BRÜKSEL (ANKA)- Belçika'da aşırı milliyetçi Vlaams Belang partisinden Anvers Belediye Meclisi Üyesi olan Bart Debie, polis komiserliği yaptığı dönemde bir Türk ailesine şiddet uyguladığı için 3 yıl hapse mahkum edildi. Partisi Debie'ye sahip çıktı. Bart Debie, komiser olduğu 2003 yılında, Türk kökenli Uludoğan ailesinin sorgulanması sırasında şiddet kullandığı için 3 yıl hapse mahkum edildi ancak Debie'nin hapis cezası ertelendi. Başka ev aramalarında ve sorgulamalarda da kuralları ihlal ederek şiddet kullandığı belirlenen Debie, ırkçılık suçlamasından ise beraat etti. Ceza ertelendi partisi sahip çıktı Belçika'da Türkçe yayınlanan Binfikir gazetesinin haberine göre eski bir komiser olan Debie davanın tarafları olan Uludoğan ailesinin 5 üyesine 7 bin 500 Euro tazminat ödeyecek. Eski komiser karara karşı temyize başvururken, davada ikinci sanık olan Debie'nin eski meslektaşı Allan Mens ise serbest bırakıldı. Vlaams Belang partisinin önde gelen isimlerinden Filip Dewinter, Debie'nin cezasının mahkeme tarafından kesinleşmiş olmasına karşın Bart Debie'yi desteklemeye devam edeceklerini açıkladı. Ne olmuştu? 2003 yılında sokakta alkollü bir grup, Türk kökenli Bilen Uludoğan'a saldırmış, Uludoğan da polise durumu bildirmişti. Kardeşi ve damatlarıyla kendilerine saldıran alkollü kişileri yakalayıp polise teslim etmek için izleyen aile üyeleri polis tarafından hırçınlık ve kavga çıkarmakla suçlanmıştı. Polislerce ilk olarak olay yerinde darp edilen Türkler, daha sonra polis bürosuna götürülmüş, burada da komiser Bart Debie tarafından dövülmeye devam edilmişti. Belçika'da yayınlanan habere göre, 1999-2003 yılları arasında ırkçıların kalesi olarak bilinen Anvers'te Bart Debie'nin polis komiserliği sırasında benzeri olayların sıklıkla yaşandığı ortaya çıktı.
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Zeki Sezer'in Basın Danışmanı İsmail Aşçıoğlu, geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Kaza anı güvenlik kameraları tarafından götüntülendi. Aşçıoğlu'na çarpıp kaçan otomobil polis ekipleri tarafından park edilmiş halde bulunurken, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, kazayı kendisinin görmediğini, ancak çarpıp kaçan aracın çok süratli olduğunu öğrendiklerini belirtti. Edinilen bilgiye göre DSP Genel Başkanı Zeki Sezer'in Basın Danışmanı İsmail Aşçıoğlu (54), Kanal Türk Televizyonu'nda yayınlanan 'Konuş Bakalım' programına katılan DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ile birlikte akşam saatlerinde Kanal Türk Televizyonu'nun Ankara Bürosu'na geldi. Programın sona ermesinin ardından Zeki Sezer ile birlikte binadan ayrılan İsmail Aşçıoğlu televizyonun bulunduğu Cinnah Caddesi'nde yolun karşısına geçmek istediği sırada, sürücüsü henüz belirlenemeyen 06 ZE 329 plakalı otomobil kendisine çarptı. Kaza sonrası otomobil hızla olay yerinden uzaklaşırken, kanlar içinde yere yığılan Aşçıoğlu, olay yerinde hayatını kaybetti.
