Bismillah… Nun’a ve Ayn’ına and olsun ki hiç bu kadar ölmemiştin içimde… Saçlarımın kara katranından asıl önce ve sonra sürükle beni Azrail’in koynuna. Sana ölmek ben kadar yakışmaz. Sana al kanatlı ebabillerin yüreğinde büyümek yakışır. Ölmeyi becerememiş yüzüme mücrim gözlerle b/akma. Sen ağlama n’ olur. Sana ağlamak ben kadar yakışmaz. N’ olur sus ağlama, melekler duymasın sesini… Azrail’i sarma başıma… Bir melek daha gözyaşının damlasında boğuluyorken yorgun ve suskun adımlarla doğmamış bir bebeğin rızkına acıkmışlığımı ekliyorum. Arıyorum seni yana döne. Zindanlara dönerken gözlerim Yusuf’umu oldun zindanımın? Cemalini bir çaputun ardında saklıyorsun. Göster yüzünü de dökülmesin sesim duvarlarına… Dilimin tüyünde yeni besmeleler icat ediyorum. Ya Rab! diyorum şu yarsızlığımı sabrınla ar’la da yetim kalmış sevdama musallat olmasın yüreksiz iblis ve nefsim… Bir parça can daha kopardın canımdan. Buğulu camlara yazma adımı, çok değil az bir/az sonra güneş doğacak batıdan… Kopacak kıyamet belli ki, al hadi beni avuçlarının simasına. Ç’öl ben(d)im, Zindan ben! Yusuf sendin, Mecnun sen! Ne Züleyhan olmak cürümüne nede Leyla olmak aşkına… Sadece beni biraz bana ver… Benden bana biraz b(s)en bağışla. İncil’e ve Tevrat’a and olsun ki doğduğum her güne seni mühürledim. Sen vardın her gün(üm)de. Bitmek tükenmek bilmeyen yarınlarım da, öfkemin içine sarmıştım seni. Elçiye zeval olunmazdı. Elçiler ki efendilerinin emirlerine tabilerdi… Elçiydim ben ve zeval olmuştum efendimin emrinde… Zail olmuştu kabrim… Asr’a yemin edilmişti ve gıyabımda hüküm giymişti aşk-ı hürrem. Ey tövbem! kaç kez bozuldun? Kaç kez günahıma nail oldun? Artık gusül farz olmuştu bedenime. Yüreğimi teneşir masası üzerinde neşterle soyulduğunu gördüm. G(k)ördüm ve sustum… Ey kalbim kaç kez kırıldı kapakların? “…” Seni ekmek mübarekliğinde öpüp anlıma yasladım. Yanık süt kokusuyla ovaladım gözlerini… Dimağımda la’L olmuştu varlığın. Meryem’in s/özünde yatıyordu hayâ. Mahrem perdesine yansıyordu elleri. Sükût-ü hicranım Meryem saflığında seviyorum seni… Sen şimdi öl(me)... İsa peygamber hatrına, sen şimdi öl(me)… Yeryüzünün dört köşesine s’al namını ve dilimin çıplaklığını al haremine… Şimdi öl(emezsin)… aLıntıdır*