Meğer ''susmak'' insanın içiyle konuşmasıymış..

Konu, 'Resimli Şiir & Resimli Yazılar' kısmında LeyL tarafından paylaşıldı.

  1. LeyL
    Offline

    LeyL
    Yetkili
    Emekli Admin

    Kayıt:
    13 Şubat 2007
    Mesajlar:
    3.089
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    İstanbul-Mersin
    [​IMG]

    Meğer ''susmak'' insanın içiyle
    konuşmasıymış..
    biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin.
    liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu
    bizden geriye kalan.

    oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek
    yaşama cesaretiydi aşk. ve yola çıkıldığında
    göze alınmalıydı aşkın adressizliği.

    sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime,
    ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen
    bir deniz seçmiştim kendime. bana aşkı öğretmiş
    sen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun
    yüreğimin sessizliğindeki kıyamete...
    bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün.
    onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet.
    adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde...
    bazen seni affedebiliyor muydun,
    beni ağladığında?
    Meğer ''susmak'' insanın içiyle
    konuşmasıymış..
    biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin.
    liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu
    bizden geriye kalan.

    oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek
    yaşama cesaretiydi aşk. ve yola çıkıldığında
    göze alınmalıydı aşkın adressizliği.

    sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime,
    ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen
    bir deniz seçmiştim kendime. bana aşkı öğretmiş
    sen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam
    olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete...
    bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya
    düşkünsün. onarmak içinse gidişin; sen önce
    seni affet. adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde...
    bazen seni affedebiliyor muydun, beni ağladığında?

    [​IMG]

    bir romanı bitirmiş gibiydi
    sustuğunda. bende sustum onunla. en iyi
    yaptığımdı susmak. uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek
    yağmurunu bulamadığını sandın, ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. oysaki yağmur bulutta saklıydı,
    bulutta yağmurda. susmasaydık bulacaktık" dedim.

    neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık
    bilmiyorum. son sözleri iyice içime oturdu.


    bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim! oysa sen hep payına susmaları aldın,
    bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle
    savaşmalar kaldı. evet! susmak birilerini hep
    konuşmaya mahkum etmekti. ve en çok konuşan
    en fazla hata yapandı her zaman. en çok susanın
    hep haklı kaldığı gibi... sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi)
    işlenen en haklı suçtu. sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna
    özendirecek kadar cömerttin. sana söylenenlerle,
    sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama
    kimseye bir şey söylemedin. oysa izin verseydin
    benimde sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı.
    insanları sadece dinleyerek böyle çıplak,
    böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin?
    başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni
    neden hiç yormadı?

    sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum.
    sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi
    susarak döktüm. yoksa içim dökülecekti.
    susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki
    sessiz diyaloglarla benden çekip gittin.

    meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış.
    geç fark ettim!"...
     

Sayfayı Paylaş