Aşkı simsiyah giydin!!! Mükemmel biri değildim mutlaka... Allah kuluyum çünkü... Hatalarım vardı benim de; her insan gibi. Yaptığım en ufak hata, seni biraz incitse beni yıkardı...Benim sevdamı taşımak kolay değildi, yorardı seni, belki de yıkardı..Aşkın yarını yoktu, kabul ediyorum... Ama bizim beklediğimiz yarındı... O yarın hiç yaşanmadı Kabul etmelisin ki vefasız senin sevdan daha da ağırdı... Seni sana rağmen yaşadım ben... Bir tarafını tamamlasam, bir tarafın hep yarım kaldı... Oysa nasıl da umut doluydum başlarken... Ben beyaz atlı prens, sen prenses olacaktın... Ben tutunacak dal olacaktım sana; sen bende yeşeren yaprak... Sonbaharı yaşamayacaktık biz... Sevdamız İlkbahar olacaktı, çocuklarımız bu baharda açmış çiçekler... Yıllarımı, kendimi, hayatımı sana adamaya hazırdım oysa... İhanet tuzağına hiç düşmeyecekti bizim aşkımız... Buna ilk gün karar vermiştim ben; ve kendimden emindim Ağaç ağaç gezmeyecekti benim yaprağım... Sonbahara yenik düşmeyecekti Başka coğrafyalara göçmeyecekti bizim aşkımız... Çok ani oldu gidişin... Hiç beklemediğim bir anda, zamansız bir yalnızlıkla karşı karşıya kaldı yüreğim... Ama gittin... Yaşanmış tüm güzellikleri ardında bırakırken, yaşanmamış ne varsa alıp gittin...Öylece gittin Bense arkandan bakakaldım çaresiz...Bir yıkım gibiydi gidişin...Nereye gittiğin önemli değildi aslında..Önemli olan giderken içimde ki umut dolu çocuğuda benden alıp götürmendi...Sen gittin, o çocukta gitti Ne kadar zamandır yoksun; ne kadar zamandır karanlıktayım; ne zamandır yıldızlar yok gökyüzünde hatırlamıyorum...Çünkü ben her an seni yaşadım Geldiğin gün doğmuştum çünkü ben; gelişinle var olmuştum... Gri bulutları söküp atmıştım üzerimden, güneş hergün seninle doğuyordu hayatıma...Karda çiçekler açtırırdım artık... Çünkü sen vardın... Sen aşktın,hayattın,umuttun,candın... Sen hayatın tadı, gülüşlerimin adı... Sen umut kaynağımdın... Oysa gittin... En acı yalnızlığın sensizlik olduğunu öğrendim gidişinle... Bu sabah beni uyandıran sesin yoktu... Ve ben bunun etkisiyle olsa gerek biraz daha inandım gidişine... Elimde kalan son birkaç umut kırıntısıyla bekledim bugün seni... Bu günde bende bir bahar günüydü oysa...Yüreğim gidişini kabul etmedi bir türlü... Ama nedense sen Kış mevsimini yaşamayı seçtin kendince... VE GİTTİN... Bilseydim gideceğini; tutardım ellerinden, bırakmazdım seni... O da olmadı; yollarına sererdim kır çiçeklerini... Bilirim basamazdın çiçeklerin üstüne de yine kalırdın benimle... Bensiz kalamazdın ki sen hem... Beni koyup gidemezdin ki... Canım derdin her seferinde... Cansız yaşayamazdın ki Oysa gittin be vefasız... Şimdi yarımım... Yokluğunu kabul etmek öylesine zor ki... Hiç olmamanı düşünemiyorum bile... Elimde yalnızlık var...Böylesine severken gitmen akıl alacak şey değil... Bir anlayabilsem... Kalbim nasıl ağrıyor, içim nasıl acıyor bir anlatabilsem... Hayatın bana verdiği kaçıncı ders bu bilmiyorum.. Ama vazgeçmedim senden.. Bekleyeceğim...