[h=1][/h] Giriş: 10 Şubat 2013 13:55 [h=2]Bakanlık tarafından 'Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği' ile balın prolin değeri artırılırken, piyasaya sürülen balların ambalajında işletme numarası bulundurma şartı aranacak.[/h]Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nca hazırlanan ''Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği'' ile balın prolin değeri artırılırken, piyasaya sürülen balların ambalajında işletme numarası bulundurma şartı aranacak. Resmi Gazete'de yayımlanarak bu yıl yürürlüğe giren, sahte balın piyasadan silinmesinin hedeflendiği tebliğe göre, bala mısır şurubu gibi hiçbir katkı maddesi katılamayacak. Sahte bal ile mücadele amacıyla, balın tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretilmesi, hazırlanması, işlenmesi, depolanması, nakledilmesi ve piyasaya arz edilmesi aşamalarında taşıması gereken özelliklerin belirlendiği tebliğe göre, balın doğal bileşiminde bulunmayan organik veya inorganik maddelerden ari olması, Türk Gıda Kodeksi Şeker Tebliği'nde yer alan şekerleri içermemesi gerekecek. Diyarbakır Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fahrettin Saylak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni tebliğin sahte bal üretenlerle mücadelede etkin olacağını ifade ederek, artık piyasada kanserojen glikoz gibi katkı maddesi içeren hileli ve sahte balların satılmasının mümkün olmayacağını söyledi. -Radikal kararlar- Saylak, arı yemlerini kontrol altına alabilmek, mısır şurubu gibi kanserojen madde içeren hileli balların piyasaya sürülmesine engel olmak için Hacettepe Üniversitesi başta olmak üzere bazı üniversiteler, merkez birliği ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile yaklaşık 2 yıldır hazırlıklarını sürdürdükleri tebliğ için Türkiye'de üretilen balın ortalama prolin değerinin belirlendiğini söyledi. Buna göre, balın arılar tarafından yapıldığının ölçütü olan prolin miktarı artırılarak daha önce balda kilogramda en az 180 miligram belirlenen prolin miktarının en az 300 miligrama çıkarıldığını ifade eden Saylak, bu değerin ancak gerçek balda söz konusu olduğunu, balın prolin değeri 180 iken bazı katkı maddeleri katıldığında bunu tolere ederek gıda kodeksini geçebildiğine dikkati çekti. Saylak, artık üretilen bal analiz edildiğinde sahte olup olmadığının tespit edileceğini belirterek, ''Prolini 300 olmayan, bal kabul edilmeyecek dolayısıyla tüketici gerçek bala ulaşmış olacak. Kimse hileli bal üretip haksız kazanç elde etme amacı güdemeyecek. Yeni tebliğde radikal kararlar alındı. Balın ambalajında, Arıcılık Kayıt Sistemi'ne kayıtlı işletmeye ait ham maddenin kaynağını işaret edecek TÜRKVET Kayıt Sistemi'nden alınan işletme numarası bulunacak. Üretilen ballar yalnızca işletme numarası ile satışa sunulabileceğinden işletme numarası bulunmayan ürünler kaçak muamelesi görerek imha edilecek. Tebliğ uygulandığında vatandaşların da duyarlılığı ile piyasada sahte bal satışı sona erecek. Birilerinin canı çok yanacak çünkü hileli ballara el konulacak'' dedi. Saylak, tebliğ ile ilgili arıcı birliklerine eğitim verildiğini, birlik başkanlarının da uygulamaya ilişkin birliğe üye arıcılara eğitim vermeye başladığını belirtti. -Merdiven altı üretime son- Saylak, bazı arıcıların tebliğde yer alan hususlara tepki göstererek, ''siz arıcılığı