40.oda

Konu, 'Sizin Şiirleriniz' kısmında gizzor tarafından paylaşıldı.

  1. gizzor
    Offline

    gizzor Yeni Üye Üye

    Kayıt:
    4 Temmuz 2009
    Mesajlar:
    14
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    kastamonu
    Ne kadarınız gerçek sizin,
    kırk odali şatonuzun kırkıncı odasındaki
    kilitler altında sakladiginiz gercek
    duygularinizla,
    gercek dusuncelerinizin ne kadari yansiyor
    hayatiniza,
    soylenmeyen neler var kuytularda,
    hani kendinizden bile sakladiginiz,
    bir sinir kriziyle ya da buyuk bir aciyla
    yahut da muhtesem bir sevincle kabugunu catlatip da
    ortalara dokulecek neler biriktiriyorsunuz
    icinizde...???
    Ne kadariniz kendi sahtekarliginizin esiri?
    Sevip de soyleyemediginiz,
    ozleyip de aciklayamadiginiz
    ya da sevmeyip de sevginizin eksIkligini icinize
    gomdugunuz oluyor mu,
    korkakliklar var mi,
    kalleslikler var mi,
    yoksa diplerde saklanan cesaretiniz bir isaret mi
    bekliyor...???
    Gorundugunuz insan misiniz siz,
    yoksa bir define arayicisi hazineler mi bulur
    icinizde
    ya da yikilmis bir kentin harabelerini mi
    tasiyorsunuz?
    Derununuzda neler sakliyorsunuz?
    Ne kadariniz gercek sizin?
    Ulkenizle ilgili dusuncelerinizi soyluyor musunuz,
    yoksa basinizi belaya sokmayacak kadar akilli misiniz,
    gercek dusuncelerinizi basbasa konusmalara mi
    sakliyorsunuz,
    acikca konusanlari biraz aptal buluyor musunuz?
    Gunahlardan yapilmis hayaller var mi icinizde,
    gunahtan korktugunuzdan bunlari saklayip
    Tanriyi mi kirmaya ugrasiyorsunuz?
    Gunahlari sevmiyor musunuz, seviyor musunuz
    yoksa...???
    Uzun bir yolculuga cikar gibi
    duygularinizla dusuncelerinizi denklere
    sarip da iclerinizde bir yerlere mi
    yerlestirdiniz,
    bir gun yolculuk bitince acmayi mi dusunuyorsunuz
    aslinda yolculugun hic bitmeyecegini ve
    denklerinizi
    hic acmayacaginizi bilerek...
    Bir gun cildirsaniz da
    butun duygularinizla dusuncelerinizi acikca
    soyleseniz,
    neler duyacagiz sizlerden,
    gizli palyacolar mi cikacak ortaya,
    yoksa korkakligin altinda,
    bir istiridyenin icinde buyuyen inciler gibi
    buyumus yigitlikler mi?
    Kizginliklariniz yok mu sizin,
    ofkeleriniz, isyanlariniz?
    Asklariniz yok mu?
    Kendi sahtekarliginiza ne kadar esirsiniz?
    Esaretten kurtulsaniz da gercekler dokulse ortaya,
    kendinize sasar misiniz,
    hic dusundugunuz oluyor mu kirkinci odada neler
    var diye, hangi unutulmaya calisilmis sevgililer,
    dile getirilmeyen ozlemler,
    soylenmeye soylenmeye birikmis ofkeler,
    hangi bosvermislikler,
    hangi inkar edilmis arzular yatiyor diplerde?
    Ne kadariniz gercek sizin?
    Kimselerden korkmadiginiz kadar korkuyor musunuz
    kendinizden?
    Sehrin isIklarinin bulutlara yansidigi
    turuncu piriltili kulrengi bir gecede,
    simseklerle bosanan yagmur basladiginda
    satonuzun odalarinda bir gezintiye cikiyor musunuz,
    agir agir yaklasip o kirkinci odaya
    aciyor musunuz
    kapiyi usulca, gordukleriniz aglatiyor mu sizi,
    bu kadar gercegi o odada saklayip,
    hayati yalan yasadiginizi farketmek nasil bir
    sarsinti yaratiyor?
    yoksa, ne gokyuzune vuran isIklar, ne yagmur, ne de
    issiz gece,
    sizin kirkinci odaya yaklasmanizi saglayamiyor mu,
    korkuyor musunuz kendi gerceklerinizden,
    kirkinci odaniz size de mi kapali,
    kendi kendinize bile mahrem misiniz?
    Ne kadariniz gercek sizin?
    Ne kadariniz kendi sahtekarligina esir?
    Biktiginiz olmuyor mu kendi yalanlarinizdan,
    hic kendinizden sIkildiginiz olmuyor mu,
    kendinizi bir yerlerde terkedip de gitmek
    istemiyor musunuz,
    butun yalanlarinizdan uzak bir yere?
    Soyle rahatca butun duygularinizi,
    butun dusuncelerinizi soyleyebileceginiz bir diyara,
    kendinizi bile yaniniza almadan.
    Ah aslinda ben onu seviyordum diye aglayacaginiz
    kimleri sakliyorsunuz koynunuzda,
    yuksek sesle elestirip de
    icinizden hak verdiginiz hangi dusunceler var,
    kendinizi akilli bulurken aslinda gizlice kendi
    korkakliginizdan utiginizin itirafini nerelerde
    gizliyorsunuz?
    Ne kadariniz gercek sizin?
    Ne kadariniz kendi sahtekarligina esir?
    Bunu hic dusundugunuz oluyor mu
    yoksa bunu dusunmek bile yasak mi size?
    Neler var kirkinci odada?
    Otuzdokuz odadan yapilmis hayatinizi,
    kirkinci odanin kapisini acmamak icin yalan mi
    yasiyorsunuz?
    Niye yapiyorsunuz bunu?
    Acsaniza kirkinci odayi yagmurlu bir gecede
    belki...
    Belki de hic acmazsiniz,
    kapali bir odayla yasarsiniz butun omrunuzu,
    kendinizden sIkilarak... Belki kimseye gostermeden yalnizca biz acabilsek,yuzlesebilsek kirkinci odamizla.....

    AHMET ALTAN
     

Sayfayı Paylaş