İstanbul AA- Şişli Belediye Başkanı Sarıgül, yağış azlığı nedeniyle İstanbul'un ciddi bir susuzluk tehdidiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Şişli Belediyesinin su israfını önlemek amacıyla düzenlediği ''Damlaya Damlaya Çöl Olur'' kampanyasının tanıtım toplantısı Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapıldı. Toplantıda konuşan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, su israfına dikkat çekerek, şöyle konuştu: ''Bu yıl geçirdiğimiz son derece kurak ve yağışsız sonbahar, yağışsız bir kış ve içinde bulunduğumuz yağışsız bahar ayları İstanbul ve çevresini ciddi bir susuzluk tehdidiyle karşı karşıya bıraktı. İlk önce bunun da geçici bir mevsim durumu olduğunu sanıyorduk. Ancak bilimsel veriler durumun küresel olduğunu gösteriyor.'' Su israfını önleme amaçlı kampanyayı İstanbul ilindeki bütün okullara yayacaklarını söyleyen Sarıgül, ABD Başkan adayı Al Gore'un bu konudaki çalışmalarını kıskandığını, bunu bir Türkün yapmasını arzuladığını belirtti.
Irak Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı Mesut Barazani, Türkiye'nin Kerkük sorununa karşımasına izin vermeyeceklerini, bunun olması durumunda Kuzey Irak Kürtlerinin Diyarbakır'a karışacaklarını söyledi. Türkiye'nin askeri ve diplomasi gücünden korkmadığını söyleyen Barazani, Kerkük'ün Kürt kimliğine sahip olduğunu ve Irak Kürdistanı'nın ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia etti. Barazani, El Arabiya Televizyonu'nda yayınlanan röportajında "Türkiye'de 30 milyon Kürt var. Biz onların içişlerine karışmıyoruz. Ancak Türkiye'nin Kerkük sorununa karışması durumunda biz de Diyarbakır ve diğer kentlerin içişlerine karışacağız. Ben durumun bu noktaya gelmesini istemiyorum. Ancak Türkler, Kerkük sorununa karışma konusunda ısrar ederlerse, bütün sonuçlarına katlanarak, onların programlarını engellemeye çalışacam.Türkiye hangi hakla Kerkük'e karışacak?" dedi. Türkiye, İran ve Suriye'de yaşayan kürtlerle ilgili olarak Barazani, "Kürt milletinin bağımsız bir devlete sahip olması, meşru bir haktır. Bu ülkelerde yaşayan Kürtlerin zorunlu kalmamaları durumunda şiddetten uzak durmaları gerekir. Kürtlerin bağımsızlık beklentilerine karşı gelinmesi, söz konusu ülkelerdeki Kürtlere karşı düşmanca bir tavır sayılır" diye konuştu.
Bitlis il merkezi ile Hizan ilçesi arasındaki Çeltikli bölgesinde güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada 2 askerin şehit olduğu bildirildi. Bölgeye takviye askeri birlikler gönderildiği, çatışmaların sürdüğü kaydedildi. Edinilen bilgiye göre, İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin, Bitlis'e 20 kilometre uzaklıktaki Çeltikli kırsalında yaptığı arazi arama tarama faaliyetleri sırasında, terör örgütü PKK mensuplarının önceden araziye döşenmiş olan bir mayın patladı. Patlamada Asteğmen Sertaç Uzun ile Uzman Çavuş Hakan Han şehit oldu. Cenazeleri helikopterle Tatvan ilçesine getirilen şehitler için bir tören düzenleneceği bildirildi. İHA
