Çin’in Uygur özerk bölgesinde yaşanan olaylar bitti ancak yaşananların tartışması bitmiyor. Medya, olayları tek yanlı bir bakış açısı ile verse de bu dönemde genel medyanın tavrının dışında habercilik örneği gösteren yazarlardan biri Erkin Özalp’di. Erkin Özalp, Çin’de yaşanan olaylar boyunca konuları dikkatli bir gözle analiz etti. Medyanın öldürülmüş Uygur görüntüleri olarak verdiği fotoğrafların Hanlar’a ait olduğunu gösterdi. Her yazısında Çin’de bulunan yönetime mesafeli duruşuna rağmen alternatif bir habercilik çizgisi izledi. Odatv.com Erkin Özalp'le yaptığı ropörtaj ; Medyanın bu konuyu ele almasıyla ilgili iki somut örnek üzerinden hareket etmek istiyorum. Hem uluslar arası ölçekte hem de Türkiye’de ne ölçüde bir çarpıtma, yalan, kışkırtma, dezenformasyon üzerine kurulu bir yayıncılık anlayışını göstermek bakımından bu örneklere değinmek istiyorum. Birincisi Rabiya Kadir ile ilgili; Rabiya Kadir 5 Temmuzda olayların patlak vermesinden sonra bu konuyla hiçbir ilgisinin olmadığını, Uygurların son derece barışçıl bir gösteri yapmış olduğunu ve orada bulunan Çinli askerlerin kuşatması altında barışçıl göstericilerin saldırıya uğradığını kanıtlamaya çalışmıştı. Bunun için de bir televizyon kanalında bir fotoğraf göstermişti. Bu fotoğrafa bakıldığında gerçekten de her tarafın askerlerle dolu olduğu, kentin tümüyle kuşatılmış durumda olduğu, göstericilerin de herhangi bir eylem yanlısı olmadığı izlenimi yaratılabiliyordu. RABİA KADİR YALAN SÖYLEDİ Daha sonra bu fotoğrafın Urumçi’de değil, Çin’in bambaşka bir kentinde, hiçbir etnik temelle ilgisi olmayan bir olay sırasında çekildiği ortaya çıktı. Ardından Uygur-Amerikan Derneğinin yetkilileri bile bu fotoğrafın Urumçi ile ilgisi olmadığını kabul etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla Rabiya Kadir’in yalan söylediği açıkça ortaya çıkmış oldu. Rabiya Kadir’den de bu beklenir. Zaten ABD taraftarı olan bir kişidir. Benim dikkat çekmek istediğim nokta şu: Bu haber ortaya çıktıktan ve yayını yapan kuruluş da kendi internet sitesinde bunu duyurduktan sonra, uluslararası medya kuruluşları bu habere gözlerini kapattı. Bugüne kadar bu habere yer vermediler. Ya da satır aralarında iki-üç cümleyle geçiştirdiler. Türkiye’deki medya da bunu vermedi. Normalde uluslar arası medyanın işleyişi bellidir. Bir haber ortaya çıktıktan sonra birkaç dakika içerisinde tüm haber ajansları bunları geçer. Tüm medya kuruluşlarına düşer. Biz de gazetelerden ve internetten aynı haberleri en hızlı şekilde görürüz. Ama Rabiya Kadir’in yalancılığını belgeleyen bu olay yansıtılmadı. Bugün de Türkiye halkının çoğu böyle bir olaydan haberdar değil. Türk medyası ile ilgili vereceğim örnek ise çok daha kışkırtıcı, çok daha aşağılık bir örnek: 5 Temmuz günü Urumçi’de çıkan olaylar Türkiye’de pek fazla bilinmediği üzere Uygurların bir fabrikada gerçekleşen bir olaydan hareketle ve bu olayla birlikte oluşan gerilimle birlikte orada bulunan işçilerin ayaklanmasıyla patlak verdi. Ayaklanan Uygurlar, Han Çinlilerine saldırdı. Bilindiği kadarıyla da, bugüne kadar bu olaylar sırasında ölenlerin çoğu Çinlilerdir. Çin devlet medyası ve Çin devlet kuruluşları olayların başlangıcında Uygurların saldırılarının bulunduğunu göstermek, bunun barışçıl bir gösteri olmadığını kanıtlamak için çok sayıda fotoğrafı medyaya sundu. Hatta bu fotoğraflar, bazı kesimler tarafından eleştirildi; “Çin normalde bu tür olaylarda bilgileri hep saklar. Bu sefer medyaya fotoğraf sevisi yapıyor. Bu ne acelecilik?” denildi. Peki Türkiye medyası ne yaptı? Bugün Türkiye’de, Vakit’inden Zaman’ına, Yeni Şafak’tan bir başkasına kadar, gazetelerin birçoğu “Urumçi’de katliam”, “Uygurlar katledildi”, “Soykırım” diye bu tezi kanıtlamak için kullanılan fotoğraflar, Çin medyası tarafından sunulmuş olan ve görülen cesetlerin çoğunun Çinlilere ait olduğu fotoğraflardır. Dolayısıyla Türkiye medyası orada katliam gerçekleştiği hissini yaratma ve milliyetçi duyguları azdırma konusunda son derece kışkırtıcı, provokasyon üzerine kurulu bir yayıncılık anlayışı sergiledi. Orada Uygur katliamının gerçekleşmiş olduğu tümüyle yalandır. Bunun ortada kanıtları vardır. Biz günlerdir haberveriyorum.net adlı internet sitemizde bunun yayınını yapıyoruz. Odatv.com ve bazı başka siteler de bunu değerlendiriyor. SOL MEDYA ÇOK BÜYÜK BİR AYIPLA KARŞI KARŞIYA Asıl üzücü