Kaç yaşındasın nine? -71 -Demek İstiklal Savaşında 20-21 yaşlarındaydın -Öyle zahir -O günden beri çıkmadın mı köyünden? -Çıkmadım. -50 yıldır çıkmadın ha? -50 yıldır -O gün, bu gün, dünya çok değişti -Öyleymiş -Bir daha da evlenmedin, öyle mi? -Öyle -Seni, ardı arkası gelmeyen sorularla sıkıyorum değil mi? -Estağfurullah -Ne yapayım, sen anlatmıyorsun ki, dinleyeyim Niçin anlatmayı sevmiyorsun?... -Sevmem! -Ne seversin? -Okumayı -Ne okursun?.. -Kuran okurum. -Okuman yazman var mı? -Yok! Yalnız Kuran okurum. -Kim öğretti sana Kuran okumayı? -Babam -Peki, Kuran okuyan, eski harflerle başka şeyleri okuyamaz mı? -Ben okuyamam. Allahın Kelâmı bana kolay gelir. Öbürleri çetin kargacık-burgacıklar -Baban da kocan gibi zeybek miydi? -Babam köy imamıydı. Hem zeybek diye ayrı bir cins yoktu ki Burada her mert delikanlı bir zeybekti zamanında -Ya şimdi -Şimdi herkes bebek -Ne oldu, nerede öldü baban? -Seferberlikte (I.Dünya Savaşı) Hicaz taraflarına gitti, bir daha dönmedi. -Ne kaldı babandan sana?.. -Şu köşede gördüğün yeşil ipek kaplı Kuran kaldı. Bir de söz -Nasıl söz?.. -Kurandan ayrılma!... -Sen o zaman 14-15 yaşlarında bir kızdın -Öyleydim -Sonra evlendin -Beni 19 yaşımda, dayımın oğluna verdiler. Evlendim. -Tam da Yunanlıların İzmire çıktığı yıl -Çok geçmeden Yunanlı bu tarafa geldi, bir taburuyla bizim köye yerleşti. -Anlat, anlat! -Ne anlatayım?.. Sen sor, ben söyleyeyim!.. Zaten her şeyi öğrenmişsin dışardan -Evet ama senin ağzından dinlemek istiyorum. Halk bir şeyi renkten renge sokar, gerçek diye bir şey kalmaz ortada -Doğru!.. Kimbilir benim için de neler uydurmuşlardır! -Sen, tek başına, bir tabur Yunan askerini köyden kaçırmışsın!.. -Yok canım, o benim kuvvetim değil, Kuranın gücü -Kuranın gücü mü? -Ne sandın ya; koynumda Kuran olmasaydı, hiç o işi becerebilir miydim ben? -Kuranın, tüfek gibi, top gibi bir gücü olabilir mi? -Yüzbin top, Onun tek harfine denk olamaz!.. -Kuzum nine, söyle nasıl oldu? -Üç aylık kocamı cami avlusunda kurşuna dizdiler. -Sebep? -Kızlara saldıran bir Yunanlıyı bıçaklayıp öldürdü diye -Sonra?.. -Kalktım, Yunan kumandanına gittim. Sırtıma örtümü çektim, koynuma Kuranımı aldım gittim. -Eeee? -Yunan kumandanı, meydan yerindeki eski jandarma karakolunda bir masa başında, çizmeli ayaklarını masanın üzerine uzatmış, oturuyordu. Yanında da İzmirin yerlisi bir Rum Tercüman -Nasıl cesaret edebildin aralarına girmeye? -Cesaret Kuranın emri Kumandan ne istiyorsun? diye sordu. Kocamın kanını dava ediyorum! dedim. -Kime karşı? dedi. -Sana karşı! dedim. Kahkahayla güldü. Ayaklarını masadan çekerek doğruldu. Alaycı bir yılışıklıkla ne yapmamızı emir buyuruyorsunuz? dedi. Ellerimle, koynumdaki Kuranı sımsıkı kucaklayarak -Ne cevap verdin? -Hemen taburunuzu alıp, buradan çıkmanızı istiyorum! dedim. -Hayret!.. -Evet, kumandan hayretinden ne diyeceğini bilemedi. -Nedir, o koynundaki sımsıkı kavradığın şey? diye bağırdı. Ben de bağırdım: -Dünyanın en güçlü silahı! Hepinizi tuz-buz etmeye yeter!.. -Müthiş!.. -Tam o anda tercüman avaz avaz bomba! diye bastı çığlığı -Akıl alabilecek gibi değil -Daha neler var bu dünyada aklın alabileceği gibi olmayan -Devam et! -Kumandan dehşetle irkildi, yan yana yürümeye başladı; gözleri bende ve koynumdaki gizli silahta, arkasıyla çıktı, meydan yerindeki askerlerine doğru yürüdü. Tercüman da iki büklüm, ardında -Nasıl oldu da üzerine atlayıp, bomba sandıkları şeyi koynundan almadılar?.. -Sıkı mı, ya onu yere bırakıp da karakolu havaya uçuracak olursam?.. -Sonrası?.. -Sonrası, kumandan askerlerine Rumca bir takım emirler verir ve onları toplarken, birdenbire müezzinin gür sesi işitildi. Öğle ezanı Kocamın tabutu da musalla taşında O anda bir yaylım ateş Olanları haber alan çeteler, bir tepeciğin üstünden kuru-sıkı ateş ediyor. Yunalı askerler kaynaştı. Ne yapacaklarını bilemediler. Ben, tam o an, kollarım sımsıkı koynumdaki silahı kavramış, kapıdan çıktım, medyam yerinde göründüm. Kumandan haykırdı. Rumca bir kumanda Yunanlılar köy dışına doğru kaçmaya başladılar. Gidiş o gidiş -Demek Kuran silahtan üstün geldi İstiklal Savaşında -O savaşı Kuranın gücü kazandı!... (Necip Fazıl - Mart 1971) __________________
