Ah Şu Ergenekoncu Terörist Türkler....

Konu, 'Türkiye'den Haberler' kısmında engunaydin tarafından paylaşıldı.

  1. engunaydin
    Offline

    engunaydin Banlı Üye

    Kayıt:
    3 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    789
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    Şehir:
    İzmir
    Yılmaz Özdil ve bir kısım Ergenekoncu yazar yine bildiklerini okumaya devam etti. Utananmadan ölenlere sahip çıkan yazarlar acılardan siyaset yaptılar. Oysa ki bilindiği üzere siyaset acı ile yapılmaz, ölümler ile yapılmaz, taşan derelerle yapılmaz... Aslında forumumuzda da son dönem olduğu üzere siyaset yapmak yasaklanmalıdır. Ama utanmaz Ergenekoncular hiç utanmadan ölen canların hesabını yapıp sormayı vazife edinmektedir. Yahu adı üzerinde kaderdir; kaderde varsa öpülmek neye yarar üzülmek... Bakın Türkiye'nin Ergenekoncuları neler yazmışlar Ergenekon yayın organı olan gazetede. Zaten bu gazetenin logosunda da 'Türkiye Türk'lerindir' yazmaktadır. Şovenist adamlar ne olacak. Allah'ın izni ile hepsini araplaştıracağız diyerek Ergenekoncu Terörist Türklerin fikri müdafacıları neler demiş bir bakalım. Utanmazlar, cık cık cık....

    1- Yılmaz ÖZDİL

    Devlet...


    Karadon’dan kömür çıkarıyor.
    Tonunu 354 liradan satıyor.

    *

    İşçi...
    Günde 5 ton kömür çıkarıyor.
    Ayda 900 lira maaş alıyor.

    *

    Yani, bir ay çalışıp, sadece bir günde çıkardığı kömürü bile satın alamıyor.

    *

    “Alışıklar” dediği, işte bu.

    *

    2002’de 17 cenaze.
    2003’te 22 cenaze.
    (2004’te taşeronlaştırdılar...)
    2004’te 68 cenaze.
    2005’te 121 cenaze.
    2006’da 79 cenaze.
    2007’de 76 cenaze.
    2008’de 66 cenaze.
    2009’da 92 cenaze.
    2010, şimdilik, 69 cenaze.

    *

    “Kader” dediği de, bu.

    *

    Alt tarafı kömür çıkarırken, can güvenliğini sağlayamıyor... Sanki maden mevzuundan çok anlarmış gibi, “güvenliğini sağlarım” diyerek, gidip elalemin uranyumunu getiriyor!

    *

    Dünyayı uyarıyorum...
    Uranyumun İran’da kalması, dünya için daha güvenlidir.

    *

    İran’ı uyarıyorum...
    Değerli maldır, ayarlar bi Arap, satar bunlar, haberiniz olsun.

    *

    Türkiye’yi uyarmıyorum...
    “Alışık”sınız nasıl olsa.

    2- Tufan TÜRENÇ

    Bu ölümler kader değil


    BU sabah yine yüreğimiz yandı.

    Zonguldak’ta göçük altında kalan 30 işçi kurtarılamadı.

    Hepimiz günlerdir zayıf da olsa bir umut taşıyorduk.

    Belki ölmemişlerdi diye kendi kendimizi teselli ediyorduk.

    Ama acı haberi Bakan’ın ağzından duyduk.

    Hepimizin yüreği parça parça oldu.

    Maden işçisinin verdiği ekmek savaşı zordur, meşakkatlidir.

    Ünlü şair Orhan Veli madencinin bu zorlu savaşını ne kadar güzel anlatır:

    “Siyah akar Zonguldak’ın deresi

    Yüz karası değil, kömür karası

    Böyle kazanılır ekmek parası.”

    Önceki gün Başbakan Erdoğan da şöyle anlattı:

    “Bu yörenin insanları bu tür olaylara alışık. Ölüm bu mesleğin kaderinde var.”

    Başbakan okumadan yaptığı her konuşmada bu tip vahim gaflar yapıyor.

    “Ölüm maden işçisinin kaderiymiş.”

