Nüfus cüzdanı 5, pasaport 54 lira

Konu, 'Türkiye'den Haberler' kısmında musa21 tarafından paylaşıldı.

  1. musa21
    Offline

    musa21 Süper Üye Üye

    Kayıt:
    21 Aralık 2010
    Mesajlar:
    950
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    ankara
    Yeni yılda nüfus cüzdanları için 5 lira, pasaportlar için 54 lira, sürücü belgeleri için 67 lira ödenecek.



    Değerli kağıt bedelleri, 1 Ocak 2011'den itibaren geçerli olmak üzere yüzde 6,45-8,7 oranında artırıldı.




    Maliye Bakanlığı'nın, "Değerli Kağıtlar Kanunu Genel Tebliği" Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.Buna göre, pasaportlar için 50 lira olan değerli kağıt bedeli, yüzde 8'lik artışla 54 liraya yükseldi. Sürücü belgeleri için ödenecek bedel 62 liradan 67 liraya, nüfus cüzdanları için ödenecek bedel ise 4 liradan 4 lira 60 kuruşa yükseltildi.




    Bu yıl 5 lira olan noter kağıtları için 2011'de 5,40 lira, 3,10 lira olan banka çekleri (her bir çek yaprağı) için de 3,30 lira ödenecek.




    1 Ocak 2011 tarihinden geçerli olmak üzere değerli kağıt bedelleri şöyle:




    - Noter kağıtları




    - Noter kağıdı 5,40




    - Beyanname 5,40




    - Protesto, vekaletname, re'sen senet 10,80




    - Pasaportlar 54,00




    - Yabancılar için ikamet tezkeresi 149,00




    - Nüfus cüzdanları 5,00




    - Aile cüzdanları 50,00




    - Sürücü belgeleri 67,00




    - Sürücü çalışma belgeleri 67,00




    - Motorlu araç trafik belgesi 67,00




    - Motorlu araç tescil belgesi 50,00




    - İş makinesi tescil belgesi 50,00




    - Banka çekleri 3,30
     
  2. dimo79
    Online

    dimo79 Guest

    Yeni Yılın Gelmesiyle Zam Yapılmayan Hiçbirşey Kalmadı Diyebiliriz.:angry26:
     
  3. mescer
    Offline

    mescer Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    16 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    232
    Beğenilen Mesajlar:
    2
    Şehir:
    istanbul
    nasıl enfelaston dusuyor anlamış deyılım
     
  4. AYDINLANMA
    Offline

    AYDINLANMA Banlı Üye

    Kayıt:
    3 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    270
    Beğenilen Mesajlar:
    7
    Şehir:
    İzmir
    Enflasyon düşüşü rakam oyunudur. Örneğin geçen sene milli gelir hesaplama yöntemi değişti bir gecede 2500 dolar zenginleştik cebe 5 kuruş girmeden.

    Enflasyon şöyle düşüyor. Don lastiğinin fiyatı düşüyor onu sepete atıyorlar, fiyatı artanları ise sepetten çıkarıyorlar. Enflasyon hesabını yaparken et, ekmek, simit, su, elektrik, benzin gibi tükettiğimiz mallar kullanılacağına bunlara ya yer verilmiyor ya da yer verilirse fiyatı düşen mallar da aynı sepete eklenerek bunların fiyatlarındaki artış aynı sepete atılıp fiyatı düşen mallarla dengelenerek enflasyon rakamı düşük çıkarılıyor.

    Bir de bir yanılgı var; enflasyon düşüyor dendiğinde fiyatlar düşmüyor bir önceki yıla göre artış oranı düşüyor. Enflasyon örneğin %8'e düştü demek fiyatların tüm ali cengiz sepetlerine rağmen %8 oranında arttığını söylüyor.

    Yüksek enflasyonlu yılları bilmiyorum hatırlayanlardan mısınız ama ben hatırlıyorum. Yüksek enflasyonlu zamanlarda ekonomide iş olurdu. Esnaf iş yapardı. Bir kere paradan kaçış olgusu vardı; insanlar ellerindeki paranın yarın daha az alım gücü olacağını düşünerek taleplerini ertelemezlerdi. Gerçi bugünde ekonomide paranın döndüğünü söylüyorlar ama küçük esnafın sıkıntıda olduğu da bir gerçek. Herhalde bunun sebebi ekonomideki değişimden kaynaklanıyor. Büyük zincir mağazalar dönen parayı tek bir elde topluyor.

    Zincir mağazaların, süpermarketlerin daha ucuz olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Böyle olunca insanlar alışverişlerini oradan yapıyorlar ama unuttukları bir şey var. Önceden bu alışverişler esnaflardan yapılırdı; esnafta o parayı yine aynı piyasa içerisinde harcardı. Çok bedel öderdik ama o para piyasada dolaşımda olur döner dolaşır bize gelirdi. Şimdi ise bu para kalantorların çok sıfırlı hesaplarında birikiyor, yabancı sermayenin kar hanesine yazılıyor ve bize geri dönmüyor. Daha ucuza alıp daha da çok fakirleştiğimiz; sermayenin daha da büyüdüğü; vahşi kapitalizmin hizmet sektörüne girerek esnafları da çarkları arasında ezmeye başladığı bir dönemden geçiyoruz.