ANKARA (İHA) - Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) yapılan açıklamada, İnzar Dergisi'nin Meclis'te özel olarak dağıtıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığı bildirildi. TBMM İletişim Daire Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, bugünkü bazı basın organlarında İnzar adlı derginin TBMM'de dağıtıldığına ilişkin haberlere yer verildiği bildirildi. Söz konusu derginin TBMM'de özel olarak dağıtılmadığı kaydedilen açıklamada, yayının, TBMM'ye poşet içinde kapalı olarak ve milletvekillerinin isimlerine postayla geldiği ifade edildi. HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ VAR Anayasa hükümlerine göre kapalı olarak gönderilen yayınların paketinin açılarak içeriğine bakılması gibi bir uygulamanın yapılamayacağının açık olduğu vurgulanan açıklamada, haberleşme özgürlüğünün Anayasa'nın 22. maddesinde 'Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Haberleşme engellenemez, gizliliğine dokunulamaz' ifadesiyle açıkça tanımlandığı ve güvence altına alındığı belirtildi. Açıklamada, "Söz konusu dergi, posta yoluyla milletvekillerine ulaştırılmıştır. TBMM'de özel olarak dağıtıldığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. TBMM yönetiminin posta aracılığıyla gelen yayınlara herhangi bir müdahalesi Anayasa gereği söz konusu olamayacağı gibi sorumluluğu da bulunmamaktadır" ifadelerine yer verildi.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, basında hakkında çıkan haberlerle ilgili olarak “Gazetecilerin bildiği iki laf var; ‘Atilla pot’ ve ‘Atilla gaf’. Halbuki ben onlara zekamdan zekat veriyorum. İnşallah bu da onlara yeter” dedi. İSTANBUL - Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Bakan Koç, Turizm Yatırımcıları Derneğinin 9. Olağan Genel Kurul Toplantısına katıldı. Bakan Koç, turizmde yılın ilk aylarında aldıkları rakamların da umut verici olduğunu ifade ederek, önümüzdeki sezon için iyimser olduklarını söyledi. Koç, turizmde yol ve konaklamanın önemine işaret ederek, yolu devletin yaptığını, konaklama tesislerinin de turizm yatırımcıları tarafından yapılması gerektiğini söyledi.Turizmi yurt geneline yaymaya ve çeşitlendirmeye çalıştıklarını anlatan Bakan Koç, Karadeniz bölgesinde 5 yıldızlı otel eksikliği bulunduğunu ve buraya da yakın zamanda 4 tane 5 yıldızlı otel inşaatına başlanılacağını bildirdi. Koç, Turizm Master Planını hazırladıklarını ve kültür eserlerinin envanterini çıkardıklarını, bu kapsamda 21 bin höyük ve 3 bin antik kent tespit ettiklerini kaydetti. İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti hazırlıkları kapsamında özel bir yasa çıkartacaklarını belirten Koç, İstanbul’a büyük bir havalimanı kazandırmaya çalıştıklarını da söyledi. Öte yandan, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, son günlerde hakkında medya organlarında çıkan haberlerle ilgili olarak ise “Gazetecilerin bildiği iki laf var; ‘Atilla pot’ ve ‘Atilla gaf’. Halbuki ben onlara zekamdan zekat veriyorum. İnşallah bu da onlara yeter” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 19 yıl önce yapımına başlanan Karadeniz Sahil Yolu'nun resmi açılışını yaptı. Türkiye'nin 3 bin 820 metrelik en uzun tünelinin bulunduğu Ordu'nun Perşembe ilçesindeki törende konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "16 yılda yüzde 40, 4 yılda yüzde 60, işte bizim farkımız Karadeniz Sahil Yolu'nda bir kez daha tescil edildi" dedi. Başbakan Erdoğan, Karadeniz Sahil Yolu'nu İstanbul'un 3. köprüsü ile de birleştirerek Avrupa'yla buluşturacaklarını belirtti. Açılışı "Tarihi bir gün" olarak niteleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Çünkü bugün Karadenizliler'le birlikte milletimiz en büyük özlemlerinden birine daha kavuştu. Bu proje sadece Karadeniz Bölgesi'nin değil 81 vilayetimizin yarım asırlık bir özlemiydi. Rüyalar gerçek oluyor. Özlemler sona eriyor. 