M. Bayraktaroğlu ROTAHABER Futbolumuzu uluslararası yarışmalardan yasaklı hale getirmek, kuruluş amacı “Türk olmayan kulüpleri yenmek” olan Galatasaray’ın varoluş sebebini ortadan kaldırmak demektir… Ey güzel insanlar!.. Amacım; bütün Galatasaraylılığıma rağmen adil olabilmek… Türkiye futbol endüstrisinin dünya futbol endüstrisinden koparılmasına itiraz edebilmek… Çünkü… Gelişmeler futbolumuzun geleceğinin pek de parlak olmayacağını gösteriyor… G.S. Başkanı Ünal Aysal’ın, “futbolumuz uluslararası yarışmalardan 5 yıl süreyle yasaklı olursa başkanlıktan istifa ederim” deyişinin altında işte bu kuşku ve korku yatıyor… Çünkü Galatasaray 1905’te kurulurken birinci amacının “Türk olmayan takımları da yenmek” olduğunu kuruluş sözleşmesine koyan tek ulusal kulüp… Fenerbahçe mi Aziz Yıldırım mı?.. İnanıyorum ki hepiniz "Adalet" istiyorsunuz... Adalet ise bildiğiniz gibi vicdandır... Ve bu köşeyi takip edenler “vicdanlı” insanlardır… Ancak!.. Şu futbol taraftarlığı öyle bir şey ki, en vicdanlı insanı bile bazen “hak verme duygusu yoksulu” yapabiliyor… Aynen son zamanlarda olduğu gibi… Zira… Bazılarınızın vicdanla merhameti karıştırdıklarını görüyorum... Öyle ki… Aziz Yıldırım’a acıdıkları için Fenerbahçe’ye zarar verdiklerinin ve haliyle diğer kulüplere karşı adil olamadıklarının farkında değiller… Ya da şöyle diyeyim: Kendilerinin “Fenerbahçeli” olduğunu zanneden çok sayıda Fenerbahçeli aslında “AY’lı"; (Aziz Yıldırımlı) olduklarını göremiyorlar… Yargıyı haksız bulabilirler... Ama... Şu anda bu yargının yerine koyabileceğimiz bir başka yargı yok… Ve… Koskoca Fenerbahçe halen şike suçlamasıyla ceza evinde yatan birisini başkan olarak tutuyor başında… Olacak şey değil… Olmamalı da… Ve… Aziz Yıldırım, “tamam arkadaş!.. Bütün masumiyetime rağmen kulübümün bu ayıpla daha fazla yaşamasına izin veremem… Fenerbahçe başkanlığından istifa ediyorum” demiyor… Neden?.. İstifa etiği zaman kendisini savunacak taraftar bulamayacağından mı korkuyor acaba?.. Eğer öyleyse daha da fena!.. Hâsılı ey güzel insanlar!.. Fenerbahçe’nin kurtuluşu belki de Aziz Yıldırım’ın feda edilmesi olabilir… Ama… Dünyada bir kurumun bir kişiye feda edildiği nerede görülmüş?.. Umarım "ben on sene de yatarım ama Fenerbahçe'nin kirletilmesine razı olmam" diyen Aziz Yıldırım da Fenerbahçe yönetimi de önceliği Fenerbahçe’nin arındırılmasına verirler… Ve... Başkanlıktan istifa edip de yargılanmış ve aklanmış bir Aziz Yıldırım sadece Fenerbahçeliler değil, bütün futbolseverler için bir "kahraman" olarak geçer futbol tarihimize... Yani… Galatasaray daha kurulduğu ilk gün uluslar arası yarışmalarda başarılı olmayı hedeflemişti… Galatasaray’ı diğerlerinden farklı kılan da işte bu “HEDEF”… O hedeftir ki Galatasaray’ı UEFA Kupası Şampiyonu olan tek ulusal kulüp yapmıştır… O hedef sayesindedir ki Galatasaray müzesinde Avrupa Süper Kupası bulunan tek Milli kulüptür… Aysal işte bu nedenle ve haklı olarak, “Galatasaray uluslar arası yarışmalara katılamayacaksa benim başkanlıkta ne işim var?” diye haykırıyor. Şöyle de diyebilirim… Futbolumuzu uluslararası yarışmalardan yasaklı hale getirmek, kuruluş amacı “Türk olmayan kulüpleri yenmek” olan Galatasaray’ın varoluş sebebini ortadan kaldırmak demektir… Çünkü... Türkiye Spor Toto