Tek kelimeyle harika kendini bişey sananlar inşallah okurda bir ders çıkarır tabi çıkarmasını bilirse :apploud:
Allah allah! Hangi ülkeymiş bu dediğin ülke. Bana Türkiye'de bir tane Kuran okuduğu için suçlanan veya hüküm giyen kişi gösterebilir misin? İşiniz gücünüz yalan dolan iftira. Kuran'ı da yalanınıza dolanınıza alet etmekten zerre çekinmiyorsunuz. Yalan söylemiyorsanız, Kuran-ı Kerim'i yalanlarınızda kullanmıyorsanız hodri meydan ispatlayın bir tane Kuran okuduğu için cezalandırılan veya hakkında soruşturma açılan adam gösterin. Aksi takdirde kutsal kitabı Kuran-ı Kerim'i yalanlarında kullanacak kadar gözü kararmış bir yalancısınız. Ayrıca sosyolojik açıdan baktığımda yalanlarınız toplumu parçalama amacına hizmet ediyor. Basbayağı bölücüsünüz yani. Uyduturk.com burası; gidin bu yalanları-iftiraları BölücüTürk.com hatta Bölücüarapuşağı.com gibi alan adlı bir sitede paylaşın. Buraya yakışmıyor.
sevgili ergünaydın KARDEŞİM nick'inde yazan yaşın doğru ise evladım yaşındasın (1977-79-81-doğumlu çocuklarım var) [B]eski günleri sen bilmezsin bende bilmiyorum kuran öğrenmenin namazı öğrenmenin yasak olduğu müslümanlara nasıl yaşaması gerektiğini dikte eden evrelerden geldik [/B]büyük deden ve deden o günleri ancak bilir sorarsan söyleyeceklerdir.selam ve sevgilerimle
Namaz kitabına Milli Şef yasağı Başbakan Erdoğan’ın ‘Elifba cüzünü yasakladılar’ diyerek başlattığı tartışma büyüyor. BUGÜN, 1944 tarihli ve İsmet İnönü imzalı Bakanlar kurulu kararına ulaştı. Kararda Hz. Muhammed’in doğumunu anlatan Mevlid-i Şerif ile namazın nasıl kılınacağını açıklayan ‘54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası’ yasaklanıyor. CHP döneminin ‘yasakçı’ uygulamalarıyla ilgili tartışma büyüyor.İsmet İnönü tarafından yasaklanmış dinî kitapların belgesine BUGÜN ulaştı. ‘Reisicumhur’ imzalı belgede, ‘Tam Mevlid-i Şerif’ ve ‘54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası’ isimli kitapların 25 Kasım 1944 tarihinde Bakanlar kurulu kararıyla yasaklandığı görülüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önceki gün partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısındaCHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, kendisine yönelik suçlamalarına belgelerle cevap vermişti. ERDOĞAN: ELİFBA’YI YASAKLAYAN ZİHNİYET ‘Bunlar Elifba’yı yasaklayan zihniyet’ diyerek elindeki arşiv belgelerini gösteren Erdoğan, “Arapça levhalar yasaklanmış. Elifba yasaklanmış İnönü döneminde. Birçok gazeteyi kapatmışlar. Yayınları durdurmuşlar. Beraber düşünce dünyasını paylaştıkları Aziz Nesin’in bile kitaplarını yasaklamışlar. Bu zihniyete ne denirseCHP odur. Kılıçdaroğlu da ‘dindar-dinsiz ayrımı yapıyorsun’ diyor.CHP bunları iyi bilir. Aziz Nesin’in Azizname kitabının dağıtımının engellenmesi ve toplatılmasına ilişkin Bakanlar kurulu kararı. Bu da yapılmış. Bu kadar açık ve net ortada. Bak ben belgelerle konuşuyorum. Toplatmışlar. Hepsi burada. Sabahattin Ali’nin bir kitabının dağıtılmasının engellenmesi ve toplatılması kararı İsmet İnönü’nün zihniyeti bu. Bugünküler de onun devamı. Türkiye bu karanlık günlere geri dönmeyecek” şeklinde konuşmuştu. İsmet İnönü imzalı Bakanlar kurulu kararında, hiçbir neden gösterilmeksizin İstanbul Maarif Kütüphanesi’nin yayını olan ‘Tam Mevlid-i Şerif’ ile Burdurlu Abidin Kara Arslan’a ait İzmir Kültür Basımevi’nde