1960'lı yıllardan önce belirlenen bu güzergahta Karadeniz'in ihtiyacına cevap verecek yolun yapılması tartışıldı. 34 hükümet geçti. 1987'de ilk ihale yapıldı ve ilk kazma vuruldu. O günden bugüne tam 12 hükümet daha geçti. Bizim dönemimize kadar. Biz olmasak, aynı tempoyla yürüse bu yolun tamamlanması için 24 yıl daha gerekiyordu. Bu yolun açılışı en iyimser tahminle 2024'te ancak yapılırdı. Karadeniz Sahil Yolu'nda 16 yılda 220 kilometrelik mesafe alınabilmiş. Biz ise sadece 4 yılda 316 kilometre yol yapmışız. Ağırlıklı bölüm, gerek tüneller, viyadüklü geçişler de bu 4 yılın içine sıkıştırıldı" diye konuştu. Bugün Türkiye'nin istikrara kavuştuğunu, ekonomik ve sosyal kalkınma yolunda atılımların gerçekleştiğini anlatan Başbakan Erdoğan, "30-40 yıldır baş edilemeyen enflasyonun dizginlenmesi, yüksek faiz ateşinin söndürülmesi gibi. Yüksek faiz tabii felaket olarak kabul ediliyordu, parası olanlar para kazanıyordu. Yüzde 62.7 olan bileşik faizi, yüzde 19.3'e düşürdük. Ekonomik krizi, bol sıfırlı parayı tedavülden kaldırdık. Türkiye'yi şantiyeye çevirdik. Bütün yolları eş zamanlı açmaya başladık. Bu yol TC tarihinin gerçekleştirdiği en büyük projelerinden, kalkınma hamlelerinden biridir" diye konuştu. Yol sayesinde Karadeniz Bölgesi'nin büyük bir ekonomik cazibe merkezi olacağını ifade eden Erdoğan, "Milyonlarca vatandaşımız bu yol sayesinde zengin ve güzel bir ülkede yaşadıklarını anlayacaklar. Turizmin gelişmesinde en önemli unsurlardan biri ulaşım. Bu yol Karadeniz Bölgesi'nin de Akdeniz gibi eşsiz bir turizm merkezi haline gelmesine vesile olacak" şeklinde konuştu. Yeni bir hedeflerine daha açıklayan Başbakan Erdoğan, "İnşallah bu Karadeniz Sahil Yolu İstanbul'un 3. köprüsüyle de bütünleşecek ve onunla kalmayacak Avrupa'yla buluşacak. Bu bir hedeftir. İnşallah adımını da bundan sonraki dönemde kazmasını vuracak ve böylece bu yolculuğumuzla birlikte dünyanın en uzun sahil yoluna Türkiye kavuşacaktır. Samsun'dan Sarp'a uzanan duble yol 542.5 kilometre. Bu yolla sadece 6 ilimiz huzura ermiyor, Türkiye-Avrasya bağlantısını kuruyor. Buna bizden önceki 34 hükümet muvaffak olamadı. Bu yolun açılışı 14 yıllık Bolu tünelini açtığımız gibi bize nasip oldu. Kördüğüm haline gelen Antalya-Alanya yolunu da biz açtık. Bakü-Tiflis-Ceyhan projesini proje olmaktan çıkarıp gerçekleştirdik. Yolu ve suyu olmayan köyleri kalkındırıyoruz. Birçok havaalanını süratle inşa ettik. Türkiye'yi adaletle kalkındırmak bize nasip oldu. Bu aşk, sevda meselesi, laf üretmekle değil, gece gündüz çalışarak oluyor" ifadelerini kullandı. Cumhuriyet tarihi boyunca 4 bin 326 kilometre olan duble yol yapılırken, kendilerinin 6 bin 355 kilometre yol yaptığını açıklayan Erdoğan, hedeflerinin 15 bin kilometre olduğunu tekrarladı. Ülkenin nereden nereye geldiğini görmek isteyenlerin Türkiye'nin yollarını görmelerini isteyen Başbakan Erdoğan, KÖYDES, BELDES projeleriyle de köy ve beldelerin yol ve su sorunlarının çözüldüğünü dile getirdi. "Karadeniz'in fındığı da çayı da, Akdeniz'in