Hoşuma Gitti Sizlerle Paylaşmak İstedim Arkadaşlar. Hz.NUH şaraba düşkün olduğundan gemisine 3 tane asma fidanı almış. Gittiği yerde onlari dikmiş ama fidanlar 2 senedir büyümemiş. Tanrıdan yardım istemiş. Gelen nidada, - Bir tilki kesip kanı ile 1. fidanı, - Bir aslan kesip kanıyla 2. fidanı, - Bir eşek kesip kanıyla 3.fidanı sulaması önerilmiş. Asmalar senesine bir mahsul vermiş ve bol bol içki yapılmış. İşte Bu nedenle; Bir kadeh içen kişi TİLKİLEŞİR... İkinci kadehte ASLAN kesilir... Üçüncü kadehten sonra da EŞEKLEŞİR... ESKİLERİN DEYİMİ İLE DÜNYADAKİ EN İYİ İKİ İLAÇ, - HARİCEN YAKI... - DAHİLEN RAKI İMİŞ..... HAYDİ BAKALIM SAĞLIĞINIZA DOSTLAR ! YARASIN.... Alıntı
Arkadaşlar kusura bakmayın ama mizahi konularda,hele birde üstüne üstlük rakı,şarap ve içki adlarının geçtiği konularla birlikte bir Peygamber'in adının telaffuz edilmesini ben hoş karşılamıyorum.Şimdi öyle insanlar çıkacaktır,o zamanki şarap denen içeceğin tamamen üzüm suyundan ibaret olduğunu bilmeden " vaybe Hz.NUH bile şarap içiyormuş." diyecektir.Bu gibi yanlış düşüncelere mahal vermemek için böyle yazılar sakıncalıdır diye düşünüyorum. Bir diğer hususta Tanrı kelimesidir.İslâmda Tanrı yoktur.ALLAH vardır.Tanrı kendisine tapılan bir cisimdir.Oysa biz Müslümanlar ALLAH'a tapmıyoruz,İMAN ediyoruz.Ayrıca ALLAH bir cisim değildir,maneviyattır,Nur'dur.ALLAH'ın İsm-i Şerifleri arasında Tanrı kelimesi bulunmaz. Değerli Kardeşim dimo79;Kesinlikle senin iyi niyetinden şüphem yok.Ne olur beni yanlış anlama.Amacım seni eleştirmek falan değil.Sadece rahatsızlığımı belirtmek istedim.Çünkü Bilerek veya bilmeyerek öyle hatalar yapıyoruzki,birgün gelecek bunlar karşımıza çıkacak.Çok pişmanlık duyacağız ama iş işten geçmiş olacak.Bu yüzden ALLAH'ımızın ve onun Halis kulları olan Peygamberlerimizin adlarını mizah konusu yapmak ve bunlara gülmek çok yanlış diye düşünüyorum.
Geçmişte şarab tüketimi yayındı İslam ahali içinde bile ondan geçmişe dair bir nükte yapılmış fıkrada da Hz. Nuh'a kötü bir gönderme yok şarap içmesinde günah olmadı sürece yani o dönemde hiç bir sakınca yok. Kaldı ki fıkra da dediği gibi memlekette 3 kadeh ulaşmaya gerek yok kapağı açınca herkes havada gezmeye başlıyor. Tanrı konusuna gelecek olursakta Allah tanrı değildir ancak Tanrı eski Türklerde Tengri'den geldiği için yanlışta olsa kullanımı yaygındır. Kaldı ki Türkler Maniheiz,Budizm gibi dinlere taparlarken onları bile Türçeleştirmişlerdir.