Şimdi kimin sevdasını yaşıyorsun ya da yaşatıyorsun bilmiyorum ama; İYİ BAK YÜREĞİNE... İyi bak çünkü bekleyişlerimin içine hapsettiğim özlemlerim o yüreğe ait.... Devam ediyordum hayatıma,seni hiç tanımıyordum.Renksiz ve belki de sürekli aynı şeyleri yaparak yaşayıp gidiyordum, gri rengi benimseyerek hayatımda. Ve başka renkler katmıyordum hayatıma. Kırmızının acısını yaşamak korkutuyordu yüreğimi.Kan kırmızıya boyamak istemiyordum bedenimi.Bu nedenle çekici geliyordu bana ve hergün aynı yerlerden geçip, aynı şeyleri yapan aynılaşmış yaşamları izlemek sıkmıyordu canımı asla. Yada şöyle demeli... Biraz sıkıcı ama az acılı... Gördüğüm mutsuz yaşamları kaleme alırdım çoğu zaman. Çoğu zaman onların acısı bin parça ederdi yüreğimi. Sen en çok bu yanımı severdin benim. En çok bu yanım etkilerdi yüreğini. Ben senin etkileneceğini bilmeden devam ederdim siyah-beyaz yolumda ilerlemeye elimde kağıt kalem bilinçsizce. kimi zaman arkadaşımın gözyaşına karışırdı yanağımdan süzülen damlalar.Kimi zaman ölü yavrusunun başında miyavlayan bir anne kedi etkilerdi beni derinden. Ve ben düzelmesini ümit ederdim çoğu kez kaleme alırken yaşananları... Ve sen en çok bu yanımdan etkilenirdin. Ve ben seni o zamanlar hiç bilmezdim. Keşke hiç bilmeseydim.. Keşke hiç görmeseydim.. Keşke hiç bakmasaydım gözlerine sevdiğim... Söyler misin bana? Ne yaptım sana,seni çok sevmekten başka... Söyler misin bana? Neydi suçum, seni çok sevmek dışında... Griydi benim hayatım;renksiz ama acısız aynı zamanda. Sen çıktığında karşıma direndim... Evet direndim gözlerinden fışkıran renkli hayata... Evet sevdiğim;siyah-beyaz yolumda, grimsi hayatıma devam etmek için çok direndi yüreğim. Ama olmadı... Olamadı.... Sen ısrarcıydın...Ben korkak... Sen mavi-kırmızı...Ben siyah-beyaz... Sen gündüz hareketliliği...Ben gece dinginliği... Dedim ya... Sen ısrarcı... Ben korkak... Önce maviyi sundun önüme;deniz mavisini,gökyüzünün özgürlüğünü... Kanat çırpmayı öğrettin yüreğime... Derinliklerindeki mutluluğu sundun mavinin bana,bana ve ruhuma... Sonra kanatlarımı kırdın,güneşin batarken bıraktığı kızıllığı soktun yaşantıma... Renklerin en göz alıcısı ve can yakıcısını tattırdın ruhuma... Ne yapmıştı sana benim grim... Ne yapmıştı benim siyahım ve benim beyazım... Ne yapmıştı da kalemim kırdın onu, koyu kırmızının içinde yok ettin harflerimi... Neden katlettin onları birer birer... Neden düşlerimi yok ettin, umursamazca öldürdün onları karıştırdın karanlıklara? Neden kana buladın ruhumu durup dururken, Durup dururken yüreğimi yıktın... Neden? Önce mavinin çekiciliğini gösterip bana neden soktun kırmızının acısını hayatıma? Neden yaptın bunu bana? Söyler misin ne yaptım sana? Seni çok sevmekten başka... Grimi geri ver şimdi bana... Siyah-beyaz dünyamı sun yaşantıma... Al kırmızını ,geri ver bana gözyaşlarımı dökülen yoluna... Gülümsememi ver geri ey sevgili... Seninle giden ve bir daha dönmeyen! Geri ver düşlerimi, Kanat çırpan kuşlarımı, En önemlisi de gecemi,gecenin dinginliği ver geri bana... Kalemimden damlayan kırmızılarını al.. Al ve canlandır harflerimi... Ver baharımı, al kışını geri... Kan kırmızı karlarını al, gecenin siyahına yayılan beyaz karımı istiyorum, iade et onları bana... Hepsini istiyorum.. Hepsini vermelisin bana... Alıp kan kırmızını yüreğimden,grimin renksiz ama acısız tonunu vermelisin bana. Hem söyler misin niçin girdin hayatıma? Ne yaptım sana seni çok secmekten başka.. Gökyüzünün mavisinden koparıyorum harflerin en güzellerini... Öyle kör