narenciyesi, Malatya'nın kayısısı, doğunun hayvancılığı da, Ege'nin zeytini de bizim sorunumuzdur, bu böyle bilinmeli" diyen Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi: "Ülkemizi bir bütün olarak sahiplenmezsek, vatandaşımızı bir bütün olarak sahiplenmiş olamayız. Karadeniz'in en büyük rüyasını gerçekleştirirken, aynı zamanda bölgenin her yanının dirilişinin de heyecanını yaşıyoruz. Açılışını yaptığımız bu yollarla özellikle turizm ve ticaret merkezlerine havaalanlarına büyük bir canlılık geldiğini göreceksiniz. Bundan sonra Karadeniz şeridindeki şehirlerimizde otellerin inşalarını göreceksiniz, yaylaların canlandığını göreceksiniz. Buralarda sadece turizm yatırımları değil, bunun yanında büyük çoğunluğu teşvik kapsamında olan Karadeniz illerinde yatırımların süratle arttığını da göreceksiniz. 16 yılda yüzde 40, 4 yılda yüzde 60, işte bizim farkımız Karadeniz Sahil Yolu'nda bir kez daha tescil edildi". Karadeniz Sahil Yolu'nun proje bedelinin 6 milyar 543 milyon YTL olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bildiğiniz gibi ilk ihale merhum Özal zamanında 1987'de Çarşıbaşı-Araklı-Trabzon kısmı için yapıldı. 2002 yılına kadar 2 milyar YTL harcama yapıldı. Biz 3 milyar 551 milyon YTL harcadık. Toplam açılan yol şu anda 535.5 kilometre. Sadece devam eden Araklı, İnebolu, Terme var. Bunun dışında tamamen bitmiş durumda. Ünye geçişinin 13.5 kilometrelik kısmını Mayıs'ta temelini atacak ve kısa sürede bitireceğiz. 1987'den bugüne 18 ihale yapıldı ve bugün artık resmi açılışı özellikle Perşembe-Bolaman tünelleri sebebiyle bugün yapıyoruz" açıklamasında bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, müteahhitlerin icabında borçlanarak verilen sözü aynen yerine getirdiğine dikkat çekerek, "Şimdi biz onlara borçlanıyoruz. onlar bizden ciddi manada alacaklı konuma geçiyorlar. Biz 1 yıl sonra alacaklarını ödüyoruz. Şimdi kalan sizden biraz peyzaj istedik" dedi. Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak da şunları kaydetti: "Bir Türk vatandaşı, Karadenizli olarak bugün bir rüyanın gerçek olduğunu görüyoruz. Yıllar süren çileden sonra vuslata erilen gündür. Dünyada eşine az rastlanır bir yolu yaptık. Refah ve mutluluk yürüyüşünde milattır. Karadeniz'e AK bir gerdanlık takmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Atatürk'ün 'Benden iki talep yol ve okul'dur demiştir. Başbakanımız 'Yol medeniyettir' diyerek rekorlar kırdı. 4.5 yıldır Türkiye şantiye halinde. Her insan hizmete layıktır. Biz tüm cumhuriyet tarihinde yapılan dan daha fazla duble yol yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz geldik yol hasretini vuslata çevirdik. Bu Başbakanımızın her dönemde buraya verdiği önemin sonucu oldu. Yol yapılırken güzellikleri koruduk. Kıyıları koruduk. Yeşil dokuyu bozmadık. Karadeniz'in hırçın dalgalarına dayanabilecek yol inşa ettik". Karayolları Genel Müdürü M. Cahit Turhan da 19 yıl süren Karadeniz Sahil Yolu yapımının son 4.5 yılda fiziki olarak yüzde 60, parasal olarak yüzde 65'ini sağlayan AK Parti iktidarına teşekkür etti. Daha sonra Başbakan Erdoğan, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Beşir Atalay, Ordu Valisi Said Vakkas Gözlügöl tarafından birlikte butona basılarak Karadeniz Sahil Yolu'nun resmi açılışı gerçekleştirildi.
