Antalyaspor karşısında sıkıntılı bir ilk yarı çıkaran, rakip savunmayı aşmakta zorlanan Kartal, Mustafa Denizli’nin yerinde değişiklikleri sonrası farklı bir kimliğe kavuştu, Holosko ve Tello’nun golleriyle üç puanı buldu Dostlar, iki kupalı Beşiktaş’ı eleştirdiğimiz için bize kızıyorlar! Kızmaya hiç, ama hiç hakları yok. Bizler mükemmeli arıyoruz. Hem iki kupa alacaksın, hem de bu kadar ‘kötü’ oynayacaksın. Şimdi sorarım sizlere, ligin lokomotifi olmuş bir ekibin ilk yarıdaki futbolundan keyif alan var mı? Biz almadık, ya sizler? Sakın ola seyircisizliğe sığınmayın. Elbette taraftar itici güçtür, ama tribünde taraftar yok diye de böylesine kötü oynamaya hakkınız yok. Hele de büyük takımsanız! Düşünün koskoca Beşiktaş, ilk 45 dakikada tek ‘net’ pozisyon üretebildi. Bir de Nihat’la bir şut atabildi. Nobre’nin uçarak attığı, ancak gole dönüşmeyen pozisyonu irdelemek de yarar var. Nobre’ye kanatlardan iyi orta yapılmadığı sürece Samba’cının öne çıkması, ya da gol atması çok zor. Bir orta geldi, kalabalık savunma arasından Nobre zorluk derecesi yüksek pozisyonda kafayı vurdu. Nobre’nin yer aldığı maçlarda kanatlar iyi çalışsa, isabetli bir kaç orta gelse, birisi mutlaka gol olur. Sıkıcı futbol İlk yarı sıkıcı bir futbol... Antalyaspor puan almaya gelmiş, ilerde Balili ve Veysel ikilisi... Buna karşın Antalyaspor savunmaya asla yaslanmadı, orta sahada Kartal’ı durdurmaya çalıştı, Balili ile çıkışlar yaptı, biraz da zamana oynadı! İkinci yarıda Beşiktaş canlanır gibi oldu. İlk yarıdaki ‘pısırık’ futbolundan biraz sıyrılan Beşiktaş, çok adamlı ofansif girişimlerini de artırdı. Uğur İnceman ve Holosko’nun oyuna girişi, Kartal’ı ofansta daha etkili kıldı. Tello ikinci yarıda takımı ayağa kaldıran isimdi. Hem oyun kuruculuk görevini iyi yaptı, hem de sık sık ofansa çıkarak, tehlikeli şutlar attı. Beşiktaş’ın bu yarıdaki baskısı Antalya savunmasını bunalıma soktu. Bu faktör Beşiktaş’a hem iki gol, hem de üç puan getirdi Holosko rahatlattı 25’de sağ kanattan Veysel’in şık topuk pasıyla buluşan Kerim pasını Fatih’e verdi. Antalyasporlu oyuncunun sert şutu çok az farkla üstten auta gitti. 29’da Fatih’in soldan gelen ortasına Ali Zitouni kafa ile vurdu. Top üstten dışarı çıktı. 34’te Beşiktaş’ın sağ kanattan gelişen atağında Erhan çok şık ortaladı. Ceza sahasına gelen topa Nobre uçarak kafa vurdu. Meşin yuvarlak kaleci Ömer’e çarparak geri geldi. 43’te Nobre’nin uzun pasıyla buluşan Nihat sağ çaprazdan ceza sahasına girdi. Tecrübeli oyuncu boştaki Bobo’ya rağmen şut çekerek topu direğin yanından auta gönderdi. 63’te Bobo’nun pasıyla ceza sahasına giren Nihat’ın vuruşunu Ömer kornere çeldi. 