Vasiyetimdir : Dokunmayın Kimliksiz Yanlarıma Saatim ayrılık vaktinde durdu kaldı. Ne yelkovan kovalıyor ne akrep kaçıyor. Ya da tam tersi miydi akrep kovalayıp yelkovan mı kaçıyordu Aklım kesmiyor Beynimin hiçbir hücresi çalışmıyor Her yırttığım takvim yaprağı Gözlerimi tarihin tozlu raflarına götürüyor Ne sevdiğin olabildim ne unuttuğun Saat ilerlemiyor Pilleri yeni değişmiş bir saatin durması çok garip değil mi? Duvarlarda öldürücü yalnızlık kokusu Yalnızlığın türküsü çalıyor bir yerlerde Kalbimin yorgun tınıları saat gibi tik tak çalıyor Saatim durgun yüreğim hareketli Gözlerimden akanlar kan olmaz değil mi? Ne yaptım böyle ben bana Nereye gömdüm o kahkahalarımı Yastık altı düşlerim hangi uçurumun kıyısında Aklımda hep anlasanalar duysanalar hakim çağlıyor kafamda Tek kalan parça bu yapboz oyununda Kapkara bir yalnızlık o bile bulunmuyor bünyemde Tüm parçalarım savrulmuş evimin tüm odalarına Kaç odaydı bu ev saysam ne fayda Hangi adımda ne düşündüğümün önemi yokken Ne dostluğun ne aşkına ne ölümün Kaç anlamı çıkar duvarlarımda karşıma Tam karşıdaki odada sensizliğin günlerini saydığım Sayarken çeltik attığım çizikler dolu bir oda dolusu İçerlerimdeki çeltikler anlatılamaz bile Susmak bile kar etmiyor bu yakamda Dilim lal olmuşken gözlerim konuşuyor yetmez mi sana Yüreğimin götürdüğü tek var ufukta Bir deniz kenarı bir de karanlık viraj dönümleri Oturuyorum deniz kıyısına dilimde bir şarkı dolanıyor kime aitliği meçhul Ben sana meçhulken sen ben meçhulken Her satır arasından kustuğum şiirler ne anlama gelir kavramadıkça Ne yazsan kanatır ne sussan anlaşılırdı kendimde Kendime yabancı kaldım Bu eller ban ait olamaz yüzümdeki kırışıklıklar bu aynadaki aksim ben miy(d)im İnan(a)mıyorum daha dün çocuktum koşuyordum özgürce Şimdi bu tutukluk nerden çıktı bünyeme Ben anlamsızken kendime Kim bağışlayacak düşlerimden düşürdüğüm benliğimi Meçhule gömdüğüm her adım her anım hangi çizgide kaldı Yorgunum ben bittim sen bitmedin Ben yittim sen ben de yitmedin Sakin limanlarımda fırtınalar koparken bu dalgalar kaplıyor kimliğimi Hırçınlık bürüdü dört bir yanımı Köhne kuyularda sakladığım cesaretim gücüm yok çıkaramam oradan cesur beni Cesurluk yakışmıyor hüzne kuşanan kimliğime Yatıyorum hüzün kalkıyorum hüzün Acı yiyorum acı içiyorum Üstüne bir tatlı diye kan şerbeti yudumluyorum Elimde de bir sigara dumanında bin bir hayal katıyorum Ciğerlerime her çektikçe Sen doluyorsun içime Dolanma hücrelerimde Beni bana bırak dokunma günceme Yaşam savaşım sürerken bu makinede Çekin yaşam fişimi Ölüme boyun eğdim kıyın gençliğime Vasiyetimdir bilin isimsiz olsun mezarım Kimseler gelmesin Ahirimde sükunet hakim olsun her bir yanıma Beni benliğimde bırakın Dokunmayın kimliksizliğime Vasiyetimdir unutmayın olur mu bir kez istediğim olsun o da ebediyette Cenazemde çok insan olsun kalabalıklarda bulayım yalnızlığımı son yolculuğumda Ben gökyüzü semalarından öldüğü kestiremediğim anlarda Ne oluyor şaşkınlığıyla düşünürken arş-ı semada Atın toprakları üzerime usulca O vefasızımı yanaştırmayın yanıma Son yolculuğum huzurlu olsun göstermeyin yüzümü ona Yüzünü bana Tahtalarımı dizerken dikkat edin basmayın toprağıma Birazdan öldüğümü anlayacağım başım çarpınca Ve o an beni bana bırakın toprağımla Geldiğim toprağa saf doğduğum gibi dönemesem bile Bir fatiha okuyun ardımdan ama Ağlamayın sakın ha…