Aşıkların arasına girerek evlilikleri sonlandıran gizli düşman bulundu! Boynun ön kısmında, şekil olarak kelebeğe benzeyen tiroit bezinin kendisi küçük ama ilişkilere etkisi büyük. Az veya çok hormon salgılaması halinde, insan psikolojisini olumsuz etkiliyor. Tiroit, özellikle kadınları ve 'ilişkileri' vuruyor. Türk insanını tehdit eden ciddi sağlık sorunlarından biri tiroit. Yeni Aktüel dergisinin son sayısındaki habere göre; Türkiye, dünya sıralamasında en çok tiroit sorunu görülen ülkeler sıralamasında başa güreşiyor. Teşhis konmamış, hasta olduğunu bilmeyenlerin sayısı da cabası. Peki tiroit hastalığının bu kadar çok görülmesinin nedeni ne? İlk neden iyot eksikliği (Türkiye'nin dört bir yanı denizlerle çevrili olmasına rağmen); ardından stres ve genetik geliyor. Ayrıca neredeyse kadın hastalığı; 100 tiroit hastasının 80'i kadın çünkü. Nedenini, Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Dehan Yazıcı açıklıyor: "Çünkü kadınların hormon sistemi daha komplike. Erkeklerde hormon sistemi ergenlikte değişime uğruyor, sonra 100 yaşına da gelse çok hafif değişimlerle sürüyor. Kadınlarda ise ergenlik, hamilelik ve menopoz dönemi var. Hepsinde hormonlar alt üst oluyor ve psikolojik etkenlerle de tiroit bezi bundan yaralanıyor." HER ŞEYE KARIŞIYOR! Dr. Yazıcı, tiroidin kişinin soyut psikolojik) hayatından somut verilere kadar her şeye karışan bir hormon salgıladığını söylüyor ve ekliyor: Ama ahenk içinde salgılanması gerek. Ne çok, ne az. Azalma veya çoğalma olduğunda belirgin semptomlar çıkıyor. Çok çalıştığında (hipertiroit) kilo kaybı, çarpıntı, el titremesi, terleme, aşırı sinirlilik, saçlarda dökülme, ajitasyon, ishal ve huzursuzluk; az çalıştığında ise (hipotiroit) metabolizmada yavaşlama, kilo alma, yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, ciltte kuruma, tırnaklarda kırılma, kabızlık, her şeyde yavaşlama ve depresif hal gibi belirtiler görülüyor." Tiroit; sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da etkiliyor hastayı. Dr. Yazıcı'ya göre tiroitle psikoloji arasında 'tavuk-yumurta' ilişkisi var: İkisi de birbirini bozabiliyor ve çığ gibi büyüyerek güçlenebiliyor. Psikolojiyle bu kadar doğrudan ilgisi olabiliyor. Hastayı izlerken psikolojik dünyasını tek tek sorarım. Görüşmediğimiz dönemlerde ani bir üzüntü yaşarsa haber vermesini söylerim. Psikolojisiyle ilgili izlenimlerimi de özel not olarak düşerim dosyama." Tiroit; psikiyatr ile tiroit uzmanının işbirliği içinde çalışmasını gerektiren bir hastalık. Psikiyatr Prof. Dr. Tarık Yılmaz, "Tiroit testi, rutin tetkiklerimizdendir" diyor ve ekliyor: "Hipotiroit ve hipertiroidin ortak noktası depresyona yol açmaları. Sıklıkla depresyon görülüyor. Majör depresyon hastalarının yüzde 5-25'inde tiroit bozukluğu görülüyor. Ama en sık huzursuzlukla beraber giden depresyonlarda hipertiroidi görüyoruz. Hipotiroitte isteksizlik, bıkkınlık, enerji azlığı ve karamsarlık ağır basıyor. Ayrıca bu kişiler depresyona çok yatkın. Şizofreni veya benzeri paranoid tabloların eşlik ettiği kimselerde de tiroit