`İçki, bütün kötülüklerin anasıdır` uyarısına aldırmamıştı Adam. Bir gün Arkadaşı`na, ``Bizim eve misafirliğe gel de, kafaları demliyelim demişti. Arkadaşı da, `kafa demleme` sözünden hoşlanmış, ``Tamam!`` diye karşılık vermişti. ``Bu akşam sizin evdeyim!`` Akşam oldu. Çalınan zille kapıya açan Adam, karşısında gördüğü Arkadaşını, ``gel dostum!`` diyerek karşıladı. Onu içeri aldı. O günkü imkanların oturma yeri olan sedire buyur edip dinlenmesini sağladı. Adam, yeni evlenmiş olmasına rağmen Arkadaşı henüz bekardı. Evvelce de yürütülen arkadaşlık, kendisi evlendi diye kesilecek değildi ya. Öyle düşünüyordu Adam. Bekarken oluşturulan arkadaşlık sitilinin aynı şekilde devam edeceğini sanıyordu. Adam, mutfaktaki karısına; ``Hanım!`` diye seslendi. ``Sofrayı hazırla da karnımızı doyuralım! Getirdiğim şişeleri de koymayı unutma ha!`` Kadın, olur mu? diye söylendi içinden. evlenmiş adamın, içkili yemeğe, bekar arkadaşını getirmesi doğru olur mu? İtiraz edecek oldu; mutfağa gelen kocasının zılgıtının ağırlığında kalıp ``Tamam!`` dedi. Neyse. Sofra hazırlandı. Tabaklar yerleştirilip içine yiyecekler kondu. Adam da Arkadaşı`nın kolundan kavrayıp, ``Haydi yemeğe!`` deyip çekiştirdi. Sofrada, kadeh yerine kullandığı bardakları doldurdu adam. Arkadaşı`nın elindeki bardağa `Şerefe` vuruşu yapıp boğazından yuvarlamaya başladı. Adam, karısına, zılgıtı çekmişti ya! Kendilerine hizmet etmeye zorlanan Kadın, ürkekliğinden, ``Şunu al..`` dediğinde, aldı; ``Şunu getir...`` dediğinde, getirdi. Aradan biraz zaman geçtiğinde, hem Adam`ın hem de Arkadaşı`nın tavırları değişmeye başlamıştı. Kadın, yine sofraya geldiğinde, Arkadaşı ona anlamlı baktı, iç geçirme refleksine girip bir garip harekette bulundu. Adam; ``Heeyyyyt!`` diyerek ayağa fırladı birden. Sofradaki bıçağı kaptı. Arkadaşı`nın üzerine yürüyüp; ``Sen, benim karıma sarkıntılık mı ediyorsun lan!`` deyip, vurdu... vurdu... vurdu. * * * Polis nezaretinde kandine gelmişti Adam. Bir şeylerin ters gittiğini farkediyordu. Namusum... diye mırıldandı. Namusuma dokundurur muyum ben be! Saat, sabaha yakın olmuştu galiba. Kafasını iki elinin arasından kaldırdı; hücreye girişini fark etmediği Komiser`i, kendine bakarken gördü. Komiser; ``Ne halt ettiğinin farkında mısın?`` diye sordu. ``Arkadaşın, tahtalı köyü boyladı sayende!..`` Adam, sızlandı: ``Boyladı, Komiserim!..`` ``Hapishane hayatın başlayacak ya; Karın`da perişan kalacak sayende!..`` ``Perişan kalacak Komiserim!..`` Komiser, fazla demedi. İki kolunu, ``bu nasıl iştir Allahım!`` diyerek yana açtı. Kendini de facianın içindeymiş gibi hissedip hücreden çıkmak istedi. Komiser, hücrenin kapısında durup geri döndü. Acıyan bir hâlle Adam`a bakıp; ``Artık anlamışsındır değil mi?`` diyerek başını salladı. ``Artık anlamışsındır, içki denen nesnenin, kötülüklerin anası olduğunu!`` İbrahim Faik Bayav (2 Ocak 1995) ________________
Her Koyun Kendi Baçağından Asılır Arkadaşlar, Onun İçin Herkez Kendisinden Mesüldür Başka Bir Yerde Okuduğum Bu Yazıyı Hoşuma Gittiği İçin Sizlerle Paylaşmak İstedim Tabiki'de Herkezin Hoşuna Gideçek Diye Birşey Yok Ama Şunu Bilin'ki Amacım Kötü Birşey Dile Getirmek Değil. Bunun Altından Kötülük Aramayın.
hz ali ra buyuruyorkı şarabın bir damlası kızıldenıze düşse ve kızıldenız kurusa ordan çıkan otla develerimi otlamam diyor bu kadarkı haram olan bır şeyle beygamberi alet etmek bence çok yalnış
