Keşke... Her şeye çare bulabilirdim ama her şeye. Bu çeşit bir gidişe çare yok biliyorum...Keşke olsaydı. Seni geri döndürebilmek için ne gerekiyorsa yapardım...Gitmeseydin Bebeğim gitmeseydin...Seni özledim daha şimdiden nasıl dayanacağım. Artık sadece gece değil karanlık olan gündüzlerim de karanlık sen gittiğinden beri meğer benim güneşim aydınlığım senmişsin. Sen bana demezmiydin " güneş saçlım yüreğimi düşlerimi aydınlatıyorsun " Oysa sen aydınlatıyordun beni ve ben seninle yaşıyordum... Sevmiştim seni… Bana bir gülüşünle bir bakışınla unutuverirdim bütün acılarımı… Sadece sen olurdun hayatımda. Nasıl bir aşktı bu?… Ne vardın ne de yok!… “Sensizliğin” hüküm sürdüğü karanlık ve eski bir limandayım şimdi. Karanlık hücreme ışık olsun diye cama gözlerini çiziyorum dudaklarımla… Sonra tebessüm eden yüzün geliyor aklıma yüreğim acıyor. Yağmurlar yağıyor şehrime boş caddeler yalnızlığa teslim. Çaresizlikler içinde sokakları geziyorum sensiz bakıyorum denizin derin dalgalarına. Üşüyorum yüreğimde üşüyor. Sonra geliveriyorsun aniden seninle güneş doğuyor şehrime her yer yine sıcacık. Gelişlerinse hep gidişlerine gebe. Sana her kavuştuğumda sevinmek bile korkutur oldu beni. Son defa değil bu vedalar biliyorum gideceksin yine… Yalancı sevdalara kanıp esen rüzgarlara aldanıp gideceksin. İçinden geçeni okuyor gözlerim bu defa hazırım. Sus! Konuşma gideceksen yalanlar çare değil bana acıtma kalbimi mevsimlik sevmelerinle. Ardına bakmadan git bu defa! Hiçbir söz söylemeden yüreğimdeki temiz aşkı yalanlarınla kirletmeden git ki Bu da yaşayabileceğin en son gururun olsun! görünen yıldız değil yir yir delinmişdür felek gün yüzünün hasretiyle tir-i ahımdan benüm necati -1. açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın -2. rüzgâr uzak karanlıklara sürmüş yıldızları mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan onu çok arıyorum onu çok arıyorum heryerinde vücudumun ağır yanık sızıları bir yerlere yıldırım düşüyorum ayrılığımızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan -3. ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş tedirgin gülümser çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var .......... .......... Şu ayrılık ne garip şey Bak her hangi bir şairin yüz şiirine Doksan dokuz tanesi ayrılık üzerine Şair miyim? Değil miyim? Bilmiyorum ama Ayrılık olmasa dökülmezdi bu kelimeler mısralara Şu ayrılık ne garip şey Ağlatır adamı ulu ortalarda bebekler misali Anladığın bir lisan vardır oda duvarların dili Ayrılık olmasa kim dolduracaktı gece sokakları Ölüm Allah’ın emri de ayrılık başkasının mı? Şu ayrılık ne garip şey Bütün insanların mazisi ayrılıklar üzerine kurulu Onunla anlamlı mutluluk onda gizli yaşama umudu Ayrılık olmasa insanın değeri nasıl bilenecek Elbette önce ayrılık sonrada sevinç gelecek Şu ayrılık ne garip şey Bir çift gözün manası onun ahenginde saklı Ellerinin ne işe yaradığı onunla anlamlı Ayrılık olmasa kaçımız aşkı tanıyacaktık Ayrılıkla biz sevdalandık ayrılıkla ağladık Şu ayrılık ah be ayrılık nasıl bir şeysin Yokluğunla şüphesin varlığınla delirtirsin Sen olmasan el alem vuslatı neylesin Ayrılık olmasa olmazdı çaresizlik kin Hayatımızın tamam mı zaten inan ki sensin Bir ayrılığın sırtından in Diğer bir ayrılığın sırtına bin Ah be canım ayrılık sen ne garip bir şeysin Kalbin ağlasada gülümse inadına Düşler takıp saçlarına yürü umutlara... Düşler takıp saçlarına yürü rüzgarlara... Kurduğun hayalleri ayazlar yıksada Sen yeter ki hep ümit et Hayat döner sana... O pembe gülyüzünü kederle soldurma Dalda ki son yaprak gibi Sarıl hep hayata. Kurduğun hayalleri ayazlar yıksada Sen yeter ki hep hayal et Hayat döner sana.. Ben büyük şarkıları severim; büyük olsunDeniz gibi gökyüzü gibi her şey ve mahzun.Seviyorsam seni aşk ölümsüzdür gönlümceÂşıksam kadınım değil tanrıçasın ece.Denizler yolculuğa çağırır durur da beniGitmem düşünerek geri döneceğim günü.Ben büyük rüzgârları severim; büyük olsunAşkım da özlemim de hepsi her şey ve mahzun.İnsan bir yanınca Kerem misali yanmalıUykudan bile mahşer gününde uyanmalı. Seni ilk gördüğüm andan beri... yitirdim ben öncesini... Dönemezdim artık geri öylece kalakaldım.. Olurda geçiyorken görürsün ya.. Bir bakarsın seversin ya.. Bekledim hep dualarla.. Olmadı..yapamadım! Utanmasam! Yıkılmasam! Yanmasam! Susmasam! Konuşsam!!! Senle küçük bir çocuğum! Gözlerindir yurdum! Hem masalsın hem gerçeksin! Sen hep süreceksin!!! Yitik sevdaların şehrinden geldim demiştim / hatırla çıkmaz sokakların başında az mı sorguladım kendimi günler / geceler boyunca.... görmedimi gözlerin / hissetmedimi kalbin / sevdaya hasretliğimi ..... dolu dizgin koşarken çağırdığın aşka Şimdi hangi şarkıyı çalıyorsun / yalan sevdalarına bizim diye hangi masumiyetinde gizli / yalan yüzün ....... bir köşede dursada sen kokan şiirlerim / seni anlatan dizelerim / bilki .../ mimarı / yüreğimdi / sadece yüreğim ........ ve ne sevdiğimsin artık / ne özlediğim ne düşlediğimsin / ne beklediğim sadece ; sadece içimde kalan izlerini yalan aşkınla sileceğim / kırık / dökük / bir anısın sevgili
döktürmüşsün leyl saol tam baslığa uygun onur akın ın bir şarkısı var ismi inadına sözleri şöyle İnadına - Onur Akın Bir umuttur yaşamak bir Seveceksin inadına Yüreğin kan ağlasa da güleceksin inadına Zindanlara düşsen bile Ateşlerde sönsen bile Binlerce kez ölsen bile Doğacaksın inadına İnadına inadına seveceksin inadına Bir gün sende konacaksın mutluluğun kanadına