yayımlanan, ‘54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası’, 25 Kasım 1944 tarihinde yasaklanıyor. “1881 sayılı Matbuat Kanunu’nun 2657 sayılı kanunla değiştirilen 51. maddesine göre, İcra Vekilleri Heyeti’nce 25/11/1944 tarihinde kabul olunmuştur” ifadesinin yer aldığı belgedeİsmet inönü’nün yanı sıra 14 imza bulunuyor. İŞTE O BELGE: TÜRK HALKI DÜĞÜNLERDE BiLE MEVLiT OKUTUYOR İsmet İnönü’nün imzasının yer aldığı Bakanlar kurulu kararıyla yasaklanan ‘54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası’nda İslam’ın şartlarından biri olan namazın nasıl kılınacağı ve rükunları yer alıyor. 54 farz, her Müslümanın öğrenmesi, inanması ve tâbi olması gereken hususları içeriyor. Bunlar arasında ‘Helalinden yiyip içme, kanaat etme ve namaz kılma” gibi maddeler yer alıyor. Süleyman Çelebi’nin 1409 yılında yazdığı Mevlid-i Şerif ise ülkemizde düğün, cenaze ve kandiller gibi özel günlerde okunuyor. Peygamber Efendimizin doğum gecesinin tasvir edildiği şiirde, insanlığa örnek olan yüce ahlâkı ve mucizeleri dile getiriliyor. Haber: Serdar ALAKUŞ/ BUGÜN GAZETESİ EN İÇTEN SEVGİ VE SELAMLARIMLA beydemir
Ben size Kuran okuyanlar suç işlemiş ifadenizi sordum; var sa böyle bir şey çıkarın dedim siz bambaşka şeylerden bahsettiniz. Ben cevabımı aldım/anladım topu dolaştırmanızdan... Ayrıca anlattığınız olayları da araştırmadım, böyle bir niyetim de yok. Tarihte dönemler olmuştur, bir takım olaylar yaşanır. Siz kendiniz dahi o dönemleri yaşamamışsınız yaşınıza rağmen. Yani tarih olmuş. İlk mesajınızdaki ifadeniz de sanki bugün veya 15-20 yıl önce yakın zamanda Kuran okuyanlar hakim karşısına çıkarılıyormuş gibi bir mesaj attınız arkasında da duramadınız haliyle çünkü yok öyle bir şey. Ayrıca gazete haberleri gündelik bir olayı 5N1K şeklinde vermek içindedir. 5N1 yoksa bu haber değersizdir. Öte yandan dönemin haberi yapılmaz. Sosyal bilimler araştırmacılarının akademik çalışmaları ancak objektif referans olabilir. Bilimsel etik kurallarına uygun olmak şartı ile yoksa her bilimsel olduğunu iddia eden araştırmada geçerli değildir. Varsa bilimsel etik kurallarına uygun bir araştırma dönem ile ilgili, ya da yasaklanan kitap ile ilgili bunun üzerinden tartışalım. Yoksa hiç bir bilimsel değeri olmayan kağıt parçaları ile bu iş olmaz. Örnek vermek gerekirse diyelim ki bugün ben bir kitap yazdım içinde de 2x2=4 var bunun yanısıra yayınlanması sakıncalı içerikler de var. Bundan 80 yıl sonra da bir gazete çıktı dedi ki Tayyip Erdoğan dönemi o kadar yasakçı ve bilim düşmanıydı ki şu kitabı yasakladı içinde 2 kere 2'nin 4 ettiği yazıyordu... Sizin haber de buna benziyor, neden yasaklanmış yok, ilgili karar yok kitap da namaz varmış. Şimdi ben 2x2=4 yazmakla kalmasam sakıncalı bir kitapta bir de kısaca namaz anlatsam bu kitap yasaklandığında mevcut iktidar hem din düşmanı hem de bilim düşmanı mı olacak? Sanırım anlatmak istediğim anlaşıldı. Filin kuyruğunu gösterip fili göstermeyen haberlere itibar edilmez. Besbelli yanlı, belli bir siyasi amaca hizmet eden; AKP-CHP kavgasında safını almış bir gazetenin omurgasızca birilerine yaranma hareketi... Geçelim bunu. Benim sorum Kuran okuyanlar mahkumiyet aldı mı veya hakim karşısına Kuran okuyor diye çıktı mı şeklinde. Belli ki buna verecek bir cevabınız yok. Verdiğiniz cevabın içeriğindeki konularla ilgili de bir bilimsel değeri olan araştırma raporu getirip koyarsanız tartışırız; yok koymazsanız da keyfiniz bilir. O dönem de yaşamış insanların belki kemikleri bile kalmadı. Hala daha 70 - 80 sene önce ile kavga etmek, bunu güncel bir şeymiş gibi tartışmak bize pratikte hiç bir fayda zaten sağlamaz. Yine de bilgi bilgidir; madem böyle İnönü dönemine bir ilginiz var konusu o dönem olan birkaç akademik araştırma raporu getirirseniz bilgileniriz.
