yaşam baş döndürücü bir rol ölümse doğmaktır yeniden bazen oyun bitmese de çekilebilmeli sahneden bir istanbul akşamüstü tutuşur yıldızlar soğuk balkonda o yaşlı kadın bakar hep pencereden merdivenlerde çocuk arabası balığın tadı kaçmış yine gökyüzü o aynı lacivert sızıyor alkolün ardında her zamanki derin gece eski kitaplar aynı şeyi yazar ondördüncü havaridir sevgilin bir zen söylencesinde çay yaprakları betimlenir savrulur gider bütün kelimeler tenin bir yakamoz gibi gökyüzünde uzak depremler seni vurur sayfaların kararır hüzünden aşılmaz bir duvardır zaman dalgalar törpüler dört bir yanını bir kuğu zerafeti asılı beyaz yüzünde köpükler ağlıyor mu ne aynalar çatlar yoksunluktan batıyor menekşeler eline tel tel sarıya öykünür yasak bulutlar koparır atarsın derinlik coşkusunu ezop masal anlatır her dilde ruhun koşar adım yaklaşır ölüme ama shakespeare böler en ölgün yanını “seni yalnız komak var ya” alıntıdır