73’te Nihat meşin yuvarlağı kale önüne gönderdi. Holosko topu ağlara yolladı: 1-0 78’de Tello serbest vuruşu çok iyi değerlendirerek topu filelerle buluşturdu: 2-0 MAÇIN RÖNTGENİ MAÇIN ADAMI RODRİGO TELLO Şilili futbolcu ilk yarıda vasatı aşmayan bir görüntü ortaya koyarken, ikinci yarıdaki futboluyla herkesten takdir topladı. Holosko’nun golündeki çalışkanlığının yanı sıra serbest vuruştan takımına kazandırdığı gol gecenin en güzel görüntüleri oldu. Böyle oynadığı sürece Mustafa Denizli’nin 10.5 numara arayışlarını sonlandırır. Pas: 68 İsabetli pas: 51 Orta: 4 İsabetli orta: 2 Top çalma: 8 Top kaybetme: 23 Yaptığı faul: - Yapılan faul: 4 Topla oynama: 83 DEĞİŞİKLİKLER KIRILMA NOKTASI Karşılaşmanın ikinci yarısında Mustafa Denizli’nin yaptığı iki değişiklik oyunun kaderini değiştirdi. Tecrübeli hoca yorulan iki oyuncusu Nobre ve Fink’i çıkarıp yerlerine Uğur ile Holosko’yu sokunca Antalyaspor savunmada gedikler vermeye başladı. Mehmet Özdilek bu değişikliklere yanıt veremeyince üç puan Kartal’ın oldu
Biz her ne kadar “Times İnönü’yü dünyanın en iyi 4. stadı olarak gösterdi “desek de bu doğru değil. Doğrusu şu: Times yazarı John Evans kendi köşesinde sadece kendi fikrince, kendi gezip gördüğü statlar arasında atmosferi en iyi 10 stadı sıraladı. İnönü’yü de 4. sıraya koydu. Yani Times’ın değil Evans’n övdüğü taraftar, stadı değil. İşte gerçekten o muhteşem atmosferi yaratanlar dün yoktu. Maç öksüzdü ve stat harikulade konumu ve manzarasına rağmen dünyanın 4. en iyi stadı gibi değildi. Beşiktaş da özellikle ilk yarıda pek Şampiyonlar Ligi takımına benzemiyordu. İlk yarıda Denizli’nin Tello, Nihat, Bobo - Nobre’den müteşekkil ekibi geriden sadece 2 kez, Erhan’dan destek alabildi. İkisinde de gole yaklaştılar. (Önceki Ümit Milli Takım’ın kaptanı Erhan’da gözle görülür bir ilerleme olsa da henüz bu seviye için yeterli değil) Bunun dışında Antalya’nın 7’li savunma ekibinin arasına göbekten sıkıştılar. Nihat’ın bir an önce gol bulup ‘Hazırım ve bu paraya değerim’ mesajını verme çabası, Bobo’nun solda bütün iyi niyetine rağmen kalabalık arasında yitişi, Tello’nun uzak kalışı işlerini güçleştirdi. Ve kabul edelim ki, Ernst de Schalke idmanından geldiği günlerin oldukça uzağında. Buna bir de Mehmet Özdilek’in Veysel-Balili-Zitouni üçlüsünü birden sahaya sürüşünü ekleyin. Beşiktaş savunma ve orta sahası hücuma çok azı katkı yapabildi. Antalya’nın savunmada 7’ye 4 üstünlük sağlaması dirençlerini artırdı. İkinci yarıda özellikle Holosko’nun oyuna girip Bobo’nun göbeğe yaklaşmasına, Tello’nun ve İbrahim Üzülmez’in hücuma yaptığı katkı eklenince rakibi kendi sahalarında sıkıştırdılar. Sürpriz adamları ve nispeten rahatlamış Nihat’ı da kullanmaya başlayınca Antalya’nın direnci kırıldı. Tıpkı Denizli’nin Galatasaray’a, Sivas’ın Fenerbahçe’ye ikinci yarıda dayanamaması gibi onlar da çözüldü. Beşiktaş sadece yüklenerek maçı kazanmayı bildi. Son bir söz de Tello hakkında söylemek lazım. Bu kadar mesafeden atılan serbest vuruşlarda, baraj üzerinden topu o öldürücü noktaya indirebilmek büyük yetenek. Platini, Zola vs. Bunu yapabilen oyuncu tarihte sayılıdır. Golü harikaydı...
