İSTİKLAL SAVAŞI DESTANI Kahraman Harbiyeli'lere... Kahraman Harbiyeli'm, can kulağıyla dinle İstiklal destanını okuyalım seninle Bu destanı okurken göğsümüz kabaracak Esrarlı bir heyecan ruhumuzu saracak Öncesi bilinmeden yazılan bu destanın Kıymeti bilinir mi yaşadığımız anın Gözleri çevirelim dünden önceki düne Sırtımıza hançeri sapladıkları güne O günler gözü dönmüş sırtlanların işiydi O günler bizi yakan cehennem ateşiydi Dünya zindan olmuştu, gönüller ak değildi O günlerde gökyüzü böyle berrak değildi Ufuklar kapkaraydı, katran karasındaydı Devlet, yaşamakla ölmek arasındaydı Bulutlar bulut değil, katran kazanı sanki Biz Türk'ler böyle bir gün görmemiştik inan ki O ne korkunç bir gündü, o ne bitmez bir bela Düşündükçe tüylerim ürpermektedir hâlâ Adım başı tehlike, pusu ardında pusu Türklük çağlayanında tedirgin akmakta su Türk Milleti şüpheyle bakmaktaydı yarına Çünkü düşman dayanmış hudut kapılarına Yurduma girmek için fırsat kollamaktaydı Melun bir ihtirasla, hırsla solumaktaydı Ne yazık ki farkına geç vardık tehlikenin Dört bir tarafından da saldırdılar ülkenin Saldırdılar insanlığın yüz karası bir hisle Köpüren ağızlarda hırıltılı bir sesle Saldırdılar Türklüğü yok etmek hevesiyle Sustururuz sandılar Ezanı çan sesiyle Gündüzler yerlerini terk ederken geceye Mustafa Kemal'lerim daldılar düşünceye Dediler ki: Eğer durduramazsak çıldırmış Avrupa'yı Çakallara düşecek korkarız arslan payı Kahpeler paylaşırken eldeki son toprağı Ümitsizce çırpınır bir sonbahar yaprağı Ümitsizlik ne demek, ümit kaybedilir mi Allah'ın huzuruna vatansız gidilir mi Mondros denen paçavra kefen olamaz Türk'e İşte bu sözle kavuştu bu millet Atatürk'e Yeter bunca senedir Türk'e edilen zulum Kararımız kesindir, ya istiklal ya ölüm Ya istiklal ya ölüm, savaşın özüdür bu On bin yıllık destanın belki son sözüdür bu Fakat bu söz Türklüğün son sözü olmayacak Kıyamet kopmadıkça benzimiz solmayacak Bu haykırış sanmayın Türk'ün son nefesidir Bu ses ayağa kalkan bir milletin sesidir Kainat sarsılacak bu milletin sesiyle Gökler kamçılanacak arslan kükremesiyle Bu inançla doludur coşkun gönüllerimiz Bu inançla sıkılır nasırlı ellerimiz Ve bir gün bu inancın kudretiyle yaşayan Omuzunda Türklüğün kaderini taşıyan Bir güneş yola çıktı Samsun'da doğmak için Kendi döktüğü kanda düşmanı boğmak için Yürüdü dalgalanan bir ummanı aşarak Yürüdü milletinin aşkıyla tutuşarak Yürüdü Türk Milleti artık uyansın diye Yürüdü ocağımız sönmesin yansın diye İlk durağı Samsun'du mücadele yolunun Ufkunda şafak söktü mazlum Anadolu'nun Atatürk'üm atılıp milletin sinesine Milletini çağırdı ecdadının sesine Silmek için kalplerin nasır tutan pasını Anlattı milletine mukaddes davasını Şöyle dile getirdi engin fikirlerini Bu sözler coşturmaya yetti Türk erlerini Dedi ki: Madem ki her birimiz bir can taşımaktayız Düşünelim bir kere niçin yaşamaktayız Niye bir yürek bize bir de can verilmiştir Türkoğlu yeryüzüne neden gönderilmiştir Bütün bu soruları cevaplar şu düşünce Hayat bizim değildir, millet içindir bence Millet içindir yürek, milletindir heyecan Başlar bizim değildir, bize emanettir can Bu başlar vatan için feda edilecektir Vazife can vererek eda edilecektir Düşecektir gövdeler toprağa vatan diye Gebersin bunca yıldır Türk'ü ağlatan diye Akacaktır kan denen kıpkızıl ateş yere Ölümden korkan varsa yaşamasın boş yere Hunharca boğazlanır beşikteki bebekler İntikam almak için millet daha ne bekler Solgun kır çiçekleri boyun bükmüş bekliyor Kartal yuvalarında baykuşlar pinekliyor Yarinki omuzlara binmesin günahımız Zalimlerin yanında kalmamalı ahımız Bileğinden keselim kan damlayan elleri Türk'ü esir etmekmiş yegane emelleri Nasıl ayrı