Galatasaray, bu yönetime büyük geldi BU yazıyı aslında dün okuyacaktınız. “Bir gün bekle Fatih” dedim kendi kendime, bir gün daha bekle. Tam Galatasaraylılar gibi, isyanımı yazmak için bir gün daha bekledim. Bir önceki sezonu 5. sırada tamamlayan Galatasaray, geçen sezon da büyük hayal kırıklığı yarattıktan sonra bu yıl da sezona berbat bir başlangıçla girdi. İlk lig maçını kaybetti, UEFA’da ite kaka ilk turu geçti, ikinci turda kendi sahasında beraberliği zor kurtardı. Belki bu turu da geçecek ama Galatasaray taraftarı mutsuz. Hem de çok mutsuz. Çünkü Galatasaray’da ışıltı yok, pırıltı yok. Önceki akşam oynanan maça bakarsak zaten yeterince veri elde edebiliyoruz. Rijkaard sanki gitmek istermiş gibi bir tavır sergiliyor. Hani, “Bir şeyler olsa da beni yollasalar” havasında. Kadro seçimi hatalı, oyun taktiği belirsiz. Yeni alınanlar kenarda bile yok. Eskilerin iyileri sahada yok. Bir garip takım sahada. Ali Turan diye bir çocuk almışlar. Kayserispor ile kavga ede ede. Yemin ederim Sabri daha iyi. Yolladıkları Uğur Uçar çok daha iyiydi. En uçta Mehmet Batdal diye bir başka çocuk.Allah aşkına Galatasaray’da santrfor olacak bir hali var mı bu delikanlının! Yok ama almışlar. Maçı kurtaranlar kim? Yollamak için uğraştıkları, istemedikleri Kewell. Diğeri ise oyuna sonradan giren Baros. “Yahu Baros oynayacak haldeyse niye onla başlamazsın” diye soran yok mu Rijkaard’a. Galatasaray’ın orta sahasına bakın bir. Ayhan Akman. Oyun kuruyor. Bu yaşında. Yanında Mustafa Sarp. Daha fazla bunları anlatıp asap bozmak istemiyorum. Çünkü rezalet yönetimde başlıyor. Koca Galatasaray, Adnan Sezgin’e bırakılmış. Kimdir, nedir bilmediğimiz ama Galatasaray’ı şampiyon yapmamak için şike yaptığı bir devlet kuruluşu tarafından iddia edilmiş birine. O da gitmiş Cana diye birini almış orta sahaya. Kurtarıcı diye. Nerede Cana. Cezalı. Oynasa da yapacağı bir şey yok ama yahu alırken bilmiyor musunuz ki, bu adam İngiltere gibi sertliğe prim verilen bir ligde bile 11 kırmızı kart görmüş. Pino nerede! Ben bilmiyorum. Keita yollanıyor. Peki Keita’nın yarısı kadar bir adam alınmış mı? O da yok. Futbolcular geliyor, gidiyor. Neredeyse Kewell bile gidiyordu. Niye? Bilen yok ama çirkin iddialar var. Komisyon iddiaları. Getirilen futbolculardan komisyon alındığı için bu trafiğin yaşandığı iddiaları. Umarım doğru değildir. Bir de bu varsa tam rezalet. Yönetim, futbolu Adnan Sezgin’e bırakarak zaten bir rezalete imza atmış ama kalanı da rezalet. Yönetim kurulunun en küçük bir saygınlığı yok futbolcular üzerinde. Ben Galatasaray’da ilk kez futbolcuların, Başkan’a “Abi” dediğini duyunca şaşırmıştım Polat’ın ilk günlerinde. Şimdi o abiye saygı maygı da kalmamış. Zaten yönetim içinde de her şey paramparça. Herkes kendi kafasına göre takılıyor. Herkes bir ucundan çekiyor kendi yetkisine göre. Herkes bir sonraki dönem başkanlık planları yapıyor. Stat bu yıl açılıyor. O stadı dolduracak, heyecan verecek bir transfer yapılmıyor. Yahu bu takım 18 bin kişiye zor oynuyor, 50 binlik stat nasıl dolacak diye düşünen yok. Yöneticiler deplasmana gitmiyor. Bırakın deplasmanı maça gitmiyor. Takımın yanında bir büyük yok. Yol gösterecek, sorun çözecek biri yok. 20 yaşında çocuklar Allah’a emanet. Futbolda durum bu da, diğer branşlar farklı mı? Fenerbahçe dünyanın en iyi kadın voleybol takımını kurmuş. Basketbolda keza. Galatasaray seyrediyor. Fenerbahçeli atlet dünya şampiyonu oluyor. Galatasaray seyrediyor. Yüzme keza, yelken keza. Bir tek binicilikte Fenerbahçe’den iyiyiz galiba. O da Fenerbahçe’de binicilik branşı olmadığından herhalde. Galatasaray, bu yönetimin boyunu, ufkunu, kapasitesini aşan bir kulüp. Bunu artık çok daha iyi görüyoruz. Yönetim ise Galatasaray’ın imkânlarını, Galatasaraylıları devreye sokacağına, onlardan güç alacağına kendi içinde bile paramparça. Yazık oluyor bu kulübe. Yazık!
Çok sevdiğim bir adam değildir Fatih ALTAYLI. Ama bu yazdıklarından sonra ellerine sağlık diyorum helal olsun diyorum
Adamlığı konusunda haklısınız Ben de adamlığını da yazdığını da tartarım herhangi bir gazeteciden yazı okuduğunda adamlığı noksan da yazdığı doğruysa bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir derim. :hahaha: Bunlar gazeteci zaten; yazarlık başka bir şey. Gazetelerde yazar sayısı da çok az 1 elin parmaklarını geçmez. :thumb_up:
takıma uğraşıpda yazı yazmak bile gerksiz klavyenin tuşlarını eskittiğine değmez sen sivasdan 2 ye ukraynanın adı sanı duyulmamış takımından kendi sahanda 2 ye bursadan kendi sahanda gene 2 ye averaj takımı olduk çıktık anasını satim.bu gidişle küme düşmezsek iyi.
Doğru söze ne denir. Severiz sevmeyiz ama yaptığı tespitler yerinde. Galatasaray'ın knock-down durumunu iyi özetlemiş.