SANA ONLARI ADAYACAĞIM Sana onları adayacağım ekmeğime katık, aşımın ateşi acılarımla başbaşa kalmak istiyorum yalnız onlar anlıyorlar beni ve yalnız onları dinliyorum hayatıma girdin madem andacım ol hatıramı yaşat ne beni anladığını söyleyen ne de yüreğimin gedikli konuğu alsın sen al acı senin olayım beni sen kuşat madem ki ayrılığa hüküm giymiş bu yürek artık ölmek için yaşamak gerek hayatımın gözelerinden damıttığım bu şiiri bin kez ölerek sana adamamı bekleme benden gün gelir tütmez olursa ocağım acılar var bende duvağı açılmamış bekle, sana onları adayacağım. Mustafa İslamoğlu Hümeyra kına yakmasaydı annen saçını yolarak taramasaydı dağı kızdıran sen değilsin, biliyorum şimdi kül olan saçların dağınık kalsaydı Koş Hümeyra koş suyu seyret şöyle uzaktan son bir kez daha bak şöyle uzaktan minnacık ellerini aç, gerdir bileklerini serçekuş yüreğini bir an sıkıca tut sonra, savur göğe kocaman dileklerini Ölürken gözlerini görmemeliydim Hümeyra yalvaran, suçlayan vuran ben her saniye öldüm sense ateşin koynunda, yaşıyorsun hala şu iki azap meleği gibi duran gözlerini çek üstümden Yaşayacaktın, hayatı görecektin görecektin denizi görecektin gemiyi binecektin hüzne el sallayacaktın soluk soluğa savuşturmağa gelen seni Başkalarının işlediği günahın cezasını çekiyorsun Hümeyra madem sefihlerle aynı gemiyi paylaşıyorsun dur, deli çocuk, çırpınma boşuna yere geciyorsun yalvarışın o yüzden çarpıp geri dönüyor göğün duvarına o yüzden gelmiyor melekler yanına Mustafa İslamoğlu AĞIT VE RAKS Ben oyumu felakete veriyorum şeyda sana dönük yanımda çengiler mat oluyor saadet-zedelerin morga çevirdiği bir dünyada bana alevden kostümlerle dans etmek düşüyor ve şeyda ben oyumu felakete veriyorum Yolum uzadıkça kabaran direncimi her düştüğüm yeri öperek bileyliyorum kolay gele demek de nerden çıktı şeydam gürbüz doğumlarda bir nice ananın harcandığını imbatla gelenin kabayelle gittiğini biliyorum senin aldanmak dediğin bana merhem oluyor gördüm kışı zorlu geçmeyen yılın baharını da saksıya dikme gülleri ilk güneşle soluyor işte bu kısrak yokuşta çatladı demen için şeyda dünyanın tüm düzlüklerine kin besliyorum. Geç bi yol, nazlı güleryüzlü şiirler yazamam ben esenlik şölenleri bitti vakt-i cerağanda vakt-i kahırda hüzün fasılları demidir bu dem gör ki raksederek ağlamak da varmış hesapta ama ne Raks'ı ne Ağıt'ı ben Endülüs'ü evetliyorum Artık bol kahkahalı çok şükürleri bıraktım esenlik bildirilerini harcıalem mutlulukları denizi uslu gösteren kartpostalları yaktım fakat şeydam bir avuç külü yakamadığım için ben oyumu felakete veriyorum. Mustafa İslamoğlu