Süper Ligi şampiyonluğu Galatasaray için “Amaç” değil, “araç”tır… Türk olmayan kulüplerle oynayıp onları yenmek için bir araçtır yani... İşte o kadar… Başbakan Erdoğan’ın bir zamanlar ve çok haklı olarak “demokrasi bizim için araçtır” deyişi gibi... Bütün kulüplerimiz de Türkiye Spor Toto Süper Ligi şampiyonluğunu sadece bir araç olarak görmeliler... Ama ne yazık ki öyle değil... Galatasaray dışındaki kulüplerimiz için Türkiye Spor Toto Süper Ligi şampiyonluğu uluslararası yarışmalara katılmak için "araç" değil sadece yerel bir amaç!.. Ne fena!.. KURUMSAL CEZAYA GEREK OLMADIĞI…. Ey güzel insanlar!.. Diyelim ki Yıldırım Demirören TFF Başkanı seçildi ki seçilecek. Ve… Başkan olur olmaz da şike nedeniyle küme düşürme cezasını uygulamama kararı aldı. Ya da… Kovuşturmalar sonuçlanıp kararlar kesinleşinceye kadar küme düşme cezasını dondurdu. Ya da… Mahkemelerin “şike yapılmıştır” kararı vermelerine rağmen suçun “kişisel” olduğu gerekçesiyle “kurumsal cezaya gerek olmadığı” yönünde hüküm verilmesi gerektiği kararlaştırıldı. Ve… Yargılanma sonunda şikeye karıştıkları kanıtlanan yöneticilerin cezalandırılmış olmaları yeterli bulundu… Ve… Şike suçundan mahkûm olmuş kişilere futbol oyunuyla ilgili “yönetimlere katılamama” benzeri cezalar verildi… İyi ama… UEFA ne yapacak?.. FİFA nasıl tavır alacak?.. Amman ha!.. Sakın ola "bize ne elin gâvurlarından!" diye düşünmeyin... Sporda, hele futbolda kapalı devre yok... Ya UEFA ile devam edeceksiniz yolunuza... Ya da futbol endüstrinizin kapısına kilit vuracaksınız... Yıldırım Bey, “ben onları ikna ederim” diyor… Ama bence Yıldırım Bey fazla iyi niyetli… Rahmetli İsmail Cem de dışişleri bakanlığı sırasında Yunanistan Dışişleri bakanı Yorgo Papandreau ile halay çekip, ahbap çavuş ilişkisi kurunca AB üyeliği için avantaj kazanacağımızı sanmıştı… Ama… Gördük ki o horonlar hiçbir işe yaramadı... Oylama günü geldiğinde Yorgo Güney Kıbrıs yönetimiyle birlikte bizim aleyhimizde hareket etti… Yani… Yıldırım Demirören tatlı dili güler yüzüyle Fransız Platini ve ekibini etkileyeceğini sanıyorsa yanılıyor… Demek istemem şu ki; şike yapan kulüplere küme düşme cezası verilmemesi futbolumuzu uluslar arası yarışmalardan koparır… Biz de beş yıl kendi kendimizle oynarız… Daaaa… Ne kazanırız?.. Deyin ki beş sezonun beşinde de Fenerbahçe şampiyon oldu… Hatta her sezon oynadıkları her maçta ezeli rakiplerini de gole boğarak yendi… Ne olacak?.. Neye yarayacak?.. Allah aşkınıza aklımızı başımıza alalım… Birbirimizle oynamak, hiç ihracat ve ithalât da yapmadan kapalı devre ülke yönetmek gibidir… Ki… Dünyada bunun örneği yoktur… Olamaz da… Yani… Türk olmayan takımları yenmeyi hedef olmaktan çıkaran bir futbol endüstrisi beş yılda çöker… Bugüne kadar harcanan emeklere ve milyarlarca dolara yazık olur… Futbolda amigoluğu bir tarafa bırakalım da Ünal Aysal’ın (bir an için GS Başkanı olduğunu da unutalım) akılcı söylemlerine hak verelim… Sonradan bin pişman olmaktansa, akıllı bir rakip kulüp başkanını dinlemek çok daha erdemli bir karardır… Memduh BAYRAKTAROĞLU
hiç söylenmeye gerek yok adam basta söyledi 3-5 yıl avrupaya gitmesekte olur dedi.bunada birinçi lig kuluplerimiz canak tutuyor temiz futbol dıyorlar hep söylemde kalıyor kaosu kuluplerimizde istiyor