Ay-Yıldızlı ekibimiz, kardeş Bosna Hersek karşısında yenik duruma düşmesine karşın, Sabri ve Mevlüt´ün golleriyle 3 puana uzandı. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal; Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal Evet; Acımız büyük, acımız derin, acımız tarif edilemez... Biliyoruz; Milli Takımımız’ın alacağı galibiyetler bile kalbimizdeki acıyı dindiremez. Ancak çok ihtiyacımız vardı biraz morale... Nerede, nasıl olacağı da önemli değildi aslında. Belki statta, belki salonda, belki sokaklarda... İnönü’de ‘tek yürek’ olduk dün gece, İnönü’de ‘tek vücut’, İnönü’de ‘tek kimlik’ olduk... İşte bu nedenle çok önemliydi, 2 saatlik bu macera... Yenik duruma düştük, yıkılmadık... Elele verdik, savaştık ve kazandık... TEŞEKKÜRLER FATİH TERİM, TEŞEKKÜRLER ÇOCUKLAR... Uzakdoğu’da Dünya Üçüncüsü olan, aynı başarıyı Avrupa Şampiyonası’na taşıyan bir ülke. Doğal olarak yeni hedef: 2010’da Güney Afrika’da final oynamak. Ancak oraya gitmek için önce gruplardan çıkmak gerekiyor. Bunun için de eldeki kadronun en iyisini kullanmak. İşte milli takımın sorunu burada. Dün şunu bir kez daha gördük; Terim’in bazı oyunculara takıntılı olması, milli takımı olumsuz etkiliyor. Yazık oluyor. Kadro ve sistem hatası Sinan Kaloğlu, Bayern Münih önünde devleşiyor, bir gol atıp, iki tane de attırıyor. Fatih Tekke Rus ligine ağırlığını koyup, üç gol birden atıyor. İkisi de formlarının zirvesinde. LlideriTrabzon’un golcüsü Umut, atıp attırıyor, o da yok. Sakatlıktan yeni çıkan Sabri, Hakan, Arda, takımlarında formsuz olan Kazım, İbrahim, Servet sahada. Beşiktaş’ta milli takım hatırına forma bulan Batuhan kurtarıcı olarak sahada. Bu kadar kadro yanlışı arasında bir de sistem hatası. Rakip ‘kule’ gibi. Israrla havadan oynuyoruz. Doğal olarak kaleye bile gidemiyoruz. Oysa topu yere her indirdiğimizde rakip, dağılıyor. Görüp uyaran yok. Önce İbrahim Kaş’ın Salihoviç’e yaptığı harekete hakem penaltı çalacak diye korktuk. Ardından 27’de Muratoviç’in kullandığı serbest atışta, Dzeko kafayla ağları gördü: 0-1. Kaleye giden ilk şutumuz ancak 40’ta geldi. İkinci yarı baskılı giren Ay-Yıldızlı ekibimiz, 51’de beraberliği yakaladı. Sabri’nin serbest atıştan gelen sert ortasında Dzeko’nun kafasına çarpan top ağlarla buluştu: 1-1. Ekibimiz açılırken, 56’da Mevlüt ve Aurelio’nun vuruşlarında rakip, topu çizgiden çıkardı. İlkinde olduğu gibi, ikinci golü de faul atışından bulduk. 66’da Sabri’nin atışını Servet kafayla tamamladı, kalecinin çıkardığı topta Mevlüt’e sadece dokunmak kaldı: 2-1. Bu sıkıntıya değer mi? Kazanan her zaman haklı mıdır bunu irdelemek lazım. Sonuçta üç puan aldık. Kazanan hep haklı olsa da, yanlış tercihler yüzünden bu kadar sıkıntıya değer miydi? Acaba sürmesi muhtemel sıkıntı hep böyle zor da olsa zafere dönüşebilecek:shake_it::shake_it::shake_it::shake_it::shake_it::shake_it::shake_it::shake_it:
