Başörtüsü, güncel ifadesiyle türban ALLAH Teâlâ’nın kesin bir emridir. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: …Başörtülerini yakalarının üstünü örtecek şekilde koysunlar, örtsünler. (Nur Suresi:31) Sadece başörtüsü değil, dış giysi (cilbab) da ALLAH’ın emridir. “Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına de ki: (Bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) cilbab yani bütün vücutlarını örten dış örtülerini üstlerine alsınlar. Bu, onların hür bir kadın olarak tanınması ve incitilmemesi için daha uygundur, daha elverişlidir. ALLAH çok bağışlayan ve merhamet edendir. (Ahzap Suresi:59) Bir devlet kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı, üç kere “Başörtüsü dinin emridir” şeklinde fetva vermiştir. Zaten aksini değil başkanlık, müslümanım diyen hiçbir kimse söyleyemez. Çünkü bu, bir iman meselesidir. Mustafa Kemal Atatürk de Söylev ve Demeçlerde “Dinimizin tavsiye ettiği tesettür; hem hayatımıza hem de fazilete uygundur” demiştir. Annesi Zübeyde Hanım ve eşi Latife Hanım’ın başörtüsüz bir tek resmi yoktur. Atatürk’ün kadın kıyafeti ile ilgili bir inkilabı da mevcut değildir. Anayasamızın 24. maddesi de: “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.” şeklindedir. alıntıdır ------------