Ziya Özel gibi olmamak için beklerdim'

Konu, 'Genel Sağlık' kısmında Örnek tarafından paylaşıldı.

  1. Örnek
    Online

    Örnek Guest

    "Kansere çare buldum ama Ziya Özel gibi olmamak için bekledim" diyen Doç. Dr. Halis Süleyman bulduğu yöntemle hayvanlarda mide kanserini yüzde 100 yok etmeyi başardı


    Esra Cengiz'in haberi

    Geçen haftalarda Atatürk Üniversitesi’nden gelen bir haber kanser hastalarını umutlandırdı. Doç. Dr. Halis Süleyman bulduğu yöntemle hayvanlarda mide kanserini yüzde 100 yok etmeyi başardı. Aslında Süleyman bu sonuca iki yıl önce ulaşmıştı ama kendi deyimiyle ‘Ziya Özel gibi kovulmamak’ için bekledi

    Düşünün ki bütün insanlığı çaresiz bırakan, onlarca yaşamı söndüren bir hastalığa çare buldunuz. Yapacağınız ilk iş bunu duyurmak, dünyanın dört bir yanına haber salma,k olmaz mıydı? “Tabii” diyorsanız Doç. Dr. Halis Süleyman’ın hikayesini okuyun. Çünkü o, yıllar süren araştırmalarının sonucunda adı bile ürkütmeye yeten o korkunç hastalığa, kansere derman olabilecek bir buluş gerçekleştirdi. Ama sustu, bekledi. Kimse buluşunu önyargıyla karşılamasın, çalışması bilimsel platformda hak ettiği değeri bulsun istedi. Amacına da ulaştı ama sırada yeni engeller var aşması gereken. Önce hikayenin nasıl başladığını anlatalım. Türkiye’den Özbekistan’a göç eden bir ailenin ferdi Halis Süleyman. Anneleri kanser olunca Halis Süleyman da kardeşleri de çocuk yaşlarda doktor olmaya karar veriyor. Ablası ve kendisi tıp fakültesini kazanıyor, iki kız kardeşi ise hemşireliği. 1981’de Taşkent Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra farmakoloji alanında doktora yapıyor. 1993’de Azerbaycan Devlet Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda görev yapıyor. 1993’de Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda çalışmaya başlıyor. 1997’de yardımcı doçent, 2005’te ise doçent unvanını alıyor.

    ONA İLHAM VEREN ÜLSERDİ

    İlk çalışma alanı romatizma oluyor. Hastalık üzerine çalışırken romatizma ilaçlarının mideye zarar verdiğini görüp bu kez ülsere yoğunlaşıyor. 2007’de çok önemli bir bulgu elde ediyor. Vücuttaki adrenalinin kortizon dengesini bozduğunu keşfediyor. Adrenalini azalttıktan sonra kortizon verince midedeki ülserlerin altı saat içinde iyileştiğini görüyor. Bu sonuç Süleyman’a önemli başka bir çalışmanın yolunu açıyor. Acaba aynı yöntemle kanser de yok edilebilir miydi?

    Denemeye karar veriyor. Ama öncelikle araştırmayı yapabilmesi için farelerde mide kanserini yaratması gerekiyor. Hikayenin gerisini şöyle anlatıyor Halis Süleyman: “Midede kanser oluşturmak için yurtdışından bir madde getirtmemiz gerekiyordu. Birkaç yıl önce bir kutusu 5 bin TL civarındaydı. Kimse böyle bir araştırma için para harcamak istemedi. Bütün birikimimi toplayıp birkaç kutu sipariş ettim. Kanserojen olduğu için uzun süre gümrükte bekledi. Tam bir yıl sonra elimize ulaştı.”

    Doç. Dr. Süleyman, kanser olan hayvanları gruplara ayırdı. Bir gruba tek başına kortizon verdi, kanser hücrelerinde değişiklik olmadı. Başka bir gruba vücuttaki adrenalin sentezini bozan bir madde verdi. Adrenalin düzeyi azalmış bu hayvanlara kortizon verince mide kanserinin yüzde 80 iyileştiğini gördü. Üçüncü gruptakilere ise farklı bir yöntem uyguladı. Adrenalin üretilen yer olan böbreküstü bezlerini dolayısıyla vücuttan adrenalini tamamen çıkardı. Hayvanlara kortizon verince kanser yüzde 100 ortadan kalktı.

