İnterneti tehdit eden tehlikeler! Bitmez sanılan deniz bitmek üzere ve interneti ayakta tutan alt yapıda limitlere çok yaklaştık! Dünyada 7 milyardan fazla insan var ve bunların %40'ı hergün online oluyor. Üstelik bu oran her geçen gün artıyor. Günlük yaşamımız, ticaretimiz, resmi işlemlerimiz, iletişim, sağlık, ulaştırma veya başka yaşamsal sistemlerimiz artık hep temelinde internet bulunan sistemlerin çalışmasıyla ayakta duruyor. Bir zamanlar toplumları ayakta tutan temiz su, tarım ve hayvancılık gibi bugün de internet, dünya medeniyetinin ayakta kalması için gereken en önemli kaynakların arasına girmiş durumda. Bu derece önemli olan interneti yeterince koruyabiliyor muyuz? Aslında insanlık onun ne kadar kırılgan olduğunun henüz yeterince farkına varmış değil. İnternetin önünde öylesine tehlikeler yer alıyor ki, bugün internetin dünya çapında çökmemesi ve medeniyetimizi karanlıkta bırakmaması tamamen şansa kalmış diyebiliriz. Peki, İnternetin geleceğini tehdit eden bu büyük tehlikeler nelerdir?
Devlet sansürü interneti tehdit ediyor! İnterneti tehdit eden en büyük tehlikelerden biri de, terörist saldırıalr değil, bizzat devletlerin internet bağlantısını devre dışı bırakma veya kısıtlam planları... Örneğin Rusya, .ru alan adının yönetiminin tamamen kendisine bırakılmasını istiyor ve herhangi bir kriz anında Rusya'nın internet bağlantısını tamamen kesip ülke içindeki isyan hareketlerinin internet üzerinden organize olmasını engellemeyi planlıyor. Aynı şekilde Çin'in, büyük ateş duvarı ile vatandaşlarının, Çin dışındaki internet sitelerine girerek zehirlenmesini önlemeye çalıştığını biliyoruz. Çin'in planına göre, 1 milyardan fazla Çin vatandaşına Çin'in kendi internet dünyası fazlasıyla yetiyor. Garip bir şekilde, Çin halkı da bu teoriyi doğruluyor zira sadece Çin'lilerin kullandığı Çin arama motoru Baidu, şaşırtıcı bir biçimde Google'dan daha büyük bir arama motoru. Çin'in online alışveriş servisi, Amazon'un hayalinde bile göremeyeceği günlük cirolara ulaşıyor, Çin web servisleri batılı müadillerini her alanda katlayarak büyüyor. Arap Baharı isyanları sırasında, Libya ve Mısır'ın da ülkenin internet bağlantısını tamamen kestiğini biliyoruz. Ayrıca ABD Ulusal Güvenlik Ajansı NSA'nın, ortaya çıkan kimi eylemleri de, hükumetlerin interneti nasıl sabote ettiğini ortaya koyuyor. Eski NSA ajanı Edward Snowden'in NSA hakkındaki gizli belgeleri açıklayarak Rusya'ya sığınmasıyla ortaya çıkan acı gerçeğe göre, bizzat ABD hükumeti internetteki açıkları tespit ediyor ancak yamanması için saklıyor ve bu açıkları kullanarak istediği herkesin ve her devletin bilgisayarlarına casus yazılımlar yüklüyor. Hatta, İran gibi sevmediği ülkelerin nükleer çalışmalarını uzaktan gönderdiği virüslerle sabote ediyor, pahalı donanımlarını bu virüsler sayesinde yakıyor, kullanılmaz hale getiriyor. Dolayısıyla ABD gibi ülkelerin, huyunu suyunu sevmediği her ülkenin internet alt yapısını kısa sürede kullanılamaz hale getirmesi çok büyük bir mesele değil.