ki gözlerim çiçekler var sanıyorum ,sanıyorum ki mevsimlerden bahar. Ve ben artık sustum... gün, gülsün yüzüne! gülsün, kıyamıyorum dokunmaya özüne! yine aynı mısralar dökülüyor kalemimden sana varmaya çalıştıkça... yoksun... yoksun... yoksun... yok oluyorum ben de artık... bir avuntu sadece bakıyorum hala iskeleye inenlere... yaşlanmışım, seçemiyorum artık belli belirsiz yüzleri. yaşlanmak ne zormuş, görmemek (yar) yüzünü (kendi) gözlerinde... bir umut sadece çekmeceyi açıyorum... yıllar eskitemezmiş ya anıları, fotoğraflar arıyorum... yırtık bir fotoğrafta, yanına yakışmıyorum... başımı kaldırınca, göz göze geliyorum aynada kendimle, arkamda bir siluet, dokunmaya çalışırken tenime... yoksun, ben sadece hayal kırıklığı olduğunu anlıyorum halisülasyonların...____seni benim yazdığımı, aslında olmadığını fısıldıyorum yüreğime en ağır şekilde...____ yırtık eski renkleri silinmiş üzerine su damlamış bir fotoğrafım... sığmıyorum albümlere... parçalara bölünüp atılasım geliyor, kıyamıyorum olur da dönersen, beni yitirdiğini anladığın anki haline... sadece senin eserin olan, senin için rengi solan, eski, yırtık bir fotoğrafım... yanına yakışamadığım... senin için yıprandığım... parçalarım yüreğinde mi hala? Anladım...! Biz olamayacağız seninle,lûgatımıza oturmamış bu kelime Sen kendi hayatına,ben kendi acıma kaldığımız yerden devam edeceğiz... Kendi kader yolunda ilerlerken sen an be an ; ben o yola çıkan kestirmeler arıyacağım bulana dek... Bulamam diye umutsuzluğa kapılmadan,hayıflanmadan,yorulmadan hiç...gittiği yere kadar,yüreklerimiz denk düşene kadar... Anladım...! Sen hâlâ bakarken gözlerimin içine sevgiyle,masumane...gitmez böyle! Ben savaş verirken içten içe seni bitirmek üzere,senin bu yaptığın ne,söylesene? Arama beni,çıkma karşıma,rüyalarım ardına düş artık...n`ôlur anla! Sana bakarken içime düşen o kimliksiz,o çaresiz yaşları,her seslenişinin bahar olduğunu senden saklama çabamı,unutmaya çalıştığımı varlığını...ve başaramadığımı...anla Sen yaralarımdan usul usul akarken,canım nasıl yanıyor bi bilsen... Nerden bilebilirsin ki...Sen beni gerçekten sevmedin ki... Peki öyle olsun,anlama işide yine bu yürekte son bulsun Tıpkı gidişinle son bulan hayallerim gibi, Tıpkı gidişinle çıkmaz sokaklarda kalışım gibi, Tıpkı gidişinle...aslında hiç gitmediğin gibi...ben anlayayım herşeyi... Anladım artık anlamsızlığımızı! Bir senin gözlerinden,benimse yüreğimden gitmeyen bu karabulutları...bu çıkmaz sokakların nedenini anladım... Ben seni unutamadım...! Sevgili ; Senin mutluluğun mutluluğum olur çoğu zaman Acılarınsa acımdır...bilirsin Ya verdiğim değer boşaysa,kederin kederimken,ben bir hiçsem gözünde...? O zaman söylenecek söz kalmamıştır,yapacağımsa tek şey var: Arkama bakmaksızın kaybolmak karanlıklarda,karışmak kalabalığa...yapayalnız Sonunu biliyorum bu yolun,sonumu biliyorum sevgili... Öylece kalakalmak,yitmek gitgide gözleren öteye Sana kırgın mektuplar yazmak,ama göndermemek asla... Her rüzgarda kokunu duymak,her şarkıda seni hatırlamak Ve ağlamak gecelerce, ağlamak öylesine...kaderime ağlamak; hasretinden deliye döndüğüm için,aklımdan biran bile gitmediğin için,sensiz yaşayamadığım için... Daha bitmedi düşlerim sevgili... Ben hâlâ seninle nefes