Amerikan eski Genelkurmay Başkanı Richard Myers, Türk ordusunun Kuzey Irak'a girmesi durumunda, Amerikan kuvvetleri ile karşı karşıya gelebileceğini söyledi. ABD'nin bir önceki Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Richard Myers, Irak'taki esas savaşın Bağdat ve diğer bölgelerdesaldırılar düzenleyen aşırı unsurlara karşı verilmesinden dolayı, terör örgütü PKK ile mücadelenin yüksek öncelik taşımadığını ve kolay olmadığını söyledi. Myers, Amerika'nın Sesi'ne verdiği demeçte, Türkiye'nin kuzey Irak'a müdahale etmesi durumunda "dost kuvvetlerin karşı karşıya gelebileceğini" de kaydetti. Irak savaşını da kapsayan 2001-2005 yılları döneminde Genelkurmay Başkanı olan Myers, Irak'taki Amerikan kuvvetlerinin neden terör örgütü PKK sorununa askeri çözüm bulmadığı yönündeki soruyu söyle yanıtladı: "Zorluklardan biri, PKK'nın çok küçük olması ve dağlık bir bölgede faaliyet göstermesi, dolayısıyla peşlerinden gitmek kolay değil. Bir diğer zorluk daIrak'ın egemen bir devlet olması. Açık konuşmak gerekirse, Irak'taki öncelikler farklı. PKK, bu önceliklerden biri değil. Oradaki öncelik, Bağdat ve diğer bölgelerde saldırı düzenleyen aşırı unsurlar. İşte bu nedenlerden dolayı, PKK ile mücadele kolay değil." Myers, Türk ordusunun kuzey Irak'a olası müdahalesi konusundaki görüşü sorulduğunda da şu yanıtı verdi: "Irak'a girerlerse, benim korkum, iki dost kuvvetin yanlışlıkla karşı karşıya gelmesi. Amerikan veya Irak birliklerinin Türk birlikleriyle karşılaşmaları. Biliyorsunuz, birkaç yıl önce çok kötü bir olay olmuştu. Neyse ki o olayda kimse yaralanmadı. Ancak sınır ötesi operasyon düzenlendiği takdirde bu gibi olaylar beni kaygılandırır. Tabii, bunun yanında Türk vatandaşları PKK tarafından öldürülüyor. PKK bir terör örgütü. Bütün dünya bunu kabul ediyor. Irak'taki Kürtliderleri de bunu kabul ediyor. Benim umudum, ister Amerikan kuvvetleri, isterse başka güçler tarafından bu sorunun çözülmesi."
Türkiye Atom Enerji Kurumu (TAEK) Başkanı Okay Çakıroğlu, Türkiye'deki uranyum rezervinin 9.5 bin ton olduğunu ve bunun büyük ölçekli bir nükleer enerji projesini destekleyecek düzeyde olmadığını vurguladı. TEAK Başkanı Okay Çakıroğlu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) aylık yayın organı olan "İşveren Dergisi"ne, nükleer enerji konusunda değerlendirmelerde bulundu. Nükleer enerjinin kaynak çeşitliliği yaratarak enerji üretiminde dışa bağımlılığın azaltılacağını söyleyen Çakıroğlu, bunun enerji üretimden kaynaklanan çevre zararlarının azaltılmasında önemli rol oynayacağını dile getirdi. Nükleer güç santrallerinin iyi planlanmış kapsamlı programlar dahilinde kurulmaları gerektiğini kaydeden Çakıroğlu, bunun sağlanabilmesi için teknolojinin yerelleştirilmesi ve kapsamlı teknoloji transferi yapılması gerektiğine işaret etti. Çakıroğlu, nükleer enerji santrallerinden üretilen elektrik maliyetinin üçte birini yatırım maliyetinin oluşturduğunu kaydederek, santral birleşenlerinin yerli enerji üretiminde dışa bağımlılığın azaltılması açısından önemli olduğunu vurguladı. “TÜRKİYE'DEKİ URANYUM YETERSİZ” Enerji arz güvenliği açısından nükleer yakıt temininin önemine işaret eden Çakıroğlu, Türkiye'deki uranyum rezervinin 9.5 bin ton civarında olduğunu söyledi. Çakıroğlu, söz konusu miktarın büyük ölçekli bir nükleer enerji projesini destekleyecek düzeyde olmadığını fakat Türkiye'deki uranyum arama çalışmalarının hızla devam ettiğini kaydetti. Dünyada