    Doğru, Türkiye’de hâlâ kader. Ama gelişmiş ülkelerde çoktan değil.

    Ülkeyi yönetenlerin sayesinde maden kazalarında Avrupa’da birinci sıradayız.

    Dünyada ise Çin ve Rusya’nın ardından hemen üçüncüyüz.

    Ancak üretim oranının esas alınması durumunda dünyada da birinci sıradayız.

    Bu ölümler Başbakan’ın dediği gibi kader değil, insan yaşamına gerekli önemin verilmemesi yüzünden.

    * * *

    Türkiye’yi yasa boğan bu acı olayda affedilemez ihmaller olduğu anlaşılıyor.

    Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun bunları şöyle sıralıyor:

    Madenlerde iş güvencesi yok. Sendika yok. Bu nedenle denetleme yeterli değil.

    Asgari ücret verildiği için eğitimsiz ve deneyimsiz işçi çalıştırılıyor.

    Ekipman eksik. Antigrizu sistemleri yetersiz.

    Uzmanlık gerektiren kurumlarda özensiz kamulaştırma.

    Madenlerde işlerin taşeronlara bırakılması.

    Denetim müfettişi sayısı yetersizliği. (Binlerce madeni sadece 250 müfettiş denetliyor. Bunlar da yetişmiyor.)

    Grizu patlaması nedeniyle meydana gelen kaza sayısı gelişmiş ülkelerde çok aza indirildi.

    Gelişmiş ülkelerde ocaklardaki gaz oranı sürekli izleniyor ve gaz anında boşaltılıyor. Boşaltılan gazdan da enerji üretiliyor.

    * * *

    Mehmet Torun’un verdiği bilgiye göre madende çalışan mühendislerin de denetim yetkileri vardır.

    Bunlar madende tehlikeli boyutta eksiklikler varsa çalışmaları durdurabilirler. Ancak madeni işleten firmanın maaşlı elemanları oldukları için işsiz kalma korkusu nedeniyle bu yetkilerini kullanamıyorlar.

    Bunu önlemek için Maden Mühendisleri Odası madende çalışan mühendislerin denetim yapabilmesi için TBMM’ye bir teklif verdi.

    Mühendislerin işverenden değil, bağımsız bir fondan maaş alması için bir yasa hazırlanmasını istedi.

    Bu teklif alt komisyonda AKP oylarıyla reddedildi.

    Teklif 24 Mayıs’ta komisyonda ele alınacak.

    Eğer bu öneri yasa haline getirilirse madenlerde çalışma güvenliği açısından çok önemli bir adım atılmış olacak.

    Zonguldak’taki kaza dünya madenciliğinde önlenebilecek kaza statüsündedir.

    Bugünkü teknolojik olanaklar sayesinde meydana gelebilecek kazaların yüzde 98’i önlenebilmektedir.

    Önlenemeyecek kaza oranı ise sadece yüzde 2’dir.

    Ama bizde yüzde 98 hâlâ kader olarak kabul ediliyor.

    Bugünün uygar dünyasında insanlarımızı kader diye toprağa vermeyi kabullenmek bir insanlık ayıbıdır.

    3- Ahmet HAKAN

    Hızlı tren kazası olur, “Kaza yolcunun kaderinde var” derler.

    Tersanede işçiler ölür, “Düşmek tersane işçisinin kaderinde var” derler.
    Koskoca binalar durup dururken çöker, “Çökmek binaların kaderinde var” derler.
    Terör asker canı alır, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” derler.
    Dereler taşar, “Taşmak derelerin kaderinde var” derler.
    Zonguldak’ta grizu patlar, “Ölmek maden işçisinin kaderinde var” derler.

    Ne demiş Yahya Kemal?
    “Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor.”
    Hafiften değiştirirsek şöyle olur: “Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin bu tür sözler işitmenin ıstırabı zor.”

    4- Yalçın DOĞAN

    Maden ocaklarında seri cinayet


    “BU ocakta eksikler var, onlar giderilinceye kadar, ocak kapatılsın”.

    Bu rapor 2.5 ay önce veriliyor. Eksik giderilmiyor, ocak kapatılmıyor, rapor genellikle olduğu gibi, rafa kalkıyor, izleyen filan yok.