yaşasın bu millet hürriyetten Siper olsun gövdemiz, ruhtan, kemikten, etten Öç almadan görmesin kılınçlarımız kını Tersine çevirelim esaretin çarkını Bu yolda tek başıma kalsamda savaşırım Çünkü damarlarımda asil bir kan taşırım Çünkü lekeli değil alnım açıktır, aktır Çünkü yemin etmişim, vatan kurtulacaktır Sadık kalacağım ben bu şerefli andıma Yalçın karlı dağları siper edip kendime Orda ölene kadar mertçe vuruşacağım Şehitler kervanına ben de karışacağım Kanımla sulanırken bir çınarın tohumu Allah'ıma teslim edeceğim ruhumu Bembeyaz kar örtecek gövdemin üzerini Bilmeyecekler bile mezarımın yerini Bilmeyecekler bile belki kim olduğumu Bilmeyecekler bile neden vurulduğumu Varsın bilmesinler, tanımasınlar beni Varsın anlamasınlar, çılgın sansınlar beni Fakat Kül-Tigin'lerin evladı anlar beni Bağrına basar elbet Oğuz Kağan'lar beni İşte ben bu ruhla ayakta durmaktayım Milletimi yurt için cenge çağırmaktayım Başka millet tutar mı bu milletin yasını Beraberce saralım Türk'lüğün yarasını Çağrımızı işiten koçyiğitler koşmalı Omuz omuza verip erkekçe savaşmalı Silah nerde demeyin, silahtır inancımız Bir gün elbet dinecek yürekteki sancımız Boş bir hayal değildir, hakikattir sözlerim Bahsettiğim günleri görmektedir gözlerim Bu sözler başlayınca yürekleri yakmaya Gerek bile duymadı gerisine bakmaya Çünkü biliyordu ki: Kahraman Türk Milleti kendini bilecektir Tek bir yürek olarak peşinden gelecektir Öyle oldu nitekim, milletine en derin Bir sevgiyle bağlanıp güvenen bu önderin Ardından fırtınalar birbirine eklendi Attığı her adımda ümitler çiçeklendi Attığı her adımda kaygılar eriyordu Nihayet Türk Milleti hasret gideriyordu Nihayet parıldadı istiklal yıldızımız Nihayet rüzgarlara denk olacak hızımız Nihayet bayrağımın çehresi gülecektir Sancağımız göklere gene yükselecektir Gene damarımızda alevlenecek kanlar Gene kükreyecektir yürekteki volkanlar Gene dünyaya bedel bir devlet kuracağız Gene çağ kapayacak, gene çağ açacağız Gene doğuracaktır Fatih'leri analar Gene buyruğumuzla kopacak fırtınalar Önümüzde ordular selama duracaktır Alnımıza sonsuzluk ışığı vuracaktır Öfkemiz körüklerken Türklüğün ocağını Yaşamak arzusuyla Türk'ün altın çağını Yürüdük Atatürk'ün açmış olduğu yoldan Geçtik ecdadımızın geçmiş olduğu yoldan Duyunca Atatürk'ün iman dolu sesini Damlalar bir deryada kaybetti kendisini Yüzbinlerin yüreği bir duyguyla atınca Bu duygu milletimin kanını kaynatınca Kimi kaptı tırpanı kimi kürekle geldi Fakat her kim geldiyse demir yürekle geldi İstiklal ateşiyle tutuşurken ruhumuz Büyüdü zafer için sıkılan yumruğumuz Büyüdü tunç gövdeler sıradağlarcasına Büyüdü saflarımız coşkun çığlarcasına Bir buyrukla yüzbinler atılırken ileri Şimşeklerce parladı alevli süngüleri Dün nasıl akınlarda geçiyorken Tuna'yı Nağramız doğurduysa bir büyük fırtınayı Bu gün de Sakarya'da o günler yaşanıyor Koçyiğitler oklarca yaylardan boşanıyor Cepheler nağramızın kudretiyle inlerken Zafer aşkıyla yanan gönüller serinlerken Ne zaman ilerliyor ne saatler duruyor Kıpkızıl bir denizde dalgalar kuduruyor Ölüm acı bir yudum, zafer bir kaç damla su İzmir'i gösteriyor tüfeklerin namlusu Süngü parıltıları parçalıyor geceyi Tarih çözemeyecek bu çetin bilmeceyi Atlılar dolu dizgin sanki uçmaktaydılar İzmir kapılarını Türk'e açmaktaydılar Allah Allah sesleri aksederken dağlara Kanımızla bir daha mühür vurduk çağlara Akdenize gömerek Türk'e kastedenleri Zaferle noktaladık bu muhteşem günleri Bu şiir, Atatürk'ün Doğumunun 100.Yılı sebebiyle 1981 yılında Kara Harp Okulu'nda düzenlenen şiir yarışmasında 1. olmuştur
şiir güzel ama bu devirde bu şiirtdeki ANLAMI idrak edecek genç beyinler yok gibi allah yardımcımız olsun kardeş