olan nokta şu ki; bırakın, sermaye medyasını ve büyük yayın kuruluşlarını, sol çizgide yayın yapan medya organları bile bu gerçeklere gözlerini kapatıp Çin devleti bir katliam gerçekleştirmiş gibi gösteriyor. Çin iyi midir, kötü müdür, baskı yapmış mıdır, yapmamış mıdır? Bu apayrı bir tartışmadır. Katliam ve soykırım demek kışkırtıcılık anlamına geliyor. Bu kışkırtıcılığın Türkiye’de milliyetçiliği ve ırkçı düşünceleri güçlendirmekten başka bir sonucu yoktur. Dolayısıyla sol basın organları açısından da çok büyük bir ayıpla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. BİR SOLCU OLARAK UTANÇ DUYDUM Türkiye solu ile ilgili olarak öncelikle utanç duyduğumu söylemeliyim. Türkiye solunun bütünü değil, ama önemlice bir kesimi için bir solcu olarak gerçekten utanç duydum. Sol, en azından sorgulayıcı olmasıyla bilinir. Medya tarafından kendisine servis edilen her şeye inanmamasıyla ve ardında başka bir şey olup olmadığını araştırmasıyla bilinir. En azından ben böyle biliyorum. Bu konuda açıklama yapıp da katliama karşı eylemlere kalkışan, basın açıklamaları yapan sol yapılanmaların ve sendikaların yaptıkları açıklamalara baktığımızda herhangi bir bilgiye dayanmadıklarını görüyoruz. Zaten ortada bir katliam yok. Sol grupların bu konuda sadece medya tarafından sunulanları alıp siyasi bir konum geliştirdiklerini görüyorum. Ben bu sorunu şöyle görüyorum; sorunu bir hesaplaşma konusu haline getirmek çok yanlış olacaktır. Bir yanlış yapıldı. Bu yanlışın düzeltilmesi, bundan sonra yinelenmemesi için tartışmaya ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum. Bir daha uluslararası medyanın kışkırtmalarına kapılıp, Amerikan destekli sivil toplum kuruluşu diye sunulan Uygur- Amerikan Derneği gibi provokasyon ve kışkırtma merkezlerinin peşine takılarak, liberalizmin, milliyetçiliğin peşine takılarak solun adının kirletilmesi için tartışma yapmaya ihtiyacımız var. Solun da “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur”, “müslümanın müslümandan başka dostu yoktur” gibi yanlış ideolojik algılamaların güçlenmesine yol açacak bir konumda durmasına engel olmak ve benzer hataları yapmamasını sağlamak için de tartışmamız gerekiyor. Bu konuda sol, herhangi bir argüman da geliştirmedi. Yaptıklarını ve konumunu gerekçelendirme gereği bile duymadı. Biraz gerekçelendirme gereği duysalar ve araştırsalar, Uygur soykırımından söz edenler böyle bir şeyin olmadığını da anlayabilirlerdi. Zaten tek söyledikleri bir baskıcılığın var olduğu ve solun da buna karşı çıkması gerektiğidir. Ama başka konular ele alındığında kendilerini milliyetçilik karşıtı konuma yerleştiren, yurtseverliği bile milliyetçilik diye damgalayabilen sol kesimlerin bu olayda, tümüyle milliyetçi kesim ile aynı paralelde bir konum almış olmaları gerçeği ile karşı karşıyayız. Umuyorum bu olay, benzerlerinin yaşanmaması için bir tartışma ortamı oluşturma ve sol için de bir ileriye adımın vesilesi olur. Odatv.com
Türkiye medyası olayları çarpıttı diğer ülkelerin medyası olayları çarpıttı amerika dahil birçok ülke çini kınadılar solcu olunurda bu kadarda çin yanlısı olunmaz ALLAH dan insaf be kardeşim ALLAH seni oradaki uygur türklerinin durumuna düşürmesin ALLAH seni oradaki müslümanların durumuna düşürmesin.
Valla bu memlekette bir çin lobisi var arkadaşlar,hatırlayın varyag olayını hani 1 milyon çinli turist gelecekti hani varyag lokanta olacaktı şimdi çinin en muhteşem uçak gemisi oldu bu medya para için anasını bile satar
ya negüzel azerbeycanda kanlıca katliamı oldu yalan bosna katliamı oldu yalan çinde olan katliam yalan o sol basının ama lübnanda olan olay gercek neden azriye ihtiyac yok bosnalıyada uygur türküne hiç ama arapa ihtiyac var çünkü din sömürülmesi bizim ülkemiz için en kolay yazık yazık bu kafay la yarın bizde aynı duruma düşmemiz nekadar kolay olduğu arkadaş sayesinde görmüş oldum adamların sinama teknolojileri okadar gelişmiş ki yarın bizi kandırmaları nekadar basitmiş gözümde canlandırmak bile istemiyorum
söylediklerine aynen katılıyorum.Birileri söz konusu araplar olunca aslan parçası kesiliyorlar ama türklere gelince sadece kınıyorlar.
medya son yıllarda yaptığı iktidar yalakası haberler ile reklam haberler yüzünden sınıfta kalmış durumda , ne oldu deniz feneri diye sorna yok acep kaç tane satrı basın kartı sahibi var ama bu konuda gık diyen yok ,