pek çok ülkenin uranyum ürettiğini vurgulayan Çakıroğlu, nükleer santrallerin kullandığı yakıtın ucuz olduğunu ve hacim bakımından da az yer tuttuğunu ifade etti. Çakıroğlu, nükleer enerji yakıtının bu özelliğiyle kolayca depolanabildiğini söyledi. “HER ENERJİ ÜRETİMİ RİSKLİDİR” Çakıroğlu, her enerji üretim tesisinin insan ve çevre için risk taşıdığını ifade etti. Önemli olanın enerji üretiminde riski en alt düzeye indirmek ve kontrol altına almak olduğunu söyleyen Çakıroğlu, önem verilmesi gerekenin çevreye salınan emisyonlar olduğunu belirtti. Çakıroğlu, fosil yakıtların da yerel, bölgesel ve küresel etkilerinin çevreye kalıcı zararlar verebileceğini kaydetti. Yenilebilir enerji kaynaklarının da çevreye olumsuz etkileri olduğunu anlatan Çakıroğlu, nükleer enerji üretiminde nükleer güvenlik ve radyasyondan koruma gereklerine uygun hareket edildiği zaman küresel anlamda zararlı etki yaratmayacağını savundu. Nükleer enerjinin çevreye ve insana olan etkilerinin sınırlı olduğunu söyleyen Çakıroğlu, nükleer santrallerin güvenliği konusunda endişe duyulmaması gerektiğini, güvenlik önlemlerinin “Derinliğine Savunma Stratejisi” çerçevesinde alındığını ifade etti. Çakıroğlu, nükleer santrallerde alınan güvenlik önlemlerinde, meydana gelme olasılığı düşük kazaların dahi göz önüne alındığını kaydetti. Çakıroğlu, nükleer santral güvenlik sistemlerinin deprem, sel, fırtına, uçak çarpması gibi olaylara karşısında tesisi güvende tutacağını bildirdi. ANKA
Mersin'de, tartıştığı 17 yaşındaki kızının 3. kattan atladığını gören anne, kızının öldüğünü düşünerek kendisi de peşinden atladı. Olayda, kafasının üzerine çakılan anne ölürken, ayağı kırılan kızı ise yaralı kurtuldu. Olay, Prireis Mahallesi 1112. Sokak Gülhan Apartmanı'nda meydana geldi. İddiaya göre, daha önce de aralarında sık sık tartışmaların yaşandığı annesi ile henüz bilinmeyen bir nedenle dün gece yeniden tartışan 17 yaşındaki F.G. (Fatma Gençaslan), bunalıma girerek 3. kattaki dairenin balkonundan aşağı atladı. Kızının peşinden koşmasına rağmen atlamasına engel olamayan anne S.G. (Semra Gençaslan-46), kızını yerde kıvranırken görünce çılgına döndü. Çığlıklar atarak bir süre yukardan kızını izleyen anne, sağlık görevlilerinin yerde acılar içinde kıvranan kızına müdahale ettiği sırada o da aynı yerden kendini boşluğa bıraktı. Düşerken alt kattaki balkon demirine çarpan ve başının üzerine yere çakılan anne, ağır yaralandı. Olay yerine yaralı kız için giden sağlık görevlileri, annenin durumunun daha ağır olduğunu görünce kızı bırakıp anneye yöneldi. Ancak S.G., yapılan tüm müdahalelere rağmen yolda hayatını kaybetti. İntihara teşebbüs eden genç kız ise, çağrılan ikinci bir ambulansla Mersin Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ayakları kırılan genç kız, hastanede tedavi altına alındı. 112 Acil Servis doktoru Zeki Tantoğlu, ihbarı alır almaz olay yerine gittiklerini belirterek, "Yerde yaralı yatan genç kıza müdahale etmek istedik. Ancak annesi, yukardan aşağı sarkarak çığlıklar atmaya başladı. Sanırım kızının öldüğünü düşündü. Gözlerimizin önünde o da kendini aşağı attı. Annenin durumu daha ağır olunca kızı bırakıp anneyi aldık" dedi. Polis, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü belirtti. İHA