Ben neyi ve neden araştıracağım? İddia sahibi araştıracak ben değil. Arkadaş "Şimdi de Kuran okuyan suçlu sayılıyor bu ülkede" dedi ben de bir örnek gösterin dedim ve hala o örneği bekliyorum... Baştan da söyleyeyim o örnek gelmeyecek, çünkü yok öyle bir şey. Anca top dolaştırılacak, İnönü bilmemhangi kitabı yasakladı o kitapta da namaz vardı falan denecek... Araştırma konusuna gelince, araştırmayı pek sevmem ama tarihsel olayları denk geldikçe ilgi ile okurum. Bu kadar kızdığınız İnönü'nün yatak odasına sızan bir gazetecinin anıları da ilginçtir. Başucunda Kuran-ı Kerim olan mütevazi bir oda. Ama Recep Tayyip Erdoğan'ın elinde İMAN ÖLÇER olduğundan, yandaş basını ve çıkar çevreleri ile beraber vurur durur İnönü'ye. Öte yandan da bir önceki mesajımda dediğim gibi 70-80 sene önceden bize ne; faydası ne olacak. İnönü ister Müslüman olmuş ister Hırıstiyan isterse başka bir dine mensup olmuş ne farkeder. Yaşayanlar çoktan rahmetlik olmuş; kuşaklar değişmiş. Üzerine darbeler olmuş; iktidarlar onlarca kez değişmiş; 60'larda demokratik bir anayasa yapılmış 70-80 hareketleri ile Anayasa anti demokratikleşmiş ve bugüne gelinmiş. Şimdi bugüne ait bir şey varsa tartışırız yoksa gerisi boş laf. İsterseniz siz araştırın da anlatın bize Kuran okuyan kim hakim karşısına çıkmış. 70-80 yıl gerilere gitmemenizi tercih ederim ama hadi o da serbest olsun.
sevgili kardeşim ben sayın turgut Özaldan önceki dönemi bilirim o dönemde 3 kişiyi birarada gördülermi vayyyy irticacı diye hapse atıyorlardı inan ben sana 1000 tane belge getirsem sana genede inandıramam ALLAH vardır birdir desem hani göster bana dersin. belge ve bilgi çokda inanacak adam yok.her belgeye armudun sapı üzümün çöpü diyeceksin..sana yukarıda inönü imzalı belge sundum o kitapta başka birşey varmıştır diyorsun başka birşey olamayacağını düşünmek bile istemiyorsun şu an serbest olan o adı geçen mevlidi vede namaz hocasını alıp bi okuma zahmetne girersen fikrinden vaz geçersin diyeceğim amaaaaa sen islama ve müslümanlığa karşı şartlanmışsın öküzün altında buzağı arıyorsun öküz erkektir buzağısı olmayacağı aklına gelmiyor. sen ümitsiz vakasın seninle uğraşıpta ne seni nede kendimi günaha sokmayayım.senin islama ve müslümanlara düşmanlığını biliyorum.seninile polemiğe girmek istemiyorum.unutma sevgili kardeşim 100 yılda yaşasan dönüşün Onadır.
hocam susayım diyorum ama hep aynı şarkı şimdi inanalar veya aşırılar galip bakım mele lerimizde oldu artık ilk okullarda örtünebileçek kırmızı ışıkta geçmek caiz değil elektrik kaçakçılığına büyük ceza geleçekti iptal çek kanununda büyük değişikler yapılaçaktı iptal genel kurmay başkanı tutuklanması normal ama pkk birebir görüşen masum insanların ölmesine sebep konuşmalar normal neden mit başındaki inanmış insan bir tayibbeye hesap verebilir ölmesi gerekenler zaden iş kazası değişin birşey yok değişen sadece oyunlar aklınızda olsun birileri dini birileri atatürkü kullanıyor gerisi aynı ninnide ninni bış bış bış
PAKİSTANLI BİR AYDININ ARAŞTIRMASI: DİNLERE GÖRE KALKINMIŞLIK ORANLARI Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi/Musevi var. (Kuzey ve Güney Amerika'da 7 milyon, Asya'da 5 milyon, Avrupa'da 2 milyon ve Afrika'da 100 bin Musevi yaşıyor.) Peki, kaç Müslüman var: 1,4 milyar Müslüman. (1 milyar Asya'da, 400 milyon Afrika'da, 44 milyon Avrupa’da, 6 milyon Amerika kıtasında.) Yani dünyada 1 Musevi’ye karşın 100 Müslüman var... İyi ama Yahudiler Müslümanlardan niçin 100 kat daha güçlü ve daha zengin ve daha eğitimli ve daha mucitler? Tarafsız ve bilimsel yollarla tespit edilmiş nedenlerini öğrenmek istiyorsanız lütfen okumayı sürdürün... Tüm zamanların en etkin bilim adamı Albert Einstein bir Yahudiydi. Psikanalizin babasıSigmund Freud bir Yahudiydi. Karl Marks Yahudiydi. Tüm insanlığa zenginlik ve sağlık katmış Yahudilere bakalım: *Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini armağan etti. *Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi. *Gertrude Elion lösemiye karşı ilaç buldu. *Baruch Blumberg Hepatit-B aşısını geliştirdi. *Paul Ehrlich frengiye karşı tedaviyi buldu. *Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili buluşuyla Nobel ödülü kazandı. *Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi. *Bernard Katz nöromasküler iletişim (kaslarla sinir sistemi arası iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı. *Andrew Schally endokrinoloji (****bolik sistem rahatsızlıkları, diyabet, hipertiroid) tedavilerinde kullanılan yöntemi geliştirdi. *Aaaron Beck Cognitive Terapi’yi (akli