alıyorum,hâlâ sana kıyamıyorum ve en önemlisi; hâlâ seni seviyorum!!! Bu yüzden,tüm bu hissettiklerim yüzünden; vazgeçmek için çok erken... Yaşadığım en acı, Yaşadığım en derin, Yaşadığım en büyük "aşk" sın sen!!! nehirler akıyor... yeşil yeşil akıyorlar sanki... bir taş atıp suya atıyorum. su bulanmıyor. eğilip bakıyorum suya. kendimi görüyorum suda. dalıyorum... yok öyle ıslanmak değil. kendime bakıp iç geçiriyorum. içim geçiyor. bakmışım ki gökteyim. yeşile maviden bakıyorum. küçük bir kelebek eğiliyor.kelebeliği de görüyorum suda. sahi kelebekler su içer mi? içsinler ya, onlar da varsın suyun doyumsuzluğuna... kendimi seyre dalışım devam ediyor. inceliyor hayallerim gökyüzünde. süzülüyorlar güneşe doğru. bir bulut olmuşum şimdi. beyaz bir yürek olmuşum. gördünüz mü beni? hadi pencereden dışarı bakın... belki hala ordayımdır. hava karardıysa, sabah bakarsın. geceleri görünmüyorum... güneşe yaklaşıyorum git gide. hayır hayır, güneşe engel olmaz bu yürek bulut. güneşler lazım içerlerimize. evet yaklaştım güneşe. artık ben de güneşim. bak benimle aydınlandı her yer. bencil olayım azcık da, güneşi sen görsen yeter... güneş batacak... akşam olmak üzere. çiçekler küsüyor güneşe. yaprakları kapanıyor. bulutlar küsüyor gökyüzünden dağılıyorlar. anneler, çocuklarını evlerine alıyorlar güneş gidiyor diye. ben ne olacağım şimdi...? batacağım güneşle... dağların ardında kaybolacağım. güneşin kefili ay, güneş doğacak yarın... benim kefilim sensin! gelmezsen ne olacağım? nehir kenarında çıktığım yolculuk dağların ardında son buluyor. kimseler bilmiyor kaf dağının ardını... ayrılık gaiba bu... sabah güneşe barışacak çiçeklerle, sen de güne barış bana rağmen... benle kalamadın ama... düşlerimizden ayrılma... ben olamayan yanına yenilerini al... gitmeliyim. uyku vakti... ağlamaklıyım... ne olur izin ver de dökülsün gözyaşlarım.. hem belli mi olur belki gözyaşlarımla seni de atarım... ağlamaklıyım... ne olur izin ver de dökülsün gözyaşlarım... hem belli mi olur belki gözyaşlarımda ben sana varırım... gülsem, güneşe benzerdi ya gözlerim, ağladım... yosun koktum. bir yaramaz çocuktum, çok koştum, çok yoruldum... ebe oldum, sobeleyemedim!!! yalnızdım ... sense oyunda yoktun!!! ağlasam, uzak ülkelerdeki çöllere değerdi gözyaşlarım, güldüm... nem koktum, bir kör kuyuydum, çok doldum, çok zordum, taştım, kurumadım!!! yoktun ... bense ne çoktum sensiz!!! ağlamaklıyım... ne olur izin ver de dökülsün gözyaşlarım.. hem belli mi olur belki gözyaşlarımla seni de atarım... ağlamaklıyım... ne olur izin ver de dökülsün gözyaşlarım... hem belli mi olur belki gözyaşlarımda ben sana varırım... sana bir sır vereyim mi? ben seni ararken oyunlarda, senin bana yerini söyledğini unuttum. sahi hala içimde misin? bundan mı çokluğum?. Umudumu yitireli hayli zaman geçti... Yeniden sevebilmek zor.. Ellerimin arasından kayıp giden sen.. Yeniden doğarmısın karanlık sabahlarıma?.. Aşk..seni tarif edebilmek imkansız mükemmelsin,mekemmelliğin ayrıntılarında gizli.. Bir elin mutluluk veriyor,diğer elinse acı.. Ve mutluluğu almadan acıyı almak o kadar zor ki..? Kelimelerimi dizdin boğazıma dar ağacında asılı kaldım..kalbime bir kuşunda ben sıkıyım dedim olmadı yapamadım,yapamazdım.. Eyyy...Kalbimi