    Bu rapor otuz işçinin hayatını kaybettiği Karadon’la ilgili değil. Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine bağlı bir maden ocağı ile ilgili. Rapor Mart’ta veriliyor, 13 Mayıs’ta patlama meydana geliyor, iki işçi ölüyor. Kimsenin haberi yok bu patlamadan. “Bir garip ölmüş diyeler, üç günden sonra duyalar” misali.

    Başbakan Erdoğan son maden ocağı patlamasının yaşandığı Karadon’a gidiyor ve açıklıyor:

    “Mesleğin kaderinde bu var”.

    Mesleğin kaderinde filan bu yok. Dünyanın hiç bir kömür üreten ülkesinde maden ocaklarında bu kadar patlama ve bu kadar ölüm yok.

    Mesleğin kaderi hükmünü en çok iki ülkede icra ediyor, Çin ve Türkiye’de.

    ATILAN İŞÇİLER

    Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden ocakları ya özelleştiriliyor ya da taşeronlara devrediliyor.

    Karadon dahil, maden ocaklarında çalışan işçilere kulak verince:

    - Ocakları işleten firmalar mutlaka madenci firma olmuyor.

    - Firma az işçi ve düşük ücretle çok üretim yapmak istiyor. İşçiler düşük ücretten kurtulmak için sendikalı oluyor. İşletme sendikaya giren işçileri işten atıyor.
    Çok yakın örneği var. 1 Mart 2010’da Yargıtay 9. Dairesi sendikalı olduğu için, bir maden ocağında işten atılan işçilerin işlerine dönmesi için karar veriyor.

    - Yerin altına inen işçiler az eğitimli olabiliyor.

    - Havalandırma, elektrik tesisatı, gaz ölçüm sistemleri gibi, işçi güvenliğini bire bir ilgilendiren alanlardaki eksiklik temel sorunların başında geliyor.
    Bunlar yeterince olmayınca, devreye mesleğin kaderi giriyor, yani ölümler.

    İŞLETME SAHİBİ

    Madenlerde en çok patlama ve ölüm Çin’de, biz patlamaları araştırsın, diye, Çin’den maden mühendisi getiriyoruz. Alay eder gibi.

    Türkiye’de beş binin üzerinde maden ocağı var. Bu ocaklarda yüz binden fazla işçi çalışıyor. Çalışma koşulları ve ihmal böyle olduğu sürece, o işçilerin çoğu ölüm tehdi altında.

    Bir ocak patlıyor, işveren vekili ya da sorumlu kimse, o tutuklanıyor. İşletme sahibi tutuksuz yargılanıyor. Çünkü, doğrudan sorumlu değil, ama herkes biliyor ki, işveren vekili ya da işletme müdürünün ocak sahibinden bağımsız davranması mümkün değil. Bu da işin hukuki boşluk yanı.

    Karadon’da otuz kişiyi daha toprağa veriyoruz. Asla meslek kaderi değil.



    5- Oktay EKŞİ

    Diri diri gömülmek


    LAFA nereden başlarsanız başlayın. Ortada ekmek parasını çıkarmak için yerin 540 metre altına inen 30 masumun cansız yatan bedeni ve onları ebediyen kaybeden en az 30 ailenin gözyaşı var. Ve bir de onlara “Bölge insanı bu tür üzüntülere alışık” diyen...

    Sonra, “Bu mesleğe giren kardeşlerimiz böyle şeylerin olabileceğini biliyorlar. Mesleğin kaderinde bu var” diyen bir zihniyet var.

    Zonguldak’taki Karadon maden ocağında en son 22 Ekim 2009’da denetim yapılmışmış.

    Bunu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer söylüyor.

    Ama denetlemelerin ne kadar gerçek bir “denetleme” olduğuna dair şu anda elde bilgi yok.

    Öyle ya Referans Gazetesi’nin 16 Aralık 2009 tarihli sayısında bildirildiğine göre aynı yıl Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesi’nde 19 maden işçisini diri diri toprağa gömen kömür ocağı da aslında “lisansı dolduğu” için 2006 yılında kapatılmıştı. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkililerinin “masa başında” yaptıkları denetim(!) sonucu her şey “uygun” bulunmuş ve maden ocağının tekrar üretime başlamasına izin verilmişti.