yok etmek istiyorsunuz'', ''ithalatın yolunu açmak için bu tebliği hazırladınız'' yönünde ithamlarda bulunduğunu ancak sahteciliğe yönelenlere geçit vermemeye kararlı olduklarını vurgulayarak, şöyle dedi: ''Her yıl vatandaşların da duyarlılığı ile 5-10 ton sahte bal tespit edip imha ediyoruz. Geçen yıl 60 ton yakaladık. Artık herkes üretilen sahte balın zararlarından kendisinin ve yakınlarının da etkilenebileceği düşüncesi ile hareket etmeli. Hileli bal satanları defalarca şikayet ediyoruz. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ekipleri de baskın yapıp imha ediyor, merdiven altı işletmeleri mühürlüyor fakat başka yerlerde bir iş yeri daha kiralayıp aynı sahteciliğe devam ediyorlar. Tenekesi 200 lira olan bal yerine 40 lira olan glikozu bal diye satıp yüzde 200-300 kar elde ediyorlar. Rant büyük olduğu için de sahteciliğe meyil artıyor. 2011 yılında Türkiye'de 94 bin ton bal üretilmiş. Kişi başına bir kilo 200 gram bal düştüğü göz önüne alınırsa gerçek bal ülke nüfusunun ihtiyacını karşılıyor, ihracata ve ithalata gerek yok. '' -''Gerçek arıcıların sayısı azalıyor''- Saylak, merdiven altı üretimin pazarı da bozduğunu, bal diye kanserojen glikoz satanların hakiki bal üreticisinin emeğini sömürdüğünü söyledi. Zamanla arıcıların sayısında azalma meydana geldiğine dikkati çeken Saylak, ''Gerçek arıcılar ayakta duramaz hale geldi. Gerçek arıcıların sayısı azalıyor. Çam balının yüzde 82'sinin üretildiği, yılda 25 bin ton bal hasat edilen bir ülkede yaşıyoruz. 4 mevsimin yaşandığı zengin floraya sahip ülkede arıcılığın azalması bizi üzüyor. Şikayet de çare değil. Elektriksiz, karanlık ortamlarda ekmeğinin peşinde il il gezerek 'şifa' olan balı üreten gerçek arıcıların hakkının verilmesini istiyoruz'' dedi. -''Hakiki balın 1,5 katı glikoz üretiliyor''- Saylak, tüketicinin de bilinçlenerek ucuz balın hakiki bal değil, glikoz olduğunu bilmesi gerektiğini ifade ederek, kilosu 15-20 liranın altında satılanların bal olmadığını söyledi. Yaptıkları piyasa araştırmasına göre gerçek balın 1,5 katı glikoz üretildiğini tespit ettiklerine dikkati çeken Saylak, şunları kaydetti: ''Satılan sahte bal GDO'su değiştirilmiş kanserojen mısır şurubu. Gözünü para bürüyen ve para uğruna kanserojen içeren bu ürünleri bal diye satanların takipçisiyiz. Her ilin arı kapasitesi kayıtlı. Diyarbakır'da 86 bin arılı kovanımız var. Ortalama kovan başına 20 kilo bal alınması beklenirken daha fazla bal çıkışı söz konusu ise hile var demektir. Vatandaşlar ambalajında işletme numarası görmediği ürünleri bal diye tüketmemelidir. Bu işletme numarası o ürünün geriye dönük izlenebilmesi için de son derece önemli. Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri sadece işletmelere yönelik denetim yaptığından seyyar satıcıların sattığı ürünün kontrolü belediyenin sorumluluğunda. Bu nedenle belediyeler de üzerine düşeni yapmalı, kaçak bal satışına izin vermemelidir. '' Fahrettin Saylak, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın usulüne uygun üretim yapmayan firmaları teşhir etmesinin caydırıcı olduğunu, birçok firmanın geri adım attığını da ifade ederek, sahte gıda maddesi ürettiği tespit edilenlerin Avrupa'da olduğu gibi müeyyidelerin artırılarak gıda maddesi satışından men edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Kaynak: AA