Gecenin zifir karanlığına karışan bir hüzün boğar beni, bir de.... Bir de tüm cevaplanmamış soruları bana bırakıp, cevaplarını sırtlanıp gidişin... Ne çok sevmiştim seni, gözlerin sevda avlusuna bırakırdı beni... Sen vardın, sen var oldukça ben çoğalırdım. Yanımda olduğunu bilmenin huzuruyla inan bayramlık çocuklardan daha heyacanlıydım. Bilirdim sende benden aşşağı değildin hani, daha bakmadan gözlerimin içine anlardım beni ne denli sevdiğini... Yüreğinden ağrı gelen bir iç geçirme sarardı tüm benliğini, ben hissederdim ama sana hiç mi hiç belli etmezdim. Bir güz akşamı kapıma dayanıp "Seni Seviyorum" dediğin an aklımdadır hala... Ne çılgındık değil mi? Kimsenin haberi olmadan buluşur, sabahlardık aynı yastıkta... Ama hiç dokunmazdın, kıyamazdın çünkü bana... Sonra sen apansızın gittin ve ben o anda bittim. Günler yokluğunla sonbahar yaprakları gibi düşerken avuçlarıma, ben seni beklerdim. Gelmeyişinle düşerdi günler, avuçlarımdan ayaklarımın dibine de kalırdım olduğum yerde ezmemek adına... Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmadı beni... Korkularım her saniye sarar benliğimi.... Bir zamanlar sen ya da ben diye bir şey yoktu aramızda, biz vardı. Şimdi bizi bırak, sen ya da ben bile yok artık. Kimliğimizi sonsuz uçurumlarda kaybettik adeta... Aşkı kendimize ne çok yakıştırdık değil mi? Sadece biz yakıştırıyorduk aşkı kendimize, aşkın bundan haberi bile yoktu belki de... Kim bilir şimdi sen ne alemdesin.Beni düşünüp kahrolmakta mısın? yoksa maziydi diye adlandırmakta mısın?.... Hem beni boşver sen...Ardında bıraktığın cevapsız sorular kemirirken beynimi, emanet bıraktığın yüreğin ise cam kırıkları gbi batarak kanatır yüreğimi.... Ne gariptir ki hala pencerenin kenarına bıraktığın fesleğenlere dokunmadım. Hani olur da bir dönersin diye... Ahh, ahh bu kadar severken birbirimizi; SAHİ SEVGİLİ, ŞİMDİ SÖYLE AŞK BIRAKTI MI ELLERİMİZİ...