Doğal afetler ve insan yapımı felaketler Dünya çapında veri trafiği 2012 yılında sadece 2.6 zettaabyte boyutundaydı. 2017 yılında ise bu trafik, 7.6 zettabyte boyutuna ulaşacak. Bu dev trafik artışında en büyük payı ise Orta Doğu ülkeleri alıyor. ABD, Avrupa ve Asya'daki veri merkezleri bu trafiği yönetmek için harıl harıl çalışıyor. Trafiğin üzerinden geçtiği eski router'lar zaten büyük bir problemken, bir de bu veri merkezlerini tehdit eden doğal veya insan yapımı felaketler ayrı bir dert olarak karşımızda duruyor. ABD'deki kasırgalar, her yıl beklenmedik bir bölgeyi sular altında bırakabiliyor. Dev depremler Asya'yı beşik gibi sallıyor, tahmin edilemeyen savaşlar ve büyük saldırılar Orta Doğu'da taş taş üstünde bırakmıyor. Tüm bu felaketlerin ortasında kalan veri merkezlerinden birinin çökmesi bile internetin felç olması için yeterli. Dahası, bu veri merkezlerinin başına bir halel gelmesi, terörist örgütlerin en büyük hayali. 90'lı yıllarda ses getirmek ve sevmedikleri ülkelere zarar vermek için dev gökdelenleri çökertmek amacıyla defalarca saldırılar düzenleyen terörist örgütlerin şimdi hayallerini veri merkezleri süslüyor. Bu merkezlerin büyük güvenlik önlemleri ile korunduğunu düşünebilirsiniz ama aniden toplanan birkaç on tane iyi silahlanmış, iyi eğitimli bir terörist grubun, destek gelene kadar bir veri merkezini ele geçirmesi ve merkezi sabote etmesi sadece birkaç dakikalık bir iş...Son aylarda dünya gündemine oturan İŞİD veya Suriye'deki diğer radikal silahlı grupların batı ülkelerinin uykusunu kaçırmasının sebebi de bu. Bu örgütlerdeki militanların Avrupa veya Amerika'ya geri dönüp, sıradan vatandaş hayatın geri dönmeleri uyuyan hücrelere dönüşmeleri anlamına geliyor ve bu militanlardan, on tanesi, on beş tanesi bir araya gelip bir eylem yapmaya karar verdiklerinde, onları amaçlarına ulaşmadan durdurmak neredeyse imkansıza yakın. Militanların en kolay ulaşabileceği ne çok hasar verebileceği hedeflerin başında da internet alt yapısının değerli binaları geliyor.
Herşeye rağmen hayat devam ediyor! Terörist saldırılar, fırtınalar, sel baskınları, yangınlar, depremler her an internetin bir bölümünü devre dışı bırakabilir, bu tehlike ne yazık ki göz ardı edemeyeceğimiz kadar büyük ve aslında her yıl farklı şekillerde, dünyanın bir köşesinde bu sorunla karşılaşıyoruz. Neyse ki, inetrnetin temel yapısı, verilerin sorunlu bölgenin çevresinden dolanarak geçmesine izin veriyor. Böylece dünya çapında internet erişimi yavaşlasa da çalışmaya devam ediyor. Elbette, sorunun yaşandığı bölgeye göre, dünyanın etkilenmesi de farklı oluyor. ABD gibi, internet alt yapısının önemli bileşenlerine ev sahipliği yapan bölgelerde sorun yaşanması tüm dünyada ağır şekilde hissedilirken, Suriye'nin ülkedeki interneti kapaması dünyanın çok da hissetmediği bir gelişme olarak gündem bile olmuyor. Yine de, internet alt yapımızın çok kırılgan olduğunu ve sayısız tehlikenin bu yapıyı çökertmek üzere tetikte beklediğini unutmamak gerekiyor. İnternetin hasar alması, çoğumuz için sadece Facebook hesabına birkaç gün ulaşamamak anlamına gelebilir ama kalp sağlığı internet üzerinden takip edilen ağır kalp hastalarının yaşamları, online ticaret üzerinden para kazanarak hayatını geçinden milyonlarca çalışan, navigasyon verileriyle gideceği adresi bulan sayısız sürücü veya dünyada hayatın dönmesini sağlayan, gıda ve mal tedariki ya da yolcu taşımacılığı sağlayan ulaştırma sektörü büyük oranda internete bağımlı bulunuyor.