Mustafa İslamoğlu

Konu, 'Şiir Cafe' kısmında Gerrard-8- tarafından paylaşıldı.

  1. Gerrard-8-
    Offline

    Gerrard-8- Süper Üye Üye

    Kayıt:
    27 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    1.176
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    Azerbaycan/Baku
    SANA ONLARI ADAYACAĞIM
    Sana onları adayacağım
    ekmeğime katık, aşımın ateşi
    acılarımla başbaşa kalmak istiyorum
    yalnız onlar anlıyorlar beni
    ve yalnız onları dinliyorum

    hayatıma girdin madem
    andacım ol hatıramı yaşat
    ne beni anladığını söyleyen
    ne de yüreğimin gedikli konuğu alsın
    sen al acı
    senin olayım
    beni sen kuşat

    madem ki ayrılığa hüküm giymiş bu yürek
    artık ölmek için yaşamak gerek
    hayatımın gözelerinden
    damıttığım bu şiiri bin kez ölerek
    sana adamamı bekleme benden
    gün gelir tütmez olursa ocağım
    acılar var bende duvağı açılmamış
    bekle, sana onları adayacağım.

    Mustafa İslamoğlu

    Hümeyra
    kına yakmasaydı annen
    saçını yolarak taramasaydı
    dağı kızdıran sen değilsin, biliyorum
    şimdi kül olan saçların
    dağınık kalsaydı
    Koş Hümeyra koş
    suyu seyret şöyle uzaktan
    son bir kez daha bak şöyle uzaktan
    minnacık ellerini aç, gerdir bileklerini
    serçekuş yüreğini bir an sıkıca tut
    sonra, savur göğe kocaman dileklerini

    Ölürken gözlerini görmemeliydim Hümeyra
    yalvaran, suçlayan vuran
    ben her saniye öldüm
    sense ateşin koynunda, yaşıyorsun hala
    şu iki azap meleği gibi duran
    gözlerini çek üstümden

    Yaşayacaktın, hayatı görecektin
    görecektin denizi görecektin gemiyi
    binecektin hüzne el sallayacaktın
    soluk soluğa
    savuşturmağa gelen seni

    Başkalarının işlediği günahın
    cezasını çekiyorsun Hümeyra
    madem sefihlerle aynı

    gemiyi paylaşıyorsun
    dur, deli çocuk, çırpınma boşuna
    yere geciyorsun
    yalvarışın o yüzden çarpıp geri dönüyor
    göğün duvarına
    o yüzden gelmiyor
    melekler yanına

    Mustafa İslamoğlu

    AĞIT VE RAKS


    Ben oyumu felakete veriyorum şeyda
    sana dönük yanımda çengiler mat oluyor
    saadet-zedelerin morga çevirdiği bir dünyada
    bana alevden kostümlerle dans etmek düşüyor
    ve şeyda ben oyumu felakete veriyorum
    Yolum uzadıkça kabaran direncimi
    her düştüğüm yeri öperek bileyliyorum
    kolay gele demek de nerden çıktı şeydam
    gürbüz doğumlarda bir nice ananın harcandığını
    imbatla gelenin kabayelle gittiğini biliyorum

    senin aldanmak dediğin bana merhem oluyor
    gördüm kışı zorlu geçmeyen yılın baharını da
    saksıya dikme gülleri ilk güneşle soluyor
    işte bu kısrak yokuşta çatladı demen için şeyda
    dünyanın tüm düzlüklerine kin besliyorum.

    Geç bi yol, nazlı güleryüzlü şiirler yazamam ben
    esenlik şölenleri bitti vakt-i cerağanda
    vakt-i kahırda hüzün fasılları demidir bu dem
    gör ki raksederek ağlamak da varmış hesapta
    ama ne Raks'ı ne Ağıt'ı ben Endülüs'ü evetliyorum

    Artık bol kahkahalı çok şükürleri bıraktım
    esenlik bildirilerini harcıalem mutlulukları
    denizi uslu gösteren kartpostalları yaktım
    fakat şeydam bir avuç külü yakamadığım için
    ben oyumu felakete veriyorum.

    Mustafa İslamoğlu
     

Sayfayı Paylaş