bozuklukları, depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemini) geliştirdi. *Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı. *Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelişimi çalışmaları) dalında Nobel aldı. *Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaptı. *Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını, *Benno Strauss paslanmaz çeliği, *Isador Kisse sesli filmleri, *Emile Berliner telefon mikrofonunu, *Charles Ginsburg ilk bantlı video kayıt makinesini geliştirdi. *Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini icat etti. *Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi. Peki, ama; son 100 yıl içinde Yahudiler sadece bilimsel alanda 104 Nobel ödülü kazanırken, 1.4 milyar Müslüman neden yalnızca 3 Nobel kazandı. Yahudiler niçin bu kadar yaratıcı ve neden bu kadar güçlüler? Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu yatırımcılara/işadamlarına ve markalarına bakalım: * Ralph Lauren (Polo), * Levi Strauss (Levi's Jeans), * Howard Schultz (Starbuck's), * Sergei Brin (Google), * Michael Dell (Dell Bilgisayarları), * Larry Ellison (Oracle), * Donna Karan (DKNY), * Irv Robbins (Baskins & Robbins), * Bill Rosenberg (Dunkin Dougnuts), * Richard Levin (Yale Üniversitesi'nin kurucu başkanı). Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu sanatçılara bakalım: * Michael Douglas, * Dustin Hoffman, * Harrison Ford, * Woody Allen, * Tony Curtis, * Charles Bronson, * Sandra Bullock, * Billy Crystal, * Paul Newman, * Peter Sellers, * George Burns, * Goldie Hawn, * Cary Grant, * William Shatner, * Jerry Lewis, *Peter Falk... Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki Yahudiler: * Steven Spielberg, * Mel Brooks, * Oliver Stone, * Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210), * Neil Simon (The Odd Couple), * Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3), * Michael Mann (Starzky and Hutch), * Milos Forman (One Flew Over The Cuckoo's Nest, Amadeus), * Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat), * Ivan Reitman (Ghostbusters) , * Kohen Kardeşler, * William Wyler. * William James Sidis, Sorun kendinize: 250’lik IQ derecesiyle dünyaya gelmiş en parlak insan hangi dine mensuptur? Sorun kendinize: Neden Yahudiler bu kadar güçlüdür? Cevabı şudur: Her çocuğa ve her gence kaliteli eğitim verirler... Bu eğitim türü sorgulayıcı (teslimiyetçi değil), araştırıcı (ezberci değil) ve yaratıcıdır (bilgi üretmek/bulmak içindir) Soru: Neden Müslümanlar bu kadar güçsüzdür? Cevap: Yanlış eğitim verdikleri ve gelişime yararı olmayan birer eğitim sistemi uyguladıkları için (Büyük oranda Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci ve Dayatmacı eğitim...). Oysa Gezegenimizde yaklaşık 1.476.233.470 Müslüman yaşamaktadır. Yani, toplam dünya nüfusu içinde her 5 kişiden biri Müslümandır. Her bir Hindu'ya 2 Müslüman düşmektedir, her bir Budist'e karşılık 2 Müslüman vardır ve her bir Yahudi'ye karşılık 100 Müslüman bulunmaktadır. Müslümanlar bu kadar kalabalıklar ama neden güçsüzler? Nedeni eğitim(sizlik)dir!!! İslam Konferansı Örgütü'nün (OIC) 57 üyesi vardır ve ülkelerin tümünde sadece 500 adet üniversite bulunmaktadır. Yani üniversite başına 3 milyon Müslüman düşmektedir. Başka bir deyişle 3 milyon kişi için bir üniversite yapılmıştır (Bunların kalitesi de başka bir sorundur!). Fakat sadece ABD'de 5 bin 758 adet üniversite vardır. Shanghai Jiao Tong Üniversitesi tarafından 2004 yılında hazırlanan “Dünya Üniversitelerinin Akademik Deger Listesi”ne Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiç birinden ilk 500’e giren tek bir üniversite yoktu. Neden?.. Yanıt: Kalitesiz ve ezberci eğitim... OKUMA YAZMA ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK! UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı % 89’dur. Bunların %98’i ise en az ilkokul mezundur ve 100 kişiden 40’ı üniversite mezunudur. 