Gözyaşı kumbarası Önce bir sancıydı kasıkları inleten Sonra… Yürürken ayaklarım altından kayan zemin. Sevinmeyi geç öğrendim Düşmek kolaydı Koşarken daha mı cesur insan? Durun! Lütfen Çocuk kalmak istiyorum Sen gitmelisin ki bahar gelsin derdim kışa İncittiğimi unuturdum her seferinde… Her seferinde Eylül kokulu yaşlı zaman karşılardı beni. Sonra yüzüm, ellerim meğer soğuktan değilmiş. Geçmedi. Üşüyen ağaçların gölgesi de soğuk olurmuş Ne çok şeyin üstünü kapattık Oysa sen gidiyorsun diye Yaşlı bir bahar girer koynuma. Ar mıdır? Kâr mıdır? Düşünürümde düşümde gömleğim yırtılır sırtından Ağırlaşır içine düştüğüm zaman Bağırarak ağlamak gelir içinden susarım. Ve içimde kurulu seferi saat Göçebe bir umut bırakır Gidiyorsun değil mi? Sonra derin ifadesiz bakış Konacak dal arar Telaşın yandığım dünya Altmış yılın kısa bir Hulâsası Geride kalan beni gibi İçi sıkıntı dolu Gözyaşı kumbarası…