    İKİ YIL ÖNCE BİTTİ

    Bu inanılmaz sonuç bilim dünyasında büyük yankı yaratacaktı. Ama burada devreye başka kaygılar girdi. İşte nedenleri: “Çalışmayı iki sene önce bitirdik. İki sene boyunca birçok yere başvurdum. ‘Patent alırsam destekler misiniz?’ dedim kimse desteklemedi. Bir şey bulduğunuzda bunu araştırmak yerine dışlamayı, ciddiye almamayı seçiyor bazı çevreler. Bu hayati öneme sahip bir konu olsa bile. Ama bence bunu bir Türk doktorun hem de Erzurum’daki bir doktorun bulmasının bir anlamı var. Bu bana nasip olduysa elimden geleni yapmalıyım dedim. Çalışmalarımla ilgili önyargı oluşmaması için kamuoyuna duyurmadan önce sağlam adımlar atmaya karar verdim.”

    DİĞER TÜRLERİ DE İYİLEŞTİREBİLİR

    Buluşu için patent başvurusunda bulunan Halis Süleyman başvurusu kabul edilince bunu önemli bir bilimsel dergiye gönderdi. ABD’deki International Journal of Cancerdergisinde karar kıldı. Derginin şef-editörü 2008 Nobel Tıp Ödülü’nün sahiplerinden biri olan Harald Zur Hausen’di. Sonrasındaki gelişmeleri şöyle anlatıyor: “Bilim dünyasında A sınıfı olarak değerlendiren bu dergi 10 gün içinde bana geri döndü. Zur Hausen’den bir mektup aldım. Fotoğraf ve başka bilgiler isteyip çalışmamı yayınladılar. Bu aşamada araştırmayı duyurmaya karar verdim. Şimdi hayvanlarda deneyip yüzde 100 başarı elde ettiğim bu metodun klinik çalışmalarla insanlara uygulanması lazım. Şu anda benim bunu yapmaya gücüm yetmez. Ama bu buluştan herkesin faydalanması lazım. Başka bir ülkeye götürsem hemen sahip çıkarlar ama bunun Türkiye’de yapılmasını istiyorum. Biz sadece mide kanserinde denedik. Bu yöntemle belki de bütün kanser türleri yok edilebilir.”

    Başka ülkelerden gelen tekliflerle ilgilenmiyorum

    Doç. Dr. Halis Süleyman kanserin kesin çaresini bulduysa bile bu araştırmanın devamı için gereken imkanları bulamıyor. Yaptığı çalışmanın sonucunun basında yer almasıyla birlikte her gün yüzlerce mesaj aldığını söyleyen Süleyman yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Kanser hastaları gönüllü olarak denek olmak istiyorlar. Ama şu aşamada yapabileceğim bir şey yok. Yardım talepleri beni çok üzüyor. Yurtdışından araştırmamla ilgilenenler de var. Ama böyle bir teklifii asla kabul etmeyeceğim. Bu Türkiye’nin buluşu olarak tarihe geçmeli. Eğer istiyorlarsa burada birlikte çalışabiliriz.”

    Maske alacak paramız olmadığından zehirlendik

    Gelişmiş ülkelerde üniversitelerde bu çapta bir bilimsel çalışma yapanlar hangi şartlarda çalışır tahmin etmek kolay. Ama Doç. Dr. Halis Süleyman’ın durumu yazarken bizi, anlatırken ise kendisini utandıracak kadar zor. Öyle ki araştırma için gereken maddeleri kendi cebinden karşılayan Süleyman, kanserojen maddelerle çalışırken takmaları gereken maskeleri satın alamadıkları için birkaç kez zehirlendiklerini söylüyor. Kendisine ulaşmak için üniversiteden aldığımız cep telefonu numarası kullanım dışı uyarısı veriyordu. Meğer bu araştırmalar için varını yoğunu harcayan Süleyman’ın telefonu borcu nedeniyle iptal olmuş. Tüm bunlara rağmen ne hastasını tedavi etmesi için teklif edilen paraları ne de bulduğu yöntemi satmayı düşünüyor Doç. Dr. Süleyman: “Bu Allah’ın bana ve Türkiye’ye bir hediyesi. Bunu asla pazarlayamam.”
     

Sayfayı Paylaş