Bu dünyada “Allah’ı, peygamberimizi (s.a.v.), ahireti, ölümü hatırlamak istemeyenler herhalde cennete gitse çıldırır. Çünkü Yunus Emre “Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu” diyor. Dünyadayken hiç hatırına getirmek istemediği şeyler... İnsanoğlu sadece kendini cehenneme götürmekle de kalmıyor, arkasından milyonları da sürüklüyor. Tarihte politikacıların Allahsız, kitapsız, peygambersiz kişilerin vereceği oylara göz dikerek, imanlarını sattığını, dünyevileşmenin kitleleri de ne zilletlere düşürdüğünü hep beraber gördük. “Allahsız, peygambersiz, kitapsız, yaşama ve yaşatma peşinde olanlar, bırakın hayvanları, dalları gökteki Allah’ı(c.c) işaret eden ağaçlardan bile daha beter duruma düşüyorlar. Mevlana der: – “ Mademki insanın yaratılmasında ki maksat, Allah’a ibadet etmesidir. Şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir. İnsan her işi yapabilir, fakat yaratılmasındaki maksat ibadettir. “ Ben insanları, cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” bu ayeti okusana, âlemin yaratılmasında ki maksat, ibadetten başka bir şey değil.” – “Kul, günde beş kere “namaza gel, feryat et!” diye davet edilir.” – “Hakk’ın huzurunda, gözyaşı dökerek ayakta durmak, kıyamet gününde kabirden kalkıp mahşer yerinde dikilmeye benzer.” - “Ey baş onun lütfuyla baş oldun, nasıl oluyor da kibirle baş kaldırıyorsun. Neşeli güzel bir halde başını ey de şeftali dalı gibi terü taze olasın, gülesin ve güzelleşesin. Ey baş, O’nun önünde yere baş koy, eğer gökyüzü gerekse sana.” – Allah “Secde et de yaklaş” buyurdu. Bedenlerimizin secde etmesi, canlarımızın O’na yaklaşmasına sebeptir. Mürselat suresi: 47 - Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! 48 - Onlara: Haydi Allah’a(c.c) boyun eğin denildiğinde, boyun eğmezler. 49 - Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! 50 - Artık bu Kur'an’a da inanmazlarsa, hangi söze inanırlar acaba? Mümin suresi: 60- Hâlbuki Rabbiniz: "Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir." buyurdu. Kalem suresi: 42- O gün işler zorlaşır ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler. 43- Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı. Ebu Süfyan'dan rivayet edilmiştir. Dedi ki: Cabir şöyle diyordu: Ben Nebi (sav)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Şüphe yok ki kişi ile şirk ve küfür arasındaki şey sadece 'namaz'dır." (Müslim:82, Ebu Davud:4678, Tirmizi:26l9, Nesei:465 ve İbn-i Mace: 1078 rivayet ettiler.) Cabir (ra)'den rivayet edilmiştir: Nebi (sav) buyurdu ki:"Namaz'ı kılmamak şirktir."(Musannaf: 5009, Şeria: 133, Usulü's-Sünne-. 1513 sahih bir senedle rivayet ettiler Enes (ra)'den rivayet edilmiştir: Nebi (sav) buyurdu ki: "Kişi ile şirk arasında 'namaz'ı terketmekten başka bir şey yoktur. Namazı terk ettiği zaman şirk koşmuştur."(İbn Mace: 1080, Muhammed İbn-i Nasr/Kitabu's salât: 897 rivayet etmişlerdir.) Rasulullah (sav)'in azadlısı Sevban (ra)'dan rivayet edilmiştir: Ben Rasulullah (sav) 'den işittim. Buyurdu ki: "Kul ve küfür ve iman arasında 'namaz' vardır. 'Namaz'ı terk ettiği zaman muhakkak şirk koşmuş olur." Ebu'd-Derda (ra)'den: "Dostum Muhammed (sav) bana şöyle tavsiyede bulundu: Parça parça kesilsen de, yakılsan da Allah (cc)'a ortak koşma ve farz olan namazı bilerek terk etme. Kim ki farz olan namazı bilerek terk ederse o kimseden Allah (cc)'ın koruması kalkmıştır." (Taberani, Mucemu'l-Kebir'de rivayet etti.) İbn-i Mes'ud (ra) dedi ki:"Kim namazı terk ederse kafir olur." (Acurri Şeria: 133 rivayet sahih'dir.) "Muhammed (sav)'în ashabı namazdan başka hiçbir amelin terk edilmesini küfür saymazlardı." (Tirmizi, Kitabu'l İman: 2757) Mücahid ibn-i Cebr (ra)'den rivayet edilmiştir. Cabir