Yüzünün hangi oylumuna takılsamUçsuz uçurumlara düşüyorumAğlayınca şişen göz kapaklarındaHangi tankerleri yüzdürdün bu akşam?Sığınağımıza kaçan birkaç damla yağmurGözyaşına mı karıştı yoksa?Fazla değil mi bu sessizlik ikimize;Beni susarken bölme! Satır aralarındaki sızıntıdan kendimi ele veriyorumBen sana, seni gösteren bir aynaydımDökülseydi sırlarım sen de göremeyecektinBen ki kendimi yine sırlardımSen kendine yeni aynalar bakmasaydınBuldun mu yüzüne en uygun olanını?Ve ağrılarını saklayabildin mi, sırsız aynaların sırrına?Kulaklarıma sağır sesler peydahladımBeni susarken bölme! Az daha doğduğumuz öykü de ayaküstü ölüverecektik;Anamızdan emdiğimiz acılar burnumuzdan gelecekti az daha…Dipsizliğinde dibi tutarmış sandık, sanma oyunlarımızdaMeğer suskunluğumun dibi karaymışBen kuyu sanmışımBen susarken bölme! Merhemine biraz Ağrı sür biraz TorosYol ortasında adresim yutuluyor bırakma ellerimiDuru durdurmaya duramıyor, durak sandığımda köprüleriOysa her şeyi birleştiren köprüler yine ayırdı biziSaçlarını sakladığın rüzgarı biraz savursanAçılmayacaktı bu kıyı şeridindenZulamdaki sardunya suskularıBeni susarken bölme! Ellerin büyükken ellerimdenHangi coğrafyama sakladın, mendilleşen parmaklarındaki yaşları?Bana do minör bağırmaUslu bir su kuşuyken bünyemdeVerdiğin geçici rahatsızlık için, ömür dilerim senden sadece!Ben sana ne yaptımların kaldı bakBu ucube caddelerdeSusmanın onaylamak olduğunu hatırlattığın bir gecedeBeni susarken bölme!!! Kahraman Tazeoğlu