Adamın biri çok lüks bir restorana telefon ederek 20 kişilik bir masa rezervasyonu yaptırır. Tam rezervasyon saatinde lüks restoranın önünde bir Rolls Royce durur ve şöför inerek arka kapıyı açar. İçeriden çok yakışıklı, her halinden çok zengin olduğu belli olan bir adam iner. Adamın omuzunda da çok garip görünüşlü bir kuş vardır. Adam omuzundaki kuşla birlikte restorana girer ve rezerve ettiği masaya oturarak garsonu çağırır. Garsona hemen servisi açmasını söyler. Garson: - "aman efendim" der. "henüz diğer 19 kişi gelmedi. yemekler soğur." Adam başka kimsenin gelmeyeceğini ve 20 kişilik servisi açmasını söyler. Bütün servis açılır, önden çorbalar gelir. Adam kendi önündeki çorbayı içerken omuzundaki kuş masaya atlar, önce birinci çorbayı sonra ikinciyi, üçüncüyü derken 19 kişilik çorbayı içip tekrar adamın omuzuna konar. Restorandaki herkes hayretler içindedir. Sonra ordan tabakları, ara sıcaklar, ana yemekler, salatalar, tatlılar, içeçekler derken, adam bir kişilik yemek yiyinceye kadar kuş 19 kişilik yemeği yiyip adamın omuzuna konar ve adam hesabı ister. Restoranın sahibi gelir ve - "Beyefendi" der. "Sizden bu yemek için para almayacağım ama ne olur söyleyin bu acayip kuş nasıl bu kadar yemek yiyebiliyor." Adam - "peki" der. "anlatacağım." "Ben aslında sokaklarda sersefil gezen, köprü altlarında yatan, üstü başı yırtık pırtık, çirkinmi çirkin, zavallı bir şarapçıydım. Bir gün karşıma bir cin çıktı. Benden 3 dilek dile dedi. Ben de diledim. 1. Çok zengin olmayı diledim, gördüğünüz gibi çok zenginim. 2. Çok yakışıklı olmayı diledim, gördüğünüz gibi çok yakışıklıyım. 3. Hiç doymayan bir kuşum olsun istedim, cin yanlış anladı" :a038:uah::hahaha::hahaha: