İran’ın tavrındaki bu 180 derecelik değişimde, Türkiye’nin Suriye’yle ilgili tavrının etkili olduğu belirtiliyor. İran Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi, El Alem televizyonuna yaptığı açıklamada, “Türkiye artık değerlendirme dışı kalmıştır” dedi. AFP’nin aktardığına göre Burucerdi, “Türkiye’nin Suriye konusundaki radikal ve mantıksız tavrını göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye fiilen toplantıya ev sahipliği yapma yetkinliğini kaybetmiştir” diye konuştu Dün de birçok İranlı yetkili yaptıkları açıklamalarda, 13 ve 14 Nisan tarihlerinde yapılacak görüşmelere, Bağdat ya da Pekin’in ev sahipliği yapabileceğini ifade etti. Özellikle Meclis Başkanı Ali Laricani’nin hafta sonu İstanbul’da yapılan “Suriye Halkının Dostları Konferansı” konusundaki ağır eleştirileri üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran’dan izahat istendiğini açıkladı. İranlı Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’yi arayan Davutoğlu, mevkidaşının kendisine İran İslam Cumhuriyeti adına yapılan bütün açıklamaların sadece dışişleri bakanı, cumhurbaşkanı ve dini lider tarafından yapıldığını, diğer açıklamaların bir bağlayıcılığının bulunmadığını söylediğini bildirdi. Bakan Yıldız'ın sözleri İran'ın tutumunda etkili olabilir Erdoğan'ın İran ziyareti sürerken, ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin, İran’dan ham petrol ithalatıyla ilgili “Türkiye’nin artık bir karara varmasını bekliyoruz” sözlerinden hemen sonra, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız İran’dan alınan petrolün bir kısmının, Libya’dan sağlanması için çalışma başlatıldığını açıklamıştı. Yüzde 20 azaltılacak TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtlarken, bir süredir gündemde olan İran’dan petrol ithalatı konusunda atılacak yeni adımı açıklayan Yıldız, şöyle konuşmuştu: “Gerek İran ile yaptığımız görüşmelerde, gerekse bizim çeşitlendirme politikalarımız çerçevesinde Tüpraş ile yaptığımız görüşmelerde, İran’dan aldığımız ham petrolün 1 milyon tonluk kısmının bu yıl Libya’dan alınması yönünde karar verdik. Bu kararı gerek Tüpraş, gerekse İran’la yaptığımız görüşmelerin ardından verdik. Türkiye, İran’dan aldığı petrolü yüzde 20 azaltacak.” belirten Yıldız, şunları söyledi: “Tüpraş’a, Türkiye’nin arz güvenliği ile ilgili, ham petrol tedariki ile ilgili herhangi bir sıkıntının söz konusu olmadığını söyledik. Buna olabildiğince dikkat etmeleri gerektiğini ve bütün ihtiyacının da karşılanması ile ilgili yine ihtiyaçlarımızın göz önünde bulundurulması gerektiğini ilettik.” Geçen yıl almamıştık Geçtiğimiz yıl içinde Libya’dan alım olmadığını hatırlatan Yıldız, “Bu yıl Libya’dan ham petrol alımını başlatmış bulunuyoruz. Libya’nın normalleşmesi adına ve ticaret hacmimizin iki taraflı artması adına da bu kararımızın doğru olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla İran’dan petrol alımı bir miktar düşmüş olacak” dedi. Tüpraş: İran’dan alım yüzde 20 azalacak TANER Yıldız’ın TBMM’deki açıklamasının hemen ardından Tüpraş, Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamayla İran’dan ham petrol alımını yüzde 20 azaltacağını bildirdi. Tüpraş’ın açıklaması şöyle: “Gelişen konjonktür çerçevesinde, azaltılan bu miktar diğer kaynaklardan karşılanacaktır
