'Şehitler Ölmez. Babalar Ölür!'

Konu, 'Türkiye'den Haberler' kısmında LeyL tarafından paylaşıldı.

  1. LeyL
    Offline

    LeyL
    Yetkili
    Emekli Admin

    Kayıt:
    13 Şubat 2007
    Mesajlar:
    3.089
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    İstanbul-Mersin
    Babası, Güneydoğu'da ölen ilk askerlerden biriydi. Arkadaşım henüz beş yaşındaydı. Bugün o, "Daha fazla kan! İntikam!" demiyor. Onun sesine hepimizin ihtiyacı var. Bugün bu köşeyi, siyaseten hepimize yeni bir kerteriz olacağını düşündüğüm ****adlı sitede yayımlanan yazısına ayırıyorum. Önünde acı ve saygıyla eğildiğim bu yazının tamamı ve başka "yeni sözler" için siteye bakmanızı öneririm. Dün Gabar Dağı'nda yitirdiğimiz 4 asker çocuğumuzun ve bütün ölen çocukların acısını bütün kalbimle paylaşarak...
    * * *
    Babam öldüğünde daha 12 Eylül bile olmamıştı. O ve bölüğü operasyon sırasında 'kırsalda' bir grupla karşılaşır. 'Ateş etmeyin, biz çobanız' diye bağırmaları üzerine babam bölüğe dönüp 'Ateşkes' dediği anda üç kurşun yer ve ağır yaralanır. (...) Toplam altı kişi ölür. O zamana kadarki en büyük çatışmadır. TRT'nin film kayıtları evde bir yerlerde durur hâlâ. Hayal meyal ben de hatırlıyorum; cenazeyi, bir askeri kargo uçağıyla bir yere gidişimizi, sonra helikopterle "memleketimize" nakledilişimizi.

    'Büyüyünce asker olucam'
    27 sene geçti. Babasız geçen bir çocukluk, ergenlik ve gençlik. Çok kızdığım oldu babama. Ne zaman annemle kavga etsem, babama kızardım, "Ne diye gittin, bizi babasız bıraktın" diye. İçinde baba geçen cümleler kuramazdım, başkalarından bahsederken bile. Annemden başkası "Çocuğum, oğlum" dedi mi, yüreğim burkulurdu; garip bir yetimlik kompleksi herhalde. Küçükken anlamazdım babamın neden öldüğünü, "Büyüyünce asker olucam; babamın intikamını alıcam" derdim. Sonra baktım ki, ardı arkası kesilmiyor ölümlerin, intikam yeminlerinin. ( ...) Sonra yavaş yavaş anladım ki, ölümlerin intikamını almak için verilen yeni canların intikamı da başka ölümlere tahvil ediliyor. Kan durmuyor; acılar, babasız, evlatsız kalan aileler geometrik olarak artıyor. Ne için, neden tüm bu acılar?
    Babasız geçen bir ömrün bedeli kaç hektar topraktır? Kim bana açıklayabilir, babamın şehitliğinin tam olarak neye hizmet ettiğini? Ya babamın ta 1980'de ölümü anlamsızdı, ya sonrakilerin ölümü alakasız.
    Komşularım, ayıplayan gözlerle bakıyorlar, balkonuma bayrak asmadığım için. Bilmiyorlar ki, ben evdeki Türk bayrağını dükkândan parayla ya da bir gazeteden promosyon olarak almadım; babamın tabutundan verdiler bize. Nasıl asayım o bayrağı? Hem benim acımı kaç metrekarelik bayrak, kaç kişilik yürüyüş ya da ne kadar hamasi nutuk azaltabilir ?
    Hayır, ben bayrak asmadım, asmayacağım.

    'Şehit ölmez, oğul ölür'
    Ben HADEP'e de oy verdim, bağımsızlara da. Çünkü artık biliyorum ki, bu savaş çare değil; silahla olacak olsa 27 senede kesilirdi bu kan davası. Eğer bölünmeyecekse bu ülke, silahla değil; konuşarak, birbirimizi anlamaya çalışarak, siyasetle olacak ancak. Yoksa daha çok çocuk babasız büyüyecek, daha çok anne-baba acıların en büyüğünü, çocuklarından daha uzun yaşamanın kahrını yaşayacak.
    Boşuna bağırıp durmayın. Ben artık biliyorum:
    Belki milyonlar için şehitler ölmez ama bazılarımız için babalar, oğullar ve kardeşler ölür. Hem de öyle bir ölür ki, acısı hiç ama hiç tükenmez.

    'Bir babam daha olsa'
    Başkaları nasıl ediyor bilmiyorum ama, bir babam daha olsa asla feda etmezdim bu vatana. Cemal Süreya'nın o kahreden dizelerinden hareketle, "Sizin hiç babanız şehit oldu mu, benim bir kere oldu; kör oldum". Artık göremiyorum bütün bu kanın neden aktığını!

    Ece TEMELKURAN
    Milliyet
     

Sayfayı Paylaş