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkedeki okuma-yazma oran ise %100’dür, yani bu 15 ülkede okuma-yazması olmayan tek kişiye rastlamak olası değildir!. Müslüman ülkelerde durum bunun zıddıdır: 100 kişiden sadece 40’ı okuma-yazma bilir ve herkesin okuryazar olduğu bir tek Müslüman ülke bulunmamaktadır! Bunların %50’si ilkokul mezundur ve sadece %2’si üniversiteyi bitirmiştir. BİLİM İNSANLARININ ORANLARI DA ÇOK DÜŞÜK! ABD’de toplam bilim insanı sayısı 4.000, Japonya’da 5.000’dir. 57 Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı sayısı ise sadece 230 kişidir. (Akademisyenlerin hepsi bilim insanı değildir. Bilim insanı demek, pozitif bilimlerle aktif olarak uğraşan kişi demektir.) Ve her 1 milyon Müslüman kişiye sadece 1 bilim insanı düşmektedir. Teknisyenler bakımından Müslüman çoğunluklu Arap ülkelerdeki durum daha da kötüdür: Her 1 milyon Müslüman Arap nüfus içinde 50 teknisyen bulunmaktadır. Hıristiyan dünyasında ise her bir milyon kişi içinde 1000 teknisyen bulunmaktadır. NEDEN?.. Yanıt: Kalitesiz-ezberci eğitim ve ARGE’ye (araştırma geliştirmeye) yeterli kaynak ayrılmaması... Çünkü Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca % 0,2’sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırıyor. Buna karşın Hıristiyan dünyası araştırma-geliştirmeye % 5 oranında, yani 25 kat daha fazla fon ayırmaktadır. SONUÇ: İslam dünyası yeni bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur. Ayrıca dünyanın ürettiği bilgiyi kendi halklarına öğretmekte de başarısızdır. Bunun kanıtı ise ileri teknoloji ihracat rakamlarında saklıdır: Pakistan’ın ileri teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran %1’dir. Suudi Arabistan, Kuveyt, Fas ve Cezayir’in ise % 0,3’tür. Hristiyan Singapur'da bu oran % 58'dir. Gelecek Bilgi temelli toplumların olacaktır Ilginçtir, Müslüman 57 ülkenin gayri safi milli hâsılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. Buna karşın 310 milyonluk ABD tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretmekte; Çin 8 trilyon dolar, Japonya 3,8 trilyon dolar ve Almanya 2,4 trilyon dolarlık üretim yapmaktadır. (Satın alma gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.) Mal ve hizmet üretimi İspanya’da 1 trilyon doların üzerindedir. Katolik Polonya 489 milyar dolarlık mal ve hizmet üretimi gerçekleşmektedir. Budist Tayland 545 milyar dolar değerinde mal ve hizmet üretimi yapmaktadır. İşin daha acıklı tarafı ise şudur: İslam Dünyasının gayri safi milli hâsılasının tüm dünya gayri safi milli hâsılası içindeki oranı hızla azalmaktadır. O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür? Cevap: Eğitim Yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek; kaliteli ve çağdaş eğitim yoksunluğu. Çok kesin biçimde söylersek; akılcı olmayan, ezberci, teslimiyetçi, din eksenli ve çağdışı eğitim... Araştırmayı yapan: Dr. Faruk Saleem – İslamabat, Pakistan
Uzun uzadıya yazdım bir daha yazayım. Zira firefox azizliğine uğradım ve yazdıklarım silindi. Kısa bir özet geçeceğim baştan toparlayabilirsem. Öncelikle Kuran okuyan suçlu sayılıyordan bambaşa bir yere geldik. İddiayı küçülttünüz, Kuran okuyan suçlu sayılmıyormuş 3 kişi yanyana yürüyemiyormuş... Bakalım daha ne geri adımlarınızı göreceğim. Farkındaysanız ben ilk mesajı yazmasam söylediğiniz yalan orada duracaktı. Sanki Kuran okuyan içeri atılıyormuş gibi gösterecektiniz; yarın 16-17 yaşlarında genç bir çocuk gelip de bunu belki de doğru sanacaktı. Bir de yaşınız da varmış, saygı duyarım ancak yaşınız bu konuda tutum ve yargılarınızın katılığını gösteren başlıca değişkenlerden. Siz insanlara ve olaylara ön yargılarınızla, kalıplaşmış tutumlarınızla bakıyorsunuz. Empati yeteneğiniz yok, ben merkezcisiniz. Empati yeteneğiniz olsa 3 kişi yanyana biz yürüyemezken başkaları ne yapıyordu diye sorardınız. Ben cevabını vereyim siz yürüyemiyordunuz başkaları ÖLÜYORDU. ÖLDÜRÜLÜYORDU. Bugün icazet alınan eli kanlı katil ABD'nin toplumsal dehşet senaryosu çalışıyordu. 3 kişi yan yana yürüyemiyorduk dediğiniz dönemde insanlar öldürülüyordu; Bahçeşehir katliamında çocuklar katledildi. İşkence hanelerden solcular da sağcılar da geçti. Kadınlara kocalarının gözü önünde işkence hanelerde coplarla tecavüz edildi. Siz böyle bir dönemde sokakta 3 kişi yürüyemiyorduk diye anlatıyorsunuz. Yani kusura bakmayın ama yürümeniz batsın arkadaş. İnsanlar ölmüş, katledilmiş, birbirine girmiş, işkence hanelerde en ağır işkencelerden geçmiş siz yürüyememişsiniz. İnsan biraz utanır. Yürüyemeyenler şanslı olanlardır; ya ötekiler? Bakın dönemle ilgili bilgi: (Gizlenmiş İçerikGörmek İçin Foruma Giriş Yapınız. ! ) Halkımız birbirine düşman edildi. 19-22 Nisan 1978 günleri Malatya olayları, 3-7 Eylül 1978 günleri Sivasolayları, 3-5 Aralık 1978 günleri Elazığ olayları, 19-24 Aralık 1979 günleri Kahramanmaraş olayları, 25-27 Haziran 1979 günleri Manisa olayları, 2-10 Temmuz 1980 günleri de Sivas olaylarında halkımız karşı karşıya getirildi. Diğer taraftan, toplumun saygın isimlerine karşı suikastler düzenlendi. Ankara Savcı Yardımcısı Doğan Öz, Abdi İpekçi, Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, Gazeteci İlhan Darendelioğlu, Prof.Dr.Cavit Orhan Tütengil, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, Nihat Erim, CHP Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu, Kemal Türkler, Köyyse-İş Genel Başkanı Sadık Özkan gibi önemli ve değerli insanlarımız öldürüldü. Bu olaylar, 1980 yılında iyice hızlandı. 