    Sonuç... Yukarıda söylediğimiz gibi 19 masum insanın diri diri toprağa gömülmesi oldu.

    Peki sorumlulara hesap soran oldu mu? Olduysa ne yapıldı, bilen var mı?

    Gazetenin o yayınında, “Türkiye’de 10 bin maden ocağı bulunmasına rağmen, denetlemeyi yapacak ‘yeraltı mühendisi’ sayısının 3’ten ibaret olduğu” da bildiriliyordu.

    Meğer “1 yeraltı maden sahasına ancak 5 yılda bir denetim elemanı gönderilmesi” mümkün oluyormuş.

    Bu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yönünden yapılması gereken denetimi ifade ediyor. Bir de yukarıda değindiğimiz gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yönünden yapılması gerekenler var.

    Örneğin Türk-İş 2. Bölge Temsilcisi Necati Kökat bu bağlamda, “Türkiye, madenlerde iş sağlığı ve güvenliğini düzenleyen 176 sayılı ILO sözleşmesini bir an önce imzalamalı, gündemde olan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı bir an önce çıkarmalıdır” diyor.

    Keza Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu “Etkili ve sürekli denetimlerle, yeraltı kömür ocaklarında öngörülen önlemlerin kayıtsız-şartsız yerine getirilmesinin, iş kazalarının önüne geçilmesini sağlayacağını” ileri sürdü.

    Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Uslu’nun yani bugünkü siyasi iktidara yakın duran bir işçi örgütü Başkanının da “İş kazalarını azaltmak ve önlemek için İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile yeni teknik düzenlemeler yapmak gerektiğini” ve bu konularda “yeni bir felsefeye” ihtiyaç duyduklarından söz ettiğini belirtelim.

    O yeni felsefe toprağa gömülü insanların ailelerine “Bu mesleğe giren kardeşlerimiz böyle şeylerin olabileceğini biliyorlar. Mesleğin kaderinde bu var” dememeyi mi gerektiriyor, henüz bilmiyoruz.

    Ama İstanbul’un metropol sınırları içindeki Tuzla Gemi Tersaneleri’ndeki ölümlere bile çare bulamayan bir siyasi iktidarın, bu konuları çözmesini beklemenin fazla iyimserlik olacağını söyleyebiliriz.



    İşte böyle dostlar; utanmaz terörist Ergenekoncu Türkler aynı zamanda KADER'e karşı çıkıp dinsizliklerini de göstermişlerdir. Kaderiniz bu uleeeen kuzu kuzu öleceksiniz Keçiler... Bozmayın adamın asabını Kasımpaşa ayarı çekeriz size feleğiniz şaşar.
    Dinsizler üleeeeeennnn, size mi kaldı ölenin hesabını sormak... Bu vatandaş kimsesiz üleeen... Fincanı taştan oyarlar sahip çıkana da koyarlar. Sahiplenmeyin lan garibanı, bırakın ölsünler; sayıyla mı verdiler lan sizi bana... Kaderle şaka olmaz eşşoğulları!!!

    Bilmem anlatabildim mi? Gerçi ben anlatmışımdır da bilmem siz anlayabildiniz mi?!
     
  2. harami44
    Offline

    harami44 Kıdemli Üye Üye

    Kayıt:
    25 Mayıs 2009
    Mesajlar:
    272
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    malatya
    güzel bir paylaşım teşekkür ederim ölenlere allah rahmet eylesin kalanlarada allah sabır versin
     
  3. toycan
    Offline

    toycan Banlı Üye

    Kayıt:
    6 Haziran 2007
    Mesajlar:
    682
    Beğenilen Mesajlar:
    1
    :apploud::apploud::apploud::apploud::apploud:sözü gerek yok
     
  4. adanali_001
    Offline

    adanali_001 Aktif Üye Üye

    Kayıt:
    13 Ocak 2010
    Mesajlar:
    121
    Beğenilen Mesajlar:
    0
    Şehir:
    almanya
    Dorgru söze daha ne demeli :apploud::apploud::apploud:
     

Sayfayı Paylaş