Futbol dünyasının yakından tanıdığı Murat ve Hakan Yakın kardeşler, Türkiye'de geçirdikleri Galatasaray ve Fenerbahçe günlerini FANATİK'e değerlendirdi... İlk kez bir arada konuşan ikili, Türkiye'nin kendileri için büyük bir deneyim olduğunu dile getirirken, birçok konuda da dert yandı... Hakan Yakın: Benim durumum Murat’tan daha farklıydı tabii ki. Galatasaray’la anlaştıktan sonra, kulüpte beklentiler çok yüksekti. Oyun kurucu pozisyonunda oynamam gerekiyordu. Benden önce bu mevkiinin adamı, 10 numaralı formayı giyen Hagi idi. Haliyle beklentiler de umulandan fazlaydı. Zaten devre arasında sezon sonuna kadar kiralık olarak takıma gelmiştim. Galiba 90 dakika sadece iki maç oynayabildim. İnanın, kendi adıma büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü benim kapasitemdeki bir oyuncunun çok daha fazla maç oynaması ve takımına daha faydalı olması gerekiyordu. ‘Elano bile tartışılıyorsa...’ Hagi’nin teknik direktör olarak bana iyi davranmadığını düşünüyorum. Benim yerime Rumen oyuncular transfer etti. Belki de başarısızlığımın nedenlerinden biri de, Hagi’nin bana fazla şans vermemesi. Yine de özeleştiri yapmak istiyorum ve Galatasaray’da iyi bir performans göstermememi kendime de bağlıyorum. Şimdi bakıyorum Galatasaray ve Türkiye’de 10 numara ile ilgili hâlâ tartışmalar var. Bugün Brezilya Milli Takımı’nda forma giyen Elano bile tartışılıyorsa, benim yaşadığım hayal kırıklığı son derece normalmiş. Aykut hâlâ mı yedek!’ Türkiye, güzel bir ülke ancak futbol oynamak için çok zor bir yer. Kazanmaktan başka çareniz yok. Kazanırsanız kralsınız, 2-3 maç kaybedersiniz çok fazla eleştiriliyorsunuz. Galatasaray’da forma giyen futbolcular arasında en çok Arda’yı beğeniyorum. Ben Galatasaray’da oynarken, küçücük bir çocuktu. Top topluyordu. Zaman zaman tesislerde görürdüm. O küçük Arda’yı, yıllar sonra görünce çok şaşırmıştım. Şaşırdığı başka bir konu ise Aykut. Hâlâ yedek beklemesi bana biraz garip geldi... Murat Yakın: Fenerbahçe formasını giydiğim için hiç pişmanlık duymadım. Aslına bakarsanız, iyi de bir dönem geçirdim. Öylesine büyük bir camianın içerisinde yer almak gurur verici fakat o dönemde beni kimse anlamadı. Belki de ben kısa sürede ayak uyduramadım. Ben o sarı lacivertli formanın kutsal olduğunu biliyordum. Zaten bu yüzden Fenerbahçe’ye imza attım. Forma giydiğim zaman da elimden geleni yaptım. Yine de üzerimizde korkunç bir baskı vardı. Kaybettiğimiz zaman çok gerildik. Futbolun sadece bir oyun olduğunu zaman zaman unuttuk. Ben bunu garipsedim. Futbolda yenmek de var, yenilmek de. Bana İsviçre’de öğretilen budur, Türkiye’de ise herşey kazanmaya endeksliydi. Bu konuda çok zor anlar yaşadım. Yoksa Fenerbahçe formasını taşımanın önemini tabii ki biliyordum... Arda, top toplayıcı olarak görev yaptığı maçlardan birinde Hagi’nin golüne işte böyle sevinmişti.‘Sergen ve Alpay olsa’ İyi bir takıma sahiptik. Hocamız da kısa sürede başarılı sonuçlar aldı. Ancak ne olduysa Jetpa’dan gelen 2 takım arkadaşımızdan sonra oldu. Alpay ve Sergen, takıma geldikten sonra bizim ekibe bir haller oldu. Dengemiz değişti, birden kötü sonuçlar almaya başladık. Ne olduğunu tam olarak anlayamadan inanılmaz bir düşüşe geçtik. Açık olarak söylemek istiyorum. Sergen ve Alpay takıma gelmemiş olsalardı bizi ligde kimse yakalayamazdı. Çok rahat bir şekilde şampiyon olurduk. Takımı çok karıştırdılar. Ne yaptıklarını bilmiyorum ama iyi şeyler olmadığı kesin... ‘Bir formam bile yok!’ Fenerbahçe’de 1.5 yıl forma giydim, inanın evimde bir Fenerbahçe forması yok. O dönemde formamı hep birilerine hediye ederdim. Bu formayı bana getirdiğiniz için teşekkür ediyorum. Adresimi vereyim de mümkünse bana bir kaç forma daha gönderin. Ben futbola veda ettim. Şu an teknik direktörlük yapıyorum. Thun’u çalıştırıyorum... Mehmet Demircan / FANATİK ÖZEL RÖPORTAJ