26 Aralık 1978 – 11 Eylül 1979 döneminde bu ülkede 869 sivil ve 29 güvenlik öldürüldü; 3633 kişi yaralandı. 12 Eylül 1979 ile 11 Eylül 1980 tarihleri arasında ise 2677 sivil ve 135 güvenlik görevlisi öldürüldü; 6784 kişi yaralandı. Bu arada TÜSİAD, gazetelere verdiği sayfa sayfa ilanlarla Hükümeti düşürmeye çalıştı. Diğer taraftan da, Türkiye’de temel tüketim mallarında büyük bir sıkıntı başlatıldı. Filtreli sigaradan tüpgaza, margarinden, sıvı yağa kadar nelerin sıkıntısını çektiğimizi hatırlarsınız. 1979 Ekim ara seçimlerinde de CHP büyük bir yenilgi aldı ve Bülent Ecevit istifa etti. Süleyman Demirel bir azınlık hükümeti kurdu. Amerikalılar, üs ve tesislerin faaliyete geçirilmesini bu kez Süleyman Demirel’den istediler. 29 Mart 1980 günü ilgili anlaşma imzalandı; ancak bu anlaşmanın uygulamaya girebilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanması gerekiyordu. S.Demirel, anlaşmayı Meclis’e göndermedi; ABD üslerinin ve tesislerinin açılmasına izin vermedi. 1980 yılında halkımızı bölen düşmanlıklar daha da yoğunlaştı ve12 Eylül 1980 askeri darbesi gerçekleşti. Amerikalıların istekleri, 18 Kasım 1980 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla yerine getirildi. Amerikan üslerinin ve tesislerinin yeniden faaliyete geçmesine ilişkin anlaşma, 1 Şubat 1981 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye, yeniden Amerikan üslerinin merkezi durumuna getirildi." İşte böyle bir dönemdi. Kıbrıs Barış harekatı üzerine ABD ambargosu gerçekleşti. Ecevit ve Erbakan işbaşındaydı ki Erbakan da o zamanlar Erbakan'dı. Yani yürüyemiyorsanız hesabını Erbakan'a soracaktınız. Sordunuz mu? Erbakan hükümet de ama sizi yürütmeyen herhalde İsmet İnönü idi!!! O Erbakan ve Ecevit ABD üslerini kapattılar. Bugün ise o dönem üsleri geri açtırmak uğruna Türkiye'de darbe tezgahlayan, kardeşi kardeşe kırdıran, eli kanlı katil ABD'den icazet alan adamları demokrasi kahramanı yapıyorsunuz. Katil ABD'nin günah yıkayıcılığı, günah çıkarıcılığı sanki Müslümanların üzerine vazife. Bu ABD icazetli adamlar Müslümansa ben zaten Müslüman değilim. Liboş Müslümanlar ya da ABD'nin tabiriyle Ilımlı İslamcılar; yani bir tokat yedi mi öbür yanağını çeviren müslümanlar. Bu çarpıklığı destekleyenler, bu aymazlığa doğrudan veya dolaylı ortak olanlar, Katil ABD'nin kanlı elleri ile tokalaşıp iktidarlarını olar üzerinden meşru kılmak isteyenler; Pensilvanya'da çiftlikler de adeta Osmanlı şehzadeleri gibi yaşayanlar Müslüman falan olamaz. Olsa olsa Müslümanlığın yüz karası olurlar. Bu arada şehzade gibi yaşamayı da biraz açalım. Mesela bir Cem Sultan olayı vardır; İtalya'ya sığınmıştır. Osmanlı tahtında hak iddia edebilecek bu adama İtalya sahip çıkmıştır. Osmanlı üzerinde tezgahlarında kullanabilir umudu ile Cem Sultan'ı himaye etmiştir. Bugün de aynı şekilde ABD'de yerleşen, ABD himayesindekiler aynı şekilde gözetilmektedir. Türkiye'ye karşı koz olarak tutulmaktadır. Bunları bile görmüyorsunuz. Kabe pansilvanya mı oldu, neden gidip bir Arap ülkesinde yaşamıyorda orada yaşıyor düşünmüyorsunuz. Bırakalım arabı neden Çin değil neden Rusya değil, neden İran değil de ABD. ABD'nin kanlı elleri ile el sıkışmak üzerine vazife mi olmuş? O ABD'ki her gün eline biraz daha Müslüman kanı bulaştırıyor. Ama Kabesi ABD olmuş adamlar Müslüman(!); Engünaydın'a gelince Müslüman değil. Yahu ben onların topundan daha müslümanım. Katiller ile el sıkışmam, keriz fenerleri ile veya başka suret ile kimseden bir şey çalmam, kimseyi dolandırmam, inanmadığım bir şeyi söylemem, yalan konuşmam... Ha belki de siz de tam bu noktadan konuşuyorsunuz. Onlara Müslümanlık, cemaat liderliği bahşettiğinize göre herhalde katillerle el sıkışmak islamın şartı falan oldu artık. Tam da bu nokta da size teşekkür ederim. Ya bana dinsiz falan diyeceğinize Müslüman deseydiniz. Açıkçası bu adamlara Müslüman diyen ağzınız ile bana Müslüman demenizi hakaret kabul ederdim. Yanlış da anlaşılmasın, Müslüman denmesini hakaret görmüyorum. Bu adamlara yakıştırdığınız sıfat her ne ise onu bana da yakıştırmanızı hakaret kabul ederim.
oooooooo toycan kardeş ne zamandır forumlarda göremiyoruz hoş geldin özlettirdin kendini.:thumb_up: kimseyle polemiğe girmeyeceğim ALLAH yardım isteyen herkesin yar ve yardımcısı olsun. Yaradılanı severim yaradandan ötürü.Ben hepinizi seviyorum çünkü yaradana inanıyorum Elhamdürillah.