    Bunlar yaşanacak. İdeal düzene ulaşmadan önce ezen düzenin sıkıntıları yaşanacak. İdeale ya da ütopik olana ulaşacak mıyız bilmiyorum; sermayenin elinde sosyal psikologlar vardır; toplumun algılarını ve tutumlarını tayin etmek bu sosyal psikologların işidir. Bir numaralı amaçları da kazandıkları düzeni devam ettirmektir, alternatifleri engellemektir.

    Halkçı politikalar; bu ister kömür yardımı olsun isterse sosyal haklar (sağlık hakkı, işsizlik sigortası gibi) olsun halkın tepkilerini frenlemeye; halkın sömürüye karşı bilinçlenmesini engellemeye yönelik politikalardır. Sağ kesim sol literatürde hep sermaye yandaşı olarak görülür, doğrudur da ama sosyal demokrat adı verilen halkçı kesim de sermayenin en büyük yandaşlarındandır. Sermayenin halkları sömürmeye devam edebilmesi için gerekli, halkların var olan düzenlere isyanını engelleyen sosyal politikaları şekillendiren sosyal demokratlar vahşi kapitalist düzenin sürmesine en büyük hizmeti yapmaktadırlar.

    Enflasyonun düşmesine bir daha dönecek olursak; Türkiye'de ki enflasyon oranları ekonomide rakamsal değil ama üretimsel büyümeyi engelleyen oranlardır. Açıklanan enflasyon oranları banka faiz oranlarının altındadır. İdeal olanı ise faiz oranı + 2-3 puan enflasyondur. Bu gereklilik ise mevcut sistemin büyümesi için, üretimin artması için gerekli rakamlardır. Türkiye düşük enflasyon tuzağına da girmektedir bu açıdan.

    Enflasyonla işsizlik arasında da bir ilişki vardır ki burada da konu büyümeye dayanır. Büyüyen bir ekonomide işsizlik oranları azalır; daha çok insan istihdam edilir. Türkiye'de ise son yıllarda her sene büyüme rekorları kırdığımız açıklanırken işsizlik oranları da sürekli artmaktadır. Buradan da büyüyenin halkın ekonomisi olmadığını kodamanların cüzdanları olduğunu net olarak görebiliriz. İşin doğrusu enflasyon içinde büyümedir. Enflasyon oranı arttıkça büyüme de artacak, işsizlik oranı düşecektir. Kodaman cüzdan büyümesi dediğimiz olay ise tamamen aldatmacadır.

    Ekonomide hiç bir rakama güvenmeyin. Özerk kurumların değil de siyasi iktidarlara bağlı kurumların tayin ettiği rakamlar her dönem şaibelidir. Kendi çıkarlarına hizmet eder.

    Diyebilirsiniz ki hadi bizim kurumlar siyasi vesayet altında rakam açıklıyor peki ya uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin düzelttiği puanları ne oluyor. Onlar vatandaş Mehmet, Ali için açıklamazlar bu rakamları. O düzelmeler şunu ifade ediyor. Diyorlar ki "Hey Şalom, hey Hans, Hey George bu ekonomiye paranı sokarsan kodaman cüzdanını daha da kodamanlaştırırsın; yap buraya biraz yatırım, borsasına gir bankasına para yatır cüzdanın daha da şişsin."

    Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları yabancı sermayeye yol gösterirler, karlı olan yerleri işaret ederler. Hani övünüyorlar ya kredimiz şöyle arttı böyle arttı diye aslında artan kredimiz değil, sırtımızdaki kamçıdır. Ekonomi rakamsal olarak büyürken bu büyümeden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının değil de Şalom'ların, George'ların, Hans'ların aldığı paydır büyüyen.

    Peki ne yapmalıyız, manzara bu kadar kötüyse bizi kim kurtaracak? Buna cevap vermek benim işim değil. Cevabını da bilmem zaten. Çiller'lere, Derviş'lere en son da Erdoğan'lara kurtarıcı diye sarıldık ama sonuç ortada. Şimdi mesela Kılıçdaroğlu'na, Cindoruk'a veya bir başkasına sarılsak ne olacak? Muhtemelen hiç bir şey değişmeyecek. Türkiye'de partiler sermaye partileri çünkü. Halkın partileri yok, halkçıyız diye gelenler de kısa sürede sermayeleşiyor. Maalesef basit ve gerçekleşebilir bir çözüm önerim yok.Gerçek bir sosyal demokrat parti sistemde mevcut olsa tavsiye edebilirdim. Yurtdışı ülkelerde de işin doğası budur. Orada sağ ve sol partiler arasında iktidar sürekli el değiştirir. 2 dönem birisi 2 dönem birisi görev yapar. Birisi döneminde sermayenin karı artarken öteki gelir sonraki seçimde ve sosyal demokrat politikalarla halkın refahı artar; refah artışı ekonomide sıkıntı yaratıp küçülme yarattığı noktalarda ise tekrar halk iktidarı büyüme için sağ partilere yani sermaye yandaşlarına verir. Türkiye'de ise ister sağ olsun ister sol bütün partiler sermayeye hizmet ettiğinden çözüm önerisi maalesef yok.
     

Sayfayı Paylaş