fonksiyonları önemli rol oynuyor. Çok dikkat edilmeli." HEP TEPKİLİDİR Her türlü tiroit sorununun psikolojiyi etkilediğini ve kadınlarda çok sık görüldüğünü düşünürsek akla şu soru geliyor; acaba tiroit, kadın-erkek ilişkilerine sekte vuruyor mu? Prof. Yılmaz, "Şüphesiz" diyor ve devam ediyor: "Hipertiroidi olan kişi huzursuz, gergin ve tahammülsüzse, sebebini de bilmiyorsa başka faktörlere bağlama eğilimindedir. Bu, ilişkilerde problem çözme becerilerini olumsuz etkiler. Küçük sayılabilecek bir sorun, hastanın tahammülsüzlüğü nedeniyle büyür, problem çözme becerisini kullanamaz. Çok tepkiseldir; partnerine tepkisel yaklaşır. Partneriyse, haksızlığa uğradığını düşünür; her zaman gergin biriyle beraber olmanın getirdiği sıkıntıyı yaşar, problemi üstüne alınır. Sevilmediğini düşünür. Halbuki partnerinin kontrol edemeyeceği, fiziksel bir problemden dolayı ortaya çıkan bir sıkıntısı olduğunu bilse, 'eşimin tiroit hormonları yükseldi, tedaviye başlayınca rahatlayacağız' diye baksa ilişkiler rahatlar. Mesela yoğun bir ilişki sorunuyla gelen bir çiftte çok gerginlik vardı. Ayrılma noktasındaydılar. Tahlil sonuçlarında kadında ciddi bir hipertiroit olduğu ortaya çıktı. Tiroit tedavisi ilişkiye oldukça rahatlama getirdi. Sonra ek olarak eş terapisi yaklaşımıyla problemi çok kolay hallettik." İyisi mi, partnerinizde ortaya çıkan ani psikolojik değişimleri üstünüze alınmak yerine, bir nükleer tıp uzmanından kendisi için randevu alın. Aşıkların arasına giren hınzır bir kara kedi Prof. Dr. Tarık Yılmaz: "Sürekli halsiz, isteksiz, bitkin ve yaşam enerjisi azalmış biriyle beraber olmak da partner için bir yük. Bu durum ilişkide yaşanacak tempoyu, uyumu ve ilişkinin melodisini söndürür. Bu da dolaylı yoldan ilişkiyi olumsuz etkiler. Tiroit sorunu olan kişi 'mutsuzum' diye yakınır, mutsuz hisseder. Buna bağlı olarak da sıkıntı ve huzursuzluğu artar, kendine güveni azalabilir. İstek gelmez, çünkü performans düşer. Performans düşünce ilişki olumsuz etkilenir. Kısır döngüyü tetikleyen bir yaklaşım söz konusu." Uzman Psikolog Serkan Özgün: "Tiroit, çiftlerin arasına hınzırca giren bir kara kedi. Ülkemizde bu konuda sosyolojik etkisi üzerine herhangi bir istatistiksel çalışma yok ve ilişkilerin tiroit tedavisi başladıktan sonra bile düzelmesi zor olabilir. Çift kavga etmeyi bıraksa bile, uzun süre edilen kavgaların ilişkide bıraktığı ciddi bir hasar var. O hasarı tamir etmek çok zor. Ayrıca hipotiroitte görülen cinsel isteksizlik de ilişkiyi çok etkiliyor." Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Dehan Yazıcı: "Tiroit nedeniyle hastanın psikolojisinin bozulması, aşırı tembel ve sinirli olması, sürekli uyuklaması, cinsel fonksiyonlarının azalması ve infertilite (kısırlık) olması, bir ilişkiyi etkilemeye ziyadesiyle yeter." Tiroit hastaları anlatıyor IŞIN KARACA (sanatçı) O beni tiroitli tanıdı ve tiroitli sevdi On yıldır hipotiroit hastası olan sanatçı Işın Karaca, üç yıl önce diyetisyene gittiğinde öğrenmiş hastalığını: "Kilo veremiyordum. Tırnaklarım kırılıyor, saçlarım dökülüyordu. Sinirlerim