Ridvan DILMEN'den 4 Buyukler Analizi

Konu, 'Diğer Takımlar' kısmında himm tarafından paylaşıldı.

  1. himm
    Offline

    himm Banlı Üye

    Kayıt:
    1 Haziran 2009
    Mesajlar:
    5.475
    Beğenilen Mesajlar:
    18
    Şehir:
    istanbul
    [​IMG]

    Galatasaray takımı 4-2-3-1’e adapte olmaya çalışıyor. Kaleci ile birlikte dörtlü savunmanın önündeki Mehmet Topal ve Mustafa Sarp’ı da eklersek yedi savunmacı var. Bunların içinden iki bek hücuma çıkabiliyor, bu özgürlük verilmiş. Zaten yapıları da böyle. Diğer oyuncuların duran top dışında hücuma katkıları yok ama geride işlerini iyi yapıyorlar.
    Teknik Direktör Rijkaard öndeki dört oyuncuyu Nonda, Baros, Aydın, Keita, Elano, Kewell ve Arda arasından seçiyor. İsimler sürekli değişebiliyor. Bu oyuncuların hangisi oynarsa özgürler. Hocaya göre tabelayı değiştirsinler yeter. Onlar değiştiriyor, arkadakiler de savunma yapıyorlar.
    Öndeki dört oyuncu kötü günde olsa bile iş yapıyorlar. Zaten Rijkaard tabelanın değişmeyeceğini anlayınca hemen yanındakileri sahaya yolluyor. Nonda, Kewell, Aydın gibi...
    Galatasaray sezon başından beri üzerine koyarak gidiyor. Takım savunmasında bir arıza görmedik. Bu oyuncularla görme şansınız var. Ancak ciddi bir rakip olmadığı için beklemek zorundayız. Daha sonra takım savunması ile ilgili görüşlerimizi belirtiriz.
    Hakan Balta çok beğendiğim bir oyuncu. Çok yönlü. Bek oynar, onun önünde oynar, orta sahanın içinde oynar, hatta stoper. Ama sakatlıktan etkilenmiş. Toparlayacaktır. Ankara’da izlediğimiz Galatasaray’ın en büyük handikapı Baros.
    Baroslu Galatasaray tabelayı hemen değiştiremezse işler çıkmaza giriyor. Rakibi açmakta zorlanıyorsunuz. Ayrıca topun rakip kale alanında kalmasını engelliyor. Nonda girdikten sonra dikkat edin maç karşı alana yıkıldı.

    [​IMG]

    Beşiktaş’ı eleştiremem
    Beşiktaş bir hafta aradan sonra tekrar 4-3-3’e döndü. Orta saha aynıydı. Ernst, Fink ve Tello. Öndeki üçlü ise değişti. Nihat forvet, sağda Holosko, solda Serdar Özkan. Rakibin dengesini bozabilecek, hareketli oyuncular bunlar. Ama bireysel anlamda formda değiller. Yoksa bu hafta Beşiktaş takımını eleştirmek doğru olmaz. Arzuları da istekleri de üst düzeydeydi. Kazanmak için çok mücadele ettiler. Sadece organize değillerdi. Dış etkenlerin sahaya yansıdığını gördük.
    Beşiktaş kalitesinin ve oynadığı oyunun karşılığını alamadı. Yoksa Gaziantep’e karşı 30. dakikadan sonra maçı tek kaleye çevirdiler. Bobo’nun dönüp, Yusuf, Nihat, Nobre, Tello, Holosko gibi isimlerin form tutması gerek. O zaman oynadıkları oyunun karşılığını alırlar gibi geliyor bana...
    Düşüş süreci erken başladı
    Fenerbahçe, Sion maçında dinlendi, bunu normal karşıladık. Ama Manisa maçındaki performansı görünce şaşırdık. Manisa bu maça kadar bir gol yemişti, o da uzatmalarda. Belli ki dirençli takımdı. Mesut Bakkal da oyuncularını taktik ve fizik olarak iyi hazırlamıştı.
    Tüm Fenerbahçelilerin beklediği, rakibi sahasında baskı altında tutmak mümkün olmadı. Küçük bir bölüm hariç. Artı savunma arkasına atılan toplarda da problem yaşandı. Yılda bu tip maçları 3-4 kez kazanırsınız. Yıldız veya yıldızlarınızla. Kötü oynarken Alex çıkar, üç puanı kurtarır evet ama bu kaç kere tekrar eder. Eğer fazla olursa geçen yılki tablo doğar.
    Lige verilen arada fizik olarak bir toparlanma şansı doğabilir. Çünkü Daum haklı bir sebep ortaya koydu; “yorgunuz” dedi. Aslında maç trafiğinden değil, oyuncuların son üç yıla göre daha fazla antrenman yapmasından kaynaklanan bir yorgunluk bu. Antrenman ve maç tempoları değişince futbolcular zaman zaman düşüş yaşayabilirler ama bu süreç erken başladı. Genelde Alman antrenörler yüklemeyi sezon başı çok yaparlar. Bu sizi bütün sezon ***ürür. 2-3 yıl yatan oyuncular ise zorlanıyorlar.
    Daum da ne kadar Türkiye Ligi’ne Köln’den göz ucuyla bir bakmış olsa da oyuncuları tanıma dönemini artık geride bırakmalı. Bekir birkaç maç Gaziantep’te sağ bek oynasa da Manisa karşısında Önder sağ bekte, Bekir stoperde görev almalıydı. Ya da Lugano-Bilica oynayıp, Cristian dinlenebilirdi. Bu deneme sürecinde kazasız atlatılan maçlar avantaj olabilir. Ancak bu testlerden ders çıkarabilirseniz.
    Trabzon’dan ümidim yok
    Transfer dün bitti. Trabzonspor ise kendisine gerekli takviyeleri yapamadı. Geçen yıl sezon sonuna kadar şampiyonluğu kovalamışlardı. Bu yıl Mart’ı bile göremezler. Kısır bir takım. Buna güvensizlik de eklenince sanki bir geri, bir ileri gidecekler gibi gözüküyor. Benim bu yıl onlardan ümidim yok.
    Sivas ise kabuk değiştirdi. Oyun tarzı farklılaştı. Eğer büyük takım olma yolunda hedefiniz varsa ve işler de iyi gitmiyorsa panik yapmamalısınız. Sivasspor tepeden tırnağa panik içinde. Son iki yılda hiç bu kadar geniş alan bırakan bir Sivas görmemiştik. Bakıyorum arkadaki oyuncular hep 4’e veya 3’e 1 yakalanıyorlar. Sabır kalmamış. Bence Sivasspor’un en büyük avantajı sabırlı futboluydu. Önce yemiyor, sonra da atıyordu. Futbolda artık takımlar bir kişiye endeksli değil ama Mehmet Yıldız’ın yokluğu Sivas’ı çok etkiledi. Onun olmayışı ve disiplinsizlik işleri çıkmaza soktu.

    Milliyet
     

Sayfayı Paylaş