komşularla 0 problem adamlar herşeyde başarılı helal olsun ama ermeniler küfür eder duymazlar nehikmetse
iran ezelden beri kendini üstün gören bir ırk (acem) gel görki bu huyları giderek artıyor sonları ırak gibi olması olası
İran senin ülkenin 400 yıllık dostu. ABD bu topraklarda istediği gibi at oynatmak için İran'a karşı. Sen neden karşısın? Rusya ABD'yi bu topraklarda hakim görmek istemediği için Suriye ve İran ile beraber. Senin ülken neden ABD ile beraber? Müslüman ortadoğu halklarını ABD boyunduruğuna sokmak mı amaçlanıyor? Ya da başka bir soru; biz ABD boyunduruğunda mıyız da en azından tarafsız kalma basiretini gösteremiyoruz. Komşu bir ülkeye yönelik kurulan füze sistemlerine topraklarımızı açıyoruz. Yarın İran ile bir savaş çıksa ilk Malatya bombalanır. Yazık değil mi Malatya'lılara? Ne alakamız var bizim ABD'nin bölge egemenliği ile? Bize ne bunlardan. İlla bir tarafta olacaksak Rusya, İran ve Suriye ile olmalıyız. Bölge ülkeleri birlik olup ABD isteklerine karşı çıkmalı. Gerekirse AB konuları bile bırakılıp bir Doğu Birliği peşinde koşulmalı; Rusya, İran, Suriye, Türkiye, Azerbaycan ve diğer bölge ülkeleri birleşmeli. Demokrasi yayılacaksa bu birlik prensipleri çerçevesinde tıpkı AB denetim mekanizmaları gibi ülkeler denetlenerek yaygınlaştırılmalı.
ortadoğuya demokrasi gelene kadar sancılar olacaktır. diktöörleri savunanları anlamıyorum. çağdaşlık bu mu yani. nerdeyse bazıları katliamları bile normal görüyor. azıcık elcezire seyretmenizi tavsiye ediyorum.
Nedir demokrasi? Nasıl bir demokrasi gelmeli ortadoğu'ya? Demokrasi tepeden gelir mi? Gidip ABD veya bir başkası orada sistem kursa bu tutar mı? Demokratik toplumlar demokratik haklarını tarih boyunca hangi mücadeleler sonunda almışlar? Türkiye'de demokrasi talebi tabandan mı gelmiş tavandan mı gelmiş? Demokrasisisi kanla değil lütufla kazanılan Türkiye dünyada demokrasinin neresinde duruyor? Toplumlara müdahale ederek toplumların evrimini şekillendirmek etik midir, doğru mudur? Yoksa mücadele ile demokratik hakları kazanıp kıymetini bilmeleri mi doğrudur? Demokrasi mücadelesi vermeyen Türkiye'de insanlar demokrasinin kıymetini biliyor mu? Biliyorsa neden hala demokrasinin esası millet iradesi oluşmuş değil? Bu işin doğrusu Birleşmiş Milletler haricinde hiç kimsenin olaya taraf olmaması; BM'nin dahi taraf olmak yerine insani yardım organizasyonlarını üstlenmesidir.
iran benim 400 yıllık dostum değil sadece komşumdur 400 yıllık dönemde bize yaptıkları hiçte azımsanacak kadar değil arkadan vurmalar,satmalar
ya ingilizlere,fransızlara amerikalılara ne değmeli en iyi dost bunlar kaldı ki adamların taşaronları ATATÜRKü unutturarak kendi kinlerini kusarak kurtuluş savaşını kime niye verdiğimizi unutturmaya çalışıyor bölünme parçalanma provaları yapılıyor ortadoğu ya demokrasi bize ılıman islamın geleçeği mümkün değil bunlar bölünmeye parçalanmaya yönelik çalışmalar bunu yaşayacağız göreceksiniz rahmetli erbakan hocanın dediği gibi kanlı mı olaçak kansız mı yaşayıp göreceğiz