saran muamma.. Bende bir kurşunluk can var Amma vurulursun diye aklım çıkıyor.. İşte tek nedeni bu..! sen.. Aşk senin ezip geçeceğin kum taneleri değil.. Üstüme bastığın yeter,ezip geçtiğin yeter.. Her an kaybederim korkusuyla hayatımı zindana çevirdiğin yeter.. istediğin bir değil bin çiçekse istediğin başka bir ten,başka bir bedense.. istediğin ben değilsem eğer peki.. Azat kuşunu yüreğine bıraktım geçmişi gömeriz en dipsiz kuyulara,sevda şarkılarını yok ederiz.. Bir sen birde ben vardık evvel zaman içinde... Masallara devrediriz yitik sevdamızı bir varmış bir yokmuş oluruz unutursun... unutulursun belki... Şimdi.. Bırakıyorum seni.. Gözyaşlarım işkencelerde,kelimeler kifayetsiz umutlar yitirilmiş.. Ne yeni doğacak gün için can kalmış bedende ne de geçmişi unutacak kadar kalpsiz bir yürek.. Hadi..al git ne varsa.. Topla yüreğimin kırıntılarını.. Hadi.. bir tekmede sen at savur.. Hadi..hiç yaşanmamış say beni.. Hadi..git ne olur göm diri diri beni.. Şimdi ne desem de rastık kavgaların dile gelse, yatağına kokumu bırakıp giderken ne çok şey alacağım nefesinden. Teninde var olan yaşamın basamaklarını ezberlemek istiyorum sevgili, olur da bir gün bırakıp gidersen, olur da bir gün nefesim nefesinden uzak kalırsa, bilki toza toprağa seslenecek sesim, seni seviyorum. seni seviyorum, çünkü sevmek için her şey var sende. Seni seviyorum, çünkü anlamlar buluyorum sende yudumlarken en masum nefesi. Seni seviyorum, çünkü sevdikçe biliyorum mavinin deniz, kırmızının gülde daha da güzel olduğunu. Seni seviyorum, çünkü sen kokuyorum... Seni seviyorum, çünkü seviliyorum… Mahremi kilitli bir yan var içimde, dudaklarının tazeliğini bana veren, dilindeki aşkı bana kusan sebepler var içimde, sen varsın, sesin var, damağına akan dudaklarım var… seni seviyorum öptüğün dudaklarımdan iniyor sesim, dinle, sana söyleniyor bütün hayatlar, sana akıyor yağmurlar ben ben değilim, ben sendeyim sen bana verene kadar sen beni bir sokak köşesine bırakıp gidişini gözlerime kazıyana kadar… Ama o gün gelene kadar seni koklayacağım dağların eteğinde seni bileceğim göremediğim yerlerde senin de olduğunun ağlayacaksak bileceğim biz için yanıyor bu ateş ağlayacaksak bileceğim, sana akıyor bu nefes ağlayacaksak bileceğim, yalnızca senden bana doğacak güneş... "-sen hayatımsın" yok sevgili, hayat nedir hayat ellerinde masum bir çocuk sesidir ben sana tanrı gibi bakar oldum sen geleli sana tapar gibiyim sanadır secdedeki dua yüklü cümleler sanadır sevgili, sanadır bir nefes yüklü günahla ölmeler seni seviyorum hepsi bu sendendir bu aşka yüz tutan tenindendir seni sevmelerdir sana seni söylemeler… nehir olup sana gelmek istiyorum serçe kanadında uyumak ömrümün en vahşi bakireliğinde sana sarılmak istiyorum sen olmak istiyorum belki de seninle olmak… Ne bileyim sevgili, seni seviyorum ya, dilime takılıdır adın seni seviyorum ya, sanadır kahırlı yalnızlıkta başkaldırışım seni seviyorum ya sevgili, yalnızca sanadır senindir bu yürek… anla sevgili, anla ve sadece sarıl bana dilindeki tipiye tutuldum, al beni göğsündeki en korunaklı yere... -"oradasın en kuytusunda" özlemek nicedir seni sorar bana özlenir olmuş sesin nefesin gözlerin hasret olmuş yaban gülüm, göğümdeki kanat çırpan güzelliğin...