Şöyle diyor hz. ali: "Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler âhiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok."
hocam hep aynı muhabbet ahiret cezası ya yapmayın doğruyu yanlışı bir siz mi biliyorsunuz biliyorsanızda niye cevaplamıyorsunuz kaçak elektrik kullan prasa gibi çek kez cezası ahirette pakistanlı araştırmacıyı okumadınız herhalde bu biat kültürü olduğu sürece bizden bir b.k olmaz öğrenileçek birşey varsa oda KURANı kerimde gerisi hikaye ama belden aşağı vurup durmayın bilemezsiniz belki ahirette önünüze gecerim sonra şaşırmayın hele hele bertaraf olma uğruna taraf olmayın size yakışmaz siz doğru bildiklerinizi yazın biz a laçağımızı alırız tehdit yanlış cezamız varsada yada günahımız onu bir ALLAH bilir ama siz bilemezsiniz
Büyük sözlerle, iki ALLAH yazmakla yalanlar kapanmaz. Hala bekliyorum, kim Kuran okuduğu için suçlanmış; kimi hakim karşısına çıkarmışlar veya başka bir şey yapmışlar. Çıt yok, sadece kılıç kılıca değer gibi ışıldayan sözler var. Allah ile aldatıyorsunuz insanları, yalanlarınıza Allah'ı alet edeceğinize çıkın ya gösterin şu şu kişiler şu şu dava ve dosya numaraları ile suçlanmıştır (hüküm giymeleri de önemli değil, sadece suçlama var mı onu gösterin) yok gösteremiyorsanız Kuran'ın ve Allah'ın arkasına saklanmak yerine dürüst olun söyleyin; BEN GÜNAH İŞLEDİM; İFTİRA ATTIM - YALAN KONUŞTUM deyin rahatlayın. Allah ile aldatmayın, arkasına saklanmayın.
Bu bezirganların elinde İman Ölçer vardır. Bilirler her haltı. Ama doğru olmayı, dürüst konuşmayı, yalan söylememeyi, iftira atmamayı bilmezler. Adam dedi ki Kuran okuyanlar suçlanıyormuş Türkiye'de. Eee dedim hadi göster kim suçlanmış. Tık yok, lafı döndür dolaştır. Sen Müslümansın sen Müslüman değilsin diye kendini Allah'ın yerine koyup insanları yargıla; başka bir numara yok. Yalan konuşmuyorsa hodri meydan ispatlasın. Ya da hepimizden özür dilesin. Bir de polemiğe girmeyecekmiş. Girme zaten, her yanı polemik adam. Polemiğe gireceğine söyle kim suçlanmış; dava dosya numarası ver. Yoksa da böyle bir şey, yok böyle bir şey ben yalan söyledim de. Bunda polemiğe girecek ne var. Şu var polemiklik; olmayan bir şeyi ispatlayamıyor; altında ezildi yalanının. Beni tek kurtaracak polemiktir diyor. Polemikten başka yapabileceği bir şey olmamasının aczi ile konuşuyor. Polemiğin kralını yapıp sonra da polemiğe girmeyeceğim diyor. Cevabı iki seçenek ve tek satır. a) Evet suçlandılar; Şu esas nolu şu mahkeme kararı veya dosyası vardır. b) Hayır, yok öyle bir şey ben yalancıyım, iftiracıyım. A'yı veya B'yi yazması çok mu zor? Elleri bağlandı yazamıyor. En azından ordudan atılan irticacı subayları yazabilirdi ki bu da senelerdir olmuyor. Kaldı ki irticai faaliyet nedeni ile atılmış adamlar; yoksa Türk askerinin her kışlasında mescit büyük askeri tesislerimizde cami vardır. Örneğin Adana'da askeriyenin camiisi vardır. Onları yazar sanıyordum herhalde aklına gelmedi ya da kendi de biliyor TSK'nın dini değerlere hassasiyetini, saygılı yaklaşımını ondan yazmıyor. Neyse A mı yoksa B mi hala bekliyoruz.
toycan usta ben hiç bir zaman doğruyu yanlışı ben biliyorum demedim kaçak elektirik kullananlara çek kesipte ceza almayanları ben savunmadımki. peygamberimiz buyuruyor her sorunun cevabını KURAN'da arayın bulamazsanız benim sünnetimde arayın oradada bulamazsanız ashabımda arayın hanginin arkasından giserseniz aydınlığa ulaşırsınız buyuruyor.etme toycan usta ben belden aşağı ne zaman vurdumda böyle diyorsun.toycan usta ben sadece Allahın tarafında oldum hiç kimsenin tarafında olmadım Allah'ın tarafında olmakla bertaraf olacaksak varsın olalım.elbette kimseye sen günahkarsın yanlışsın diyemezsin kimin amelinin nasıl olacağını yanlız ALLAH bilir not :her renk senin yazdığın yazının bir bölümün cevabıdır