Siyah-Beyaz film gibi biraz

Konu, 'BEŞİKTAŞ' kısmında sevilir tarafından paylaşıldı.

  1. sevilir
    Offline

    sevilir Kıdemli Üye Üye

    Kayıt:
    27 Ağustos 2008
    Mesajlar:
    445
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    adıyaman
    Amerika'nın arka sokaklarından çıktı, sayısız kavgaya karıştı. Daha 17'sinde demir parmaklıklarla tanıştı, ama hiç yılmadı. 21 yaşında NBA'ye adım attı; basketboluyla ve de sözleriyle ortalığı karıştırdı. Guti ve Quaresma tamam, ama bu çok özel bir adam...

    7 Temmuz 1975’te ABD’nin Virginia Eyaleti’nde dünyaya gelen Iverson doğduğunda, annesi Ann henüz 15 yaşındaydı. Daha sonra ortaya çıkacak babası Allen Broughton, annesi hamileyken kendisini yalnız bırakmıştı. Ailesi oldukça fakir olan yıldız basketbolcu, tam anlamıyla Amerika’nın arka sokaklarında büyüdü. Çocukluğunda da sporda çok başarılıydı. Asıl sevdası Amerikan futboluydu. 9 yaşında da basketbolla tanıştı. Ancak iki oyundan da vazgeçmedi. Bethel Lisesi’ni hem potada hem de futbolda şampiyon yapıp, her iki dalda da yılın en iyi oyuncusu unvanını aldı.
    Irkçılıkla karşılaştı
    14 Şubat 1993’te ise işler Iverson için daha da karıştı. Çete lideri olduğu iddia edilen Iverson, arkadaşlarıyla bir bowling salonunda şampiyonluğu kutlarken, bir başka grupla ağız dalaşana girip kavgaya karıştı. Iverson’ın, diğer grupta bulunan bir kızın kafasına sandalye ile vurduğu (Kamera kayıtlarında böyle bir şeye rastlanmamıştı!) öne sürülmüştü. Kavganın siyahlar ve beyazlar arasında olması, işin şeklini de değiştirdi ve ırkçılık işin içerisine girdi. Olayda tutuklanan 4 kişi de siyahtı. Davanın ‘beyaz’ yargıcı diğer grubun içindeki bir mağdurun yakını olması sebebiyle, suçsuz İverson’a da 5 yıl hapis cezası vermişti. Neyse ki Virginia Valisi ve sivil toplum örgütlerinin de olaya karışmasıyla Iverson 4.5 ayın ardından tahliye oldu. Ama henüz 17 yaşındayken, haksız yere cezaevi ile tanışmıştı.
    Üniversiteye almadılar
    Tabii ki siciline işlenen bu durum, onun üniversiteye girişinde de sorun oldu. Birçok kolej, olaylardan dolayı ona kapılarını kapatmıştı. Sonunda Georgetown Üniversitesi Iverson’ı kabul etti. Buradaki coachu John Thompson da, ‘The Answer’ için sadece bir antrenör değil aynı zamanda bir yol gösterici konumunda olacaktı. Buradaki başarılı oyununa rağmen, özellikle deplasman maçlarında geçmişi ile ilgili çirkin pankartlar ve tezahüratlarla da karşılaştı. Ailesinin de maddi açıdan yaşadığı durum ve kız kardeşinin hastalığını gözönüne alarak, Thompson’ın da yardımıyla 1996’da NBA’e adım attı. Halen NBA’de yıldız statüsünde olan Kobe Bryant, Steve Nash, Peja Stojakovic, Ray Allen gibi isimlerin önünde 1. sırada, Philadelphia 76ers tarafından draft edildi.
    2001’de en iyi oldu
    Philadelphia, Iverson için büyük başarıların kazanılacağı ve en iyiler arasına adını altın harflerle yazdıracağı yerdi. Buradaki ilk döneminde 1996’dan, 2006’ya kadar forma giydi. Bu süre içinde Yılın Çaylağı (1997) ve 11 kez All-Star (2000-2010 arasında) olurken, 2 All-Star’da ise MVP (2001, 2005) seçildi. 4 kez NBA’in en skorer oyuncusu (1999, 2001, 2002, 2005), 3 kez NBA’de Yılın Takımı’nın oyuncusu (1999, 2001, 2005) olan AI, 2001’de ise NBA’de MVP ödülüne layık görüldü.
    Özel hayatı fırtınalı...
    Aynı yıl lise aşkı Tawanna ile evlendi. Ve bu beraberlikten de 5 çocukları oldu. Ancak bu beraberliğinde de eşini silahla tehdit ederek evden kovması gibi olaylar da yaşadı. Disipline daima önem veren Larry Brown’la arası ise tam anlamıyla hiçbir zaman iyi olmadı. Ancak ikisi de takımın Play-Offlar’da LA Lakers’la final oynamasında büyük pay sahibiydiler. Iverson, 2000-2001’de normal sezonu 71 maçta, 42 dakika ortalama ile oynayarak 31.1 sayı ile tamamladı. Play-Off’ta ise 22 karşılaşmanın tamamında sahaya çıkıp, 46.2 dakika ortalamayla maç başına 32.9 sayı üretti. Doğu Konferansı’nda sırasıyla Reggie Miller’lı Indiana Pacers’ı, Vince Carter’lı Toronto Raptors’ı ve ardından da Ray Allen’lı Milwaukee Bucks’ı devirip, Shaq ve Kobe’li Lakers’ın karşısına çıktı. 2’ye karşı tek olan Iverson’lı Philadelphia, rakibine 4-1 yenilerek final serisini kaybetti.
    ..Ve düşüş dönemi başladı
    2002 NBA Play-Off’unda ilk turda elenen ekipte coach Brown, Iverson’ı idmanları kaçırdığı için sert bir şekilde eleştirdi. 2003’te ise Mehmet Okur’lu Detroit Pistons’a boyun eğdiler ve Brown da takımdan ayrıldı. Yerine gelen Chris Ford ve sonrasında Jim O’Brein’la da anlaşamayan Iverson, Mourice Cheeks döneminde 2006’da ait olduğu yerden ayrıldı.. Ve Denver Nuggets’a takas edildi. Burada 2 sezon kaldıktan sonra Detroit Pistons ve ardından Memphis Grizzlies’e geçti. Memphis’te benchten gelerek sadece 3 maça çıkınca, sözleşmesini karşılıklı olarak fesh etti. Son bir ümit, 2010’da tekrar yuvasına yani Philadelphia’ya dönen Iverson, 22 Şubat’ta 4 yaşındaki kızının sağlık problemleri nedeniyle 5 maç kaçırdı. Bir de buna eşi Tawanna’nın açtığı boşanma davası eklenince, büyük bir çöküntü yaşadı. Aynı dönemde alkol ve kumar bağımlılığına kapıldı, bazı kumarhanelere girişi bile yasaklandı.
    Yeni bir sayfa açtı
    Sezonun geri kalanında oynamadı ve NBA kapıları da ona kapanınca, şansını ABD sınırları dışında denemek istedi. Dünyanın 7 kıtasında da tanınan yıldız için şu an son durak, Beşiktaş oldu. Geçmişi olaylarla dolu Iverson, kimileri için sorunlu bir adam olabilir ama herkesin ortak noktada buluştuğu bir şey var ki; The Answer kesinlikle bir süperstar ve düelloya girmekten asla çekinmeyen, korkusuz bir savaşçı.
    Mehmet Çağrı Davran
     

Sayfayı Paylaş