Türkiye'nin en büyük 20 oteli belirlendi. Buna göre, Aydın'ın Kuşadası ilçesi ile İzmir'in Selçuk ilçesi arasında yer alan Pamucak mevkiindeki Aqua Fantasy Club, 3 bin 500 yatak kapasitesiyle Türkiye'nin en büyük oteli olarak belirlendi. Türkiye'nin en büyük oteli olan Aqua Fantasy Club'ün ardından 3 bin 200 yatak kapasitesiyle Side'deki Pegasos Resort ikinci, 2 bin 270'lük kapasiteyle Fethiye'deki Lykia World üçüncü, 2 bin 628 yatak kapasitesiyle de Alanya'daki Majesty Oasis Resort dördüncü sırada yer aldı. Turizm haberciliği yapan Gizlenmiş İçerikGörmek İçin Foruma Giriş Yapınız. ! isimli internet sitesinin araştırmasına göre, beşinci sırada bulunan Manavgat'taki Silence Beach'in 2 bin 515, altıncı sıradaki Kristal Grubu'na ait Side'deki Crystal Ardisia'nın ise 2 bin 400 yatak kapasitesi bulunuyor. En büyük oteller sıralamasının yedinci ve sekizinci basamağında MNG bünyesinde hizmet veren, WOW Topkapı ile WOW Kremlin otelleri var. 9. sıradaki bin 986 yatak kapasiteli Kuşadası Pine Bay Tatil Köyü'nü ise 10. sırada bulunan bin 700 yatak kapasiteli Antalya'daki Limra Hotel'i izliyor. Türkiye'nin en büyük oteli Aqua Fantasy, 52 yıl önce Büyük Dersane ile eğitim yaşamına Ankara'da atılan Büyük A.Ş.'nin bir yatırımı. Doğay Ailesi'ne ait şirketlerin Yönetim Kurulu Başkanlığını Rumi Doğay yürütüyor. Büyük A.Ş, 8 yıl önce Pamucak'ta Aqua Fantasy otel ve su parkı yatırımını yaptı. Önce, Türkiye'nin bir numaralı su parkı olarak adlandırılan Aqua Fantasy Su Parkı hizmete girdi. Ardından otel yatırımına hız verildi ve aynı yerde, turizm tahsisli iki parsel üzerinde, 3 bin 500 yatak kapasiteli Aqua Fantasy Hotel inşaa edildi. İHA
Eskişehir'in Alpu ilçesinde bir genç, kendisinden içki almasını isteyen babasını 8 yerinden bıçaklayarak ağır yaraladı. İddiaya göre, olay Fatih Mahallesi Bahçe Sokağı'nda meydana geldi. Alkollü olduğu öne sürülen Selahattin T. (44), çalıştığı işyerinden haftalığını alıp eve gelen oğlu S.T.'den (19) kendisine içki almasını istedi. İçki almayacağını söyleyen S.T, bunun üzerine gittiği bakkaldan gıda maddeleri alıp evine geri döndü. Oğlunun içki almamasına sinirlenen Selahattin T, evladının aldığı gıdaları çöpe atacağını söyleyince tartışma çıktı. S.T, tartışma sonucu babasını 8 yerinden bıçakladı. Ağır yaralanan Selahattin T, 112 Acil Servis ambulansıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Yoğun Bakım Servisi'nde tedavi altına alınan şahsın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Polis, sürekli içki içtiği iddia edilen babasını bıçakladığı ileri sürülen S.T.'yi gözaltına aldı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. İHA
Şırnak'ta teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda 1 jandarma uzman çavuş, 1 er ve 1 korucu şehit oldu. Şırnak Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, dün Bestler Dereler bölgesinde güvenlik güçlerince gerçekleştirilen operasyonlar sırasında bir grup terör örgütü mensubu ile karşılaşıldığı, ateş açılması sonucu Jandarma Uzman Çavuş Muhterem Yağbasan'ın şehit olduğu kaydedildi. Ayrıca, dün Küpeli Dağı bölgesinde de güvenlik güçlerince düzenlenen operasyonlar sırasında bir grup terör örgütü mensubu ile karşılaşıldığı, çatışma sonucu Piyade Komando Er Şeref Bulut ile geçici köy korucusu Metin Kaya'nın şehit olduğu bildirildi. AA
Pegasus Havayolları'nın Diyarbakır İstanbul seferini yapan Boeing 737-800 tipi uçağı kaçırıldı. 175 yolcusu bulunan uçağın Ankara Esenboğa Havalimanı'na iniş yaptığı öğrenildi.Uçağı kaçırmaya çalışanın bayan olduğu ve üzerimde el bombası var diyerek uçağın İran'a gitmesini istediği öğrenildi.