı? " Karagöz: " Mervan dayım Konya'da otururdu. Çocukken gitmiştik. " Hacivat: " Dayının adı Mervan mıydı? " Karagöz: " Van daha ileride Acem sınırında. " Hacivat: " Eee? " Karagöz: " Orada bir göl varmış. Deniz kadar büyükmüş. " Hacivat: " Göl deniz kadar büyük olur mu? Deniz gölden büyüktür. " Karagöz: " Marmara Denizi, Ege Denizi. " Hacivat: " .... " Karagöz: " Karadeniz, Akdeniz. " Hacivat: " Bunları niye sayıyorsun? " Karagöz: " Saymayı bilirim, bir, iki, üç. " Hacivat: " Sonra. " Karagöz: " Üç, iki, bir. " Hacivat: " Sonrası yok mu? Sen kaça kadar okudun? " Karagöz: " Üçe kadar. Matematikte birinciydim. " Hacivat: " Belli, sondan birinci. " Karagöz: " Okumam da iyidir. " Hacivat: " Şu dükkanın levhasını oku bakalım. " Karagöz: " Kem küm. " Hacivat: " Sonra. " Karagöz: " Ham hum. " Hacivat: " Senin neden üçe gidemediğin belli. " Karagöz: " Üçe gidecektim ama evden göndermediler. " Hacivat: " Neden? " Karagöz: " Çok şey öğrenmiştim, beynim dolmuştu. " Hacivat: " Yapma ya? " Karagöz: " Bana ayaklı kütüphane diyorlardı. " Hacivat: " Ayaklı kütüphane ha? " Karagöz: " Sen de bir şey bilmiyorsun Hacivat? Sen kaça kadar okudun? " Hacivat: " Beşi bitirdim. " Karagöz: " Beşi mi? Ben senden çok okumuşum. " Hacivat: " Vay vay! Üç mü büyük, beş mi? " Karagöz: " Sen de amma cahilsin be Hacivat. Tabi ki üç büyük. " Yazan: Serdar Yıldırım
KARAGÖZ İLE HACİVAT: GÜBRE Hacivat Karagöz'ün evinin önünden geçerken, Karagöz pencereden Hacivat'ın üstüne atlar, boğuşmaya başlarlar. Yoldan geçen adamlar ikiliyi ayırırlar, bunlar sakinleşince adamlar gider. Yalnız kalınca Hacivat sorar: " Aman Karagözüm, bana neden saldırdın? Ben sana ne yaptım? " Karagöz: " Şuna bak, bir de ne yaptım diye soruyor. " Hacivat: " Söyle canım efendim, bir suçum varsa bileyim. " Karagöz: " Cenabettin Bey yalıya bahçıvan arıyormuş. Zoti'yi göndermişsin. " Hacivat: " Doğrudur. Zoti iyi bahçıvandır " Karagöz: " Ben kötü bahçıvan mıyım? " Hacivat: " Hayır, kötü bahçıvan değilsin. " Karagöz: " O zaman beni gönderseydin. " Hacivat: " Geçen defa seni gönderdiydim. Bahçedeki güllerin altına insan gübresi dökmüşsün. O kadar gül soldu. " Karagöz: " Eee Cenabettin Bey geldi, Karagöz gülleri gübrele dedi. " Hacivat: " Ama olmaz ki, insan gübresi dökülmez ki. " Karagöz: " Ne gübresi dökülür? " Hacivat: " Hayvan gübresi dökülür. " Karagöz: " Kedi, köpek gübresi. " Hacivat: " Olmaz. " Karagöz: " Kuş, fare gübresi. " Hacivat: " Olmaz Karagözüm, olmaz. " Karagöz: " Bunlar hayvan değil mi? " Hacivat: " Hayvan ama gübreleri bahçede kullanılmaz. " Karagöz: " Kullanılırsa ne olur? " Hacivat: " Topraktaki bitkiyi öldürür. Tarla, bahçe bozulur. " Karagöz: " .... " Hacivat: " Bir de Cenabettin Bey'i sokakta kovalamışsın. " Karagöz: " Kovalarım tabi. Bana kızdı, bağırdı. " Hacivat: " Kızar, bağırır. Yalının bahçesini tümden bitirdin. Bahçeyi temizletti, yeniden gül ektiriyor. " Karagöz: " Keşke ben ekseydim gülleri. " Hacivat: " Artık sana orası yasak. " Karagöz: " Gülleri eksinler de sonra ben bakımını yaparım. " Hacivat: " Karagözüm, söyle bakalım ne gübresi kullanırsın? " Karagöz: " Sen söyle. " Hacivat: " Ahır hayvanlarının gübresi. Say bakalım. " Karagöz: " İnek, öküz gübresi. " Hacivat: " Başka. " Karagöz: " Boğa, tosun gübresi. " Hacivat: " Başka. " Karagöz: " At, eşek gübresi. " Hacivat: " Başka, başka. " Karagöz: " Koyun, keçi gübresi. " Hacivat: " Değil mi ya? İşte bunları kullanmalısın? " Karagöz: " Bak hepsini bildim. Zoti'yi kov, beni işe al. " Hacivat: " Zoti'yi kovmam ama seni işe alırım. Yeni bir iş. " Karagöz: " Yeni bir iş mi? Ne işi bu? " Hacivat: " Yük taşıyacaksın. Sandık sandık domates. " Karagöz: " Gündelik ne kadar? " Hacivat: " Gündelikler hep aynı. Bu işin bir de ayrıcalığı var." Karagöz: " Ayrıcalık mı? Neymiş o çabuk söyle. " Hacivat: " İstediğin kadar domates yiyebilirsin. " Karagöz: " İstediğim kadar mı? Desene yaşadım. Midem bayram edecek. " Yazan: Serdar Yıldırım