Beşiktaş’ın teknik patronu trajikomik bir sürecin sonunda belirlendi. Ertuğrul Sağlam yapılan sözleşme gereği 2,5(!) sene boyunca takımının başında sahaya çıkacak. Peki, geçen yazımda belirttiğim ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek metodu ile çalışan Beşiktaş yönetiminin izlediği politikanın deşifre edilmiş hali nedir, Ertuğrul Sağlam Beşiktaş’da başarılı olabilir mi? Gelin bu soruların cevabına bir göz atalım… Sezonu ikinci tamamlamış şampiyonlar liginin anahtarı almış bir büyük camianın yönetimi, yeni bir teknik adam arayışına girerse genelde camiayı heyecanlandıracak, takımı hem özlediği şampiyonluğa koşturacak hem de yurt dışında başarıya koşturacak teknik adamların adı geçerdi ama her nedense bu sene Beşiktaş’da işler böyle yürümedi. Aday hocaların üç tanesi yerli, bir tanesi de yerli sayılabilecek yabancıydı. Yabancı teknik adam olarak adı geçen Lucescu ile ipler daha masaya bile oturmadan koptu, hem Lucescu’nun şuan aldığı ücretin yüksek bir rakam olması hem de gelirsem yabancıların hemen hepsini değiştiririm isteği Lucescu adını bir anda listeden sildi. Yerli hocalardan bana göre tecrübesi ve geçmişteki başarıları ile Beşiktaş’ın başına en çok yakışan aday olan Mustafa Denizli ise kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar sonucu adı listeden silindi. Geriye kalan iki isime lütfen dikkat; Samet Aybaba ve Ertuğrul Sağlam. Her iki teknik adamın da ortak özelliği; bırakın şampiyonluk yaşamayı, şampiyonluk yarışının içine ucundan bile girememiş teknik adamlar olması. Sezon bitmeden ısrarla vurguladığım, tecrübenin satın alınması konusundaki en temel taş olan teknik adamın mutlaka şampiyonluk yaşamış bir hoca olması gerektiğinin belirtmiştik ama adı geçen adayların her ikisi de bu tecrübeden muaf isimlerdi. Beşiktaş tribünleri için, yıldızlarının bir türlü barışmadığı Samet Aybaba’ya kıyasla Ertuğrul Sağlam daha iyi bir tercih gibi gözüktüğü için camia Sağlam konusundaki tercihe onay vermiş gibi gözüküyor. Burada yapılan bu şark kurnazlığı ile camia önüne konulan tercihlerden kendilerine göre kötünün iyisinin seçilmesinden dolayı memnun ve sessiz bir duruş sergiliyor. Geldikleri günden bu güne en büyük başarısı tribünlere şirin gözükmek olan Beşiktaş yönetimi, aynı politika ile yoluna devam ediyor. Şimdi kendilerine soruyorum, Fenerbahçe altyapısından yetişmiş olan Ertuğrul Sağlam, eğer seneler önce Beşiktaş yerine Galatasaray ya da Fenerbahçe’de oynamış olsaydı bu takımın başına yine onu getirirler miydi? Cevap kocaman bir hayır, Ertuğrul hocanın Beşiktaş’a gelmesindeki en büyük nedenlerden biri camianın içinden gelen bir kişi olmasıdır. Buradan hem siz sevgili okurlarımı hem de Beşiktaş yönetimini uyarıyorum; eğer teknik adam ve oyuncu seçimlerinizi sadece camianın içinden olma kıstası içinde değerlendirirseniz dördüncü büyük mü değil mi olduğu tartışılan bir Trabzonspor olma yolunda ilerlesiniz. Son 12 sezonda alınan 1 (yazı ile BİR) şampiyonluk bunun en önemli sinyallerinden biridir. Biraz sert ve acımasız bir söylem gibi gelebilir kulağa ama spor camiasını hiç rahatsız etmeyen bu durum hiç kimse tarafından dile getirilmiyor. Fenerbahçe ve Galatasaray son 12 yılda kalan pastayı hemen hemen yarı yarıya paylaşmışlar, yani herkesin keyfi yerinde. Umarım bu gidişe dur diyebilecek olan Beşiktaş camiası da bu gaflet uykusundan uyanır ve gerekeni en kısa sürede yapar. Dostlar; unutmayın dost acı söyler…. Eray Erdal ALINTIDIR...