ibn Abdullah El-Ensari Rasulullah (sav)'e arkadaşlık yapmış birisidir. Kendisine dedim ki: Rasulullah (sav)'in zamanında sizce amellerden iman ile küfrün arasını ayıran ne idi? O’da 'Namaz' diye cevab verdi." (Usulu's-Sünne:1538, Şeyh El-Bani Terğib) Ubade ibn Samit (ra)'den rivayet edilmiştir. Rasulullah (sav) bize şöyle tavsiyede bulundu: "Allah (cc)'a hiçbir şeyi ortak koşmayın. Namazı da bilerek terk etmeyin. Her kim ki bilerek kasden namazı terk ederse İslam milletinden çıkmıştır." (Usulü's-Sünne: 1523, ibn Ebi Hatim) Abdullah ibn-i Amr ibn As (ra)'den rivayet edilmiştir: Bir gün Rasulullah (sav) 'namaz'dan konuştu. Buyurdu ki: "Her kim şu beş vakit namazı eksiksiz kılarsa namazı, kıyamet gününde ona bir aydınlık, hakkında delil ve kurtuluş olur. Her kim de bu beş vakit namazı gereği gibi kılmazsa kıyamet gününde Karun'la, Haman'la, Firavun'la ve Ubeyy ibn-i Halefle birliktedir." Rasulullah (sav)'in bu hadisinde isimlerini saydığı bu kimseler küfrün önderleri ve elebaşlarıdır. (Müsned: 2/169, Darimi: 2/301, İbn-i Hibban: 1448) İbn-i Kayyım (rh) diyor ki: "Namaz kılmayan kimsenin bu dört kişi ile birlikte olacaklarının haber verilmesinin sebebi şudur: Bu dört kişi küfrün önderleridir. Burada çok açık bir işaret vardır. Her kim ki malının meşguliyeti ile namaz kılmazsa Karun ile mülkünün meşguliyeti ile kılmazsa Firavun'la, makam ve mevkisi sebebi ile kılmazsa Haman'la birlikte ve ticaretinin meşguliyeti ile kılmazsa Ubeyy İbn-i Halefle birliktedir. Mahlûkatın bir kısmı daimi kıyamdadır; dağlar, ağaçlar gibi. Bir kısmı rukudadır; hayvanat gibi bir kısmı ise sanki secde halindedir; yeryüzü, ovalar gibi. Bütün yaratıklar kendi durumlarına göre hal diliyle yüce Allah'ı tesbih halindedir. Namaz şükür ile nankörlüğün de bir göstergesidir. Peygamberimiz (s.a.v.) ayakları şişene kadar namaz kılmış ve kendisine “Bir peygamber olduğun, günahın da olmadığı halde niçin bu kadar ibadet ediyorsun?” diyen Hz. Ayşe’ye “E fe la ekünü abden şeküra (çok şükreden bir kul olmayayım mı?)” diye karşılık vermiştir. Zembilli Ali Efendi, Bayezid-i Veli camisinin açılışında na­maz için toplanmış olan cemaate mihraba yakın bir yerden şöyle diyordu: – Cemaat-i Müslim’in! İçimizde ilk namazda imamlık yap­maya lâyık bir çok zevat vardır. Hangisini ötekisine tercih edeceğimizi bilemez hâle geldik. Bu durumda sizlere şöyle bir teklif sunuyorum. Baliğ olduğu günden şu ana kadar hiç­bir namazını terk etmemiş kim varsa namazı o kıldırsın. Şim­di lütfen böyle olan zat mihraba geçsin, bekliyoruz. Cemaat bir anda sükût kesilmişti. Kimse yerinden kalkmı­yor, mihraba geçmiyordu. Bir kişi Zenbilli'ye doğru yürüdü, kulağına eğildi ve: – Rabbime şükürler olsun, şehzadeliğimde ve sultanlığım­da, hazarda da, seferde de bir vakit namazımı terk etmedim, dedi. Bu sözlerden sonra mihraba geçti. Yüreklerde coşku ve ürperti hasıl eden bir sesle ellerini kaldırdı ve: – Allahu Ekber! Dedi. İmam, Sultan İkinci Bayezid Han'dan başkası değildi. Allah’ın emirlerine göre yaşamaya gayret etmezsek nefsimize göre yaşarız. İnsanı Allah’tan uzaklaştıran herşey çok büyük pişmanlıklara sebep olacaktır. Allah’ı, peygamberimizi (s.a.v.), ahireti, namazı unutan ve unutturmaya çalışanlar da gayet tabii gayretlerinin karşılığını bulacaklardır. Bizim dünyaya nereden geldiğimiz, niçin geldiğimiz, nereye gideceğimiz bellidir. Dünyevi gözlükle öteleri göremeyenler sadece kendilerini değil başkalarını da ateşe sürüklemektedirler. Allah’ın rızasını esas alıp doğru yolda cehdetmeliyiz. Zuhruf 38- Nihayet kıyamet günü bize gelince, arkadaşına: "Keşke seninle benim aramda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Sen ne kötü arkadaşmışsın!" der. filiz konca