feci durumdaydı. Ben bile kendimi tanıyamıyordum. Bir anda son derece sinirli, agresif, kendine tahammülü olmayan biri olabiliyordum. Bunu da kilo veremememe bağlıyordum. Meğerse tiroidim yavaş çalışıyormuş. Sevgilime gelince... O beni tiroitli tanıdı, tiroitli sevdi. Sabahları uyanır uyanmaz ilk sorusu 'ilacını içtin mi' oluyor. Çünkü içmediğim zaman bünyem alt üst oluyor. Şirketimiz aile şirketi; bir taraftan kardeşim bir taraftan sevgilim çalışıyor. Çok şanslıyım ama onlar dünyanın en şanssız adamları. Sabah ilk çayımı içip kahvaltımı yapıp bir süre geçinceye kadar dünyanın en korkunç insanı, çekilmez bir mahluk oluyorum." N.S.D. (gazeteci) Her şeye alınıp kavga çıkardım 31 yaşındaki gazeteci N.S.D. henüz hastalığının başında ve şokunda olduğu için ismini vermekten kaçınıyor: "Altı ay kadar önce bir anda hiç çıkmadığım bir kiloya ulaştım. Ayrıca hiç bitmeyen yatma, uzanma ve uyuma isteğim iyice canımı sıkmaya başlamıştı. Depresyonu ve aşırı sinirli halimi de unutmamak gerek. Gayet sakin biriyken asabiyet hayatımın bir parçası oldu; sık ve zamansız gelen ağlama krizleri, halet-i ruhiyemde ani iniş çıkışlar da cabası... En ufak bir şeye alınıyor, kavga çıkarıyordum. Bir anım bir anımı tutmuyordu. Sinirlenmek bir yana, dünyanın sonu gelmiş gibi hissedip ağlama krizine tutuluyordum. İLİŞKİM ÇATIRDAMIŞTI Sevgilimle çok kavga ettik. Dengesizliklerim karşısında ne yapacağını bilemedi. İlişki çatırdamaya başlamıştı ki, tiroit ortaya çıktı. Artık tiroidimin çalışmadığını biliyorum, vücudumda çok ciddi bir dengesizlik var. İki aydır ilaç kullanıyorum. Kilomda değişiklik yok ama şimdi artık daha sakinim. İlişkimiz ise bu ara şefkat dolu. Hem ben artık daha sakinim, hem de manasız olayların bir nedeninin olduğunun ortaya çıkması ikimize de iyi geldi." FİGEN BATUR (gazeteci) Psikoloğa gitmeliydim ama hiç halim yoktu 53 yaşındaki gazeteci Figen Batur da bir hipotiroit hastası: "Kendimi çok yorgun, halsiz hissediyordum. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Niyetleniyordum ama sonra o kadar gözümde büyüyordu ki, yatıp uyuyordum. Altı ay koltuk-kanepe arasında dolaştım. O ara peş peşe sevdiklerimi kaybettim. Menopoza da o dönemde girdim. 14 kilo aldım. Libidomun çok düştüğünü gözlemledim. Depresyona girdiğimi düşünüp 'psikiyatra gideyim' dedim, ama ona da halim yoktu. Oğlum, yaş günü hediyesi olarak kilo vereyim diye diyetisyene randevu almış. Orada hipotiroit çıktı. İlaçlarımı alınca toparlandım. Eskisi gibi halsizlik ve isteksizlik hissetmiyorum." ELİF DEMİRCİ (işkadını) Sorma, sadece ağlamak istiyorum 25 yaşındaki üretim planlama sorumlusu Elif Demirci, hipotiroit hastası olduğunu birkaç ay önce öğrenmiş: "Eskiden taş kalpli, duygusuz biri olduğumu düşünür, hiç ağlayamazdım. Ama sevgilimle Ortaköy-Beşiktaş yolu boyunca sebepsiz yere ağladığım günü hiç unutmuyorum. Sebebini sorduğunda, 'Sorma, bilmiyorum sadece ağlamak istiyorum' diyordum. Kaprisimi çok çekti; çok tahammülsüzdüm. Bir ara ayrıldık. Beni anlamadığını düşünüyordum. Şu an bu sıkıntılarım yok."